397 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeydullah b. Sa’id, ona Muaz b. Hişâm, ona babası, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Zeyd, ona Ebu Sellam, ona Ebu Esma er-Rahabî, Hz. Peygamber’in (sav) azatlı kölesi Sevban’nın şöyle anlattığını rivayet etti: Hübeyre’nin kızı elinde büyük bir yüzükle Rasulullah’ın (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber onun eline vurdu. Bunun üzerine Hübeyre’nin kızı Hz. Peygamber’in kızı Fatıma’nın yanına gelerek eline vurması sebebiyle Rasulullah’tan şikayette bulundu. Fatıma da boynundaki altın zinciri çıkardı ve dedi ki “Bunu bana Ebu Hasan (Hz. Ali) hediye etmişti.” O sırada Hz. Peygamber (sav) onların yanına girdi. Zincir Fatıma’nın elindeydi. Bunu görünce Hz. Peygamber Fatıma’ya “Ey Fatıma! insanların Hz. peygamber'in kızının elinde ateşten zincir var demeleri seni sevindirir mi?” dedi ve oturmadan çıkıp gitti. Bunu duyan Fatıma altın zincirini çarşıya gönderip sattırdı, parasıyla da bir köle satın alıp –ravi bir keresinde “ğulam” yerine “abd” kelimesini kullandı yani o manada başka bir kelime zekretti- âzad etmek suretiyle hürriyetine kavuşturdu. Fatıma’nın bu hareketi Hz. Peygamber'e söylenince: “Fatıma’yı ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun” dedi.
Açıklama: Rivayetin isnadında Yahya b. Ebî Kesîr'in Zeyd b. Sellam'dan işitmediği tenkidi Yahya b. Main tarafından yapılmışsa da sahih olan müellifinden de tahdis siğası ile naklettiği üzere Ebû Hatim de işittiğini tespit etmektedir.bkz. Muhammed b. Ali b. Adem b. Musâ el-Etyobî el-vallâvî, Şerhu Süne'n-Nesâi (Zahiretü'l-Ukba fi şerhi'l-Müctebâ), (yy.:Dârü Âli Birevm, 1424/2003), 38/208.
Bize Muhammmed b. Beşşâr, ona Mekki b. İbrahim ve Yusuf b. Yakub ed-Dabbî es-Sedûsî, onlara Behz b. Hakim, ona babası, dedesinin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber'e (sav) bir şey getirildiği zaman “Bu, sadaka mıdır, yoksa hediye mi?” diye sorardı. “Sadakadır” derlerse yemez, “hediyedir” derlerse yerdi. [Bu konuda Selman, Ebu Hureyre, Enes, el-Hasan b. Ali ve Ebu Amîre (ki Mearraf b. Vasıl’ın dedesidir. İsmi ise Rüşeyd b. Mâlik’tir.) Meymun b. Mihran, İbn Abbas, Abdullah b. Amr, Ebu Rafi’ ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis aynı zamanda Abdurrahman b. Alkame tarafından Abdurrahman b. Ebu Akil vasıtası ile Hz. Peygamber’den (sav) rivayet edilmiştir. Behz b. Hakim’in dedesi’nin adı Muaviye b. Hayde el Kuşeyrî’dir. Tirmîzî, Behz b. Hakim hadisi hasen-garibtir değerlendirmesinde bulunmuştur.]
Bize Ebu Hişam er-Rifâî, ona Hafs b. Ğıyas, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr) Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber'in (sav) hanımlarından Hatice’ye duyduğum kıskançlığı hiçbir kimseye karşı duymadım. Halbuki ben onun zamanında yoktum. Bunun tek sebebi, Hz. Peygamber’in onu çokça anması idi. Hatta bir koyun kestiğinde bile Hatice’nin arkadaşlarını bir araya toplayıp onlara bu etten hediye ederdi.” [Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.]
Bize Abde b. Abdullah el-Huzâî el-Basrî, ona Yahya b. Adem, ona İbrahim b. Humeyd er-Ruâsî, ona Hişam b. Urve, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, Enes b. Mâlik’in şöyle anlattığını rivayet etti: Kilâb kabilesinden bir adam Hz. Peygamber’e (sav) erkek hayvanın döllemesi karşılığında ücret alınır mı diye sordu. Rasul-i Ekrem bunu yasakladı. Adam “Biz erkek hayvanı bu iş için veririz ve bu yüzden bize hediye olarak bir şeyler verilir” deyince; Hz. peygamber (sav) bu işin karşılığında hediye almaya izin verdi. [Tirmîzî: “Bu hadis hasen-garibtir. Hadisi sadece İbrahim b. Humeyd’in Hişam b. Urveden yaptığı rivayetle bilmekteyiz.”]
Bize Abd b. Humeyd, ona Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, Enes’in şöyle anlattığını rivayet etti: Yahudiler, kadınlar âdet oldukları zaman onlarla birlikte yemezler, içmezler, evlerde birlikte olmazlardı. Bu durum Hz. Peygamber'e (sav) soruldu da Yüce Allah, “Sana kadınların aybaşı hallerini soruyorlar. De ki: O rahatsız eden bir şeydir” (el-Bakara 2/222) mealindeki ayeti indirdi. Buna binaen Hz. Peygamber (sav), onlara kadınlarla bir arada yemelerini, içmelerini, evlerde birlikte olmalarını ve cinsel ilişki dışında her şeyi yapmalarını emretti. Bunun üzerine Yahudiler “(Bu adamın) biz ne yapıyorsak tam aksini yapmaktan başka bir derdi yok” dediler. Abbâd b. Bişr ve Üseyd b. Hudayr, Hz. Peygamber’e (sav) gelerek bu durumu bildirdiler ve “Kadınlarla âdetli iken cinsel ilişki de bulunamaz mıyız?” diye sordular. Hz. Peygamber'in (sav) yüzü birden değişiverdi ve Abbâd ile Üseyd’e kızdığını zannettik. Onlar kalkıp giderken birileri Hz. Peygamber’e (sav) süt hediyesi göndermişti. Hz. Peygamber (sav), peşlerinden bir adam gönderip onlara bu gelen hediye sütten içirdi. Böylece onlara kızmadığını anlamış olduk. [Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir.]
Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona Asım b. Behdele, ona Mus’ab b. Sa’d, babası Sa’d’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Bedir savaşı bitince (ganimet mallarından) bir kılıç alarak Hz. Peygamber'e (sav) getirdim ve “Ey Allah’ın Rasulü! Allah, müşriklere karşı içimdeki hıncı giderdi” veya buna yakın bir ifade kullanarak “Bu kılıcı bana hediye et” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Bu kılıç ne senindir ne de benim” dedi. Ben de kendi kendime “Belki de bu kılıç, benim gibi savaşta üstün yararlılık göstermeyen birine verilecektir” dedim. Biraz sonra Hz. Peygamber (sav) yanıma geldi ve “O kılıç sen istediğinde benim değildi, artık benim oldu onu sana bağışlıyorum” buyurdu. Sonra Enfal sûresinin 1. ayeti indi. “Sana ganimetleri soruyorlar. Ganimetlerin Allah’a ve resulüne ait olduğunu söyle! O halde siz gerçek müminler iseniz Allah’a karşı saygısızlıktan sakının, aranızı düzeltin, Allah ve resulüne itaat edin.” [Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Aynı şekilde bu hadisi Simak b. Harb, Mus’ab’tan rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Ubâde b. Sâmit’den de hadis rivâyet edilmiştir.]
Bize Muhammd b. Beşşâr, ona Ebu Davud, ona İmran el-Kattân, ona Katâde, ona Yezid b. Abdullah İbnü’ş-Şıhhîr’in şöyle anlattığını rivayet etti: Iyaz b. Himâr, Hz. peygamber'e (sav) bir şey veya bir deve hediye etti. Hz. peygamber (sav), ona “Müslüman oldun mu?” diye sordu. O da “hayır” deyince Rasul-i Ekrem, “Müşriklerin hediyelerini kabul etmem bana yasaklandı” dedi. [Tirmizî şu açıklamayı yapmıştır: Bu hadis, hasen-sahihtir. Hadiste geçen “Zebd’” kelimesi hediyeler anlamındadır. Hz. Peygamber'in (sav) müşriklerin hediyelerini kabul ettiği de rivâyet edilmiştir. Bu hadiste müşrik hediyelerini kabul etmenin çirkin olduğu ifade edilmektedir. Muhtemeldir ki bu çirkin görme hükümü, Rasul-i Ekrem’in müşrik hediyelerini kabul etmesinin ardından gelmiştir. Hz. Peygamber'e (sav) daha sonraları müşriklerden hediye kabul etme yasağı getirilmiştir.]
Bize Hişam b. Ammar, ona İsmail b. Ayyaş, ona Utbe b. Humeyd ed-Dabbî, Yahya b. Ebu İshak el-Hünâî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Enes b. Mâlik’e şunu sordum: Bizden bir adam, (din) kardeşine mal borç veriyor. Borç alan kişi, borç verene bir hediye verebilir mi? Enes dedi ki: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her hangi biriniz bir borç verir, sonra borcu alan kişi, borç verene bir hediye vermek veya onu bineğine bindirmek istediği zaman sakın o bineğe binmesin ve o hediyeyi kabul etmesin. Ancak borç olayından önce, aralarında buna benzer hediye alma ve verme âdetleri varsa bunu yapabilirler.”
Bana Amr b. Osman, ona Bakıyye, ona Bahir b. Sa’d, ona Halid b. Ma’dân, ona Cübeyr b. Nüfeyr, Ukbe b. Amir’in şöyle anlattığını rivayet etti. Hz. Peygamber’e boz bir katır hediye edilmişti ona bindi, ben de katırı çekip götürüyordum. Hz. Peygamber (sav) bana “Oku” dedi. Ben de “Ne okuyayım?” dedim. O da “Felâk sûresini” dedi ve tekrar tekrar okuyarak bana öğretti. Bu sûreyi öğrenmekten tam bir sevinç duymadığımı anlayınca “Galiba küçük gördün” dedi. Bundan ben de bu sûreye çok önem verdim.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona el-Muhâribî, ona eş-Şeybânî, ona Vasıl b. el-Ahdeb, Şakîk’in şöyle anlattığını rivayet etti: Bir adam benimle Beytullah’a (Kâ’be) hediye olarak bir miktar gümüş para gönderdi. (Yola koyuldum. Ve sonunda) Beytullah’a girdim. Şeybe (ra) bir sandalye üstünde oturuyordu. Ben parayı ona teslim ettim. Şeybe, “Bu para senin mi?” diye sordu. “Hayır! Eğer para benim olsaydı sana getirmezdim” diye cevap verdim. Şeybe: Bak sen cidden bu sözü söylersen, (sana şunu anlatacağım dedi ve şöyle devam etti:) Ömer b. el-Hattâb (ra), şu oturduğun yere oturdu ve “Ben Kâ’be’nin malını, müslümanların fakirleri arasında taksim etmedikçe (Kâ’be’den) çıkmayacağım” dedi. Ben de “Sen yapmazsın” dedim. Kendisi “Muhakkak yapacağım” dedi ve “Niçin öyle söyledin?” diye sordu. Ben dedim ki: Çünkü Hz. Peygamber (sav) Kâ’be malının yerini şüphesiz gördü (yani bu malın varlığını biliyordu). Ebû Bekir de gördü. Ve onların mala ihtiyaçları seninkinden fazlaydı. Buna rağmen onlar bu malı yerinden oynatmadılar. Bunun üzerine Ömer, olduğu gibi ayağa kalktı ve (malı taksim etmeden Kâ’be’den) çıktı.