Giriş

Bize Ebu Numan (Muhammed b. Fadl es-Sedûsî), ona Hammad b. Zeyd (el-Ezdî), ona Ubeydullah b. Ebu Bekir b. Enes, ona da Enes b. Malik (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Bir adam, Hz. Peygamber'in (sav) evindeki deliklerden birinden içeri baktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) elindeki uzun ok temreni ile ya da temrenleri ile adama doğru kalktı ve temreni batırmak üzere gizlice adama yaklaşmaya başladı.


    Öneri Formu
26933 B006900 Buhari, Diyât, 23

Bize Ebu Ma’mer, ona Abdulvâris, ona Abdulaziz b. Suhayb, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber Efendimiz (sav), ekmek ve etle düğün yemeği verilerek, Zeynep bt. Cahş ile gerdeğe girdi. Ben insanları, düğün yemeğine davet etmek üzere görevlendirilmiştim. Bir grup eve gelerek yemeğini yiyor, çıkıyor, sonra başka bir grup yemeğini yiyip evden ayrılıyordu. Yemeğe çağırabileceğim başka kimse kalmamıştı. Peygamber Efendimiz'e (sav) dedim ki “Ey Allah'ın Peygamberi! Çağırabileceğim başka kimse kalmadı.” Efendimiz (sav), “Yemeğinizi kaldırın” diye buyurdu. Fakat üç grup evin içinde (koyu bir) sohbete dalıp kalmışlardı. Peygamber Efendimiz (sav), çıkıp Aişe’nin odasına gitti. Ona “Selam size ev halkı! Allah'ın rahmeti üzerinize olsun!” dedi. Aişe, Efendimiz'e (sav) “Selam ve Allah'ın rahmeti Senin de üzerine olsun! (Yeni) hanımını nasıl buldun? Allah (cc) (onu) Sana mübarek eylesin!” dedi. Peygamber (sav) sırasıyla hanımlarının hepsini dolaşıyor ve onlara Aişe’ye söylediği sözlerin benzerini söylüyor, onlar da Efendimiz'e (sav) Aişe’nin söylediği gibi sözler söylüyorlardı. Bundan sonra Peygamber (sav), geri döndü ve üç grup kişinin hâlâ evde oturup konuşmakta olduğunu gördü. Rasulullah (sav), çok utangaçtı. Bu sebeple tekrar Aişe’nin odası tarafına çıkıp gitti. Nihayet o topluluğun çıkıp gittiklerini kendisine ben mi haber verdim, yoksa başkası tarafından mı haber verildi bilmiyorum. Biraz sonra Rasul-i Ekrem (sav), döndü. Nihayet ayağını kapının eşiğine koyunca, bir ayağı içeride, diğer ayağı dışarıda iken kendisiyle benim arama (kapı) perdesini sarkıtıp indirdi. Ve bu sırada Hicâb ayeti (el-Ahzâb 33/53) indirildi.


    Öneri Formu
32776 B004793 Buhari, Tefsir, (Ahzab) 8

Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr ve Ebu Kureyb, onlara Ebu Usame, ona Amr b. Hamza, ona Abdurrahman b. Sa'd, ona da Ebu Saîd el-Hudrî, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Kişinin eşiyle birlikte olduktan sonra onun sırrını ifşa etmesi, Kıyamet gününde Allah katında (sorumluluğu) en büyük olan emanetlerdendir."


    Öneri Formu
282701 M003543-2 Müslim, Nikah, 124


    Öneri Formu
10329 D001485 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 23

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Bu hadiste zikredilen üç husus, öncelikle sakındırmak amacıma matuftur, bunun için de mübalağa manasına hamledilmiştir. Çünkü bu üç husus da hayatın seyrinde insanların çokça başvurdukları şeylerdir. 1- Bilindiği üzere uyanıkken yalan söylemek en büyük günahlardandır. İnsanın görmediği bir rüyayı gördüm diye yalan söylemesi, normalde uyanıkken yalan söylemesinden farksızdır, hatta belki günahı daha azdır diye düşünülebilir. Böyleyken rüya hakkında yalan söyleyenin ağır bir cezaya uğratılacağı ifadesi, sadık rüyanın Peygamberliğin bir cüz’ü olduğunu ifade eden hadisle ilişkilendirilmiştir. Yalan rüya söyleyen biri; sanki nübüvvetten bir cüz’ün kendisine verildiğini ve görmediği halde Allah’ın kendisine bazı şeyleri gösterdiğini iddia etmiş sayılmaktadır. Bir anlamda Allah’a yalan isnâd etmektedir. Çünkü o rüyayı kendisine Allah göstermektedir. Bu hadis ayrıca her durumda yalandan uzak durulması gerektiği anlamını da taşımaktadır. Rüya konusunda yalan söylemenin cezası olarak zikredilen iki arpa tanesinin birbirine bağlanması, mümkün olmayan bir iştir. Dolayısıyla bunun yalan rüya ile irtibatlandırılması, azabın sürekliliğinden kinâye görülmüştür. Nitekim Eş’arîler, bu hadîse dayanarak, teklif-i mâ lâ yutakı (insanı yapamayacağı şeylerle mükellef tutulmasını) câiz görürler. Netice olarak bu hadisin, sakındırmakta mübalağa manasına hamledilmesi daha çok benimsenmiştir. 2- Hadîste başkalarının gizli sırlarını öğrenmeye çalışmak da yasaklanmaktadır. Bu konuda daha başka hadîsler de vardır. Bu türlü davranışların, insanlar arasındaki güven ve itimadı sarsacağı, düşmanlıklara, fitne ve fesada yol açabileceği gözden ırak tutulamaz. Kulaklarına kurşun döküleceği ifadesi hakikat manasına gelebileceği gibi sakındırmakta mübalağa manasına da gelebilir. Nitekim bu konudaki başka hadislerde mahşerde Allah da onun gizli sırlarını fâş edeceği belirtilir. Cezanın suçun cinsinden olması ilkesi gereği, bu husus daha makul gözükmektedir. 3- Resim konusu da yine sakındırmak amacına matuftur. Yoksa yaptığı bir resme hiç kimsenin can veremeyeceği bilinen bir husustur. Resme can verinceye kadar ressamına azap edileceğine ve hiçbir zaman resme can vermesinin de mümkün olmadığına göre, ebediyen azap edilecek demektir. İnsanların güzel gördükleri bir taşa ve ağaca bile tapındıkları gerçeği göz önüne alındığında, onların putperestlikten mutlaka vazgeçmelerini sağlamak ve tevhidi korumak için bu türlü ağır ifadelere özellikle İslâm’ın ilk yıllarında ihtiyaç duyulmakta idi. Zamanla tevhid inancı iyice kökleşip şirk ihtimali ortadan kalkınca bu ifadeler de tedricî olarak yumuşatılmıştır. Burada İbn Abbas’ın, cansız varlıkların resimlerini yapmakta bir sakınca görmediğini de belirtmek gerekir. Zâhirde hadis, her üç konuda da azabın sürekliliği manasını taşımaktadır. Ancak hangi günahı işlerse işlesin bir mü’min için sürekli azap, diğer sahih hadislere olduğu kadar âyet-i kerîmeye de aykırıdır. Nitekim âyet-i kerîmede sadece Allah’a şirk koşanların ve bu hâl üzere ölenlerin hiçbir şekilde bağışlanmayacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu hadîsteki ifadeyi, mübalağalı bir tehdit manasına hamletmek gerekir.

    Öneri Formu
282780 B007042-5 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Kuteybe b. Said arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
282777 B007042-2 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şube b. Haccac arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
282778 B007042-3 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


    Öneri Formu
27690 B007042 Buhari, Ta'bîr, 45

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Görmediği bir rüyayı gördüm diye iddia eden kişi, (kıyamet günü) iki arpa tanesini birbirine düğümleyerek bağlamaya zorlanır, ama bunu asla yapamaz. İnsanların duyulmasından hoşlanmadıkları ya da duyulmasın diye kenara çekilerek yaptıkları konuşmalara kulak kabartan kişinin kulağına kıyamet günü kurşun dökülür. Bir canlının resmini çizen kişiye (kıyamet günü) azab edilir, o resme can vermesi istenir, ama asla ona can veremez.” Süfyan, “Eyyûb bize bu hadisi muttasıl olarak rivayet etti” demiştir. Kuteybe ise, bize Ebû Avâne, ona Katâde, ona İkrime ona da Ebû Hureyre rivayet etti diyerek hadisi “Men kezebe fî rü’yâhu, yani kim rüyası hakkında yalan söylerse…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Şu'be’nin Ebû Hâşim er-Rummânî vasıtası ile İkrime’den rivayetine göre Ebû Hureyre bu hadisi “Men savvere, yani kim bir canlı varlığın resmini yaparsa…, Men tehalleme, yani kim yalan olarak rüya gördüğü iddiasında bulunursa… ve Men istemea, yani kim kulak kabartırsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Bana İshak, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas bu hadisin benzerini “Men istemea…, yani kim kulak kabartırsa, Men tehalleme… yani kim yalandan rüya gördüğü iddiasında bulunursa ve Men savvere… yani kim resim yaparsa…” cümleleri ile rivayet etmiştir. Hişâm, aynı hadisi İkrime vasıtası ile İbn Abbas'tan nakletmek suretiyle Halid’e mutabaatta bulunmuştur.


    Öneri Formu
282779 B007042-4 Buhari, Ta'bîr, 45


    Öneri Formu
33924 D004890 Ebu Davud, Edeb, 37