Giriş

Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.


    Öneri Formu
54833 KK7/183 A'râf, 7, 183

Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!


    Öneri Formu
56490 KK31/7 Lokmân, 31, 7

De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.


    Öneri Formu
54359 KK10/101 Yûnus, 10, 101

Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.


    Öneri Formu
56822 KK26/200 Şu'arâ, 26, 200

Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.


    Öneri Formu
56824 KK26/201 Şu'arâ, 26, 201

Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!


    Öneri Formu
57947 KK40/70 Mü'min, 40, 70

Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir.


    Öneri Formu
57968 KK40/82 Mü'min, 40, 82

Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.


    Öneri Formu

Üstelik (ona) «yalandır» derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.


    Öneri Formu

Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.


    Öneri Formu
57972 KK40/83 Mü'min, 40, 83