245 Kayıt Bulundu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir ve Veki', onlara el-A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), Medine'de bir ata binmiş, at ise onu hurma ağacı kökü üzerine atmıştı. (Bundan dolayı) da ayağı çıkmıştı. Bizler ziyaret etmek için yanına gelmiştik. Kendisini Aişe'nin odasında oturur vaziyette namaz kılarken bulduk. Biz de onun arkasında saf tuttuk. Bununla alakalı bize bir şey demedi. Ardından bir kez daha ziyaret etmek için yanına geldik. (Yine) oturur vaziyette farz namazı kılıyordu. Bizler (yine) arkasında saf tuttuk da (bu defa), eliyle bize işaret etti, biz de oturduk. Namazı bitirince; "imam oturarak namaz kıldığında siz de oturarak namaz kılın. İmam ayakta namaz kıldığında siz de ayakta namaz kılın. Fârisîlerin krallarına davrandıkları gibi davranmayın," buyurdu.
Açıklama: Bildirildiğine göre hadis sahih olsa da bu rivayet, senetteki Ebu Süfyan'dan dolayı ''kavî''dir. Kendisi sadûk olup ''lâ be's bih'' bir râvidir. Senetteki diğer râviler ise sika kimselerdir (Ebu Davud, Sünen, thk. Şuayb Arnaut ve Muhammed Karabelli, Dârü'r-Risâleti'l-'Âlemiyye, I, 451, dpt. 1)
Bize Hasan b. Ali, ona Abdullah b. Nümeyr, ona el-A'meş, ona İsmail b. Recâ, ona Evs b. Dam'ac el-Hadramî, ona da Ebu Mesud, Hz. Peygamber'den (sav) yukarıdaki hadisi rivayet edip onun "eğer kıraatte eşitseler, sünneti en iyi bileni; sünnette de eşitseler, hicret bakımından önceliği bulunanı imam olsun" buyurduğunu aktarmıştır; ancak 'kıraati en güzel olanı' ifadesini zikretmemiştir. [Ebu Davud şöyle demiştir: Haccâc b. Ertât, İsmail'den rivayetle "(kişi, başkasının) yatağına sadece onun izni ile otursun" bilgisini aktarmıştır.]
Bize Müslim b. İbrahim, ona Ebân b. Büdeyl, ona da azadlı köleleri Ebu Atiyye şöyle rivayet etmiştir: Malik b. Huveyris bizim bu mescidimize gelirdi. (Bir gün) namaz için kamet getirildi (ve) ona, öne geç de namaz kıl(dır) dedik. O ise, sizlere namaz kıldırması için (yine) sizden birini öne geçirin. Sizlere niçin namaz kıldırmadığımı da anlatacağım dedi ve Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir topluluğu ziyaret eden onlara imam olmasın. Onlara, kendilerinden biri imam olsun."
Bize Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Mahmud b. Rabî şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik gözleri görmediği halde kavmine imamlık yapardı.
Bize Ahmed b. Sinan ve Ebu Mesud Ahmed b. Furat er-Râzî, -hadisin manası aynıdır- onlara Ya'lâ, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmam şöyle rivayet etmiştir: "Huzeyfe Medâin'de, yüksekçe bir yerde (durduğu halde) insanlara imamlık yaptı. Ebu Mesud da onun gömleğini tutup çekti. Huzeyfe namazını bitirince Ebu Mesud, 'ashâbın (yüksekçe bir yerde durup imamlık yapmasının) yasaklandığını bilmiyor musun?' dedi. Huzeyfe de 'evet biliyorum; sen beni çekince hatırladım' dedi."
Bize Osman b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Ebu Huzeyfe'nin azatlısı Salim, içlerinde Ebu Bekir, Ömer, Ebu Seleme, Zeyd ve Âmir b. Rabîa'nın da bulunduğu, ilk Muhacirlere ve Peygamber'in (sav) sahabesine Kubâ Mescidinde imamlık yapıyordu.
Bize Abdüla'lâ, ona Mau'temir, ona Zührî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden, bazıları gözleri görmediği halde imamlık yapardı. İtbân b. Malik, Muâz b. Afrâ ve İbn Ümmü Mektûm onlardandı.
Bize Halid b. Mahled, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona da Mahmud b. Rabî şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik gözleri görmediği halde kavmine imamlık yapardı.