628 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Şakik, ona da Ümmü Seleme'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hasta veya ölünün yanında bulunduğunuz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler sizin söylediklerinize amin derler." Ebu Seleme vefat ettiği zaman, Peygamber'e (sav) geldim ve ya Rasulallah! (Kocam) Ebu Seleme öldü dedim. O (Hz. Peygamber) bana; "Allah'ım! Beni ve onu bağışla! Onun arkasından bana güzel bir halef (eş) ver, diye dua et" dedi. Allah (cc) da bana ondan daha hayırlı bir eş verdi, (ki) o, Muhammed'dir (sav).
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyr), Hz. Ayşe'nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Sa'd b. Muaz, Hendek (savaşı) günü bir adamın attığı okla kolundaki can damarından yaralanınca, Rasulullah, yakından ziyaret edebilmek için mescitte onun kalacağı bir çadır kur (dur)du."
Bize Yunus b. Abdula'la es-Sadefi ve Amr b. Sevvad el-Âmiri, o ikisine Abdulllah b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona da Said b. el-Haris el-Ensari, Abdullah b. Ömer'in şunları anlattığını rivayet etti: Bir defasında Sa'd b. Ubade bir hastalıktan dolayı rahatsız olmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebu Vakkas ve Abdullah b. Mesud ile birlikte Sa'd'ı ziyarete geldi. Hz. Peygamber, Sa'd'ın yanına geldiğinde onu baygın bir vaziyette gördü ve "Sa'd öldü mü?" diye sordu. Oradakiler; hayır ey Allah'ın elçisi! Ölmedi dediler. Hz. Peygamber (duygulanıp) ağladı. Rasulullah'ın (sav) ağladığını görünce, orada bulunanlar da ağladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "İyi dinleyin! Şüphesiz, Allah gözyaşından ve kalpteki hüzünden dolayı azap etmez. Ancak bundan -diline işaret ederek- dolayı ya azap eder, ya da merhamet eder" buyurdu.
Bize er-Rabî' b. Yahya, ona Şube, ona Yezid Ebu Halid, ona el-Minhal b. Amr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre; Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Her kim eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder ve onun yanında iken yedi defa Ulu Allah'tan ve arşın yüce Rabbinden sana şifa vermesini dilerim diye dua ederse Allah o hastayı kesinlikle bu hastalıktan kurtarır."
Bize Muhammed b. el-Müsenna el-Anezî, ona Muhammed b. Cehdam, ona İsmail b. Cafer, ona Umara b. Gaziyye, ona da Said b. el-Haris b. el-Mualla, Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayette bulundu: Biz Rasulullah (sav) ile birlikte otururken Ensar'dan bir adam gelerek O'na (sav) selam verip döndü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "ey Ensarlı Kardeşim! Sa'd b. Ubade'nin durumu nasıl" diye sordu. O kimse ise iyidir cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "hanginiz onu ziyaret edecek?" diyerek ayağa kalktı. Onunla birlikte biz de kalktık. On küsur kişi olmuştuk. Üstümüzde başımızda ayakkabı, mest, külah ve gömlek filan yoktu. Şu çorak yerlerde yürüyorduk. Sa'd'ın yanına vardığımızda yakınları hemen etrafını boşalttılar. Sonrasında Rasulullah ve beraberindeki ashabı, (ziyaretlerini gerçekleştirmek için) Sa'd'ın yanına geçtiler.
Bize Yezid b. Halid er-Ramli, ona İbn Vehb, ona Huyey b. Abdullah, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da İbn Amr'ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Bir adam bir hastayı ziyarete geldiği zaman Ey Allah'ım (bu) kuluna şifa ver. Senin (rızan) için düşmanla savaşır ve senin için cenazeye (namazı kılmaya) gider diye dua etsin." [Ebû Davud der ki: (Şeyhim) İbnü's-Serh, "(hadisteki إِلَى جَنَازَةٍ yerine) “إِلَى صَلاَةٍ / namaza (gider)" şeklinde rivayet etti.]
Bize Ka'neb, ona Malik, ona Abdullah b. Abdullah b. Cabir b. Atîk, ona Abdullah b. Abdullah'ın anne tarafından dedesi Atik b. el-Haris b. Atik, ona da amcası Cabir b. Atik’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav), (bir gün) Abdullah b. Sabit’i hasta iken ziyaretine geldi. Onu kendinden geçmiş bir halde buldu. Bunun üzerine ona seslendi (fakat o kendinde olmadığı için) karşılık veremedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" dedi ve şöyle devam etti: "Ey Ebu'r-Rabi! Biz (Allah’ın kaza ve kaderine) boyun eğdik." Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlaşmaya başladılar. İbn Atik de onları susturmaya çalıştı. Derken Rasulullah (sav) "onları (kendi hallerine) bırak. Fakat vacib olunca hiçbir kadın ağlamasın" buyurdu. (Orada bulunanlar) Ey Allah'ın Rasulü vacib olmak nedir? dediler. Rasul-i Ekrem, "ölmektir" buyurdu. (O sırada Abdullah b. Sabit'in) kızı (babası hakkında) ben senin şehit olacağını ümid ediyordum. Çünkü sen (cihad için) gereken şeyleri hazırlamıştın diye söylenmeye başladı. Rasulullah da (sav) "Aziz ve Celil olan Allah ona niyeti ölçüsünde şehid sevabı verecektir."(buyurdu ve) "Siz neyi şehitlik sayıyorsunuz?" diye sordu. (Onlar da) Allah yolunda öldürülmeyi dediler. Rasulullah (sav) "Allah yolunda öldürülmekten başka yedi (tane daha) şehidlik vardır. Vebadan (taun) ölen şehiddir. Boğularak ölen şehiddir. Akciğer zarı iltihabından (zatülcenb) ölen şehiddir. Yanarak ölen şehiddir. Göçük altında kalarak ölen şehiddir. Doğum yaparken ölen kadın şehiddir" buyurdu. [Ebû Davud hadis metninde geçen cum kelimesinin, kadının çocuğu karnında iken onunla ölmesi anlamına geldiğini söylemiştir.]
Bize Amr en-Nakıd ve Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd, ona Yakub -Adı İbn İbrahim b. Sa'd'dır- ona babası, ona Salih, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik şunu anlatmıştır: "Ebu Bekir (ra), Hz. Peygamber'in (sav) vefatı ile sonuçlanan hastalığında onlara namaz kıldırıyordu. Pazartesi günü olunca cemaat saflar halinde namazda iken Rasulullah (sav) odanın perdesini açarak ayakta bize baktı. Mübarek yüzü mushaf yaprağı gibi pırıl pırıl ve güzeldi. Sonra Rasulullah (sav) gülerek tebessüm etti. Biz namazda iken Rasulullah'ın (sav) çıkmasına sevincimizden şaşırdık. Hz. Ebu Bekir ilk safa ulaşacak şekilde geri çekildi. Zira Rasulullah'ın (sav) namaz için çıktığını zannetmişti. Peygamber (sav) cemaate namazınızı tamamlayın diye işaret etti. Rasulullah (sav) sonra içeri girdi ve perdeyi indirdi. Allah Rasulü (sav) işte o gün vefat etti."
Bize Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, o ikisine Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Enes rivayet etti: "Rasulullah'ı (sav) son görüşüm, Pazartesi günü (vefat ettiği gün) perdeyi açtığı zamandır, diyerek kıssayı anlatmıştır." Salih'in hadisi daha noksansız ve daha kapsamlıdır: [(Ebu Bekir (ra), Hz. Peygamber’in (sav) vefatı ile sonuçlanan hastalığında onlara namaz kıldırıyordu. Pazartesi günü olunca cemaat saflar halinde namazda iken Rasulullah (sav) odanın perdesini açarak ayakta bize baktı. Mübarek yüzü mushaf yaprağı gibi pırıl pırıl ve güzeldi. Sonra Rasulullah (sav) gülerek tebessüm etti. Biz namazda iken Rasulullah'ın (sav) çıkmasına sevincimizden şaşırdık. Hz. Ebu Bekir ilk safa ulaşacak şekilde geri çekildi. Zira Rasulullah'ın (sav) namaz için çıktığını zannetmişti. Peygamber (sav) cemaate namazınızı tamamlayın diye işaret etti. Rasulullah (sav) sonra içeri girdi ve perdeyi indirdi. Allah Rasulü (sav) işte o gün vefat etti.)]