278 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Yezid, ona babası (Abdullah b. Yezid), ona Hemmâm (b. Yahya), ona Süfyan (b. Uyeyne), Mansur (b. Mu'temir), Ziyad (b. Sa'd) ve Bekir b. Vâil, onlara Zührî, ona Sâlim (b. Abdullah), ona da babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber, Ebubekir, Ömer ve Osman'ı cenazenin önünde yürürlerken gördüm." [Bekir (b. Vail), rivayetinde Osman'ı zikretmemiştir. Ebu Abdurrahman (en-Nesâî) 'Bu isnad hatalıdır. Hadisin doğrusu mürsel olmasıdır' demiştir.]
Bize Nuh b. Habib, ona Abdurrezzaâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazenin namazına katılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenaze kabre konuluncaya dek beklerse, ona da iki kırat ecir vardır. İki kırat, iki büyük dağ gibidir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah için müslüman bir kişinin cenazesine katılır, namazını kılar ve defninde bulunursa, ona iki kırat ecir vardır. Namazı kıldıktan sonra cenaze defnedilmeden geri dönen kimse ise bir kırat ecirle oradan döner."
Bize Hasan b. Kazaa, ona Mesleme b. Alkame, ona Davud, ona Âmir, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazeye katılır ve namazını kılıp oradan ayrılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenazeye katılır, namazını kılar, arkasından da defin işlemi tamamlayıncaya kadar orada durursa, ona da iki kırat ecir vardır. Bu iki kıratın her biri Uhud Dağı'ndan daha büyüktür."
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Sümey (el-Kuraşî), ona Ebu Salih (Zekvân), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan rivayetle şöyle demiştir: "Kim bir cenazeye katılır ve namazını kılarsa ona bir kırat ağırlığınca sevap vardır. Kim de cenazeye katılır ve defnedilinceye kadar yanından ayrılmazsa ona da iki kırat ağırlığınca sevap vardır. Bu kıratlardan az olanı veya bir tanesi Uhud dağı büyüklüğündedir."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona A'meş, ona Minhâl b. Amr, ona Zâzân, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile Ensar’dan bir adamın cenazesine katılmak için çıkmıştık. Vardığımızda henüz kabrin kazılması işi bitmemişti. Nebi (sav) kıbleye dönerek oturdu, biz de onunla oturduk."
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Muhammed b. Abdullah b. Kureyş, ona Hasan b. Süfyan, ona Feyyaz b. Züheyr, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hureyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Beş şey müslümanın kardeşi üzerindeki hakkıdır: Selamı alması, aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demesi, hastayı ziyaret etmesi, cenazeye katılması ve davete icabet etmesidir.” Rivayeti Müslim Sahih’inde Abd b. Humeyd, Abdurrezzâk tarikiyle rivayet etmiş, Buhari de ona işaret etmiştir.
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebu’l-Abbâs Muhammed b. Yakub, ona Abbâs b. Velid b. Mezyed, ona babası, ona Evzaî, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebû Hüreyre (r.a.), Rasûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti. “Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet buyursun) demektir.” Buharî bu hadisi Evzaî tarkiyle, Müslim Zührî'den iki farklı tarikle rivayet etti.