30 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muaz b. Muaz, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir bulut (ya da fırtına belirtisi) gördüğünde, yüzünün değişir, endişelenir, içeri girer, dışarı çıkardı, bir ileri bir geri yürürdü. Yağmur yağınca ise bu hali geçer, ferahlardı. (Râvî) der ki: Aişe, Peygamber'in (sav) bu hâlinden gördüğü bazı şeyleri, kendisine anlattığında, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ne biliyorsun? Belki bu, Hûd kavminin başına gelen gibi bir şeydir: (Azabın bir bulut şeklinde belirip de vâdilerine yöneldiğini gördüklerinde, “Bu bize yağmur yağdıracak bir bulut” dediler. Hud “Hayır,” dedi. “O, çabuklaştırılmasını istediğiniz şeydir—bir rüzgâr ki, acı bir azap taşır.)" (Ahkâf, 46/24).
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr, ona Ebu Nadr, ona Süleyman b. Yesar'ın naklettiğine göre Peygamber'in (sav) zevcesi Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'ın (sav) abartılı ve küçük dili görünecek şekilde ağzını açarak kahkaha attığını hiç görmedim. O, sadece tebessüm ederdi. Bir bulut veya rüzgâr gördüğünde endişelenirdi ve endişesi yüzünden anlaşılırdı. Kendisine Ey Allah'ın elçisi! İnsanlar bulutu gördükleri zaman, yağmur yağacağını ümit ederek seviniyorlar, sen ise bir bulut görünce endişen yüzünden anlaşılıyor, niçin böyle oluyor? dedim. Bunun üzerine "Ey Aişe! Bunda bir azab bulunmadığına dair bana kim teminat verebilir ki? Geçmişte bir kavim şiddetli rüzgarla azaba maruz kalmıştır. Bir kavim de azabı (getiren bulutu uzaktan) görmüşler ve (Bakın bulut çıktı, yağmur yağacak!) (Ahkâf, 46/24) demişlerdi" buyurdu.