194 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. İsmail, ona Ebu Nuaym, ona Ubade b. Müslim, ona Yunus b. Habbâb, ona Saîd et-Tâî Ebu Buhterî, ona Ebu Kebşe el-Enmârî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştir: "Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz (bu üç özelliği) söyleyeceğim bunları hafızanızda iyi tutun" dedi ve şöyle buyurdu: "Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar. Veya buna benzer bir cümle söyledi." "Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz" dedi ve şöyle buyurdu: "Dünyada dört kısım insan vardır": "(Birincisi) Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi (malı hususunda) Allah’a karşı saygılı davranır, akrabasını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir." "(İkincisi) Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği doğru niyetli kimsedir. O, doğru niyetle, 'Eğer malım olsaydı ben de falan adam (üçüncü kişi) gibi davranırdım' der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir. " "(Üçüncüsü) Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı (malı hususunda) sorumlu davranmaz, akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. " "(Dördüncüsü) Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, 'Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi (üçüncü kişi gibi) yapardım'. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir." Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis hasen sahihtir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. el-Mübârek, ona İmrân b. Zeyd et-Tağlibî, ona Zeyd el-Ammî, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir kişiyle karşılaşıp onunla tokalaştığında, o kişi elini çekmeden onun elini bırakmazdı. O kişi yüzünü çevirmeden ondan yüzünü çevirmezdi. Rasulullah'ın (sav) yanında oturduğu hiç kimsenin önüne ayaklarını uzattığı görülmemiştir." Tirmizî şöyle dedi: Bu garîb bir hadistir.
Bize Ali b. İsa el-Bağdadî, ona Şebabe b. Sevvâr, ona İbn Ebu Zi’b, ona Kasım b. Abbas, ona Nâfi b. Cübeyr b. Mut’im, ona da babası şöyle demiştir: “Bende kibir olduğunu söylüyorsunuz. Halbuki ben eşeğe bindim, kaba yünden elbise giydim, koyun sağdım. Allah resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bunları yapıyorsa onda kibir yoktur" Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: Bu hasen, sahih ve garip bir hadistir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Leys b. Sad, ona Abdurabbih b. Saîd, ona İmrân b. Enes, ona Abdullah b. Nafi b. el-Amyâ, ona Rabîa‘ b. Hâris, ona Fadl b. Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz ikişer rekattır, her iki rekatta bir teşehhüd (oturum) vardır. Allah’a sevgi ve saygıdan dolayı gönül huzuru, yalvarma, tevazu, aciz ve zayıf görünme vardır. Ellerin içini, yüzüne doğru çevirip kaldırarak Ey Rabbim! Ey Rabbim! Diye dua edersin. Kim böyle yapmazsa onun namazı şöyle şöyledir (noksandır)." Tirmîzî: İbn Mübarek’den başkası bu hadisin sonunu şöyle nakletmişlerdir: "Her kim bu şekilde yapmazsa o namaz noksandır." Tirmîzî: Muhammed b. İsmail’den işittim dedi ki: Şube bu hadisi Abdurabbih b. Saîd’den rivâyet etti ve bazı yerlerde hata etti. Mesela Enes b. Ebu Enes’den diyor halbuki o, İmrân b. İmrân b. Ebu Enes’tir. Abdullah b. Hâris’den diyor halbuki o Abdullah b. Nafi’ b. Amya’nın Rabia b. Hâris’den rivâyetidir. Aynı şekilde Şu‘be, Abdullah b. Hâris’den, Muttalib’den ve Nebî’den (sav) diyor oysa o Rabia b. Hâris b. Abdulmuttalib, Fadl b. Abbâs ve Nebî’den (sav olacaktır. Muhammed diyor ki: Leys b. Sa‘d’ın hadisi Şube’nin hadisinden daha sahihtir.
Bize Kuteybe, ona Hâtim b. İsmail, ona Hişam b. İshak – İbn Abdullah b. Kinâne-, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Velid b. Ukbe, Medîne valisi iken beni İbn Abbas’a gönderdi, O’na Rasulullah'ın (s.a.v.) yağmur duası namazını sormak için geldim, o da şöyle dedi: 'Rasulullah (s.a.v.) (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) süsten uzak bir elbiseyle, alçak gönüllü vaziyette, yalvarıp, yakararak (namazgaha) çıktı; sizin hutbeleriniz gibi bir hutbe okumadı, fakat dua, yalvarış ve tekbirlere devam ederek bayram namazında kıldırdığı gibi iki rekat namaz kıldırdı. Ebu İsa (Tirmîzî): Bu hadis hasen sahihtir.
Bize Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Abdullah b. Yezid el-Mukri, ona Said b. Ebu Eyyub, ona Ebu Merhum Abdurrahim b. Meymun, ona Sehl b. Muâz b. Enes el-Cühenî, ona da babasının naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim Allah için tevazu göstererek gücü yettiği halde pahalı elbiseler giymeyi bırakırsa Allah kıyamet günü onu iman elbiselerinden dilediğini seçmesi için herkesin önünde davet eder." Bu hasen bir hadistir. “İman elbiseleri” iman sahiplerine verilecek cennet elbiseleridir.
Bana Ebu Ammâr b. Hüseyin b. Hüreys rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Fadl b. Musa, Hüseyin’den, o Matar’dan rivayet etti. Matar şöyle dedi: Bana Katâde, Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr’den, o Benu Müşâci’in kardeşi İyâz b. Himâr’dan naklettiğine göre şöyle demiştir: Allah resulü (sav) aramızda bir gün kalkıp bize hitap etti ve şöyle dedi: "Şüphesiz Allah bana emretti ki..." Ardından Hişâm’ın Katâde’den naklettiği hadisi aktardı ve ona şu sözleri ilave etti: "Şüphesiz Allah bana sizin mütevazı olmanız gerektiğini vahyetti ta ki hiç kimse kimseye karşı kibirlenmesin ve hiç kimse kimseye zulmetmesin". Hadisinde şunları da söyledi: "Onlar (cehenneme girecek bir sınıf insan) sizin aranızda gölge gibi (öne çıkmadan) yaşayanlardır. Ne aile ararlar ne mal peşindedirler". Dedim ki: “Ey Ebu Abdullah bu olacak mı?” “Evet, ben onlara cahiliye döneminde erişmiştim. Adam mahallenin davarını güderdi. Kendisine ancak onların cariyeleri verilir, o da onunla birlikte olurdu” dedi.
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebu Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sadaka hiçbir zaman malı azaltmaz. Kişi affettiğinde Allah ancak onun izzet ve şerefini artırır. Bir kimse Allah için tevazu gösterdiğinde Allah onun derecesini yükseltir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle dedi: Bu konuda Abdurrahman b. Avf'dan, İbn Abbas'tan, Ebu Kebşe el-Enmârî'den – adı Ömer b. Sa’d’dır- hadis rivayet edilmiştir. Bu hasen sahih bir hadistir.
Bize Muhammed b. Ubeyd b. Muhammed, ona Hâtim b. İsmail, ona Hişam b. İshak b. Abdullah b. Kinâne, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas’a Rasulullah'ın (sav) yağmur duası için nasıl namaz kıldığını sordum. Şöyle cevap verdi: Rasulullah (sav) yağmur duasına (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) süsten uzak bir elbiseyle, alçak gönüllü bir şekilde ve yalvararak çıkar, minbere otururdu. Sizin hutbeniz gibi bir hutbe vermezdi. Onun yerine dua eder, yalvarır ve tekbir getirirdi. Namazı da bayram namazı gibi iki rekat olarak kılardı.
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Vekî, ona Süfyan, ona Hişam b. İshak b. Abdullah b. Kinâne, babasının (İshak b. Abdullah) şöyle dediğini rivayet etti: Valilerden biri beni İbn Abbas’a istiskâ (yağmur isteme namazı) hakkında bilgi almaya gönderdi. İbn Abbas: “Kendisinin bunu (doğrudan) bana sormasına ne engel oldu?” diyerek şöyle anlattı: “Rasulullah (sav), alçak gönüllü olarak, (ihtiyacını görüntüsüyle de gösteren) süsten uzak bir elbiseyle, huşu içerisinde, yalvararak yağmur duasına çıktı. Bayram namazlarında kıldırdığı gibi iki rekat namaz kıldırdı. Sizin hutbeleriniz gibi bir hutbe okumadı.”