628 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Cafer ve Abdurrahman b. Mehdi, onlara Şu’be, ona el-Eş’as b. Süleym, ona Muaviye, ona Süveyd b. Mukarrin, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etti: Rasulullah, bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Bize emrettikleri şunlardı; cenazeye katılmak, hasta ziyareti yapmak, aksıran kimseye (yerhamukallah diyerek) hayır duada bulunmak, davet edenin davetine icabet etmek, mazluma yardım etmek, yemini bozmamak ve selama karşılık vermek. Bize yasakladıkları ise şunlardı; altın yüzük veya altın halka kullanmak, gümüş kap-kaçak kullanmak, ipek elbise giymek ve (değişik kalınlıkta) ipekli kumaş cinsinden dibac, istebrak ve kıssî giymek. Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: “Bu hadis hasen sahihtir. Eş’as b. Süleym, Eş’as b. Ebü’ş-Şa’sa’ olup adı, Süleym b. Esved’dir.”
Açıklama: Dibac, istebrak ve kıssî içerisinde ipek bulunan elbise çeşitleri olup bunların giyilmesi -altın da olduğu gibi- müslüman erkekler için yasaklanmıştır. Kadınlara ise altın yüzük ve ipek çeşitleri mubahtır.
Bize Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona da Zührî, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Beş şey müslümanın kardeşi üzerindeki hakkıdır: Selam almak, aksırana يرحمك الله /Allah sana rahmet etsin demek, davete icabet etmek, hastayı ziyaret etmek ve cenazelere katılmak."
Açıklama: Zührî ile Hz Peygamber arasında irsal vardır
Bize Süleyman b. Mansur el-Belhi, ona Ebü’l-Ahvas (T), Bize Hennad b. es-Serri, ona Ebü’l-Ahvas, ona Eş’as, ona Muaviye b. Süveyd, Bera b. Azib’in şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber bize yedi şeyi emredip yedi şeyi de yasakladı. Hastayı ziyaret etmeyi, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duasında bulunmayı, ettiği yemini bozmamayı, mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı, davet edenin davetine icabet etmeyi, cenaze törenine katılıp namazını kılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kaplar kullanmayı, ipek eğer yastıklarını, ibrişimli kumaşları (kassi), parlak atlası (istebrak), ipekli elbise ve halis ipek (dibac) giymeyi yasak etti."
Bize Musa b. Davud, ona İbn Lehîa, ona Halid b. Ebu İmran, ona Nâfi, ona İbn Ömer'in söylediğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Müslüman, Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu zor zamanda terk etmez. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki iki kişi birbirini sevdi mi aralarının açılmasına ancak ikisinden birisinin işlediği günah sebep olur." Hz. Peygamber (sav) ayrıca şöyle buyurmuştur: "Bir Müslümanın Müslüman kardeşi üzerinde iyilik kabilinden altı hakkı vardır: Aksırdığında ona dua etmek, hastalandığında ziyaret etmek, yanında da gıyabında da olsa onun iyiliğini İstemek, karşılaştığında ona selam vermek, davet ettiğinde icabet etmek, ölünce cenazesine katılmak. Hz. Peygamber (sav), bir Müslümanın Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durmasını da yasakladı."
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona da Katâde, Hz. Peygamber’in (sav) “Hastaları ziyaret edin; cenazelere refakat edin. Çünkü bunlar (size) ahireti hatırlatır” buyurduğunu rivayet etti.
Bize Abdürrezzak, ona Sevri, ona Mansur, ona Ebu Vail, ona Ebu Musa'nın söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Davete icabet ediniz, hastayı ziyaret ediniz ve esiri (esaretten) kurtarınız."
Bize Abdürrezzak, ona Muhammed b. Râşid, Mekhûl'ün şöyle anlattığını rivayet etti: Bir adam, Hz. Peygamber’e (sav) “Nasılsınız ey Allah’ın Rasulü!” diye sordu. Rasul-i Ekrem (sav) “Bugünü oruçlu geçirmeyen ve hasta ziyaretinde bulunmayan birinden daha iyiyim” dedi. Adam “Hasta ziyareti (nin karşılığı) nedir ey Allah'ın Rasulü?” diye sorunca Rasulullah (sav) “ (Hasta ziyaretinin karşılığı) oruç gibidir!” cevabını verdi.
Bize Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona İbn Tâvûs, ona da babası (Tâvûs) şöyle dedi: “Hasta ziyaretinin en makbul olanı, kısa tutulanıdır”.
Bize Ma'mer ona Zühri, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Bir Müslümanın kardeşi üzerindeki hakkı beştir: Selamını almak, aksırdığında (yerhamukellah diyerek) dua etmek, davetine icabet etmek, hastalandığında ziyaret etmek ve cenazesine katılmak."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona İbn Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Bir hastalığa yakalanmıştım. Hz. Peygamber (sav), Ebu Bekir ile birlikte yürüyerek beni ziyarete gelmişler ve beni baygın halde bulmuşlar. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem abdest almış sonra da abdest suyundan üzerime (biraz) su dökünce kendime geldim. Bir de ne göreyim, Hz. Peygamber (sav) karşımda “Ey Allah’ın elçisi! Malım konusunda nasıl davranayım? Malım konusunda nasıl tasarrufta bulunayım?” diye sordum. Rasul-i Ekrem bana hiçbir cevap vermedi. Nihayet (Nisa suresindeki) miras ayeti indi.