Giriş

Bize Mahled b. Halid ile el-Hasan b. Ali ve Muhammed b. Ebu's-Serî -mana ile), onlara Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Safvan b. Süleym, ona Said b. el-Müseyyeb, ona da Ensardan Basra adında bir adam rivayet etmiştir. -İbn Ebu's-Serî, Hz. Peygamber'in ashabından dedi, Ensardan biri demedi-. O şöyle dedi: Kendi evinde yaşayan ve bâkire olduğunu (zannettiğim) bir kadınla evlenmiştim. Ama gerdeğe girince, hâmile olduğunu anladım. (Meseleyi Hz. Peygamber'e söyleyince) Rasulullah (sav) bana; "ondan faydalanıp ilişkide bulunduğun için mehrini ver! Doğuracağı çocuk ise senin kölendir" dedi ve aramızı ayırdı. (Hadisin ravilerinden Hasan b. Ali) dedi ki: (Hz. Peygamber); "Kadın doğurunca kendisine celde vurun –veya had vurun-!" dedi. el-Hasan dedi ki: Hz. Peygamber (Basra'ya hitaben), "kadına celde vur" dedi. Diğer râvi İbn Ebu's-Serî de şöyle dedi: Hz. Peygamber (çoğul sigasıyla), "ona celde vurunuz -veya had uygulayın-" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Katade, Said b. Yezid vasıtasıyla İbnu'l-Müseyyeb'den rivayet etmiştir. Yahya b. Ebu Kesir'de Yezid b. Nuaym vasıtasıyla Saîd b. el-Müseyyeb'den rivayet etmiştir. Ata el-Horasânî ise doğrudan Saîd b. el-Müseyyeb'den rivayet etmiştir. Bunların hepsi de hadisi mürsel olarak rivayet etmişlerdir. Yahya b. Ebu Kesir'in rivayetinde, Basra b. Eksem, bir kadınla evlendi denir. Hepsinin rivayetinde de çocuğu kendisine köle yaptı cümlesi bulunmaktadır.]


Açıklama: Ebû Davud’da muhtelif yollarla rivayet edilen bu hadisin bütün senedleri mürseldir. Bunu Ebû Davud da belirtmektedir. Hattâbî şöyle der: "Fukahadan hiç kimsenin bu hadîsle hükmettiğini bilmiyorum. Bu, mürsel bir rivayettir. Ulemadan hiç kimsenin, zina mahsûlü bir çocuğun –eğer hür bir kadından doğmuş ise- hür olacağı konusunda ihtilaf ettiğini de bilmiyorum. Hür bir kadından doğan bu çocuk nasıl köle yapılabilir?” Sonra da şöyle devam eder: “Eğer bu rivayet sahihse, manası şöyle olmalıdır: Hz. Peygamber adama, çocuk buluğa erince kendisinden hizmet görebilmesi için çocuğa iyi davranmasını, onu koruyup gözetmesini, iyi yetiştirmesini ve iyi terbiye etmesini tavsiye etmiştir. Böylece çocuğun da, kendisine yapılan iyiliğe karşılık olarak, itâat konusunda bir köle gibi saygılı davranacağını söylemiştir. Eğer hadîs sahîh ise, mensûh olması da muhtemeldir.”

    Öneri Formu
12174 D002131 Ebu Davud, Nikah, 36, 37

Bize Ahmed b. Yunus, ona da Züheyr, Enes b Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Avf Medine'ye geldi. Peygamber (sav) Abdurrahman b. Avf ile Ensar'dan Sa'd b. Rabi arasında kardeşlik akdi yaptı. Sa'd zengin bir kimse olduğundan, Abdurrahman'a “malımı yan yarıya seninle bölüşeyim ve bir de seni evlendireyim” dedi. Abdurrahman da “Allah, ehlini ve malını sana mübarek eylesin. Sen bana çarşıyı göster” dedi. Akabinde çarşıya gidip bir miktar keş ve yağ kazanmış olarak döndü ve onu ev halkına getirdi. Az bir zaman yahut Allah'ın dilediği süre geçtikten sonra, Abdurrahman, üzerinde sarı koku izi olduğu halde geldi. Peygamber (sav) "Bu, hâlin nedir?" buyurdu. Abdurrahman “ey Allah'ın Rasulü, ben Ensar'dan bir kadınla evlendim” dedi. Rasulullah (sav) "ona ne kadar mehir verdin?" diye sordu. Abdurrahman “altından bir çekirdek” yahut “bir çekirdek ağırlığı altın” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Bir koyunla olsa da düğün yemeği ver" buyurdu.


    Öneri Formu
11289 B002049 Buhari, Büyu', 1

Bize Yunus b. Abdul'a'lâ ve Süleyman b. Davud, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Urve b. Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin..." (Nisâ, 3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, ayetteki "Yetimler" ile velisinin velayet ve vasiliği altında bulunup, mal hissesinde veliye ortak olan yetim kız kast edilmektedir. Bu yetimin malı ve güzelliği velisinin hoşuna gider. Bu sebeple velisi ona, mihrinde adaleti gözetmeden ve başkasının ve­receği kadar mehir vermeden onunla evlenmek ister. İşte bu velilerin, kendi himayeleri altındaki yetime kızlarla, haklarında adalet gözetmeden ve onların mehirlerini en yüksek miktara yüksel­tmeden evlenmeleri yasaklanmış, yerine kendilerine he­lâl olan başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Urve der ki: Âişe şöyle devam etti: Bu ayet indikten sonra in­sanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127). Allah'ın bu ayette "Kitap'ta size karşı okunup duruyor" diye zikrettiği, surenin evvelinde geçen ve içinde "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getire­meyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh ediniz" buyruğunun yer aldığı ayettir. Âişe der ki: Diğer ayette yer alan, Allah'ın "nikahlamayı istemediğiniz" buyruğu da herhan­gi birinizin himâyesi altında bulunan yetim kıza malı ve güzelliği az olduğu zaman rağbet göstermemesidir. Bu mal ve güzelliği az olan Öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı, malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kızları, adalete riayet etmedikleri sürece, nikâhlamaları yetim velilerine yasaklandı.


    Öneri Formu
27824 N003348 Nesai, Nikâh, 66

Bize Zekeriya b. Yahya, ona Ebu Usame, ona Hişâm, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben, kendilerini Allah Rasulü'ne eş olarak teklif eden kadınları kıskanır ve “bir kadın kendisini, bir erkeğe teklif eder mi hiç?” derdim. "Hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyebilir, dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da arzu ettiğini tekrar yanına almakta senin için bir sakınca yoktur..." (Ahzâb, 51) ayeti inince ben Allah Rasulü'ne “görüyorum ki Rabbin senin arzunun hızla gerçekleştiriyor” dedim.


    Öneri Formu
32771 B004788 Buhari, Tefsir, (Ahzab) 7

Bize Yunus b. Abdul'a'lâ ve Süleyman b. Davud, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Urve b. Zübeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin..." (Nisâ, 3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, ayetteki "Yetimler" ile velisinin velayet ve vasiliği altında bulunup, mal hissesinde veliye ortak olan yetim kız kast edilmektedir. Bu yetimin malı ve güzelliği velisinin hoşuna gider. Bu sebeple velisi ona, mihrinde adaleti gözetmeden ve başkasının ve­receği kadar mehir vermeden onunla evlenmek ister. İşte bu velilerin, kendi himayeleri altındaki yetime kızlarla, haklarında adalet gözetmeden ve onların mehirlerini en yüksek miktara yüksel­tmeden evlenmeleri yasaklanmış, yerine kendilerine he­lâl olan başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Urve der ki: Âişe şöyle devam etti: Bu ayet indikten sonra in­sanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127). Allah'ın bu ayette "Kitap'ta size karşı okunup duruyor" diye zikrettiği, surenin evvelinde geçen ve içinde "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getire­meyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh ediniz" buyruğunun yer aldığı ayettir. Âişe der ki: Diğer ayette yer alan, Allah'ın "nikahlamayı istemediğiniz" buyruğu da herhan­gi birinizin himâyesi altında bulunan yetim kıza malı ve güzelliği az olduğu zaman rağbet göstermemesidir. Bu mal ve güzelliği az olan Öksüz kızlara rağbet etmediklerinden dolayı, malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kızları, adalete riayet etmedikleri sürece, nikâhlamaları yetim velilerine yasaklandı.


    Öneri Formu
276849 N003348-2 Nesai, Nikâh, 66


    Öneri Formu
17289 M003472 Müslim, Nikah, 63


    Öneri Formu
270539 D002117-2 Ebu Davud, Nikah, 30, 31


    Öneri Formu
270540 D002117-3 Ebu Davud, Nikah, 30, 31


    Öneri Formu
270577 D002131-2 Ebu Davud, Nikah, 36, 37


    Öneri Formu
270578 D002131-3 Ebu Davud, Nikah, 36, 37