Öneri Formu
Hadis Id, No:
213492, İHS000831
Hadis:
831 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عُمَارَةُ بْنُ الْقَعْقَاعِ، عَنْ أَبِي زُرْعَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «كَلِمَتَانِ خَفِيفَتَانِ عَلَى اللِّسَانِ، حَبِيبَتَانِ إِلَى الرَّحْمَنِ، ثَقِيلَتَانِ فِي الْمِيزَانِ: سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللَّهِ الْعَظِيمِ».
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Alî İbnu'l-Müsennâ haber verdi: Bize Muhammed İbn Abdullâh İbn Numeyr anlattı: Bize İbn Fudayl anlattı: Umâra İbnu'l-Ka'kâ' bize, Ebû Zur'a'dan, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Söylemesi dile hafif gelen, Rahmân'ın hoşuna giden ve Mizan'da ağır basan iki kelime şunlardır: Sübhânallâhi ve bihamdih; sübhânallâhil azîm (:Allâh'a hamd ederek Onu tüm noksanlıklardan tenzih ederim; Yüce Allâh'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 831, 3/112
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Zikir, fazileti, sevabı
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213493, İHS000832
Hadis:
832 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْهَمْدَانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ الْعَلَاءِ، قَالَ: حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، مَوْلَى آلِ طَلْحَةَ عَنْ كُرَيْبٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ إِلَى صَلَاةِ الصُّبْحِ، وَجُوَيْرِيَةُ جَالِسَةٌ فِي الْمَسْجِدِ، فَرَجَعَ حِينَ تَعَالَى النَّهَارُ، فَقَالَ: «لَنْ تَزَالِي جَالِسَةً بَعْدِي؟ »، قَالَتْ: نَعَمْ، قَالَ: «لَقَدْ قُلْتُ أَرْبَعَ كَلِمَاتٍ لَوْ وُزِنَتْ بِهِنَّ لَوَزَنَتْهُنَّ، سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ عَدَدَ خَلْقِهِ، وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ».
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: جُوَيْرِيَةُ هِيَ بِنْتُ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ عَمِّ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Muhammed el-Hemdânî haber verdi: Bize Abdulcebbâr İbnu'l-Alâ anlattı: Süfyân bize, Talha Ailesi'nin azatlı kölesi Muhammed İbn Abdurrahmân'dan, o da Küreyb'den, o da İbn Abbâs'tan anlattı:
Peygamber (s.a.v.) sabah namazına çıktı; Cüveyriye de namaz kıldığı yerde oturmaktaydı. Güneş yükselince Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) döndüğünde şöyle dedi: Ben gittiğimden beri hala oturuyor musun? Evet, dedi. Buyurdu ki: Ben dört kelime söyledim; bu kelimelerle seninkiler tartılsaydı bunlar ağır basardı: Yaratıkları sayısınca, kelimelerinin mürekkebi miktarınca, nefsinin hoşnutluğu kadar ve arşının ağırlığınca Allâh'a hamd ederek Onu tüm noksanlıklardan tenzih ederim.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) (r.a.): Buradaki Cüveyriye, Peygamber (s.a.v.)'in amcası el-Hâris İbn Abdülmuttalib'in kızıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 832, 3/113
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
Konular:
Zikir, fazileti, sevabı
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213500, İHS000839
Hadis:
839 - أَخْبَرَنَا أَبُو خَلِيفَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ الثَّوْرِيُّ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنْ هِلَالِ بْنِ يَسَافٍ، عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَفْضَلُ الْكَلَامِ أَرْبَعٌ، لَا تُبَالِي بِأَيِّهِنَّ بَدَأْتَ: سُبْحَانَ اللَّهِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ، وَلَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَاللَّهُ أَكْبَرُ».
Tercemesi:
Bize Ebû Hâlife haber verdi: Bize Muhammed İbn Kesîr anlattı: Süfyân es-Sevrî bize, Seleme İbn Küheyl'den, o da Hilâl İbn Yesâf'tan, o da Semura İbn Cündüb'den haber verdi:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Sözlerin en güzeli dört tanedir, istediğinden başlayabilirsin: Sübhânallâh (: Allâh'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim), Elhamdülillâh (: Övgü yalnız Allâh'a yaraşır), Lâ ilâhe illallâh (: Hiçbir ilâh yoktur ancak Allâh vardır), Allâhü ekber (: Allâh en büyüktür).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 839, 3/120
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
Konular:
Zikir, fazileti, sevabı
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213491, İHS000830
Hadis:
830 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ خُزَيْمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْمُغِيرَةِ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، قَالَ: حَدَّثَنِي ابْنُ عَجْلَانَ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ شُرَحْبِيلَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَّ بِهِ وَهُوَ يُحَرِّكُ شَفَتَيْهِ، فَقَالَ: «مَاذَا تَقُولُ يَا أَبَا أُمَامَةَ؟ »، قَالَ: أَذْكُرُ رَبِّي، قَالَ: «أَلَا أُخْبِرُكَ بِأَكْثَرَ أَوْ أَفْضَلَ مِنْ ذِكْرِكَ اللَّيْلَ مَعَ النَّهَارِ وَالنَّهَارَ مَعَ اللَّيْلِ؟ أَنْ تَقُولَ: سُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ مَا خَلَقَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا فِي الْأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ مَا فِي الْأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا أَحْصَى كِتَابُهُ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ كُلِّ شَيْءٍ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ كُلِّ شَيْءٍ، وَتَقُولُ: الْحَمْدُ لِلَّهِ مِثْلَ ذَلِكَ».
Tercemesi:
Muhammed İbn İshâk İbn Huzeyme haber verdi: Bize Alî İbn Abdurrahmân İbnu'l-Muğîra anlattı: Bize İbn Ebû Meryem anlattı: Bize Yahyâ İbn Eyyûb haber verdi: İbn Aclân bana Mus'ab İbn Muhammed İbn Şurahbîl'den, o da Muhammed İbn Sa'd İbn Ebû Vakkâs'tan, o da Ebû Ümâme el-Bâhilî'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) kendisine uğramış; o sırada kendisi dudaklarını kıpırdatıyormuş. Buyurmuşlar ki: Ey Ebû Ümâme, ne söylüyorsun? Rabbimi anıyorum, demiş. Buyurmuşlar ki: Sana, gündüzüyle beraber geceleyin ve gecesiyle beraber gündüzleyin yapacağın zikirden daha çoğunu ya da daha üstününü haber vereyim mi? Şöyle dersin: Allâh'ı, yarattıkları sayısınca tüm noksanlıklardan tenzih ederim; Allâh'ı, yarattıkları miktarınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim; Allâh'ı, yerde ve gökte bulunanların sayısınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim; Allâh'ı, yerde ve gökte bulunanların miktarınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim; Allâh'ı, kitabının kapsadıkları sayısınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim; Allâh'ı, her şeyin sayısınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim; Allâh'ı, her şeyin miktarınca tüm noksanlıklardan tenizh ederim. Bunları bir de Elhamdülillâh ile söylersin.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 830, 3/111
Senetler:
1. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Zikir, fazileti, sevabı
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
52807, DM003501
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ : مَنْ قَرَأَ فِى لَيْلَةٍ عَشْرَ آيَاتٍ كُتِبَ مِنَ الذَّاكِرِينَ ، وَمَنْ قَرَأَ بِمِائَةِ آيَةٍ كُتِبَ مِنَ الْقَانِتِينَ ، وَمَنْ قَرَأَ بِخَمْسِمِائَةِ آيَةٍ إِلَى الأَلْفِ أَصْبَحَ وَلَهُ قِنْطَارٌ مِنَ الأَجْرِ. قِيلَ : وَمَا الْقِنْطَارُ؟ قَالَ : مِلْءُ مَسْكِ الثَّوْرِ ذَهَباً.
Tercemesi:
Bize Ebu'n-Nu'man rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Said el-Cüreyri'den, (O) Ebû Na dr a'dan, (O da) Ebû Saîd el-Hudri'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle demiş: "Kim bir gecede on ayet okursa, (Allah'ı) zikredenlerden (zâkirûndan) yazılır. Kim yüz ayet okursa, kendilerini tâat ve ibadete verenlerden ("kanitûn"dan) yazılır. Kim de beşyüz ayetten bin ayete kadar okursa, bir kıntâr sevabı olduğu halde sabahlar!" "Kıntâr nedir?" denildi. "Bir öküz derisinin dolusu altın (ağırlığı)..." karşılığını verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an 30, 4/2174
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
Konular:
İbadet, Gece ibadeti
Kur'an, öğrenmek, öğretmek, okumak, okutmak
Kur'an, okumak ve yaşamak
Para, Resulullah döneminde geçerli para
Zikir, lafızları, şekli
Zikir, vird edinmek
Zikir, zamanı