397 Kayıt Bulundu.
Bize Süfyan b. Vekî', ona Ravh b. Ubade, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Ebu Süfyan, ona Amr b. Abdullah b. Safvan, ona da Kelede b. Hanbel şunu rivayet etti: "Safvân b. Ümeyye, kendisiyle(Kelede) bir miktar süt, ağız sütü ve değâbis (kuşkonmaza benzer bir ot) verip Hz. Peygamber'e (sav) göndermişti. O sırada Hz. Peygamber (sav) (Mekke'de) vadinin yukarısında idi. Kelede b. Hanbel şöyle dedi: Selam vermeden ve izin almadan Rasulullah'ın (sav) yanına girdim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Geri dön, es-selamu aleykum, girebilir miyim de' buyurdu." Bu olay, Safvân’ın Müslüman oluşundan sonra gerçekleşmiştir. Amr şöyle dedi: "Bu hadisi bana Ümeyye b. Safvân da haber verdi, ancak 'Kelede’den işittim' demedi." Ebu İsa şöyle dedi: Bu hadis, hasen-garibtir. Bu hadisi sadece İbn Cüreyc’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebu Âsım da bu hadisi aynı şekilde İbn Cüreyc’den rivâyet etmiştir. Hadiste geçen "dağabîs" yenilen bir ottur.
Açıklama: Dağabis Arabistan'da bulunan ve kuşkonmaza benzeyen bir ottur.
Bize Hennâd b. es-Serrî, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Yahya b. Hâni, ona Ubu Huzeyfe, ona Abdulmelik b. Muhammed b. Beşir, Abdurrahman b. Alkame es-Sakafî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Sakîf heyeti Hz. peygamber'e (sav) gelmiş ve hediye de getirmişlerdi. Hz. Peygamber “Bu getirdiğiniz hediye midir, yoksa sadaka mıdır?” diye sordu. (Sonra şöyle devam etti) “Eğer hediye ise bu hediye ile Allah’ın Rasulü memnun edilmek ve (heyetin) ihtiyacı giderilmek istenmiştir. Eğer sadaka ise Allah’ın rızası kazanılmak istenmiştir.” Sakîf heyeti, “Hayır bu sadaka değil hediyedir” dediler.Hz. Peygamber (sav) de onların getirdikleri bu hediyeyi kabul etti. Heyetle beraber oturup konuştu. Onlara bazı şeyler sordu, onlar da Hz. Peygamber'e (sav) sordular. (O kadar çok oturup konuştular ki) öğle ile ikindi namazını birlikte kıldı.
Açıklama: İsnadında yer alan ravilerden Ebû Bekir b. Ayyaş el-Esedi ömrünün sonunda hafızası zayıflamakla tenkide uğramıştır. Bazı nüshalrda Yahya b. Ebî Hani şeklinde yanlış nakiller vardır doğrusu Yahya b. Hanidir. İbn Huzeyfe nispeti bilinmemktedir. Yahya b. Hanî Ebu Huzeyfe Abdullah b. Muhammed el-Kufî'den bu rivayeti dışında rivayeti bilinmemekte hali meçhul bir ravidir. Ayrıca onun da rivayet ettiği Ebu Beşir Abdulmelik b. Muahmed el-Kufî de hali meçhuldür. Bu rivayetin isnadında tenkide uğrayan ravileri sebebiyle zayıf bir rivayettir. bkz. Muhammed b. Ali b. Adem b. Musâ el-Etyobî el-Vallâvî, Şerhu Süne'n-Nesâi (Zahiretü'l-Ukba fi şerhi'l-Müctebâ), (yy.:d3arü âli birevm, 1424/2003), 30/261.
Bize Ahmed b. Menî’, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu Said –Ebu Sa’d- el-Bakkal Enes b. Malik’in şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber’in (sav) eşleri, çekirgeleri tabaklar üstünde birbirlerine hediye ederlerdi.
Bize Amr b. Osman b. Said b. Kesir b. Dinar el-Hımsî, ona babası, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Irk, ona babası, en-Nu’man b. Beşîr’in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) Tâif’ten bir miktar (yaş) üzüm hediye edilmişti. Rasul-i Ekrem (sav) beni çağırarak “Şu salkımı al da anana ulaştır” dedi. Ben de üzümü anama ulaştırmadan önce yedim. Birkaç gece sonra Hz. Peygamber (sav) bana “Üzüm salkımı ne oldu, onu anana ulaştırdın mı?” diye sordu. Ben de “Hayır (anama ulaşmadı)” dedim. Hz. Peygamber bana vefasız, dedi.”
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Ca’fer ve Abdurrahman b. Mehdi, bu ikisine Şu’be, ona Hişam b. Zeyd Enes b. Mâlik’in şöyle anlattığını rivayet etti: Biz (bir yolculukta) Merrü’z-zahrân (denilen semt) den geçerken bir tavşanı ürkütüp kaçırdık. Yolcular onun arkasından koştularsa da yorulup aciz kaldılar. Bunun üzerine ben koştum ve nihayet hayvana yetiştim ve yakalayıp Ebu Talha’ya getirdim. Ebu Talha da tavşanı kesti ve butu ile uyluğunun üst tarafını (benimle) Hz. Peygamber’e (sav) gönderdi. Peygamber (sav) de bu hediyeyi kabul etti.”
Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe, Ebu Küreyb ve Züheyr b. Harb -Lafız Züheyr’e aittir-; bunlara Veki’, ona Mis’ar, ona Ebu Avn es-Sekafi, ona Ebu Salih el-Hanefî, Hz. Ali’nin (ra) şöyle anlattığını rivayet etti: 'Dûmetülcendel’in (Hristiyan) yöneticisi Ükeydir, Hz. Peygamber’e ipek bir elbise hediye etti. Rasûlullah da (sav) onu Ali’ye vererek "Bunu parçala da Fatmalar arasında taksim et." buyurdu. Ebu Bekir ile Ebu Küreyb 'Fatmalar arasında' değil de 'Kadınlar arasında' ifadesini kullanmışlardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe, Ebu Küreyb ve Züheyr b. Harb -Lafız Züheyr’e aittir-; bunlara Veki', ona Mis’ar, ona Ebu Avn es-Sekafi, ona Ebu Salih el-Hanefî, Hz. Ali’nin şöyle anlattığını rivayet etti: 'Dûmetülcendel’in (Hristiyan) yöneticisi Ükeydir, Hz. Peygamber’e (sav) ipek bir elbise hediye etti. Rasûlullah da (sav) onu Ali’ye vererek "Bunu parçala da Fatmalar arasında taksim et." buyurdu. Ebu Bekir ile Ebu Küreyb 'Fatmalar arasında' değil de 'Kadınlar arasında' ifadesini kullanmışlardır.
Bize Muhammed b. Humeyd er-Râzî, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Sa’d, ve babası Abdullah b. Sa’d, onlara Yahya b. Musa, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Sa’d er-Râzî ed-Deştekî, babasının şöyle haber verdiğini -Babam haber verdi cümlesini kullandı- nakletti: Buhara'da katıra binmiş siyah sarıklı bir adam gördüm. 'Bu sarığı bana Rasûlullah giydirdi.' diyordu.
Bize Hişâm b. Ammar, ona Abdulaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, Sehl b. Sa’d es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Bir kadın, Hz. Peygamber'e (sav) bir bürde getirdi. –Sehl, orada bulunanlara ‘bürde nedir?’ diye sordu ve sözüne devamla ‘şemledir yani, kendisine sarılıp örtünülen şeydir, pelerindir’ diye sorusunu kendisi cevapladı.- Bürdeydi getiren kadın, “Ya Rasulallah, bu bürdeyi sana giydireyim diye kendi elimle dokudum” dedi. Rasul-i Ekrem (sav) de bürdeyi aldı. Zaten kendisinin böyle bir bürdeye ihtiyacı vardı. Sonra Rasulullah (sav) o bürdeyi izâr (yani belden aşağı vücuduna sarmış) olarak giyip (evden) yanımıza çıktı. Sonra falan oğlu falan (Sehl’in o gün ismini söylediği bir adam; Sa'd b. Vakkas veya Abdurrahman b. Avf) gelerek “Ya Rasulallah, bu bürde ne güzeldir! Bunu bana giydir” dedi. Resul-i Ekrem de (sav) “Peki” dedi. Sonra eve girince bürdeyi dürüp o adama gönderdi. Orada hazır olanlar, adama “Vallahi sen iyi etmedin. Bu bürde Hz. Peygamber’e (sav) ihtiyacı olarak giydirildi. Sonra sen kendisinin bir şey isteyen hiç bir kimseyi reddetmediğini bildiğin halde Ondan bürdeyi istedin” dediler. Adam da (bu yadırgamaya karşılık) “Vallahi ben bu bürdeyi giymek için istemedim. Fakat (öldüğümde) kefenim olsun diye istedim” dedi. Sehl demiştir ki: Sonra bu zatın vefat ettiği gün hakikaten o bürde onun kefeni oldu.
Açıklama: Bürdeyi isteyen sahabenin Sa'd b. Vakkas ve Abdurrahman b. Avf olduğu şerhlerde zikredilmiştir. . bkz. İbn Hacer, Fethu'l-bârî, (Beyrut:Dârü'l-marife, 1379) 3/ 143; Bedrüddin el-Aynî, Umdetü'l-kâri, (Beyrut:İhyaü't-türsi'l-arabî,ts.) 8/ 62