Giriş

Bize Ebû Bekir b. Fûrek (rh), ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona el-Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Abdullah b. eş-Şihhîr, ona Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr şöyle demiş: “Bana Ebû Zer’den (ra) hadis ulaşıyordu, ben de onunla karşılaşmayı çok arzu ediyordum. Bir gün ona rastladım ve dedim ki: “- Bana senden hadisler ulaşıyordu, ben de seninle karşılaşmayı çok istiyordum.” Bana, “- Baban hakkı için Allah’a yemin olsun ki bana kavuştun, haydi söyle!” dedi. “- Bana senin Rasûlullah’dan (sav) şu hadisi rivâyet ettiğin haber verildi” dedim: “Muhakkak ki Allah Teâlâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder.” Ebû Zer, “Beni dostuma (sav) yalan isnad etmekle itham etme!” dedi. Ben de; “- Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” dedim. Şu cevabı verdi: “- Düşmanla karşılaştığında (kaçmayıp) onunla savaşan insan. Bunu siz elinizdeki Kitab’da da görmektesiniz: ‘Muhakkak ki Allah, kenetlenmiş saflar halinde kendi yolunda savaşanları sever.’ (Saff, 61/4). “- Başka kim?” diye sordum. “- Kendisine eziyet eden kötü bir komşusu olan, onun eziyetlerine sabreden kişiye,yaşarken de öldüğünde de Allah ona kâfidir” dedi. “- Sonra kim?” dedim. “- Bir gurup insanla birlikte sefere çıkan kişidir; gurup yolda mola verdi, sabaha karşı istirahate çekildiler. Yorgunluk ve uyku onları bastırmıştı, bu yüzden başlarını koyduklarında hemen uykuya daldılar. Gurupla beraber olan o kişi, hemen kalkıp abdest aldı, Allah’tan korkarak ve O’nun rahmetini umarak namaza durdu. (İşte üçüncüsü de bu adam)” dedi. Ben, “- Peki, Cenâb-ı Hakk’ın buğzettiği üç kişi kimdir?” diye sordum. “- Cimri olan ve yaptığı iyiliği başa kakan ile gurura kapılıp böbürlenen kişidir. Siz bunu Allah’ın kitabında da görürsünüz: ‘Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.’(Nisa, 3/36; Lokman, 31/18). “- Peki üçüncüsü kimdir?” dedim. “- Çok yemin eden tüccar –veya çok yemin eden satıcı-“ dedi.


    Öneri Formu
155757 BS018541 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IX ,266

Bize Ebû Tahir Muhammed b. Muhammed b. Mahmiş el-Fakîh, ona Hâcib b. Ahmed et-Tûsî, ona Abdurrahîm b. Münîb, ona Cerîr b. Abdulhamîd, ona Süheyl b. Ebî Salih, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Cenâb-ı Hak sizin üç şeyinize razı olmuş, üç şeyinizden de hoşnut olmamıştır. Sizin Allah'a kulluk yapmanıza ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanıza, hep birlikte Allah'ın ipine sarılmanıza ve ayrılıp tefrikaya düşmemenize, ِCenâb-ı Hakk'ın yönetiminizi kendisine verdiği kişiye karşı samimi ve dürüst olmanıza razı ve hoşnut olmuştur. Sizin dedikodu yapmanızdan, çok soru sormanızdan ve malı gereksiz yere zayi etmenizden (savurganlık yapmanızdan) hoşnut olmamıştır." Atâ b. Yezîd el-Leysî şöyle dedi: Temîm ed-Dârî'nin (ra), Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu dediğini işittim: "Şüphesiz din, samimiyet ve dürüstlüktür." Hz. Peygamber bu sözü üç defa tekrarladı. Kendisine; "- Kime karşı ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordular. "- Allah'a karşı, Allah'ın kitabına karşı, müslümanların yöneticilerine karşı -yahut müslümanların yöneticilerine ve müslüman halka karşı dedi-." İlk rivâyeti Müslim Sahîh'inde, Züheyr b. Harb ve diğerleri vasıtasıyla Cerîr'den tahric etmiştir.


    Öneri Formu
153864 BS16734 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,260


    Öneri Formu
27430 N001616 Nesai, Kıyâmu'l-Leyl ve Tatavvuu'n-Nehar, 7

Bana Mâlik, ona Süheyl b. Ebî Sâlih, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeye razı olur, fakat üç şeye de kızar. Sadece O’na kulluk yapıp kendisine hiç bir şeyi ortak koşmamanıza, hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanıza ve başınıza yönetici olarak verdiği kişilere samimiyetle nasihat etmenize razı olur. Dedikodu etmenize, savurganlık yapmanıza ve çok soru sormanıza da kızar."


Açıklama: Hz. Peygamber hayatta iken çok soru sorulması çeşitli âyet ve hadislerle yasaklanmıştır. Çünkü soruların sınırı yoktur. Hatta bazen gerçekleri çarpıtmak ve zihinleri bulandırmak amacıyla sorular sorulur. Fakat daha önemlisi vahiy gelirken ve Peygamber henüz hayatta iken çok ve gereksiz sorular sorulmasının başka bir sakıncası daha vardır. O da hakkında hüküm verilmemiş, dolayısıyla bir sınırlama konulmamış olan bir konuda soru sorulması ve zorunlu olarak verilen cevapta insanlara sınırlama getirilmesidir. Yasak olmayan bir davranışın yasaklanmasına sebep olmaktır. İnsanların rahat ve geniş bir alanda hareket imkânı varken bu alanı daraltmaktır. Bakara sûresindeki kesilmesi emredilen sığır hadisesi, bunun en canlı örneğidir. Sıradan bir ineği kesmeleri ile maksat hasıl olacakken sorulan ısrarlı sorular bu genişliği daraltılmış ve insanlar neredeyse istenilen nitelikte bir ineği bulamayacak hale gelmişlerdi. Bu yönüyle bakıldığında çok soru sorma yasağı, vahyin devam ettiği zaman ile sınırlıdır ve tamamen insanların hayatını kolaylaştırmak, daha geniş bir hareket alanı kazandırmak amacına matuftur. Ancak gerçekleri çarpıtmak ve insanların zihinlerini bulandırmak amacıyla ortaya atılan sorular, her dönemde kaçınılması gereken bir hâldir.

    Öneri Formu
39539 MU001833 Muvatta, Kelâm, 8

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed, ona Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a b. Amr b. Cerir, ona Hareşe b. Hür, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) "Allah kıyamet gününde şu üç grup insanla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz, onlara acıklı bir azap vardır" buyurdu. Rasulullah (sav) bu cümleyi tekrar söyledi, Ebu Zer "Bu kimseler zarar ettiler ve husrana uğradılar; zarar ettiler ve husrana uğradılar." deyince Rasulullah (sav) "Onlar elbiselerinin eteklerini uzatan, yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan ve verdiği şeyi başa kakan kimselerdir." buyurdu.


    Öneri Formu
22369 N002564 Nesai, Zekât, 69

Bize Bişr b. Hâlid rivayet etti ona Gunder ona Şu’be ona Süleyman –el-A’meş-, ona Süleyman b. Müshir, o ona Hareşe b. el-Hur, ona da Ebu Zer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah celle celaluhu,kıyamet gününde şu üç sınıf insanla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır: Verdiğini başa kakanlar, elbisesinin eteğini yerlerde sürüyenler ve yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan kimseler”.


    Öneri Formu
22371 N002565 Nesai, Zekât, 69

Bize Ebu'l-Velid ve Haccâc, onlara Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a, ona Haraşe b. Hür, ona da Ebu Zer'in naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah, şu üç sınıf insanla kıyamet günü konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır”. Ben “Kim onlar Ey Allah’ın resulü? Zarar ettiler ve hüsrana uğradılar” dedim. Rasulullah sözlerini tekrar etti. “Kimdir onlar?” diye tekrar sordum. “Elbisesinin eteğini yerlerde sürüyen, verdiğini başa kakan ve yalan yere yemin ederek malını satmaya çalışan kimsedir” buyurdu.


    Öneri Formu
45147 DM002647 Darimi, Buy'u, 63

Bize Ebu’l-Velid ve Haccâc, onlara Şu'be, Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a, ona Haraşe b. Hürr, ona da Ebu Zer'in naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah kıyamet günü şu üç sınıf insanla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır”. Ben, “Ey Allah’ın resulü kim onlar? Zarar ettiler ve hüsrana uğradılar” dedim. Rasulullah (sav) sözünü tekrar etti. Ben de “Kim onlar?” diye tekrar sordum. Bunun üzerine “Elbisesinin eteğini yerlerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin eden kimselerdir” buyurdu.


    Öneri Formu
272760 DM002647-2 Darimi, Buy'u, 63


    Öneri Formu
154579 BS17419 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,467


    Öneri Formu
147291 BS010509 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, V, 437