Giriş

Bize Ebu Tevbe, ona Heysem b. Humeyd, ona Yahya b. Haris, ona Ebu Abdurrahman Kasım (b. Abdurrahman), ona da Ebu Ümâme, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Farz bir namaza gitmek üzere evinden abdestli olarak çıkanın sevabı hac(ca gitmek üzere) ihrama girmiş kimsenin sevabı gibidir. Kuşluk namazı için çıkıp kendisini sadece bu işe hasredenin sevabı da umre yapanın sevabı gibidir. Aralarında boş sözün bulunmadığı bir namazdan sonraki namaz, (faziletinden dolayı) illîyînde yazılmıştır."


Açıklama: '' يُنْصِبُهُ إِلاَّ إِيَّاهُ'' ifadesi tercümeye yansıtılırken mana dikkate alınarak görece 'esnek' davranılmıştır.

    Öneri Formu
5620 D000558 Ebu Davud, Salat, 48

Bize Muhammed b. Süleyman Enbari, ona Abdülmelik b. Amr, ona Davud b. Kays, ona Sa'd b. İshak, ona Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Sümame el-Hannât şöyle rivayet etmiştir: Ka'b b. Ucre, kendisine mescide giderken yetişmiş, nihayet onun yanına gelmiştir. Ka'b, kendisini ellerini kenetlemiş bir şekilde bulmuş ve bunu yapmayı ona yasaklamıştır. (Zira) Ka'b, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biri abdest alıp bunu layıkıyla yaptığında, sonra da mescide yönelerek çıktığında ellerini kenetlemesin. Çünkü o, namazda (gibi)dir."


Açıklama: ''أَدْرَكَ أَحَدُهُمَا صَاحِبَهُ'' ifadesinin ''...nihayet onun yanına gelmiştir.'' şeklinde anlaşılabileceğine dair bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-Ma'bûd, II, 189.

    Öneri Formu
5629 D000562 Ebu Davud, Salat, 50

Bize Muhammed b. Muâz b. Abbâd el-Anberî, ona Ebu Avane, ona Ya'la b. Ata, ona Ma'bed b. Hürmüz, ona da Said b. Müseyyeb şöyle rivayet etmiştir: Ensardan bir adam vefat emareleri gösterdiğinde, sizlere sadece halisane bir niyetle hadis rivayet edeceğim diyerek Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden biri abdest alıp bunu layıkıyla yaptığında, ardından namaza çıktığında sağ ayağını kaldırmasıyla Allah (cc), ona bir sevap yazar; sol ayağını (yere) koymasıyla da Allah (ac), ondan bir günah siler. Sizden biri (mescide) yakın ya da uzak olsun; mescide gelir, cemaatle namaz kılarsa bağışlanır! Mescide geldiğinde (cemaat, namazın) bir kısmını kılmış ve (namazın) bir kısmı da kalmışsa yetiştiğini kılar, kalanı da (kendi başına) tamamlar (ve böylece) aynı (fazilete nail olur). Mescide gelir de (insanlar) namazı kılmışlarsa namazı (kendi başına) kılar ve (böylece) aynı (fazilete nail olur)."


Açıklama: ''لَمْ يَرْفَعْ قَدَمَهُ الْيُمْنَى إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ حَسَنَةً وَلَمْ يَضَعْ قَدَمَهُ الْيُسْرَى إِلاَّ حَطَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَنْهُ سَيِّئَةً'' ifadesinin tercümesinde mana dikkate alınarak görece ''esnek'' davranılmıştır.

    Öneri Formu
5631 D000563 Ebu Davud, Salat, 50

Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe b. Said ve İbn Hucr, onlara İsmail b. Cafer rivayet etmiştir –İbn Eyyüb: Bize İsmail tahdis etti demiştir-, ona el-Alâ, ona babası, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Namaz için kamet getirildiği zaman ona koşarak gelmeyin, ona sükunetle gelin, yetiştiğiniz kadarını kılın, yetişemediğinizi tamamlayın. Çünkü sizden bir kimse namaza gitmek maksadıyla yola çıkarsa o, namazda demektir."


    Öneri Formu
5139 M001360 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 152

Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Ebu Zi'b, ona Abdurrahman b. Mihran, ona Abdurrahman b. Sa'd, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Mescide en uzak yerden gelen, daha fazla sevaba nail olur."


    Öneri Formu
5604 D000556 Ebu Davud, Salat, 48

Bize Yahya b. Main, ona Ebu Ubeyde el-Haddad, ona Ebu Süleyman İsmail el-Kehhâl, ona Abdullah b. Evs, ona da Büreyde, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Karanlıklarda mescitlere yürüyerek gidenleri, kıyamet gününde tam bir nur ile müjdele!"


    Öneri Formu
5627 D000561 Ebu Davud, Salat, 49


    Öneri Formu
3573 M000981 Müslim, Salât, 129


    Öneri Formu
5567 M001519 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 280


    Öneri Formu
5571 M001520 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 281


    Öneri Formu
5575 M001521 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 282