حدثنا محمد قال حدثنا حجاج قال حدثنا حماد بن سلمة عن على بن زيد عن عبد الرحمن بن أبى بكرة عن الأسود بن سريع قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم فقلت يا رسول الله قد مدحت الله بمحامد ومدح وإياك فقال أما إن ربك يحب الحمد فجعلت أنشده فاستأذن رجل طوال أصلع فقال لي النبي صلى الله عليه وسلم اسكت فدخل فتكلم ساعة ثم خرج فأنشدته ثم جاء فسكتنى ثم خرج فعل ذلك مرتين أو ثلاثا فقلت من هذا الذي سكتنى له قال هذا رجل لا يحب الباطل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164345, EM000342
Hadis:
حدثنا محمد قال حدثنا حجاج قال حدثنا حماد بن سلمة عن على بن زيد عن عبد الرحمن بن أبى بكرة عن الأسود بن سريع قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم فقلت يا رسول الله قد مدحت الله بمحامد ومدح وإياك فقال أما إن ربك يحب الحمد فجعلت أنشده فاستأذن رجل طوال أصلع فقال لي النبي صلى الله عليه وسلم اسكت فدخل فتكلم ساعة ثم خرج فأنشدته ثم جاء فسكتنى ثم خرج فعل ذلك مرتين أو ثلاثا فقلت من هذا الذي سكتنى له قال هذا رجل لا يحب الباطل
Tercemesi:
— Esved ibni Sürey'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'e gittim de dedim ki, Allah'ı hamd ve senalarla çok övdüm, seni de övdüm. Hazreti Peygamber:
Elbette, senin Rabbin hamdı sever,» buyurdu. Bunun üzerine ben, ona, şiir okumaya başladım. Sonra (içeri girmek için) dazlak ve uzun boylu bir adam izin istedi. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bana: «— Sus!» dedi. Adam içeri girdi ve bir müddet konuştu, sonra çıktı gitti. Ben yine Peygamber'e şiir okudum. Sonra adam (tekrar) geldi. Peygamber beni susturdu. Adam sonra çıktı. Adam bu gelişini iki veya üç kere tekrarladı. (Ben Hazreti Peygambere sorup) dedim ki:
— Kendisinden ötürü beni susturduğun bu adam kimdir? Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
— Bu bir adamdır ki, boş şeyi sevmez.»
Esved ibni Sürey'den başka bir yoldan edilen rivayete göre Esved şöyle dedi:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) 'e dedim ki: Seni övdüm, Allah (Azze ve Celle) 'yi de Övdüm.[673]
Hz. Peygamberin huzuruna birkaç defa girip çıkan şahsın Hz. Ömer olduğuna dair hadîs âlimlerinin açıklaması vardır. Peygamber Efendimiz, şür hakkında, batıl = boş şey buyurması, âhiret için bir sevab temin etmediğine bİnaendir. Överek veya yererek şiir san'atı ile kazanç temin etmenin boş şey olduğunu, şair E s v e d 'e, bir vesile ile Peygamberimiz ifade buyurmuşlardır. Her lezzet ki, âhİrette bir lezzet kazandırmaz, o lezzet hoş ve batıl sayılır. Hoşa giden ve âhiret İçin bir sevab kazandırmayan şiirler de böyledir.
Buradan anlaşılıyor ki, Esved'in gönlünü almak ve onu meyus bırakmamak ve ona ihsanda bulunmak için şiir okumasına Hz. Peygamber müsaade etmiş ve buna ihtiyacı bulunmayan Hz. Ömer Efendimize şiir dinletmemişlerdir.[674]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 342, /290
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Sosyalleşme, temel prensipler
Tahrik, insanı kışkırtmamak
حدثنا أحمد بن خالد قال حدثنا محمد بن إسحاق عن سعيد بن أبى سعيد عن أبيه عن أبى هريرة قال : أهدى رجل من بنى فزارة للنبي صلى الله عليه وسلم ناقة فعوضه فتسخطه فسمعت النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر يقول يهدى أحدهم فأعوضه بقدر ما عندي ثم يسخطه وأيم الله لا أقبل بعد عامى هذا من العرب هدية إلا من قرشي أو أنصارى أو ثقفى أو دوسى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164867, EM000596
Hadis:
حدثنا أحمد بن خالد قال حدثنا محمد بن إسحاق عن سعيد بن أبى سعيد عن أبيه عن أبى هريرة قال : أهدى رجل من بنى فزارة للنبي صلى الله عليه وسلم ناقة فعوضه فتسخطه فسمعت النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر يقول يهدى أحدهم فأعوضه بقدر ما عندي ثم يسخطه وأيم الله لا أقبل بعد عامى هذا من العرب هدية إلا من قرشي أو أنصارى أو ثقفى أو دوسى
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Fezare oğullarından bir adam Peygamber (SailaİiahÜ Aleyhi ve Selîem)'e bir deve hediye etti. Peygamber de buna karşılık ona hediye verdi. (Adam umduğuna kavuşamayınca) bu onu kızdırdı. Bunun üzerine Peygamber (Salîaîlahü Aleyhi ve Sellem)'m minberde şöyle buyurduğunu işittim:
«— İnsanlardan biri hediye veriyor, ben de ona yanımda olan şey miktarmca mukabele ediyorum da, sonra (bu hediyem) kızdırıyor. Allah'a yemin ederim! Bu yılımdan sonra Arablardan hediye kabul etmiyeceğim; ancak Ktıreyş kabilesine mensub olanlardan, Ensar'dan, Sakaf yahud Devs kabilesinden kabul edeceğim.»[1156]
Bu hadîs-i şerîfi manaca açıklar şekilde Tirmizî Menakıb bahsinde 3940 ve 3941 sayılı hadîsleri tahrİç etmiştir ki, birincisinin manası şöyledir:
«— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre bir bedevi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e genç bir dişi deve hediye etti. Peygamber de ona böyle develerden altı tane vererek ona mukabelede bulundu. (Adam azımsayarak) bunlardan kızdı. Bu hal Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Se/femJ'e ulaştı. Peygamber Allah'a hamd edip onu övdükten sonra buyurdu:
«— Falan kimse bana bir dişi deve hediye etti; ben de bu cinsten ona altı tane vererek hediyesine karşılıkta bulundum. Böylece adam (razı olmayıp) kızgınlığa düştü. Artık karar verdim ki, Kureyş'den, Ensar'dan, yahud Devs kabilesinden olanlardan başka kimseden hediye kabul etmî-yeceğim.»
Peygamber Efendimiz Kureyş kabilesi, Medîne'lt ashab ve Devs kabi-les'nîn cömertliklerini bildiği için bunlardan hediye kabulünü uygun bulmuşlardı. Hediye, hediye verilen kimseyi memnun etmek için verilen ve karşılığında gönül rızasından başka bir şey beklenmiyen bir cömertliktir. Hediye karşıtlında daha fazla bir şey beklemek veya buria nail olmayınca kızrnak kardeşlik duygusu dışında bîr çıkar yolu aramak olur ki, bu makbul değildir. Bu şekilde hareket edenlerin hediyesini kabul etmemek yerinde olur. Hele görgü ve edebden mahrum bulunan bedevî'ler ayarındaki kimselerden kabul edilecek hediyelerin sebebiyet vereceği nahoş haller karşısında bu gibilerden hediye kabul etmemek selâmet yoludur.
Hedîye kabul edip de ona mukabele etmemek, cömertlere yakışmayan ve cimrilik ifade eden bîr haldir. Sevgi bağlarının her İki taraftan kuvvetlendirilmesi için bunun karşılıktı olması lâzımdır. Peygamber Efendimiz faz-lasiyle hediyelere mukabele etmişler ve cömertlikte de örnek olmuşlardır.[1157]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 596, /470
Senetler:
()
Konular:
Hediye, Hediyeleşmek
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
Hz. Peygamber, hitabeleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا أبو غسان قال حدثني أبو حازم عن سهل قال : أتي بالمنذر بن أبي أسيد إلى النبي صلى الله عليه وسلم حين ولد فوضعه على فخذه وأبو أسيد جالس فلهى النبي صلى الله عليه وسلم بشيء بين يديه وأمر أبو أسيد بابنه فاحتمل من فخذ النبي صلى الله عليه وسلم فاستفاق النبي صلى الله عليه وسلم فقال أين الصبي فقال أبو أسيد قلبناه يا رسول الله قال ما اسمه قال فلان قال لا لكن اسمه المنذر فسماه يومئذ المنذر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165509, EM000816
Hadis:
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا أبو غسان قال حدثني أبو حازم عن سهل قال : أتي بالمنذر بن أبي أسيد إلى النبي صلى الله عليه وسلم حين ولد فوضعه على فخذه وأبو أسيد جالس فلهى النبي صلى الله عليه وسلم بشيء بين يديه وأمر أبو أسيد بابنه فاحتمل من فخذ النبي صلى الله عليه وسلم فاستفاق النبي صلى الله عليه وسلم فقال أين الصبي فقال أبو أسيد قلبناه يا رسول الله قال ما اسمه قال فلان قال لا لكن اسمه المنذر فسماه يومئذ المنذر
Tercemesi:
— Sehl'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Ebû Üseyd'in oğlu Münzir doğduğu zaman Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e götürüldü. Peygamber de onu oyluğu üzerine koydu. (Çocuğun babası) Ebû Üseyd de oturuyordu. Peygamber (önündeki çocuğu unutarak) başka bir şeyle meşgul oldu. (Çocuk eziyet vermesin diye) Ebû Üseyd, oğlunun alınmasını emretti. Bunun üzerine çocuk Peygamber (SallalUthü Aleyhi vt Sellem)in oyluğundan alınıp götürüldü. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) meşguliyetinden kurtulup çocuğu hatırladı da: «— Çocuk nerede?» diye sordu. Ebû Üseyd: — Onu eve gönderdik. Allah'ın Resulü! Dedi. Peygamber: •— Onun ismi nedir?» diye sordu. Üseyd, falandır, dedi. Peygamber: «— Hayır, onun ismi artık Münzir'dir.» buyurdu. Babası da o gün (ismini değiştirip) ona Münzir admı verdi.[353]
Bu hadîs-i şeriften de öğreniyoruz ki, hoşa gitmeyen ve İslâm edebine uymayan isimleri değiştirmek yerinde bir harekettir. Bugün bile böyle İsim değiştirmelerine şah id oluşumuz, İslâm edebine bağlanmaya bir azim bulunduğuna delil teşkil eder. Münzir, Allah'ın emirlerini yerine getirmemek ve yasaklarından sakınmamak sonucu azabla korkutma manasını taşıdığından güzel bir isimdir. Müjdeleyici manasında «Beşîr» ve yine korkutucu manasında «Nazın» de böyle isimlerdendir.[354]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 816, /643
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Ebû Ğassân Muhammed b. Mutarrif el-Leysî (Muhammed b. Mutarrif b. Davud b. Mutarrif b. Abdullah)
4. Said b. Ebu Meryem el-Cümehî (Said b. Hakem b. Muhammed b. Salim b. Meryem)
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد بن الطفيل قال حدثنا شريك عن سماك عن جابر بن سمرة قال : كنا إذا أتينا النبي صلى الله عليه وسلم جلس أحدنا حيث انتهى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166242, EM001141
Hadis:
حدثنا محمد بن الطفيل قال حدثنا شريك عن سماك عن جابر بن سمرة قال : كنا إذا أتينا النبي صلى الله عليه وسلم جلس أحدنا حيث انتهى
Tercemesi:
— Cabir ibni Semure'den rivayet edildiğine göre; şöyle demiştir:
«Peygamber (SaitallahüA leyhi veSeltem) 'e vardığımız zaman, her birimiz ulaştığı (boş) yere otururdu.»[1012]
Bir toplantı yerine veya bir camiye .gidildiği..zarnan, en ilerdeki boş yeri doldurmak üzere İlerlemek lâzımdır ki, arkadan gelenler de rahatça yer bulabilsinler. Böyle hareket edilmediği takdirde, ön taraflarda boş yerler kalır ve sonradan yer arayanlar bu boş yerleri doldurmak için ileri geçerlerken orada bulunanları rahatsız etmiş olurlar. Buna meydan vermemek için herkes zamamodo Öndeki yerin» almalı ve boşlukları doidurmalıdır.[1013]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1141, /866
Senetler:
1. Ebu Halid Cabir b. Semure el-Amirî (Cabir b. Semure b. Cünâde)
2. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
4. Muhammed b. Tufeyl en-Nehai (Muhammed b. Tufeyl b. Malik)
Konular:
Adab, oturma adabı
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن عن أبي حازم قال سمعت سهل بن سعد : أن أبا أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم في عرسه وكانت امرأته خادمهم يومئذ وهي العروس فقالت أتدرون ما أنقعت لرسول الله صلى الله عليه وسلم أنقعت له تمرات من الليل في تور
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165025, EM000746
Hadis:
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن عن أبي حازم قال سمعت سهل بن سعد : أن أبا أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم في عرسه وكانت امرأته خادمهم يومئذ وهي العروس فقالت أتدرون ما أنقعت لرسول الله صلى الله عليه وسلم أنقعت له تمرات من الليل في تور
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, Ebû Useyd Sâ'idî, düğününde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemfi davet etti. Useyd'in hanımı o gün gelin olduğu halde, onlara hizmet ediyordu. Gelin dedi ki, Resûlüllah (SallalSahü Aleyhi ve Sellem) için nasıl bir şıra hazırladım, biliyor musunuz? Ona geceleyin bir çömlek içinde hurmalardan şıra yaptım.[213]
Bu hadîs-i şeriften şu Hükümler çıkmaktadır:
1— Evlenme ile ilgili düğün ve nikâh davetleri sünnettir ve bunlar için davet vaki olunca icabet gerekir. Ancak bu gibi davetlerin meşru âdetler çerçevesinde olması şarttır. Açıktan haram işlenen davet ve ziyafetler bunun dışında kalır.
2— Ev hanımı müsafirlere bizzat hizmet eder; yemek işleri ile uğraşır, ev İşlerini tanzim eder.
3— üzüm ve hurma gibi kuru meyvaların sabahleyin suya koyulup akşamleyin şıra yapılarak içilmesi, veya akşamleyin suya konarak sabahleyin şıra olarak içilmesi mubahtır. Bunlar sertleşmoyen, yani sarhoşluk vermeyen moyva sularıdır. İçilmelerinde bir sakınca yoktur.[214]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 746, /590
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İçecekler, şıra
حدثنا إسماعيل بن أبان قال حدثنا عبد الحميد بن بهرام قال شهر بن حوشب حدثني بن عباس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم بفناء بيته بمكة جالس إذ مر به عثمان بن مظعون فكشر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له النبي صلى الله عليه وسلم ألا تجلس قال بلى فجلس النبي صلى الله عليه وسلم مستقبله فبينما هو يحدثه إذ شخص النبي صلى الله عليه وسلم ببصره إلى السماء فقال أتاني رسول الله صلى الله عليه وسلم آنفا وأنت جالس قال فما قال لك قال إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى وينهى عن الفحشاء والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون قال عثمان فذلك حين استقر الإيمان في قلبي وأحببت محمدا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165587, EM000893
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبان قال حدثنا عبد الحميد بن بهرام قال شهر بن حوشب حدثني بن عباس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم بفناء بيته بمكة جالس إذ مر به عثمان بن مظعون فكشر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له النبي صلى الله عليه وسلم ألا تجلس قال بلى فجلس النبي صلى الله عليه وسلم مستقبله فبينما هو يحدثه إذ شخص النبي صلى الله عليه وسلم ببصره إلى السماء فقال أتاني رسول الله صلى الله عليه وسلم آنفا وأنت جالس قال فما قال لك قال إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى وينهى عن الفحشاء والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون قال عثمان فذلك حين استقر الإيمان في قلبي وأحببت محمدا
Tercemesi:
— îbni Abbas anlatarak şöyle demiştir: Peygamber Aleyhi ve Seltem) Mekke'de evinin etrafında otururken, o sırada Osman ibni Maz'un ona uğrayıp dişleri gözükecek kadar Peygamber Aleyhi vt Seîlem) 'e tebessüm etti, Peygamber (Sallailâhü Aleyhi ve ona şöyle buyurdu:
«— Oturmaz imsm?» Osman :
— Evet, dedi. Peygamber (Saîksîlahü Akyhi ve Seîîem) onun karşısında oturdu. Peygamber onunla konuşurken birden Peygamber OSaU
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 893, /691
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, vahiy geldiğindeki halleri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, İslama girişleri
Siyer, hicret, öncesinde Mekke ve hatıralar
حدثنا إسحاق قال أخبرنا جرير عن قابوس عن أبيه عن بن عباس قال : أقبل نبي الله صلى الله عليه وسلم مسرعا ونحن قعود حتى أفزعنا سرعته إلينا فلما انتهى إلينا سلم ثم قال قد أقبلت اليكم مسرعا لأخبركم بليلة القدر فنسيتها فيما بيني وبينكم فالتمسوها في العشر الأواخر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165506, EM000813
Hadis:
حدثنا إسحاق قال أخبرنا جرير عن قابوس عن أبيه عن بن عباس قال : أقبل نبي الله صلى الله عليه وسلم مسرعا ونحن قعود حتى أفزعنا سرعته إلينا فلما انتهى إلينا سلم ثم قال قد أقبلت اليكم مسرعا لأخبركم بليلة القدر فنسيتها فيما بيني وبينكم فالتمسوها في العشر الأواخر
Tercemesi:
— İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, biz otururken, Allah'ın Peygamberi (Sallallahü Aleyhi ve Setlem) çabuk yürüyerek geldi, öyle ki, bize sür'atle gelişi, bizi korkuttu. Bizim yanımıza varınca, selâm verdi; sonra şöyle buyurdu:
«— Kadir Gecesini size haber vereyim diye sür'atle size geldim; fakat şu sizinle benim aramdaki zaman içinde onu unutturuldum (hangi gecede olduğunu hatırlayamıyorum). Siz (ramazanın) son on günleri içinde onu arayınız.»[347]
Kibir ve aza mel hareketleri yapmaksızın vakarla ve tabi? hal üzere yürümek islâm'ın adabındandır. Ancak mühim ve fevkalâde hallerae koşmanın ve sür'atle yürümenin de caiz olduğuna bu hadîs-i şerîf bîr delildir. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu haber vermek, şüphesiz ki çok önemli bir istir. Böyle bir hal karşısında sür'atle yürümek, istisna! bîr durum demektir.
Kadir Gecesinin tesbiti hususunda âlimlerin değişik görüşleri vardır. Büyük ihtimal ramazan ayının son on günleri içinde ve bu günlerden tek düşen gönün gecesinde ve bu teklerden de yirmi yedinci gece olduğudur. Nitekim bu ihtimal esas kabul edilerek bu mübarek gece ibadetlerle ihyfi edilmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 813, /641
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, Unutma ve yanılması
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kadir Gecesi, fazileti ve zamanı
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا بن الغسيل عن عاصم بن عمر عن محمود بن لبيد قال : لما أصيب أكحل سعد يوم الخندق فثقل حولوه عند امرأة يقال لها رفيدة وكانت تداوي الجرحى فكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا مر به يقول كيف أمسيت وإذا أصبح كيف أصبحت فيخبره
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165953, EM001129
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا بن الغسيل عن عاصم بن عمر عن محمود بن لبيد قال : لما أصيب أكحل سعد يوم الخندق فثقل حولوه عند امرأة يقال لها رفيدة وكانت تداوي الجرحى فكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا مر به يقول كيف أمسيت وإذا أصبح كيف أصبحت فيخبره
Tercemesi:
— Mahmud ibni Lebîd'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Hendek Savaşı gününde Sa'd kolundaki atardamardan yaralanıp da ağırlaşınca, onu Rufeyde adındaki (hasta bakıcı) hanımın yanma götürdüler. Bu hanım yaralıları tedavi ediyordu. Peygamber (Sûlkİkkü Akyhi ve de ona uğradığı zaman (akşamları) şöyle buyururdu:
«— Nasıl akşama geçtin?» Sabah olunca da:
«— Nasıl sabaihladın?» Sa'd da Peygambere bilgi verirdi.[988]
Bir kimsenin halini sormak için nastl geceledin, nasıl sabahladın diye akşam ve sabah vakitlerinde ifadede bulunmak, bilhassa hasta olanlara karşı sünnettir. Hasta ziyareti bahsinde 515-522 sayılı Hadîs-i Şeriflerde hasta ziyaretinin fazilet ve adabı geçmişti. Burada önemli bir husus da, savaş hallerinde hanımların hastalarla, yaralılarla uğraşıp, onları tedavi etmeleridir. Refîde, Ensar'dan olup, Hendek savaşında bizzap Sa'd ibni Muaz'ın tedavisi İle meşgul olmuştur. Allah dan sevabını umarak müslümanlardan darlığa düşenleri gönüllü olarak tedavi eden bir hanımdı. Hastaları tedavi için özel bir çadırı vardı. Peygamber (Saîlaİlaîıü Aleyhi ve Seikm) sık sık Sa'd İbni Muaz'ı ziyaret edebilmesi için onu Mescid'-deki bu çadıra naklettirmişti. Nihayet atar kandamarından aldığı yara ile Sa'd vefat etmişti. Hal tercemesi için 945 sayılı Hadîs-i Şerîf açıklamasına bakılsın.[989]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1129, /858
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kadın, kadınlara iyi davranmak
Kadın, savaş halinde kadınların durumu
Kadın, Savaşa katılmaları, savaştaki Hizmetleri
Siyer, Hendek günü
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن يعلى قال سمعت عمرو بن الشريد عن الشريد قال : استنشدني النبي صلى الله عليه وسلم شعر أمية بن أبي الصلت وأنشدته فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم يقول هيه هيه حتى أنشدته مائة قافية فقال إن كاد ليسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165563, EM000869
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عبد الله بن عبد الرحمن بن يعلى قال سمعت عمرو بن الشريد عن الشريد قال : استنشدني النبي صلى الله عليه وسلم شعر أمية بن أبي الصلت وأنشدته فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم يقول هيه هيه حتى أنشدته مائة قافية فقال إن كاد ليسلم
Tercemesi:
— Şerîd'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Peygamber (Salkülahü Aleyhi ve SelUm) benden, tîmeyye ibni Ebî's-Salt'm şiirini okumayı istedi. Ben de ona okudum. Peygamber ise:
— Hîh, hîh =- devam, devam» demeğe başladı.
— Böylece ona yüz beyit kadar okudum. Bunun üzerine Peygamber: m— Ümeyye az kalsın nıüslüraan oluyordu,» buyurdu.[461]
Şerîd ibnİ Serî d, Salcîf kabilesinden olup, ashabdandır. Asıl adı Malik dir. Muğîre i b n i Ş u ' b e, bunun arkadaşlarını öldürmüş, bu ise; kaçıp kurtulmuş olduğundan kendisine Şerîd — Kaçak adı verilmiştir. Taif de ikâmet etmiş ve kendisinden hadîs-i şerif rivayet edilmiştir. Buradaki hadîs-i şerifi, biraz değişik bir lâfızla İmam Müslim de rivayet etmiştir. Hz. Peygamberin İsteği üzerine, İslâm'ı kabul etmemiş bulunan P m ey ye ibni Eb İ' s- S a 11 in şiirlerinden yüz beyit kadar okumuş ve bunları Peygamber (Saltallahi* Aleyhi ve Setkm) dinlemiştir. Beyitlerin taşıdığı mânâ, İslâm inanana yakın bulunduğundan da, Hz. Peygamber:
Ümeyye, az kalsın nıüslüman oluyordu.»
Buyurmuştur. Şairin İnanç ve ahlâkına bir kıymet hükmü vermek içirt şiirlerini okuttuğu ve dinlediği söylenebilir.
0 m e yye ibni Ebi's-Salt da Şerîd gibi Sakîf kabilesin-dendir ve bu kabilenin en meşhur şairidir. Geçmiş asırlarda gelen mukaddes kitapları okuyup araştırmış ve geniş bilgi edinmiş olduğundan, ahir zaman Peygamberine ait vasıfları öğrenmişti. Bu peygamberin Hicaz'da zuhur edeceğini öğrenince, kendisi peygamber olmaya özenmiş ve niyyet-lenmişti. Nihayet Hz. Muhammed (Saltallahü Aleyhi ve Scllem) Peygamber olarak gönderilince, buna hased etmiş ve hasedi yüzünden İslâm'ı kabul etmemişti. Hicretin 9. yılında Taîfde Ölmüştür. Müslüman olduğu söylenirse de bu zayıftır. Çünkü bunun hakkında Peygamber (Saliaİlahti Aleyhi vt in şöyle buyurduğu da rivayet edilmektedir:
«Şiiri iman etti; fakat kalbi kâfir oldu.»
Şairin birçok kaside ve mersiyeleri vardır ve bunlar edebî bakımdan şöhret bulmuşlardır.[462]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 869, /674
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Tarihsel Şahsiyetler, Ümeyye b. Ebi's-Salt
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن أبن شهاب قال أخبرني أنس : أنه كان بن عشر سنين مقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة فكن أمهاتي يوطونني على خدمته فخدمته عشر سنين وتوفي وأنا بن عشرين فكنت أعلم الناس بشأن الحجاب فكان أول ما نزل ما ابتنى رسول الله صلى الله عليه وسلم بزينب بنت جحش أصبح بها عروسا فدعا القوم فأصابوا من الطعام ثم خرجوا وبقي رهط عند النبي صلى الله عليه وسلم فأطالوا المكث فقام فخرج وخرجت لكي يخرجوا فمشى فمشيت معه حتى جاء عتبة حجرة عائشة ثم ظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت حتى دخل على زينب فإذا هم جلوس فرجع ورجعت حتى بلغ عتبة حجرة عائشة وظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت معه فإذا هم قد خرجوا فضرب النبي صلى الله عليه وسلم بيني وبينه الستر وأنزل الحجاب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165753, EM001051
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني الليث قال حدثني عقيل عن أبن شهاب قال أخبرني أنس : أنه كان بن عشر سنين مقدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة فكن أمهاتي يوطونني على خدمته فخدمته عشر سنين وتوفي وأنا بن عشرين فكنت أعلم الناس بشأن الحجاب فكان أول ما نزل ما ابتنى رسول الله صلى الله عليه وسلم بزينب بنت جحش أصبح بها عروسا فدعا القوم فأصابوا من الطعام ثم خرجوا وبقي رهط عند النبي صلى الله عليه وسلم فأطالوا المكث فقام فخرج وخرجت لكي يخرجوا فمشى فمشيت معه حتى جاء عتبة حجرة عائشة ثم ظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت حتى دخل على زينب فإذا هم جلوس فرجع ورجعت حتى بلغ عتبة حجرة عائشة وظن أنهم خرجوا فرجع ورجعت معه فإذا هم قد خرجوا فضرب النبي صلى الله عليه وسلم بيني وبينه الستر وأنزل الحجاب
Tercemesi:
— İbni Şihab demiştir ki, Enes bana haber vermiştir. Enest Re-sûlüllah (satiallrJıü Altyhi rr S*tlfm)'h\ Medine'ye gelişi zamanında on yaşındaydı.
(O, şöyle anlatmıştır): «Annelerim (Peygamberin zevceleri^ Peygambere hizmet için beni devamlı olarak vazifelendiriyorlardı. Böylece on yıl ona hizmet ettim. O vefat ettiği zaman, ben yirmi yaşımda idim. Bunun için Örtü (hicab) hâdisesini en jyi bilen insandım. Âyetin ilk nazil oluşu, Resûlüllah (Saitallahü Altyhi veSetkm}*in Cahş kızı Zeyneb ile evlendiği zamandı. Ona güvey olarak sabahlayınca, insanları davet etti de» onlar yemek yediler. Sonra çıkıp gittiler. Ancak birkaç kişi Peygamber (Ssllaikhü Aleyhi v$8etkm} in yanında kalıp beklemeyi uzattılar, (çıkıp gitmediler). Onlar çıksın diye Peygamber lfalktı ve çıktı. Ben de çıktım. Peygamber yürüdü; ben de onunla yürüdüm. Nihayet Hz. Aişe'nin hücresi eşiğine kadar geldi. Sonra o insanların çıkıp gittiğini zannetti de geri döndü. Ben de döndüm. Zeyneb'in yanına varınca, bir de gördü ki onlar oturuyor. Hemen Peygamber geri döndü; ben de döndüm. Tâ Hz. Aişe'nin hücresi (evi) eşiğine ulaştı ve onlar çıkmışlardır zannederek geri döndü. Ben de onunla geri döndüm. Bir de gördü ki, onlar çıkmışlardır, îşte bu esnada Peygamber fStâfaMahü Akyhi w $$ltem$ benimle kendi arasına örtü (perde) koydu ve hicab âyeti indirilmiş olötu.[829]
Hadîs-i şerifte beyan edildiği şekilde, ashab-ı kiramın Peygamber ($allaltehûAleyhlve$etkrn)'e eziyet verecek bezi tutum ve hareketleri üzerine Vacib Tealâ Hazretleri, kullarına edeb kaidelerini öğretiyor ve şöyle hareket etmelerini emrediyor:
Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilip de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Feygamber'in evlerine girmeyin; fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde ide hemen (yanından) dağıUn. Söz söylemek, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin; çünkü bu Feygamber'e eziyet veriyor, (sonra çıkın veya girmeyin demeğe) sizden utanıyor. Ancak Allah gerçeği açıklamayı terk etmez. Bir de Peygamberin zevcelerinden bir şey istediğiniz vakit (sizinle onlar arasında mevcut) perde arkasından sorun. Böyle yapmanız, hem sizin kalbleri-niz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Allah'ın Resulüne eziyet etmeniz doğru olmaz; arkasından (irtihalinden sonra) zevcelerini nikahlamanız ıda hiç bir zaman caiz olmaz. Bu, Allah katında çok büyük bir günahtır.» (Ahzab Sûresi, Âyet: 53)
Rivayet edildiğine göre, bir takım kimseler zaman zaman Hz. Peygam-ber'in evine geliyordu ve onlara yemek yediriliyordu. Bunlar bazan yemekten önce gelip yemek hazırlanıncaya kadar bekliyorlar ve yemek yedikten sonra da çıkıp gitmiyorlardı. Aleyhissalâtu vesselam sıkılıyor .ve bunlara çıkın demeye utanıyordu. Aynı hal Hz. Zeyneb'le evlendikleri günkü düğün yemeğinden sonra meydana gelmesi üzerine bu «Hicab = Örtünme» âyeti nazil oldu ve Peygamberin hanımlarına, görünmelerine engel bir perde arkasından sokmak veya bir şey İstemek farz kılındı. Bu zamana kadar Arablarda hicab âdet değildi. İslâm'dan önce kadınlarda örtünme bakımından da bir edeb yoktu. Bunun için türlü hakaret ve eziyetlere maruz kalıyorlardı ve cemiyet içinde şerefli mevkileri yoktu. İslâm dini ise onları her türlü tasalluttan ve eziyet hareketlerinden kurtararak onlara en şerefli yeri tayin etmiştir.[830]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1051, /814
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, evlilikleri
Hz. Peygamber, hanımları, Zeyneb bnt. Cahş
Hz. Peygamber, Hicreti
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Tesettür, örtünme ile ilgili uyarılar
Tesettür, Tesettür / Hicab Ayetinin nazil olması