171 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Kureyb, ona Rişdiyn b. Sa'd, ona Amr b. Haris, ona Derrac, ona Ebu el-Heysem, ona da Ebu Said el-Hudrî, Rasulullah'dan (sav) rivayet etmiştir: "Siz, adamın mescidlere gidip gelmeyi itiyat hâline getirdiğini bildiğiniz (veya) gördüğünüz zaman, onun imanlı olduğuna şahitlik ediniz. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurdu; 'Şüphesiz Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a inananlar imar ederler."
Bize Muhammed b. Abdurrahîm, ona Yunus b. Muhammed, ona el-Leys b. Sa'd, ona Yezîd b. Ebî Habîb, ona Abdullah b. Ebî Seleme, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Muâz b. Abdurrahman et-Teymî, ona Humrân, ona da Hz. Osman (ra) Rasûlullah'dan (sav) şöyle duyduğunu rivâyet etti: "Kim güzelce abdest alır, (suyu organlarına iyice ulaştırır) sonra da farz namazı kılmak için giderse, o kişi bağışlanır." [Muâz'ın Humrân'dan bu iki hadisten başka bir rivâyetini bilmiyoruz. Muhammed b. İbrahim'in Muâz'dan rivâyetini Hişâm, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebû Vâil ve ona da Humrân senediyle rivâyet etmiştir. Bu iki rivâyetin içinde ise Muâz bulunmamaktadır. Bu hadisi el-Evzâî, Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Muhammed b. İbrahim'den rivâyet etmiştir. Ancak onlar bunu Muhammed'den rivâyet etmişlerdir. Bazıları onu Ebû Vâil ve Humrân senediyle, bazıları da Muhammed b. İbrahim, başka bir adam ve Humrân zinciriyle rivâyet etmiştir.]
Bize Müsedded, ona Ebu Muâviye, ona el-A'meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İnsanın cemaatle kıldığı namaz, evinde ve dükkânında kıldığı namazdan 25 derece daha faziletlidir. Sizden biri layıkıyla abdest alıp sadece namaz kılmak niyetiyle mescide geldiğinde, mescide girene dek attığı her adım ile Allah onu bir derece yükseltir ve (yine) attığı her adım ile onun bir günahını siler. Mescide girdiğinde ise, namaz onu alıkoyduğu müddetçe namazda gibidir. Namaz kıldığı yerde oturmaya devam ettiği ve abdest bozmadığı müddetçe melekler, 'Allah'ım, onu affet! Allah'ım, ona merhamet eyle!' diye dua ederler."
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvâhid, ona el-A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kişinin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde veya iş yerinde (tek başına) kıldığı namazın sevabından yirmi beş kat daha fazladır. Çünkü o kimse güzelce abdest alıp yalnızca namaz kılmak amacıyla evinden çıkarsa mescide giderken attığı her bir adım sayesinde bir sevap kazanır ve bir günahı silinir. Namaza başladığında mescidden ayrılmadığı sürece melekler onun için 'Allahım bu kuluna yardımını lütfeyle, ona merhametinle muamele eyle.' diye dua ederler. Ayrıca sizden biriniz mescidde namaz kılmayı beklediği sürece namazdaymış gibi değerlendirilir."
Bize Abdusselam b. Atik, ona Ebu Müshir, ona İsmail b. Abdullah b. Semâ'a, ona Evzaî, ona Süleyman b. Habib, ona da Ebu Ümame el-Bahili, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç sınıf insan vardır ki bunların tümü Allah'a emanettir. (Birincisi) Allah yolunda savaşa çıkan kimsedir. Bu kişi Allah, ruhunu alıp cennete koyuncaya veya elde ettiği sevap ve ganimetle (onu evine) geri döndürünceye kadar Allah'a emanettir. (İkincisi) mescide giden kimsedir. Bu kişi de Allah, ruhunu alıp cennete koyuncaya veya kazandığı sevap ve ganimetle (onu evine) döndürünceye kadar Allah'a emanettir. (Üçüncüsü de) Evine selam vererek giren kimsedir. Bu kimse de Allah'a emanettir."
Bize Hâşimoğullarının Mevlâsı Ebu Saîd, ona Cehdam el-Yemâmî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm b. Ebu Sellâm, ona dedesi Ebu Sellâm, ona Abdurrahman b. Âiş el-Hadramî, ona Mâlik b. Yuhâmir, ona da Muâz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Allah Rasûlü (sav) sabah namazına çok geç kaldı. Neredeyse güneş doğacaktı ki hızlıca çıkageldi. Hemen kamet getirildi ve Hz. Peygamber (sav) namazı kısa kıldırdı. Selam verdikten sonra "saflarda olduğunuz gibi kalın" buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: "Bu gün neden geç kaldığımı size anlatayım. Geceleyin kalkıp abdest aldım ve benim için belirlenen miktarda namaz kıldım. Derken uykum geldi, ağırlık bastı. Bir de baktım ki Rabbim en güzel suretiyle karşımda. Bana 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum ey Rabbim' dedim. Tekrar 'Ey Muhammed! Büyük melekler ne hakkında tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Bilmiyorum Rabbim' dedim. Elini iki kürek kemiğimin arasına koyduğunu gördüm. Parmak uçlarının serinliğini göğsümde hissettim. Bana her şey ayan oldu ve sorunun cevabını bildim. Tekrar bana 'ey Muhammed! Büyük melekler hangi konuda tartışıyorlar biliyor musun?' diye sordu. 'Kefaretler hakkında' diye cevap verdim. 'Kefaretler nedir?' diye sordu. 'İyilik yapmak için adım atmak, namazlardan sonra mescitlerde oturmak, her türlü zorluğa rağmen abdest organlarını iyice yıkamak' dedim. Sonra 'dereceler nelerdir?' diye sordu. 'Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılmak' dedim. Sonra 'dile benden' buyurdu. Ben de 'Allah'ım! Senden iyilikleri yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi lütfetmeni istiyorum. Ayrıca beni affetmeni, bana merhamet etmeni, bir topluluğu imtihan edeceksen beni o fitneye sokmadan canımı almanı, seni sevmeyi, seni seveni sevmeyi ve sana yaklaştıracak amelleri sevmeyi diliyorum' dedim." Sonra Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurdu: "Bu söylenenler hakikattir, onları kavrayın ve öğrenin."