Giriş

Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Alâi el-Hemedânî -lafız Yahya'ya aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her kim dünyada bir müminin sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir. Her kim zor durumda kalmış bir kimseye kolaylık sağlarsa, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık sağlar. Her kim bir Müslümanın hatasını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun hatasını örter. Kul kardeşinin yardımına koştuğu sürece, Allah da ona yardım eder. Her kim ilim öğrenmek için bir yola girerse, Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir topluluk Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Kur'ân okur ve aralarında onu müzakere ederlerse onların üzerine sekînet (iç huzuru ve gönül rahatlığı) iner ve onları rahmet kaplar. Melekler onları kuşatır ve Allah onları nezdindekilere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, soyu onu hızlandıramaz."


    Öneri Formu
60 M006853 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 38

Bize Musa b. İsmail ve Muhammed b. Mahbub, o ikisine Hammad, ona Asım, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır (iyiliktir, ikramdır)."


    Öneri Formu
25678 D003749 Ebu Davud, Eti'me, 5

Bana Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Pehlivan başkalarını güreşte yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendine hakim olandır."


    Öneri Formu
38570 MU001647 Muvatta, Hüsnu'l-Hulk, 3

Bize Musa b. İsmail ve Muhammed b. Mahbub, o ikisine Hammad, ona Asım, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Misafirlik üç gündür. Üç günden fazla (olan misafirlik) ise (ev sahibi için misafire yapılan) bir sadakadır (iyiliktir, ikramdır)."


    Öneri Formu
279814 D003749-2 Ebu Davud, Eti'me, 5

Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz b. Hişam (Destevâî), ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah Destevâî), ona Katade (b. Di'âme es-Sedusî), ona Zürâre b. Evfâ, ona da Sa'd b. Hişam şöyle rivayet etmiştir: Sa'd b. Hişam hanımını boşadı sonra arazisini satmak için Medine'ye gitti...(6148 nolu) hadisi mana ile rivayette bulundu. [Sa'd b. Hişam b. Amir, Allah yolunda gazaya niyet ederek Medine'ye geldi ve Medine'de kendine ait bulunan bir arsayı satarak, bedeli ile silah ve at satın almak, böylece ölün­ceye kadar Bizanslılara karşı cihatta bulunmak istedi. Medine'ye gelin­ce, Medinelilerden bazı kimselerle karşılaştı. Onlar kendisini bu işten nehy ettiler ve ona Nebi'nin (sav) hayatında altı kişilik bir cemaatin bunu yapmak istediğini fakat Hz. Peygamber'in (sav), onları bundan nehyettiğini ve kendilerine; "Benim şahsımda sizin için güzel bir örnek yok mudur?" buyurdu. Onlar, bunu söyleyince Sa'd evvelce boşadığı karısına ric'at etmiş ve ric'at ettiğine şahit de getirdi. Peşinden İbn Abbas'a (ra) gelerek, ona Rasulullah'ın (sav) vitir namazını sordu. İbn Abbas; sana Rasulullah'ın (sav) vitrini yeryü­zünde en iyi bileni göstereyim mi? dedi. Sa'd; o kimdir? diye sordu. İbn Abbas; Aişe'dir. Hemen ona git de sor. Sonra gel de sana verdiği cevabı bana haber ver!, dedi. (Sa'd diyor ki): Bunun üzerine ben, Aişe'ye gitmek üzere yola çıktım ve Hakim b. Eflah'a vararak Aişe'ye beraber gitmek üzere, onu yanıma almak istedim. Hakim; ben ona yaklaşmam. Çünkü ben, onu şu iki fırka hakkında bir şey söylemekten nehyettim de o, buna razı olmayarak bildiğini işledi dedi. Ben, Hakim'e yeminle ısrar ettim. Bunun üzerine (Benimle) geldi. Be­raberce Aişe'ye gittik. Ve yanına girmek için izin istedik. Aişe bize izin verdi. Yanına girdik. Hakim'i (görünce onu) tanıyarak sen, Hakim misin? dedi. Hakim; evet cevabını verdi. Aişe; yanındaki kimdir? dedi. Hakim; Sa'd b. Hişam'dır cevabını verdi. Aişe; hangi Hişam? dedi. Hakim; Amir'in oğlu dedi. Bunun üzerine Aişe, ona rahmet okudu ve hayırdır inşallah! dedi. (Ravi Katade: Hişam, Uhud harbinde yaralanmıştı demiştir.) (Sa'd diyor ki :) Ey Mü'minlerin annesi! Bana, Resulullah'ın (sav) ahlâkını anlat dedim. Aişe; sen, Kur'an okuyorsun değil mi? dedi. Evet okuyorum dedim. İşte Nebiyyullah'ın (sav) ahlâkı Kur'an'dı dedi. Bunun üzerine ben kalkmaya davrandım. Ve (bundan sonra) ölün­ceye kadar kimseye bir şey sormamaya niyet ettim. Sonra aklıma geldi de bana, Rasulullah'ın (sav) gece namazını an­lat dedim. Aişe; sen Müzemmil sûresini okuyorsun değil mi? dedi. Evet okurum cevabını verdim. Aişe; işte Allah (ac) bu surenin başında gece namazını farz kıldı. Bunun üzerine Nebiyyullah (sav) ile ashabı bir sene gece namazına kalktılar. Allah, bu surenin sonunu on iki ay semada tuttu. Nihayet bu surenin sonunda tahfifi indirdi de artık gece namazı farzdan sonra kılınan bir nafile oldu dedi. Ben; ey Mü'minlerin annesi! Bana Rasulullah'ın (sav) vitrinden haber ver dedim. Aişe; biz, onun misvakını ve abdest suyunu hazırlardık. Allah da onu geceleyin ne zaman uyandırmak dilerse uyandırırdı. Bunu müteâkib mis­vak tutunur; abdest alır ve dokuz rekât namaz kılardı. Bu rekâtların yal­nız sekizincisinde oturur da Allah'ı zikreder; ona hamd eyler ve duada bulunurdu. Sonra selâm vermeden ayağa kalkar, dokuzuncu rekâtı da kılardı. Sonra oturarak Allah'ı zikreder, ona hamd eyler ve duada bulu­nurdu. Sonra bize işittirecek derecede selâm verirdi. Selam verdikten sonra oturduğu yerden iki rekât namaz kılardı. İşte evladım bu namaz on bir rekâttır. Nebiyyullah (sav) yaşlanıp biraz kilo alınca vitri yedi rekât kılmaya başladı. Bu iki rekâtı yine eskiden kıldığı gibi kıldı. Böylece bu da dokuz rekât oldu yavrucuğum! Nebiyyullah (sav) bir namazı kıldı mı, artık ona devam etmeyi severdi. Şa­yet kendisine uyku veya bir ağrı galebe çalar da gece namazını kılamazsa (onun yerine) gündüz on iki rekât namaz kılardı Nebiyyullah'ın (sav) bütün Kur'an'ı bir gecede okuduğunu, bütün bir gece sabaha kadar namaz kıldığını ve Ramazandan başka tam bir ay oruç tuttuğunu bilmiyorum dedi. Bunun üzerine ben, İbn Abbas'a giderek Aişe'nin söylediklerini ona anlattım. İbn Abbas; Aişe doğru söylemiş! Onun yakınına gidebilsem yahut yanına girip çıkabilsem mutlaka onun yanma gider, bunları onun ağzından dinlerdim dedi. Ben; senin onun yanına girmediğini bilseydim, onun hadisini sana aktarmazdım dedim.]


    Öneri Formu
6149 M001740 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 139

Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona İbn Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası (Cübeyr b. Nüfeyr), ona da Nevvas b. Sem'ân el-Ensarî şöyle demiştir: "Rasulullah'a (sav) iyilik ve günahı sordum. Bana şöyle cevap verdi: İyilik, güzel ahlaklı olmak demektir. Günah ise, kalbinin yatışmadığı ve başkalarının haberdar olmasından hoşlanmadığın şeydir."


    Öneri Formu
8101 M006516 Müslim, Birr ve Sıla, 14

Bize Kuteybe b. Said, ona Leys Ömer b. Abdülaziz, ona Muhammed b. Kays, ona Ömer, ona Ebu Sırma, ona da Ebu Eyyüb ve­fatı anında şunu söylemiştir. "Size Rasulullah'tan (sav) dinlediğim bir şeyi söylemeyi gizlemiştim. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim: "Siz günah işlemeseniz, Allah başka bir topluluk yaratır, bu topluluk günah işler (sonra tevbe eder), Allah da onların (tevbesini kabul edip) bağışlardı."


    Öneri Formu
13214 M006963 Müslim, Tevbe, 9

Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclân, ona el-Ka'ka b. Hakîm, ona Ebu Salih ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların emniyette olduğu kimsedir. Mü'min ise, insanların canları ve malları konusunda (şerrinden) emin oldukları kimsedir." Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis, hasen-sahihtir. Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) "Ey Allah'ın Rasulü, müslümanların en faziletlisi hangisidir?" diye soruldu. "Müslümanların, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) güvende oldukları kişidir." buyurdu. Bu konuda Câbir, Ebu Musa ve Abdullah b. Amr'dan da hadis rivayet edilmiştir.


    Öneri Formu
15241 T002627 Tirmizi, İman, 12

Bize Zeyd b. el-Hubâb, ona Muaviye b. Sâlih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî'yi, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr)şöyle rivayet etmiştir: Nevvâs b. Sem'ân el-Ensârî, Rasulullah'a (sav) iyilik ve günah (kötülük) hakkında sordu. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: "İyilik, güzel ahlaktır. Günah (kötülük) ise gönlüne huzursuzluk düşüren ve insanların bilmelerini istemediğin şeydir."


    Öneri Formu
66084 HM017783 İbn Hanbel, IV, 183


    Öneri Formu
14123 M007162 Müslim, Cennet ve Sıfât'u Naîmihâ ve Ehlihâ, 27