Bize Hakem b. Musa, ona İbn Ayyaş, ona Asım b. Reca b. Hayve, ona Davud b. Cemil, ona Kesir b. Kays 'bir kişi Medine'den yola çıktı' diyerek hadisi aynı manada rivayet etmiştir
Açıklama: Hadisin tam metni için HM022058 numaralı rivayete bakınız. Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
69978, HM022059
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا ابْنُ عَيَّاشٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ رَجَاءِ بْنِ حَيْوَةَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ جَمِيلٍ عَنْ كَثِيرِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ أَقْبَلَ رَجُلٌ مِنْ الْمَدِينَةِ فَذَكَرَ مَعْنَاهُ
Tercemesi:
Bize Hakem b. Musa, ona İbn Ayyaş, ona Asım b. Reca b. Hayve, ona Davud b. Cemil, ona Kesir b. Kays 'bir kişi Medine'den yola çıktı' diyerek hadisi aynı manada rivayet etmiştir
Açıklama:
Hadisin tam metni için HM022058 numaralı rivayete bakınız. Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu'd-Derda 22059, 7/268
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, alimin/ilmin önemi
Bilgi, İlim, ilim öğrenmek için çabalayanlara melekler dua ederler
Bilgi, Öğrenilmesi, Öğretilmesi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hadis rivayeti, ilim, Rihle, ilim yolculuğu Fazileti
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
KTB, İLİM
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا قَالَ الإِمَامُ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ . فَقُولُوا اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ ، فَإِنَّهُ مَنْ وَافَقَ قَوْلُهُ قَوْلَ الْمَلاَئِكَةِ ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"İmâm 'Semiallâhu limen hamideh' dediği zaman siz 'Allâhumme Rabbena leke'l-hamd' deyiniz. Çünkü her kimin böyle demesi melâikenin böyle demesine denk düşerse geçmiş günahları bağışlanır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32521, B003228
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا قَالَ الإِمَامُ سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ . فَقُولُوا اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ ، فَإِنَّهُ مَنْ وَافَقَ قَوْلُهُ قَوْلَ الْمَلاَئِكَةِ ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ » .
Tercemesi:
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"İmâm 'Semiallâhu limen hamideh' dediği zaman siz 'Allâhumme Rabbena leke'l-hamd' deyiniz. Çünkü her kimin böyle demesi melâikenin böyle demesine denk düşerse geçmiş günahları bağışlanır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Halk 7, 1/844
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Sümey el-Kuraşi (Sümey)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Amel, günahlara kefaret olan ameller
Dua
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
KTB, CİNLER
KTB, GÜNAH
Namaz, rüku'dan kalkınca ne denileceği
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona Abdurrahman b. Beylemânî, ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir:
"Şehidin kanından yere düşen ilk damla ile birlikte, Allah onun geçmişte işlemiş olduğu tüm günahları bağışlar. Ardından Allah Teâlâ, ona cennetten iki melek yollayıp bir reyhan (güzel koku veren yeşillik) ve bir örtü gönderir. O esnada göklerin eteklerinde bulunan melekler 'Sübhânallah! Bugün yeryüzünden hoş bir esinti, latif bir koku geldi' derler. O şehit, geçtiği her kapıda memnuniyetle karşılanır, uğradığı hiçbir kapı ona kapanmaz, karşılaştığı her melek ona selâm verip, dua ve eşlik eder. Nihayet Allah’ın huzuruna getirilir. Şehit, meleklerden önce secdeye kapanır, melekler ise ondan sonra secde eder. Ardından, Allah tarafından şehitlerin yanına gönderilmesi emredilir. Onları yeşil bahçelerde, ipekten elbiseler içinde bulur. Yanlarında bir öküz ve bir balık vardır. Bu iki hayvan onlara her gün öyle bir lokma sunar ki, daha önceki günden daha lezzetlidir. Balık, cennetin nehirlerinde gezinir, akşam olunca öküz onu boynuzuyla dürter ve onun için kesilir. Onlar balığın etinden yerler; etinde cennet ırmaklarının her birinden gelen bir koku bulurlar. Ertesi gün, öküz cennet içinde gezinir. Sabah olunca bu kez balık ona kuyruğu ile vurur ve onu keser. Öküzün etinden yerler; bu kez de o ette cennetin bütün meyvelerinin tadını alırlar. Sabah akşam kendi cennetteki makamlarını seyrederler ve 'Rabbimiz, kıyameti getir!' diyerek Allah’a dua ederler"
"Mümin öldüğünde ise Allah ona cennetten bir reyhan ve bir hırka gönderir. Canı bu örtüyle alınır. Ona 'Ey hoş ve temiz can! Allah’ın rahmeti ve hoşnutluğu içinde çık. Rabbin senden razıdır; sana ne öfke vardır ne de gazap' diye seslenilir. Sonra ruhu, bir kimsenin şimdiye kadar koklamış olduğu en güzel koku gibi çıkar. Gökyüzünün melekleri 'Sübhânallah! Bugün yeryüzünden hoş bir esinti, değerli bir ruh geldi' derler. Ona göklerdeki hiçbir kapı kapanmaz. Geçtiği her kapı açılır, karşılaştığı her melek, ona dua ve eşlik eder. Sonunda Allah Teâlâ’nın huzuruna getirilir. Melekler ondan önce secde eder, o ise onlardan sonra secde eder. Daha sonra Mikail (as) çağrılır ve ona 'Bu ruhu al, müminlerin ruhlarının yanına götür. Kıyamet günü sana soracağım vakte kadar (orada kalsın)' denilir. Ardından o ruh sahibinin kabri hazırlanır. Kabri, yetmiş arşın uzunluğunda ve yetmiş arşın genişliğinde genişletilir. İçine reyhan serilir, ipekten örtülerle donatılır. Eğer yanında Kur’an’dan bir şeyler varsa, onun için nur olur. Eğer Kur’an’dan bir şey yoksa, onun için güneş gibi bir nur verilir. Kabir hâli, bir geline benzer; kendisini sadece en çok sevdiği kimse uyandırır."
"Kâfir öldüğünde ise Allah ona, her türlü kötü kokudan daha fena kokan ve her türlü sertlikten daha kaba bir kumaştan yapılmış bir bez parçası gönderir. Ona 'Ey kötü ruh! Çık! Kendin için ne de kötü bir azık hazırladın' denilir. Ruhu, insanların şimdiye kadar duymuş olduğu en ağır ve pis koku ile çıkar. Kabre konulur ve kabri öylesine daraltılır ki, kaburgaları iç içe geçer. Ardından, deve boynu kalınlığında yılanlar üzerine salınır; bu yılanlar onun etini yer. Kendisine sağır, dilsiz ve kör melekler görevlendirilir. Onlar onun çığlıklarını işitmez, yüzüne bakmaz, acımazlar. Vurduklarında usanmaz, dövdüklerinde yorulmazlar. O, bu azabın son bulması için Allah’a dua eder, fakat duası kabul edilmez. Böylece bu hâl, doğrudan cehenneme girene kadar sürer."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95662, MA006702
Hadis:
عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْبَيْلَمَانِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، وَقَالَ:
"إِنَّ أَوَّلَ قَطْرَةٍ تَقْطُرُ مِنْ دَمِ الشَّهِيدِ يُغْفَرُ لَهُ بِهَا مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ، ثُمَّ يَبْعَثُ اللَّهُ إِلَيْهِ مَلَكَيْنِ بِرَيْحَانٍ مِنَ الْجَنَّةِ وَبَرِيطَةٍ، وَعَلَى أَرْجَاءِ السَّمَاءِ مَلَائِكَةٌ يَقُولُونَ: سُبْحَانَ اللَّهِ، قَدْ جَاءَ الْيَوْمَ مِنَ الْأَرْضِ رِيحٌ طَيِّبَةٌ وَنَسَمَةٌ طَيِّبَةٌ، فَلَا يَمُرُّ بِبَابٍ إِلَّا فُتِحَ لَهُ، وَلَا بِمَلَكٍ إِلَّا صَلَّى عَلَيْهِ وَشَيَّعَهُ، حَتَّى يُؤْتَى [بِهِ] الرَّحْمَنُ، فَيَسْجُدُ لَهُ قَبْلَ الْمَلَائِكَةِ، وَتَسْجُدُ الْمَلَائِكَةُ بَعْدَهُ، ثُمَّ يُؤْمَرُ بِهِ إِلَى الشُّهَدَاءِ، فَيَجِدُهُمْ فِي رِيَاضٍ خُضْرٍ، وَثِيَابٍ مِنْ حَرِيرٍ، عِنْدَ ثَوْرٍ وَحُوتٍ، يَلْغَثَانِ كُلَّ يَوْمٍ لَغْثَةً لَمْ يَلْغَثَا بِالْأَمْسِ مِثْلَهَا، فَيَظَلُّ الْحُوتُ فِي أَنْهَارِ الْجَنَّةِ، فَإِذَا أَمْسَى وَكَزَهُ الثَّوْرُ بِقَرْنِهِ فَذَكَّاهُ لَهُمْ، فَأَكَلُوا مِنْ لَحْمِهِ، فَوَجَدُوا فِي لَحْمِهِ طَعْمَ كُلِّ رَائِحَةٍ مِنْ أَنْهَارِ الْجَنَّةِ، وَيَلْبَثُ الثَّوْرُ نَافِشًا فِي الْجَنَّةِ، فَإِذَا أَصْبَحَ غَدَا عَلَيْهِ ثُمَّ الْحُوتُ، فَوَكَزَهُ بِذَنَبِهِ فَذَكَّاهُ لَهُمْ، فَأَكَلُوا مِنْ لَحْمِهِ، فَوَجَدُوا فِي لَحْمِهِ طَعْمَ كُلِّ ثَمَرَةٍ مِنْ ثِمَارِ الْجَنَّةِ، فَيَنْظُرُونَ إِلَى مَنَازِلِهِمْ بُكْرَةً وَعَشِيًّا، يَدْعُونَ اللَّهَ أَنْ تَقُومَ السَّاعَةُ."
"وَإِذَا تُوُفِّيَ الْمُؤْمِنُ، بَعَثَ اللَّهُ إِلَيْهِ مَلَكَيْنِ بِرَيْحَانٍ مِنَ الْجَنَّةِ، وَخِرْقَةٍ مِنَ الْجَنَّةِ، تُقْبَضُ فِيهَا نَفْسُهُ، وَيُقَالُ: اخْرُجِي أَيَّتُهَا النَّفْسُ الطَّيِّبَةُ، إِلَى رَوْحٍ وَرَيْحَانٍ، وَرَبٌّ عَلَيْكِ غَيْرُ غَضْبَانَ، فَتَخْرُجُ كَأَطْيَبِ رَائِحَةٍ وَجَدَهَا أَحَدٌ قَطُّ بِأَنْفِهِ، وَعَلَى أَرْجَاءِ السَّمَاءِ مَلَائِكَةٌ يَقُولُونَ: سُبْحَانَ اللَّهِ، قَدْ جَاءَ الْيَوْمَ مِنَ الْأَرْضِ رِيحٌ طَيِّبَةٌ وَنَسَمَةٌ كَرِيمَةٌ، فَلَا تَمُرُّ بِبَابٍ إِلَّا فُتِحَ لَهَا، وَلَا بِمَلَكٍ إِلَّا صَلَّى عَلَيْهَا وَشَيَّعَهَا، حَتَّى يُؤْتَى بِهِ الرَّحْمَنُ، فَتَسْجُدُ الْمَلَائِكَةُ قَبْلَهُ وَيَسْجُدُ بَعْدَهُمْ، ثُمَّ يُدْعَى مِيكَائِيلُ، فَيُقَالُ: اذْهَبْ بِهَذِهِ النَّفْسِ، فَاجْعَلْهَا مَعَ أَنْفُسِ الْمُؤْمِنِينَ، حَتَّى أَسْأَلَكَ عَنْهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَيُؤْمَرُ بِهِ إِلَى قَبْرِهِ، فَيُوَسَّعُ عَلَيْهِ سَبْعِينَ طُولَهُ وَسَبْعِينَ عَرْضَهُ، وَيُنْبَذُ لَهُ فِيهِ رَيْحَانٌ، وَيُسْتَرُ بِحَرِيرٍ، فَإِنْ كَانَ مَعَهُ شَيْءٌ مِنَ الْقُرْآنِ كُسِيَ نُورَهُ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْ مَعَهُ شَيْءٌ جُعِلَ لَهُ نُورٌ مِثْلَ الشَّمْسِ، فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْعَرُوسِ، لَا يُوقِظُهُ إِلَّا أَحَبُّ أَهْلِهِ إِلَيْهِ."
"وَإِنَّ الْكَافِرَ إِذَا تُوُفِّيَ، بَعَثَ اللَّهُ إِلَيْهِ مَلَكَيْنِ بِخِرْقَةٍ مِنْ بَجَادٍ، أَنْتَنَ مِنْ كُلِّ نَتْنٍ، وَأَخْشَنَ مِنْ كُلِّ خَشِنٍ، فَيُقَالُ: اخْرُجِي أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْخَبِيثَةُ، وَلَبِئْسَ مَا قَدَّمْتِ لِنَفْسِكِ، فَتَخْرُجُ كَأَنْتَنِ رَائِحَةٍ وَجَدَهَا أَحَدٌ قَطُّ بِأَنْفِهِ، ثُمَّ يُؤْمَرُ بِهِ فِي قَبْرِهِ، فَيُضَيَّقُ عَلَيْهِ حَتَّى تَخْتَلِفَ أَضْلَاعُهُ، ثُمَّ يُرْسَلُ عَلَيْهِ حَيَّاتٌ كَأَنَّهَا أَعْنَاقُ الْبُخْتِ، تَأْكُلُ لَحْمَهُ، وَيُقَيَّضُ لَهُ مَلَائِكَةٌ صُمٌّ، بُكْمٌ، عُمْيٌ، لَا يَسْمَعُونَ لَهُ صَوْتًا، وَلَا يَرَوْنَهُ، فَيَرْحَمُوهُ، وَلَا يَمَلُّونَ إِذَا ضَرَبُوا، يَدْعُونَ اللَّهَ أَنْ يُدِيمَ ذَلِكَ عَلَيْهِ حَتَّى يُخْلَصَ إِلَى النَّارِ."
Tercemesi:
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona Abdurrahman b. Beylemânî, ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir:
"Şehidin kanından yere düşen ilk damla ile birlikte, Allah onun geçmişte işlemiş olduğu tüm günahları bağışlar. Ardından Allah Teâlâ, ona cennetten iki melek yollayıp bir reyhan (güzel koku veren yeşillik) ve bir örtü gönderir. O esnada göklerin eteklerinde bulunan melekler 'Sübhânallah! Bugün yeryüzünden hoş bir esinti, latif bir koku geldi' derler. O şehit, geçtiği her kapıda memnuniyetle karşılanır, uğradığı hiçbir kapı ona kapanmaz, karşılaştığı her melek ona selâm verip, dua ve eşlik eder. Nihayet Allah’ın huzuruna getirilir. Şehit, meleklerden önce secdeye kapanır, melekler ise ondan sonra secde eder. Ardından, Allah tarafından şehitlerin yanına gönderilmesi emredilir. Onları yeşil bahçelerde, ipekten elbiseler içinde bulur. Yanlarında bir öküz ve bir balık vardır. Bu iki hayvan onlara her gün öyle bir lokma sunar ki, daha önceki günden daha lezzetlidir. Balık, cennetin nehirlerinde gezinir, akşam olunca öküz onu boynuzuyla dürter ve onun için kesilir. Onlar balığın etinden yerler; etinde cennet ırmaklarının her birinden gelen bir koku bulurlar. Ertesi gün, öküz cennet içinde gezinir. Sabah olunca bu kez balık ona kuyruğu ile vurur ve onu keser. Öküzün etinden yerler; bu kez de o ette cennetin bütün meyvelerinin tadını alırlar. Sabah akşam kendi cennetteki makamlarını seyrederler ve 'Rabbimiz, kıyameti getir!' diyerek Allah’a dua ederler"
"Mümin öldüğünde ise Allah ona cennetten bir reyhan ve bir hırka gönderir. Canı bu örtüyle alınır. Ona 'Ey hoş ve temiz can! Allah’ın rahmeti ve hoşnutluğu içinde çık. Rabbin senden razıdır; sana ne öfke vardır ne de gazap' diye seslenilir. Sonra ruhu, bir kimsenin şimdiye kadar koklamış olduğu en güzel koku gibi çıkar. Gökyüzünün melekleri 'Sübhânallah! Bugün yeryüzünden hoş bir esinti, değerli bir ruh geldi' derler. Ona göklerdeki hiçbir kapı kapanmaz. Geçtiği her kapı açılır, karşılaştığı her melek, ona dua ve eşlik eder. Sonunda Allah Teâlâ’nın huzuruna getirilir. Melekler ondan önce secde eder, o ise onlardan sonra secde eder. Daha sonra Mikail (as) çağrılır ve ona 'Bu ruhu al, müminlerin ruhlarının yanına götür. Kıyamet günü sana soracağım vakte kadar (orada kalsın)' denilir. Ardından o ruh sahibinin kabri hazırlanır. Kabri, yetmiş arşın uzunluğunda ve yetmiş arşın genişliğinde genişletilir. İçine reyhan serilir, ipekten örtülerle donatılır. Eğer yanında Kur’an’dan bir şeyler varsa, onun için nur olur. Eğer Kur’an’dan bir şey yoksa, onun için güneş gibi bir nur verilir. Kabir hâli, bir geline benzer; kendisini sadece en çok sevdiği kimse uyandırır."
"Kâfir öldüğünde ise Allah ona, her türlü kötü kokudan daha fena kokan ve her türlü sertlikten daha kaba bir kumaştan yapılmış bir bez parçası gönderir. Ona 'Ey kötü ruh! Çık! Kendin için ne de kötü bir azık hazırladın' denilir. Ruhu, insanların şimdiye kadar duymuş olduğu en ağır ve pis koku ile çıkar. Kabre konulur ve kabri öylesine daraltılır ki, kaburgaları iç içe geçer. Ardından, deve boynu kalınlığında yılanlar üzerine salınır; bu yılanlar onun etini yer. Kendisine sağır, dilsiz ve kör melekler görevlendirilir. Onlar onun çığlıklarını işitmez, yüzüne bakmaz, acımazlar. Vurduklarında usanmaz, dövdüklerinde yorulmazlar. O, bu azabın son bulması için Allah’a dua eder, fakat duası kabul edilmez. Böylece bu hâl, doğrudan cehenneme girene kadar sürer."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6702, 3/564
Senetler:
()
Konular:
İman, Esasları, Melek sembolizmi
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
KTB, İMAN
Şehit, mükafatı
Bize Muhammed b. Yûsuf, ona Süfyân, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân, ona da Abdullah b. Mes‘ûd, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Allah’ın yeryüzünde sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selam ulaştırırlar”.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46403, DM002816
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ زَاذَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنَّ لِلَّهِ مَلاَئِكَةً سَيَّاحِينَ فِى الأَرْضِ يُبَلِّغُونَنِى عَنْ أُمَّتِى السَّلاَمَ ».
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yûsuf, ona Süfyân, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân, ona da Abdullah b. Mes‘ûd, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Allah’ın yeryüzünde sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selam ulaştırırlar”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 58, 3/1826
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Ömer Zazan el-Kindi (Zâzân)
3. Abdullah b. Saib el-Kindî (Abdullah b. Saib)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
KTB, SELAM
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
Selam, Hz. Peygamber'e selam göndermek
Selam, selam göndermek
Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk, ona Muâz b. Muâz, Süfyân b. Said es-Sevrî, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Allah'ın sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selâm ulaştırırlar."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
257528, NS011932
Hadis:
11932 - عَنْ عَبْدِ الْوَهَّابِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ الْوَرَّاقِ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ مُعَاذِ، عَنْ سُفْيَانَ بْنِ سَعِيدٍ الثَّوْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ زَاذَانَ، عَنْ عَبْدِ اللهِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ لِلَّهِ مَلَائِكَةً سَيَّاحِينَ، يُبَلِّغُونِي مِنْ أُمَّتِي السَّلَامَ»
Tercemesi:
Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk, ona Muâz b. Muâz, Süfyân b. Said es-Sevrî, ona Abdullah b. es-Sâib, ona Zâzân ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Allah'ın sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selâm ulaştırırlar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Kübra, Melâike 11932, 10/426
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Ömer Zazan el-Kindi (Zâzân)
3. Abdullah b. Saib el-Kindî (Abdullah b. Saib)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
6. Abdülvehhab b. Abdülhakem en-Nesai (Abdülvehhab b. Abdülhakem b. Nafi')
Konular:
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
KTB, İMAN
KTB, SELAM
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
Selam, Hz. Peygamber'e selam göndermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
45391, DM002717
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِى الْجَرَّاحِ مَوْلَى أُمِّ حَبِيبَةَ عَنْ أُمِّ حَبِيبَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« الْعِيرُ الَّتِى فِيهَا الْجَرَسُ لاَ تَصْحَبُهَا الْمَلاَئِكَةُ ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. el-Mübarek, ona Malik, ona Nâfi' ona Sâlim, ona Ümmü Habîbe'nin âzâdlısı Ebû'l-Cerrah, ona da Ümmü Habîbe, Hz. Peygamber'in (sav.) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"İçinde çıngırakl bulunan kafileye melekler arkadaşlık etmez!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, İsti'zân 44, 3/1751
Senetler:
1. Ümmü Habibe (Remle bt. Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyye)
2. Ebu Cerrah Zübeyr Mevla Ümmü Habibe (Zübeyr)
3. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
5. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
6. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
Melekler, Meleklerin girmeyeceği evler
Süslenme, ayaklara zil takmak,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42337, HM004811
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ أخبرنا نَافِعِ بْنِ عَمْرِو الْجُمَحِيِّ عَنْ أَبِي بَكْرٍ يعني بْنِ مُوسَى قَالَ كُنْتُ مَعَ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَمَرَّتْ رُفْقَةٌ لِأُمِّ الْبَنِينَ فِيهَا أَجْرَاسٌ فَحَدَّثَ سَالِمٌ عَنْ أَبِيهِ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ لَا تَصْحَبُ الْمَلَائِكَةُ رَكْبًا مَعَهُمْ الْجُلْجُلُ
فَكَمْ تَرَى فِي هَؤُلَاءِ مِنْ جُلْجُلٍ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Ömer b. el-Hattab 4811, 2/284
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. İbn Ebu Şeyh Ebu Bekir b. Ebu Şeyh es-Sehmî (Bükeyr b. Musa)
4. Ebu Ma'şer Nafi' b. Ömer el-Cümehî (Nafi' b. Ömer b. Abdullah b. Cemil b. Amir b. Hüzeym)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
Melekler, Meleklerin hoşlanmadığı şeyler: Safran, kafirin cenazesi, cünüp vb.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
77152, HM027954
Hadis:
حَدَّثَنَا هَاشِمٌ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ يَعْنِي ابْنَ سَعْدٍ حَدَّثَنِي نَافِعٌ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ الْجَرَّاحِ مَوْلَى أُمِّ حَبِيبَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ سَمِعَهُ يُخْبِرُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ أَنَّ أُمَّ حَبِيبَةَ حَدَّثَتْهُ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْعِيرُ الَّتِي فِيهَا الْجَرَسُ لَا تَصْحَبُهَا الْمَلَائِكَةُ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan 27954, 8/855
Senetler:
1. Ümmü Habibe (Remle bt. Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyye)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Cerrah Zübeyr Mevla Ümmü Habibe (Zübeyr)
4. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
5. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
Konular:
Hayvanlar, çıngırak takılması
İman, Melekler, Melek-insan ilişkisi
Melekler, Meleklerin girmeyeceği evler