13 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bize Ali, ona Süfyan, ona Amr, ona da Câbir b. Abdullah’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Biz bir gazada idik –Süfyan bir diğer rivayetinde: Bir ordu ile birlikte idik, dedi.- Muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu. Bunun üzerine Ensar’dan olan o kişi “ey Ensar, imdada yetişin” dedi. Muhacirlerden olan diğeri de “ey muhacirler, imdada yetişin” dedi. Rasulullah (sav) bunu işitince: "Bu cahiliye davası da ne oluyor?" buyurdu. Ashab “ey Allah’ın Rasulü, muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu” dedi. Rasulullah (sav) "bu kokuşmuş cahiliye adetlerini bırakın" buyurdu. Bu olayı Abdullah b. Ubey işitti ve “bunu da yaptılar ha, ama Allah’a yemin olsun, eğer Medine’ye dönecek olursak muhakkak daha aziz olan, oradan daha zelil olanı çıkartacaktır” dedi. Bu sözleri Nebi’ye (sav) ulaştı. Ömer ayağa kalkarak “ey Allah’ın Rasulü, bana izin ver de şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Nebi (sav) "onu bırak, insanlar Muhammed ashabını öldürüyor demesinler" buyurdu. Muhacirler Medine’ye geldikleri zaman, Ensar sayıca onlardan çoktu. Daha sonra ise muhacirler çoğaldılar. Süfyan der ki: Ben bu hadisi Amr’dan alıp belledim. Amr der ki: Ben Câbir’i “biz Nebi (sav) ile birlikte iken...” derken işittim.
Bize Humeydî, ona Süfyan, ona Amr b. Dinar, ona da Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: Biz bir gazada idik. Muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu. Bunun üzerine Ensar’dan olan o kişi “ey Ensar, imdada yetişin” dedi. Muhacirlerden olan diğeri de “ey muhacirler, imdada yetişin” dedi. Rasulullah (sav) bunu işitince: "Bu cahiliye davası da ne oluyor?" buyurdu. Ashab “ey Allah’ın Rasulü, muhacirlerden bir adam Ensar’dan bir adamın kıçına vurdu, Ensar'dan olan kimse 'ey Ensar, imdada yetişin' Muhacir de 'ey muhacirler, imdada yetişin' diye bağırdı” dediler. Rasulullah (sav) "bu kokuşmuş cahiliye adetlerini bırakın" buyurdu. Câbir der ki: Nebi (sav) Medine’ye geldiği zaman Ensar sayıca daha çoktu. Bundan bir süre sonra muhacirler çoğaldı. Abdullah b. Ubey (bu olayı işitti ve) “bunu da yaptılar ha, ama Allah’a yemin olsun, eğer Medine’ye dönecek olursak muhakkak daha aziz olan, oradan daha zelil olanı çıkartacaktır” dedi. Bu sözleri Nebi’ye (sav) ulaştı. Ömer ayağa kalkarak “ey Allah’ın Rasulü, bana izin ver de şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Nebi (sav) "onu bırak, insanlar Muhammed ashabını öldürüyor demesinler" buyurdu.