Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbâs (ra) şöyle demiştir: Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe Medine'ye gelip kardeşinin oğlu Hur b. Kays'ta misafir oldu. Hur b. Kays, Hz. Ömer'in kendisine yakın tuttuğu (değer verdiği) kimselerdendi. Genç olsun yaşlı olsun kurrâ (Kur'ân-ı Kerîm hafızları ve âlimleri), Hz. Ömer'in yanında bulunan ve onun istişare ettiği kimselerdi. Uyeyne yeğeni Hur'a: "Yeğenim! senin müminlerin emiri nezdinde itibarın var. Benim için ondan izin iste." dedi. O da: "Senin için izin isteyeceğim" diye cevap verdi. Hur, amcası için izin isteyince Hz. Ömer ona kendisiyle görüşmesi için izin verdi. (Uyeyne) Hz. Ömer'in yanına girince "Dikkat et ey Hattab'ın oğlu (Ömer)! Sen bize bol bol vermiyor ve aramızda adaletle hükmetmiyorsun" dedi. Hz. Ömer (ra) bu sözlere kızdı ve onu cezalandırmayı istedi. Hur b. Kays araya girip "Ey Müminlerin emiri! Allah Peygamber'ine 'Affı tercih et, iyiliği emret ve cahillerden (ahlakı bozuk ve küstahlardan) yüz çevir' buyurmuştur. Bu da (Uyeyne) küstah bir insandır." Allah'a yemin olsun ki, Hur bu ayeti okuyunca Hz. Ömer ileri gitmedi. (Zaten Hz. Ömer) Allah'ın kitabına çok sıkı bir şekilde bağlıydı.


    Öneri Formu
31925 B004642 Buhari, Tefsir, (A'raf) 5

Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona A’rec, ona da Ebu Hureyre Rasulullah’ın (sav) şöyle dediğini nakletti: "Aziz ve Celil olan Allah 'Ey kulum, sen (fakirlere) infak et ki, ben de sana edeyim' buyurdu. Rasul-i Ekrem (devamla şöyle) dedi: Allah’ın eli doludur (Nimetleri boldur.) (Kullarına) infakı onu eksiltmez. O gece-gündüz daima akar. (Rasulullah devamla) dedi ki: Allah'ın göğü ve yeri yarattığı günden beri infak ettiği (nimetlerin) ne kadar olduğunu bana söyleyebilir misiniz? Şüphesiz ki O'nun infakı, elindeki (hazinelerindeki) nimetlerinden hiçbir şey eksiltmemiştir. Çünkü O'nun Arş'ı (tahtı) su üzerindedir. Ve (amel ve rızıkların) terazisi O'nun elindedir, (nasibi ve rızkı bazen) kısar, (bazen de) artırır." ["İ’terâke= Senin başına gelip çattı", "Aravtu= Onu uzanıp aldım" kökünden ve İftiâl veznindedir. Ve "Fulânun ya'rûhu (Filan onu uzanıp alıyor) ve İ’terânî (Bana isabet ediyor, başıma geldi)" fiilleri de bu köktendir. “Âhizun bi nâsihatihâ= Çünkü her canlının kontrolü O’nun elindedir. (Hud, 11/56). Her şey onun mülkünde, idaresinde ve tasarrufundadır. "Anîdun", "Anûdun", "Ânidun" kelimeleri de aynı manaya olup "Çok inatçı" demektir ki vurgulu bir şekilde böbürlenmeyi ifade eder. “Ista'marakum'' Size orayı mamur hale getirme görevi verdi." (Hûd 11/61. "A’martuhu'd-dâra fehye umrâ" denilir ki, "Ben evi yaşadığı müddetçe ona mülk yaptım" demektir. "Nekirahum", "Enkerahum", "Istenkerahum"; bunların hepsi bir ma'nâya olup "Onlardan hoşlanmadı anlamına gelir. "İnnehu hamîdun mecîdun = Şüphe yok ki, O, asıl hamde layık, hayrı, ihsanı çok olandır." "Mecîd", "macid" kökünden olup faîl veznidir. "Hamîd" de "Hamide (Hamdetti)" fiilinden olup "Mahmûd", övülen manasınadır. 'Siccîlun", sert ve büyük demektir. "Siccîl" ve "Siccîn" aynı manayadır, bunlardaki lâm ile nûn, zâid harflerden olmaları ve her biri diğerine çevrilebilmeleri bakımından iki kardeştirler. (Câhiliye ve İslâm devirlerine erişmiş muhadram) Şâir Temîm b. Mukbil de bu manaya delil olacak şu beyti söylemiştir. "Nice yaya askerler kuşluk vaktinde miğferlerin yerlerine yani başlara öyle şiddetli darbe indiriyorlar ki, yiğitler bunu birbirlerine tavsiye ediyorlar." Bu beyitte geçen "Siccîn" kelimesi "şiddetli" anlamınadır.]


    Öneri Formu
32095 B004684 Buhari, Tefsir, (Hûd) 2


    Öneri Formu
31875 İM004158 İbn Mâce, Zühd, 12

Bize Said b. Ebu Meryem, ona Muhammed b. Cafer, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona da Küreyb b. Ebu Müslim, Abdullah b. Abbas'ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etti: Ben bir gece teyzem Meymune'nin (r.anha) yanında kaldım. Rasulullah (sav) ailesi ile bir müddet konuştu. Sonra uyudu. Gecenin son üçte biri olunca oturdu da gökyüzüne baktı ve: "Hakikat göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün arka arkaya gelişinde akıl sahipleri için elbette ibret verici de­liller vardır" (Âl-i İmrân 3/190) (ayetini) okudu. Bundan sonra kalktı ve dişlerini misvâklayarak abdest aldı. Aka­binde onbir rekat namaz kıldı. Sonra Bilal (ra) ezan okudu. Rasulullah (sav) evde iki rekat daha kıldı, sonra da çıkıp sabah namazını kıldırdı.


    Öneri Formu
31686 B004569 Buhari, Tefsir, (Âl-i İmran) 17

Bize İshak, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İsrailoğulları'na: (Beytulmakdis) kapısından secde ediciler olarak (tevazu ile) giriniz ve Hıtta (Yâ Rabb, dileğimiz günahımızı affetmendir) deyiniz de günahlarınızı sizin lehinize mağfiret edelim, denildi. Onlar ise bu emri ters çevirdiler de, kıçları üzerinde sürünerek girdiler ve (Hıtta yerine) Habbetun fî şearatin (Kıl çuval içinde tane) sözünü söylediler."


    Öneri Formu
31924 B004641 Buhari, Tefsir, (A'raf) 4


    Öneri Formu
31025 İM004005 İbn Mâce, Fiten, 20


    Öneri Formu
31125 İM004014 İbn Mâce, Fiten, 21


    Öneri Formu
31819 İM004127 İbn Mâce, Zühd, 7


    Öneri Formu
275519 İM004005-2 İbn Mâce, Fiten, 20


    Öneri Formu
108130 MŞ012595 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Eyman - Nuzur - Keffarat, 55