وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ اللّهُ وَعْدَهُ إِذْ تَحُسُّونَهُم بِإِذْنِهِ حَتَّى إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَازَعْتُمْ فِي الأَمْرِ وَعَصَيْتُم مِّن بَعْدِ مَا أَرَاكُم مَّا تُحِبُّونَ مِنكُم مَّن يُرِيدُ الدُّنْيَا وَمِنكُم مَّن يُرِيدُ الآخِرَةَ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ وَلَقَدْ عَفَا عَنكُمْ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ

Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vâdini yerine getirmiştir. Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladığınızı (galibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; (Peygamberin verdiği) emir konusunda tartışmaya kalkıştınız ve âsi oldunuz. Dünyayı isteyeniniz de vardı, ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra Allah, denemek için sizi onlardan (onları mağlup etmekten) alıkoydu. Ve andolsun sizi bağışladı. Zaten Allah, müminlere karşı çok lütufkârdır.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Âl-i Imrân 3/152, /

وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا

Kendisine geniş servet verdim,

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Müddessir 74/12, /

وَبَنِينَ شُهُودًا

Göz önünde duran oğullar (verdim),

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Müddessir 74/13, /

وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا

Kendisine bir döşeyiş döşedim.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Müddessir 74/14, /

أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا

Biz, yeryüzünü toplanma yeri yapmadık mı?

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Mürselât 77/25, /

أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا

Dirilere ve ölülere .

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Mürselât 77/26, /

وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Feth 48/19, /

وَأُخْرَى لَمْ تَقْدِرُوا عَلَيْهَا قَدْ أَحَاطَ اللَّهُ بِهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرًا

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Feth 48/21, /

اللَّهُ الَّذِي سخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Câsiye 45/12, /

وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Câsiye 45/13, /