364 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir: ““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; “- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi: “- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!” Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti: “- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.” Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da; “- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da; “- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben; “- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek; “- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben; “- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum. “- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.
Açıklama: Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti. “Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır. İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir. “İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Bize Ebu Muaviye, ona Muhammed b. Amr b. Alkame el-Leysî, ona babası (Amr b. Alkame), ona dedesi Alkame, ona Bilal b. Hâris el-Müzenî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İnsan nereye varacağını bilmeden Allah azze ve cellenin rızasına uygun öyle bir söz söyler ki, o söz sayesinde Allah'a kavuşacağı güne kadar Allah azze ve celle ona rızasını yazar. Yine insan nereye varacağını bilmeden Allah'ın öfkesine sebep olacak öyle bir söz söyler ki, o söz sebebiyle Allah'a kavuşacağı güne kadar Allah azze ve celle ona gazabını yazar." [Hadisi nakleden ravi, Alkame'nin (bu hadisi naklettikten sonra) şöyle dediğini söylemiştir: (Bazen söylemeyi düşündüğüm) nice sözler var ki, Bilal b. el-Hâris'in naklettiği bu hadis beni bu sözleri söylemekten alıkoymuştur'.]
Açıklama: Amr b. Alkame'den sadece oğlu Muhammed b. Amr rivâyette bulunmuştur. İbn Hibbân onu Sikât'ında zikretmektedir. Muhammed b. Amr b. Alkame hasenü'l-hadistir.
Bize Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre İbn Ömer şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav), kardeşini hayası nedeniyle azarlayan ensardan bir zata denk geldi ve "onu (rahat) bırak! Zira utanmak imandandır," buyurdu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye -İbn Seleme-, ona el-A'meş; (T) Bize Müsedded, ona İsa b. Yunus, ona el-A'meş, ona Şakik ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "(Üç kişi bir arada bulunduğunda) iki kişi, üçüncüyü bırakıp (kendi aralarında) gizlice konuşmasınlar. Çünkü bu, onu (üçüncü kişiyi) üzer."
Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun.
Bize Abdullah b. Said, İshak b. İbrahim b. Habib ve Ali b. Münzir, onlara Muhammed b. Fudayl, ona Ata b. es-Sâib ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) yatsı namazından sonra konuşmamız nedeniyle bizi ayıpladı. İbn Mace dedi ki: yani "(Hz. Peygamber) bizi bundan men etti".
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, İbn Nümeyr ve Ebu Küreyb –lafız Yahya'ya aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk ona da Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Üç kişi (bir arada) bulunduğunuzda, (sizden) iki kişi, diğer arkadaşlarını bırakıp da (kendi aralarında) gizlice konuşmasın. Zira bu, onu (üçüncü kişiyi) üzer."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma’n, ona Malik; (T) Bize Haris b. Miskin, ona İbnü’l-Kasım, ona Malik -hadisin lafzı ona aittir- ona İbn Şihab, ona da Salim'in rivayet ettiğine göre babası (Abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) kardeşine utanma(ması) hususunda nasihat eden bir adama rastladı ve "Onu kendi haline bırak. Zira haya imandandır." buyurdu.
Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye -İbn Seleme-, ona el-A'meş; (T) Bize Müsedded, ona İsa b. Yunus, ona el-A'meş, ona Şakik ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "(Üç kişi bir arada bulunduğunda) iki kişi, üçüncüyü bırakıp (kendi aralarında) gizlice konuşmasınlar. Çünkü bu, onu (üçüncü kişiyi) üzer."