إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا

Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Me'âric 70/20, /

وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا

Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Me'âric 7/21, /

وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ

Şüphesiz buna kendisi de şahittir,

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Âdiyât 100/7, /

أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ

O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!

• Kur'an Kur'an-ı Kerim İbrâhîm 14/34, /

وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ كَافِرُونَ

Biz hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri: Biz, size gönderilmiş olan şeyi inkâr ediyoruz, demişlerdir.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Sebe 34/34, /

وَقَالُوا نَحْنُ أَكْثَرُ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ

Ve dediler ki: Biz malca ve evlâtça daha çoğuz, biz azaba uğratılacak da değiliz.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Sebe 34/35, /

وَإِذَا أَنْعَمْنَا عَلَى الْإِنسَانِ أَعْرَضَ وَنَأى بِجَانِبِهِ وَإِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ فَذُو دُعَاء عَرِيضٍ

İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Fussilet 41/51, /

إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا

Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Me'âric 70/19, /

وَإِذَا غَشِيَهُم مَّوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ