119 Kayıt Bulundu.
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma’n; (T) Bize Hâris b. Miskin, ona İbnü’l-Kasım; o ikisine (Ma’n ve İbnü’l-Kasım’a) Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa’sa’a, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Müslümanın en hayırlı malının, dinini fitnelerden korumak amacıyla, dağ başlarında ve vadilerde peşinde dolaştığı koyunlarının olması yakındır."
Bize Ebu Küreyb, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Yahya b. Said, ona Abdullah b. Abdurrahman el-Ensarî, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra), Rasulullah'ı (sav) şöyle derken duyduğunu rivayet etmiştir: "Müslümanın en hayırlı malının, dinini fitnelerden korumak üzere, dağ başlarında ve yağış olan vadilerde peşinden gideceği koyunlarının olacağı zaman yakındır."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma’n; (T) Bize Hâris b. Miskin, ona İbnü’l-Kasım; o ikisine (Ma’n ve İbnü’l-Kasım’a) Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa’sa’a, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî’nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanın en hayırlı malının, dinini fitnelerden korumak amacıyla, dağ başlarında ve vadilerde peşinde dolaştığı koyunlarının olması yakındır."
Bize Ravh, ona Abdullah b. Ubeyd ed-Dîlî, ona da Udeyse bnt. Ühbân b. Sayfî şöyle rivayet etmiştir: "Udeyse'nin babasının evinde olduğu günlerden birinde, babası hastalandı ve sonra bu hastalıktan iyileşti. Hz. Ali, Basra’dan yola çıktı ve Udeyse’nin babasının evine geldi. Odasının kapasına vardığında (içeri girmeden) selam verdi. Yaşlı adam Ali’nin selamını aldı. Hz. Ali 'Ey Ebu Müslim! Nasılsın?' diye sordu. Ebu Müslim 'İyiyim' deyince, Hz. Ali 'Bana destek olmak için, benimle birlikte şu isyancılara karşı mücadele etmek için gelir misin?' dedi. Ebu Müslim 'Sana vereceğim şeye razı olursan, evet' dedi. Ali 'Nedir o?' deyince, yaşlı adam 'Ey Cariye! Kılıcımı ver' dedi. Cariye ona bir kılıç kını getirdi ve kucağına bıraktı. Yaşlı adam kının içinden birkaç kılıç çıkardı, sonra başını Ali’ye kaldırıp şöyle dedi: 'Dostum ve senin amca oğlun (sav), Müslümanlar arasında fitne baş gösterince tahtadan bir kılıç edinmemi emretmişti. İşte bu benim kılıcım. Dilersen bu kılıçla seninle birlikte gelirim' dedi. Hz. Ali 'Sana da kılıcına da ihtiyacımız yoktur' dedi ve içeri girmeden odanın kapısından geri döndü gitti."
Bize Abdurrahman b. el-Mübârek, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub ve Yunus, onlara el-Hasen, el-Ahnef b. Kays’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Ben (Cemel savaşı sırasında) şu adama (Hz. Ali'ye) yardım etmek için gidiyordum. Ebu Bekre beni karşıladı ve “Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordu. Ben de “Şu adama yardım edeceğim!” dedim. Ebu Bekre bana “Geri dön! Çünkü ben Rasul-i Ekrem’in (sav) "İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman ölen de, öldüren de ateştedir" buyurduğunu duydum. Ben “Yâ Rasulallah! Öldüreni anladık. Ama ölene ne oluyor?” diye sordum. Rasul-i Ekrem "Ölen de arkadaşını öldürmeye azmetmişti" buyurdu.