311 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Abdullah b. Said el-Eşec, ona Ebu Hâlid, ona Amr b. Kays, ona Ebu İshak, ona da Sıla şöyle rivayet etmiştir: "Biz, Ammar'ın yanında iken ona kızartılmış bir koyun getirildi. Ammar, '(buyrun) yiyin!' dedi. Orada bulunanlardan biri kenara çekilip 'ben oruçluyum' dedi. Ammâr da, (Ramazan ayının girip girmediğinin belli olmadığı bu) şüpheli günde oruç tutan, Ebu'l-Kâsım'a (sav) isyan etmiştir' dedi."
Açıklama: Yevmü'ş-şek: Ramazan hilalinin görülüp görülmediğinin konuşulduğu ancak hilalin görülmesinin sabit olmadığı gündür. Aynî, Umdetü'l-Kârî, (Beyrut: Dâru ihyai't-türasi'l-Arabi, ts), 10: 279.
Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Süleyman el-A'meş, ona Mücahid, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a (c.c) sığınana kucak açın. Sizden bir şey isteyene verin. Davet edene icabet edin. Size iyilikle gelene aynıyla karşılığını verin. Ona karşılığında verecek bir şey bulamazsanız, karşılık olacağına kanaat getirinceye kadar onun için dua edin."
Açıklama: 5365. hadiste sened ve metin olarak mükerrerdir.
Bize Züheyr b. Harb, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etti: Rasûlullah'ın (sav) İranlı bir komşusu vardı, güzel çorba yapardı. Bir gün Rasulullah (sav) için yemek yapmış, sonra da O'nu davete gitmişti. Rasulullah (sav) Hz. Aişe'yi işaret ederek; "bu da davetli mi" diye sormuş. Komşusu; hayır cevabını vermiş. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "öyleyse ben de gelmiyorum" demiş. Sonra tekrar gelip kendisini davet etmiş, Hz. Peygamber (sav) yine; "bu da davetli mi" diyerek Hz. Aişe'yi işaret etmiş. Komşusu yine; hayır diye cevap vermiş. Rasulullah da (sav) tekrar; "öyleyse, ben de hayır" demiş. Sonra adam yine gelip davet etmiş. Rasulullah (sav) yine; "bu da davetli mi" diye sormuş. Bu sefer komşusu; "evet" demiş. Bunun üzerine kalkıp birlikte gitmişler ve komşunun evine varmışlar.
Bize Musa b. Davud, ona İbn Lehîa, ona Halid b. Ebu İmran, ona Nâfi, ona İbn Ömer'in söylediğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Müslüman, Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu zor zamanda terk etmez. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki iki kişi birbirini sevdi mi aralarının açılmasına ancak ikisinden birisinin işlediği günah sebep olur." Hz. Peygamber (sav) ayrıca şöyle buyurmuştur: "Bir Müslümanın Müslüman kardeşi üzerinde iyilik kabilinden altı hakkı vardır: Aksırdığında ona dua etmek, hastalandığında ziyaret etmek, yanında da gıyabında da olsa onun iyiliğini İstemek, karşılaştığında ona selam vermek, davet ettiğinde icabet etmek, ölünce cenazesine katılmak. Hz. Peygamber (sav), bir Müslümanın Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durmasını da yasakladı."
Bize Abdürrezzak, ona Sevri, ona Mansur, ona Ebu Vail, ona Ebu Musa'nın söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Davete icabet ediniz, hastayı ziyaret ediniz ve esiri (esaretten) kurtarınız."
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: "Bir terzi Rasulullah'ı (sav) kendi yaptığı bir yemeğe davet etmişti. Ben de Rasulullah (sav) ile birlikte bu yemeğe gitmiştim. Kendisine arpa ekmeği, içinde kabak ve kurutulmuş et bulunan yemek takdim edildi. Rasulullah'ın tabağın içindeki kabakları aradığını gördüm. O günden beri kabağı çok severim."