161 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir b. İshak el-Fakîh, ona el-Hasan b. Ali b. Ziyâd, ona İbrahim b. Musa, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebû Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "“Şu beş sınıf dışında zengin olanlara sadaka (zekât) helâl değildir. Bunlar; Allah yolunda savaşanlar, zekât toplamakla görevli olanlar, borçlular, parası ile sadaka malını satın alanlar ve fakir komşusu bulunan zenginlerdir ki, fakire verilen sadakayı bu fakir, komşusu zengine hediye ettiğinde, bu ona helâldir.”
Açıklama: Bir şahıs sadaka verip, sonra verilen sadaka malını zenginin para ile almasının câizdir. Bu durumda zengin insan sadaka malına, satın alma yoluyla malik olmaktadır. Bu nedenle zenginin sadaka malını satın alması câizdir. Fakir komşunun, kendisine gelen ve sadaka malı olan yiyecek veya giyeceklerden zaman zaman zengin komşusuna hediye etmesi ve bu hediyenin zengin tarafından kabul edilmesi câizdir. Çünkü zengine verilen o şey, sadaka olarak değil, hediye olarak sunulmaktadır. Bu nedenle meşrûdur. Çünkü, bir şeyin mülkiyet sebebinin değişmesi, onun özünün değişmesi gibi olduğu genel ilkedir.
Bize Ebû Abdullah el-Hüseyin b. Muhammed b. el-Hüseyin ed-Dîneverî, ona Ömer b. el-Hattâb el-Anberî, ona Abdullah b. el-Fadl b. Dâhira, ona Muhammed b. Ebî Bekir el-Mukaddemî, ona Delâl bint Ebî’l-Müdil, ona es-Sahbâ’nın haber verdiğine göre Hz. Âişe (ra), Rasûlullah’a (sav) şöyle demiş: “- Ey Allah’ın rasûlü, komşunun hakkı –veya sınırı dedi- neresidir?” Hz. Peygamber (sav), “- Kırk evdir” dedi.
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik yapsın. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."
Bize Ebû’l-Kasım Abdurrahman b. Muhammed b. Abdullah es-Serrâc, ona Ebû Muhammed el-Kasım b. Ğânim b. Hammuveyh et-Tavîl, ona Ebû Abdullah el-Bûşencî, ona İsmail b. Yusuf, ona da Sükeyne şöyle haber vermiş: “Bana Ümmü Hânî bint Ebî Sufra, Hz. Âişe’den (ra) naklen Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini haber verdi: “Cibrîl aleyhisselâm bana, on ev şu taraftan, on ev bu taraftan, on ev öbür taraftan, on ev de diğer taraftan olmak üzere kırk eve varıncaya kadar komşuları (gözetmeyi) vasiyet etti.” Hadisin ravisi İsmail, bunu rivayet ederken, sağından, solundan, önünden ve arkasından diye açıklama yaptı. Bu iki isnadda zayıflık vardır. Bu hadis ancak İbn Şihâb ez-Zührî’nin mürsel olarak Hz. Peygamber’den (sav) “Komşu kırk ev” şeklindeki rivayetiyle bilinmektedir. İbn Şihâb’a; “- Nasıl kırk ev?” diye sorulduğunda, “- Sağından, solundan, arka tarafından ve ön tarafından olmak üzere kırk ev” demiştir. Ebû Davud bunu isnadıyla birlikte ez-Zührî’den Kitabu2l-Merâsîl’de zikretmiştir.
Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona 'Ameş, ona Ebu Yahya Mevla Ca'de b. Hubeyre, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir “Ey Allah'ın Rasulü, falan kadın geceleri ibadetle geçirir, gündüzleri oruç tutar, çalışır sadaka verir, ama dili ile komşularına sürekli eziyet eder' denildi. Rasulullah (sav), bunun üzerine ‘O kadında hayır yoktur, cehennemliktir!’ dedi. Sahâbîler de, 'Falan kadın ise farz namazları kılar, fakirlere yağsız peynir sadaka verir, hiç kimseye de eziyet etmez.' dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav), ‘O kadın cennetliktir.’ buyurdu”.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir Ahmed b. Selman el-Fakîh, ona el-Hasan b. Mükrem, ona Yazîd b. Harun, ona Yahya b. Saîd, ona Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Amra bint Abdurrahman, ona da Hz. Âişe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Cibril bana komşuyu o kadar ısrarla tavsiye etti ki, ben komşuyu komşuya varis kılacak sandım." Bu hadîsi Buhârî ve Müslim, değişik vecihlerle Yahya b. Saîd el-Ensârî'den tahric ettiler.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub el-Hâfız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî rivâyet etti. (T Yine bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah es-Saffâr, ona Ahmed b. Muhammed el-Bertî, ona Muhammed b. el-Minhâl, bu ikisine de Yezîd b. Zuray', ona Ömer b. Muhammed, ona babası, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Cibril bana komşuyu o kadar ısrarla tavsiye etti ki, ben komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım." (Burada ravi, Hz. Peygamber'in "sandım" anlamına gelen "zanentu" fiilini yahut aynı manaya gelen "hasibtu" fiilini kullandığını söylemektedir.) el-Kavârîrî'nin rivâyeti ile İbnu'l-Minhâl'in, Ömer b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer'den yaptığı rivayette "yahut hasibtu" lafzı bulunmamaktadır. Hadîsi Müslim Sahîh'inde Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî'den rivâyet etmektedir. Buhârî de Muhammed b. el-Minhâl'dan rivâyet etmiştir.
Bize Ahmed b. Muhammed b. Mansûr, oan Mansûr b. Ebu Müzâhim, ona Ebü'l-Ahvas, ona Ebu Husayn, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre (ra), Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir "Allah'a ve ahiret gününe inanan misafirine ikramda bulunsun, Allah'a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin ve yine Allah'a ve ahiret gününe inanan, ya hayır konuşsun ya da sussun!" Ebu Hâtim [İbn Hibbân] [isnatta yer alan raviler hakkında] şöyle dedi "Ebü'l-Ahvas, Sellâm b. Süleym'dir. Ebu Husayn, Osman b. Âsım'dır. Ebu Salih, Zekvân es-Semmân'dır. Ebu Hüreyre, Abdullah İbn Amr ed-Devsî'dir."
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub el-Hâfız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî rivâyet etti. (T Yine bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah es-Saffâr, ona Ahmed b. Muhammed el-Bertî, ona Muhammed b. el-Minhâl, bu ikisine de Yezîd b. Zuray', ona Ömer b. Muhammed, ona babası, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Cibril bana komşuyu o kadar ısrarla tavsiye etti ki, ben komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım." (Burada ravi, Hz. Peygamber'in "sandım" anlamına gelen "zanentu" fiilini yahut aynı manaya gelen "hasibtu" fiilini kullandığını söylemektedir.) el-Kavârîrî'nin rivâyeti ile İbnu'l-Minhâl'in, Ömer b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer'den yaptığı rivayette "yahut hasibtu" lafzı bulunmamaktadır. Hadîsi Müslim Sahîh'inde Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî'den rivâyet etmektedir. Buhârî de Muhammed b. el-Minhâl'dan rivâyet etmiştir.