194 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ma'bed b. Hâlid, ona da Hârise b. Vehb'in dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Size cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar güçsüz olan ve zayıf görülen kimselerdir. Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz. Cehennemlikleri size haber vereyim mi? Katı kalpli, cimri ve kibirli kimselerdir."
Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah'tan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca kibir olan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan kimse cehenneme girmez." [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadisi el-Kasmelî, A'meş'ten benzer şekilde rivayet etmiştir.]
Açıklama: Bu tarik muallaktır; musannif ile ile Abdülaziz b. Müslim arasında inkita vardır.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah'tan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca kibir olan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan kimse cehenneme girmez." [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadisi el-Kasmelî, A'meş'ten benzer şekilde rivayet etmiştir.]
Bize Yezid b. Harun, ona İbn Avn, ona da Hasan'ın (Basri) şöyle dediğini rivayet etti: İbn Mesud, insanlar peşinden yürüyüp giderken şöyle dedi: "Peşimden gelmeyiniz. Vallahi, kapımı üzerine kapadığım şeyi (nefsimi ve onun ayıplarını) bilseydiniz, sizden hiçbir kimse ardıma düşmezdi!
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah'tan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca kibir olan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan kimse cehenneme girmez." [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadisi el-Kasmelî, A'meş'ten benzer şekilde rivayet etmiştir.]
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemâm b. Münebbih ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurdu: "Cennet ve cehennem münakaşa ettiler. Cehennem: Ben kibirliler ve zorba kimselerle tercih olundum (onlara tahsis edildim) dedi. Cennet de: Bana ne oldu ki, bana insanların yalnız zayıfları ve düşükleri giriyor? dedi. Allah tebâreke ve teâlâ da cennete şöyle buyurdu: Sen benim rahmetimsin, ben seninle kullarımdan dilediğime rahmet ederim. Cehenneme de şöyle dedi: Sen benim azabımsın, ben seninle kullarımdan dilediğime azap ederim. Cennet ve cehennemden her biri dolacaktır. Fakat cehennem dolmak bilmez, en son Allah ona ayağını koyar. O da: Bana yeter, bana yeter, bana yeter! der. İşte o zaman cehennem dolar, birbirine büzülür. Allah (ac), yarattıklarından hiçbir kimseye zulmetmez. Cennete gelince, Allah (ac), onun için (onun boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım kimseler yaratır."
Açıklama: Hadiste geçen Yüce Allah'ın ayağını cehenneme koymasının manası hakkında bazı alimler bir takım teviller sunmuşlardır. Bazı alimler ise bu tür konuları tevil yoluna gitmeden Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde nasıl geçiyorsa öyle kabul etmeyi, bununla beraber Cenâb-ı Hakk'ı bildiğimiz tarzda el ve ayak gibi uzuvlardan tenzih etmeyi, bunların keyfiyyeti konusunda görüş belirtmemeyi en uygun yol olarak bildirmişlerdir.
Bana Muhammed, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona İbn Mübarek, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, o da Ebu Hureyre’nin (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "(Allah tarafından) İsrâîloğullarına: (Kudüs'ün) kapısından eğilerek (tevazu ile) giriniz ve Hıtta ( Yâ Rabb! Dileğimiz günahımızı indirmendir) deyiniz, denildi. Onlar (tersine) kıçları üzere emekleyerek girdiler ve (o kelimeyi) değiştirdiler de 'Hıttatun habbetun fî şaaratın' (Kıl çuval içinde tane) şeklinde söylediler."
Bize İshak, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları'na: (Beytulmakdis) kapısından secde ediciler olarak (tevazu ile) giriniz ve Hıtta (Yâ Rabb, dileğimiz günahımızı affetmendir) deyiniz de günahlarınızı sizin lehinize mağfiret edelim, denildi. Onlar ise bu emri ters çevirdiler de, kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve (Hıtta yerine) Habbetun fî şearatin (Kıl çuval içinde tane) sözünü söylediler."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Küfrün başı (çoğu) doğu tarafındadır. Kendini beğenmek ve kibirlenmek at ve deve sahipleri ile hayvan sürülerine bağırıp çağıran bedevilerdedir. Sekînet (sakinlik, vakar ve tevazu) ise koyun sahiplerindedir".
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona da Katâde şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) 'Size cennetlikleri haber vereyim mi?' buyurdu. Ashab 'evet ey Allah'ın Rasulü' dediler. Hz. Peygamber (sav) 'bunlar güçsüz ve zayıf görülen, iki elbisesi de eski püskü, düşkünlüğünden dolayı dikkate alınmayan kimselerdir. Allah’a yemin etseler Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz' buyurdu."