Açıklama: Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Amr dolayısıyla hasendir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
50447, HM010475
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ قَالَ وَأَخْبَرَنَا مُحَمَّدٌ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ النَّاسُ مَعَادِنُ فَخِيَارُهُمْ فِي الْجَاهِلِيَّةِ خِيَارُهُمْ فِي الْإِسْلَامِ إِذَا فَقِهُوا
Tercemesi:
Bize Yezîd nahletti. > Dedi ki: Bize Muhammed > Ebû Seleme’den > O da: Ebû Hureyre’den haber verdi. Ebû Hureyre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dedi: “İnsanlar madenler (gibi)dirler. Cahiliye döneminde hayırlı olanlar, iyi anlayıp yaşadıklarında Müslümanlık döneminde de hayırlıdırlar.”
Açıklama:
Hadis sahih isnad ise Muhammed b. Amr dolayısıyla hasendir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 10475, 3/711
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
Bilgi, dinde fakih olmak
Cahiliye
Hayırlı, İnsanın hayırlısı
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İnsan, iyi-kötü
İnsan, yaratılış özellikleri
KTB, YARATILIŞ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
143857, BS007097
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ الْعَلَوِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو حَامِدِ بْنُ بِلاَلٍ الْبَزَّازُ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنِى أَبِى حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنِ الْحَجَّاجِ - يَعْنِى ابْنَ الْحَجَّاجِ - عَنْ يُونُسَ عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَبِى رَافِعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ : إِنَّ رَجُلاً كَانَ يَتَبَّعُ قَذَى الْمَسْجِدَ فيَلْقُطُهُ فَفَقَدَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ :« مَا فَعَلَ فُلاَنٌ ». فَقِيلَ : إِنَّهُ مَاتَ قَالَ فَانْطَلَقَ مَنْ شَاءَ اللَّهُ مِنْ أَصْحَابِهِ فَأَمَرَهُمْ فَصَفُّوا ، ثُمَّ تَقَدَّمَ فَصَلَّى عَلَيْهِ بِهِمْ .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Cenâiz 7097, 7/419
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Nüfey' b. Râfi' el-Medenî (Nüfey' b. Râfi')
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
5. Haccac b. Haccac el-Bahili (Haccac b. Haccac)
6. Ebu Said İbrahim b. Tahman el-Herevî (İbrahim b. Tahman b. Şube)
7. Ebu Amr Hafs b. Abdullah es-Sülemî (Hafs b. Abdullah b. Raşid)
8. Ebu Ali Ahmed b. Hafs es-Sülemî (Ahmed b. Hafs b. Abdullah b. Raşid)
9. Ahmed b. Muhammed el-Haşşab (Ahmed b. Muhammed b. Yahya b. Bilal)
10. Ebu Hasan Muhammed b. Hüseyin el-Alevî (Muhammed b. Hüseyin b. Davud b. Ali)
Konular:
Cenaze namazı, cenaze namazı kılınan kimse için tekrar namaz kılınması
Cenaze namazı, definden sonra
Cenaze namazı, kabirdekine/kabir üzerine
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
İbadethane, camilerde hizmet etmenin mükafatı
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52225, HM012090
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ عَنْ سَعِيدٍ (ح) وَابْنُ جَعْفَرٍ وَعَبْدُ الْوَهَّابِ الْخَفَّافُ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ
أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ عَلَيْهِ الصَّلَاة وَالسَّلَامُ قَالَ إِنِّي لَأَدْخُلُ الصَّلَاةَ وَأَنَا أُرِيدُ أَنْ أُطِيلَهَا فَأَسْمَعُ بُكَاءَ الصَّبِيِّ فَأَتَجَاوَزُ فِي صَلَاتِي مِمَّا أَعْلَمُ مِنْ شِدَّةِ وَجْدِ أُمِّهِ مِنْ بُكَائِهِ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Enes b. Malik 12090, 4/279
Senetler:
()
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, namaz kılış şekli
Kadın, değeri ve konumu
Kadın, hak ve sorumlulukları
Kadın, kadınlara iyi davranmak
KTB, YARATILIŞ
Namaz, eda keyfiyeti/kılınış şekli
Namaz, Hz. Peygamberin namaz kıldırışı
Namaz, namazı kolaylaştırmak, namazı hafifletmek
Yaratılış, Kadının kaburga kemiğinden yaratılması
عبد الرزاق عن معمر عن الزهري عن عمر بن محمد ابن جبير بن مطعم عن محمد بن جبير بن مطعم أن أباه أخبره أنه بينا هو مع رسول الله صلى الله عليه وسلم مقفله من حنين ، علقه الاعراب يسألونه ، فاضطر إلى سمرة ، فخطفت رداءه ، وهو على راحلته ، فوقف ، فقال : ردوا علي ردائي ، أتخشون علي البخل ؟ فلو كان عدد هذه العضاه نعما لقسمته بينكم ، ثم لا تجدوا بخيلا ، ولا جبانا ، ولا كذبا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
79821, MA009497
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر عن الزهري عن عمر بن محمد ابن جبير بن مطعم عن محمد بن جبير بن مطعم أن أباه أخبره أنه بينا هو مع رسول الله صلى الله عليه وسلم مقفله من حنين ، علقه الاعراب يسألونه ، فاضطر إلى سمرة ، فخطفت رداءه ، وهو على راحلته ، فوقف ، فقال : ردوا علي ردائي ، أتخشون علي البخل ؟ فلو كان عدد هذه العضاه نعما لقسمته بينكم ، ثم لا تجدوا بخيلا ، ولا جبانا ، ولا كذبا .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cihâd 9497, 5/243
Senetler:
()
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Ganimet, ganimete ihanet etmek
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Siyer, Huneyn gazvesi
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164788, EM000548
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Tercemesi:
— Abdullah tbni Amr'dan, şöyle dediği rivayet
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk da çöl halkından bir adam geldi; üzerinde dibada örülü cübbe vardı. Tâ Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeHem)'m başucunda durup, şöyle dedi:
— Sizin arkadaşınız her babayiğiti aşağı yıkmıştır (yahut demiştir ki, her babayiğiti aşağı yıkmak istiyor) ve çobanı (zavallıyı) da yukarı
kaldırıyor.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem), onun cübbesini eteklerinden tutup, şöyle buyurdu :
«— Senin üzerinde anlamaz kimsenin elbisesi görülmüyor mu?»
Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— Allah'ın Peygamberi Nuh (Aleyhisselâm)'m vefatı yaklaşınca, oğluna dedi ki:
— Ben sana vasıyyetlmi söylüyorum: Sana iki şeyi emrediyorum ve sana iki şeyi yasaklıyorum. Sana, = Lâ İlahe İllallah = i emrediyorum; çünkü yedi kat göklerle yedi kat arz eğer bir terazi kefesine ve Lâ İlahe İllallah da diğer bir kefeye konsa, bu tevhit onlara daha ağır basardı. Eğer yedi kat göklerle yedi kat arz, uçsuz bucaksız bir çember olsalar, onları Lâ İlahe İllallah ve Sübhanellahi ve bihamdihi kelimeleri kırardı; çünkü bu kelimeler her yaratığın duâsıdır; ve bunlarla her şey nziklamr. (Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahi ve Bihamdihi kelimelerini söyle, bu ikisini bırakma).
Bir de Allah'a ortak koşmaktan ve kibirlenmekten seni men' ediyorum.»
Peygambere soruldu ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Bu Allah'a ortak koşmayı bildik; ancak kibirlenmek nedir, birimizin güzel elbisesi olup onu giymesi midir? Peygamber:
— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Bizden birimizin güzel iki kayışlı iki güzel ayakkabısı olması mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Birimizin binecek hayvana sahip olması mıdır? Peygamber: «— Hayır!» dedi. Adam yine sordu:
— Kibir, birimizin arkadaşları olup, kendisiyle oturmaları mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam, o halde kibir nedir, ey Allah'ın Resulü? dedi. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Hakkı çiğnemektir ve insanları küçük görmektir.»[1063]
Kibir, insanın kendi nefsini başkalarından üstün görmesine ve onları hakir saymasına elenir. Hadîs-i şeriften anlıyoruz ki, güzel ve temiz elbise giymek ve bunlara sahip olmak kibir değildir. Eğer bunlar, başkalarına üstünlük ve onları küçümsemek niyeti ile giyilirlerse, o zaman kibir olur. Kendini başkalarından büyük gören İnsan, herkesi kendine hizmetçi ve bir nevi köle sayar; böylece haklarını çiğner, onlara zulmeder. İşte böyle hareketleri bulunanlar, asıl kibir sahibi olanlardır. Peygamber Efendimiz de buna işaret buyurmuşlardır.
Yüksek mevkide bulunmak, geniş imkânlara sahip olmak, sözü geçerli olmak ve akranlarla birteşmemek hep kibri doğuran sebeplerdir. İnsan, ilk mayasının ne olduğunu, ölünce bîr cîfeye döneceğini ve halen bağırsaklarının ne taşıdığını düşünür de ibret alırsa, hiç bir zaman büyüklenmez, kibirli olmaz. İnsanların kendini övmesinden de bir gurur duymaz. Zaten yüze karşı başkasını öğmeyi peygamberimiz yasaklamışlardır; ve şöyle buyurmuşlardır:
«— Birbirinizi övmekten sakınınız; çünkü o, (arkadaşı bir nevi) boğazlamaktır. Eğer sizden biriniz kardeşini övmek zorunda kalırsa, zan-nımca iyidir, ben Allah'a karşı hiç kimseyi temize çıkaramam, desin.»
Rivayet edildiğine göre, Hz. E b û Bekir (Radiyallahu anh) medhedildiği zaman şöyle derdi:
«— Allah'ım! Sen beni, kendimden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi insanlardan daha iyi bilirim.
Allah'ım! Beni, onların zan ettiklerinden daha hayırlı kıl ve bende bilmedikleri günahları da bağışla; onların söyledikleri şeyle beni hesaba çekme.»
İnsanın bizzot kendini övmesi ve Övülmeyi sevmesi de kibir sayılan çirkin hareketlerdir. Kesin ifadelerle ne başkasını övmeli, ne de övülmeyi İstemelidir. Kİbİr, İnsanı Allah Tealâ hazretlerine isyana sevk eden, Firavunlaşmaya kadar iten çok kötü bir hastalıktır. İblisin de isyanına sebep kibir olmuştur.
Hz. Nuh (Aleyhisselâm) oğluna .vasiyetleri arasında söylemiş: Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahİ ve Bİhamdihi'den ibaret iki kelime yardı ki, bunlar bütün kâinatın kıymetinden daha üstön geliyorlar. Zİra Allah Tealâ kâinat içinde en şerefli mahluk olan inşan ve cinleri, ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır. Ubudiyetin esası da Allah'ı eşsiz ve ortaksız bir varlık bilmek ve ona inanmaktır, onu her türlü noksanlıklardan da tenzih edip ona hamd etmektir, işte bu iki kelime, bu manaları toplamakta, olduğundan bunlara denk hiç bir kıymet olamaz. Tevhid ne kadar büyük bir kıymet İse, aksine şirk de o kadar büyük bir günahtır. Onun için şirkten, Allah'a ortak koşmaktan sakınmak ve tevhide sarılmak tavsiyeleri her şeyin ûstöridedir.
Bize Abdullah b. Mesleme anlatmış, şöyle demiştir:
— Bize Abdülaziz Zeyd'den, o da Abdullah b. Amr'dan anlattığına göre, Abdullah dedi ki:
— Ya Resûlallah! Şu ve şu... işler kibirden midir? şekliyle aynını anlattı.[1064]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 548, /434
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İman, Esasları, Allah'a İman
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, İMAN
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, şirk koşmak
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevhid, İslam inancı
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبى هريرة قال قدم الطفيل بن عمرو الدوسي على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله إن دوسا قد عصت وأبت فادع الله عليها فاستقبل رسول الله صلى الله عليه وسلم القبلة ورفع يديه فظن الناس أنه يدعو عليهم فقال اللهم اهد دوسا وائت بهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164884, EM000611
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا أبو الزناد عن الأعرج عن أبى هريرة قال قدم الطفيل بن عمرو الدوسي على رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله إن دوسا قد عصت وأبت فادع الله عليها فاستقبل رسول الله صلى الله عليه وسلم القبلة ورفع يديه فظن الناس أنه يدعو عليهم فقال اللهم اهد دوسا وائت بهم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Devs kabilesinden Tufeyl îbni Arar, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'Q gelip dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Devs kabilesi isyan etmiştir ve îslâmdan yüz çevirmiştir. Onların aleyhine duâ et. Kesûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seîîem) de kıbleye döndü ve ellerini kaldırdı. însanlar zannetti ki, Peygamber onlara beddua edecek. Peygamber şöyle dedi:
«— Allah'ım! Devs kabilesine hidayet ver ve onları (hak din olan îsîâma) getir.»[1185]
Peygamber Efendimiz hak yoldan ayrılanları hiç bir zaman lanetlememiş, onların hidayete ermelerine daima dua etmiştir. Gaye beşeriyeti saadet ve selâmete çıkarmaktır, yoksa helaklerini istemek değildir. Bu dualarında da ellerini kaldırdıkları sabit olmuştur.
Tufeyl Ibni Amr kimdir? :
ZG'n-Nûr lâkabı ile meşhur olup, Devs kabilesindendir. İslâm'ı kabul edişini şöyle anlatır:
«— Ben kavmimin ulularından şair bir adamdım. Mekke'ye gittim. Orada Kureyş kabilesinden bir takım erkeklerle görüştüm. Bana dediler ki:
— Sen kavmin içinde itaat olunan şair bîr efendisin. Biz senin bu adamla (Peygamberle! karşılaşmandan korkuyoruz. Sana bazı sözler söyliyebİlir. Onun sözleri sihir gibi tesir eder-, onun için kendisinden sakın kir ne seninle ne de kavminle karşılaşmasın. Bİzim içimize ve kavmimiz arasına soktuğu ayrılığı sokmasın. Çünkü o, baba r!e evlâd arasını, kan İle koca arasını, oğulla baba arasını ayırır.
— Vallahi, bana o kadar söylediler ki, artık peygamberin sözünü işitmemek için kulaklarımı tıkamaya ve ondan sonra Mescid'e girmeye karar verdim. Her iki kulağımı pamukla tıkayıp sabahleyin Mescid'e gittim. Baktım ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mescid'de ayakta duruyor. Ben ona yakın durdum. Ben ne kadar işitmemek istiyordu m sa da o, bazı sözlerini bana duyuruyordu. Kendi kendime dedim ki, bu bir mucizedir. Ben sağlam görüşlü bir adamım. İşlerin iyisini ve kötüsünü ayrıt edebilirim. Vallahi onun sözlerini dinleyeceğim. Eğer doğru bulursam onu kabul edeceğim, değilse kendisinden uzaklaşacağım. Bunun üzerine kulaklarımdan pamukları çıkarıp yere attım; sonra onu dinledim. Onun konuştuğu kelâmdan daha güzel bir kelâm asla işîtmemiştİm. Kendi kendime diyordum ki, Allah'ım! Bugün işittiğim sözden daha iyi ve daha güzel bir söz işitmiş değilim. Sonra Peygamber ayrılıncaya kadar bekledim. Ayrılınca ben onu takip ettim ve onunla beraber evine girdim. Kendisine dedim ki :
— Senin kavminden bir takım kimseler bana gelip senin için şunu ve şunu söylediler. Böylece dediklerini Peygambere anlattım; ve dedim ki:
— Bununla beraber senin sözlerini bana Allah duyurdu ve kalbime bunlarrn gerçek olduğu fikri düştü, bana dinini arz et, emir ve yasaklarını bildir. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana İslâm'ı arz etti, ben de kabul ettim. Sonra şöyle dedim :
— Ey Allah'ın Resûlül Ben kavmi içinde hürmet gören ve itaat olunan bir kimseyim. Ben, Devs kabilemi İslâm'a davet edeceğim, olur kİ Allah onlara hidayet verir. Benim için Allah'a dua et ki, onlar üzerine bana yardımcı olacak bir alâmet bana versin. Böylece davetimde basan sağlayayım. Hz. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Allah'ım! Buna bir âyet (nişan) ver ki, niyet ettiği hayırlı işte
ona yardımcı olsun.»
— Bundan sonra memleketime dönmek üzere ayrıldım. Evime yaklaştığım zaman kamçımın ucunda ışık veren bir nur peyda oldu. Evde yaşlı anne ve babamla bir hanımım vardı. Hayvanımın üzerinde onlara doğru yürüyordum, kamçımın ucunda da sanki bir kandil yanıyordu. Eve varınca babam yanıma geldi. Ben dedim ki :
— Artık uzak ol, ben senden değilim ve sen de benden değilsin. Babam:
— Yavrum, bu neden icab ediyor? dedi. Dedim ki:
— Ben Müslüman oldum ve Hz. Muhammed'in dinine tâbi oldum. Babam şöyle cevap verdi:
— Benim dinim senin dinindir. Böylece babam İslâm'ı kabul etti ve Müslümanlığı güzel oldu. Sonra zevcem bana geldi, ona da aynı şeyi söyledim :
— Artık birbirimize helâl değiliz, dedim. O da :
— Senin dinin benim de dinİmdir, dedi ve yıkanıp temizlenerek İslâm'ı kabul etti.
Sonra Devs kabilesini İslâm'a çağırdım. Bunlar yüz çevirip isyan ettiler. Bundan dolayı tekrar Mekke'ye döndüm ve Hz. Peygamberin huzuruna vardım. Dedim kî:
— Ey Allah'ın Resulü! Devs kabilesinde faiz ve zina taşkınlıkları aldı yürüdü, İslâm'a yüz çeviriyorlar; bunlara beddua et. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Allah'ım! Devs kabilesine hidayet et ve onları İslâm'a getir.» Sonra ben kabileme döndüm, Peygamber de Medine'ye hicret etti. Ben kavmim içinde kalıp onları İslâm'a davet ettim ve onların çoğu Müslüman oldu. Bu meşguliyetimden dolayı Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında Peygamberle bulunamadım. Sonra 80 veya 90 kişilik Devs kabilesinden bîr heyetle birlikte Medine'ye hareket ederek Peygamberin huzuruna vard'k. Ben Mekke'nin fethine kadar orada kaldım. Peygamberin emri ile Zi'l-Keffeyn putunu yaktım. Sonra Peygamberin yanından vefatlarına kadar ayrılmadım.»[1186]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 611, /483
Senetler:
()
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Dua, hidayet istemek
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri