Bize Ebû Bekir b. Fûrek (rh), ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona el-Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Abdullah b. eş-Şihhîr, ona Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr şöyle demiş:
“Bana Ebû Zer’den (ra) hadis ulaşıyordu, ben de onunla karşılaşmayı çok arzu ediyordum. Bir gün ona rastladım ve dedim ki:
“- Bana senden hadisler ulaşıyordu, ben de seninle karşılaşmayı çok istiyordum.” Bana,
“- Baban hakkı için Allah’a yemin olsun ki bana kavuştun, haydi söyle!” dedi.
“- Bana senin Rasûlullah’dan (sav) şu hadisi rivâyet ettiğin haber verildi” dedim:
“Muhakkak ki Allah Teâlâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder.”
Ebû Zer, “Beni dostuma (sav) yalan isnad etmekle itham etme!” dedi. Ben de;
“- Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” dedim. Şu cevabı verdi:
“- Düşmanla karşılaştığında (kaçmayıp) onunla savaşan insan. Bunu siz elinizdeki Kitab’da da görmektesiniz: ‘Muhakkak ki Allah, kenetlenmiş saflar halinde kendi yolunda savaşanları sever.’ (Saff, 61/4).
“- Başka kim?” diye sordum.
“- Kendisine eziyet eden kötü bir komşusu olan, onun eziyetlerine sabreden kişiye,yaşarken de öldüğünde de Allah ona kâfidir” dedi.
“- Sonra kim?” dedim.
“- Bir gurup insanla birlikte sefere çıkan kişidir; gurup yolda mola verdi, sabaha karşı istirahate çekildiler. Yorgunluk ve uyku onları bastırmıştı, bu yüzden başlarını koyduklarında hemen uykuya daldılar. Gurupla beraber olan o kişi, hemen kalkıp abdest aldı, Allah’tan korkarak ve O’nun rahmetini umarak namaza durdu. (İşte üçüncüsü de bu adam)” dedi. Ben,
“- Peki, Cenâb-ı Hakk’ın buğzettiği üç kişi kimdir?” diye sordum.
“- Cimri olan ve yaptığı iyiliği başa kakan ile gurura kapılıp böbürlenen kişidir. Siz bunu Allah’ın kitabında da görürsünüz: ‘Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.’(Nisa, 3/36; Lokman, 31/18).
“- Peki üçüncüsü kimdir?” dedim.
“- Çok yemin eden tüccar –veya çok yemin eden satıcı-“ dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155757, BS018541
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ فُورَكَ رَحِمَهُ اللَّهِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا الأَسْوَدُ بْنُ شَيْبَانَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الشِّخِّيرِ عَنْ مُطَرِّفِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الشِّخِّيرِ قَالَ كَانَ الْحَدِيثُ يَبْلُغُنِى عَنْ أَبِى ذَرٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ فَكُنْتُ أَشْتَهِى لِقَاءَهُ فَلَقِيتُهُ فَقُلْتُ : يَا أَبَا ذَرٍّ إِنَّهُ كَانَ يَبْلُغُنِى عَنْكَ الْحَدِيثَ فَكُنْتُ أَشْتَهِى لِقَاءَكَ قَالَ : لِلَّهِ أَبُوكَ فَقَدْ لَقِيتَ فَهَاتِ فَقُلْتُ : حَدِيثٌ بَلَغَنِى أَنَّكَ تُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- حَدَّثَكُمْ :« إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يُحِبُّ ثَلاَثَةً وَيُبْغِضُ ثَلاَثَةً ». قَالَ : مَا إِخَالُنِى أَنْ أَكْذِبَ عَلَى خَلِيلِى -صلى الله عليه وسلم- قُلْتُ : فَمَنِ الثَّلاَثَةُ الَّذِينَ يُحِبُّ اللَّهُ؟ قَالَ : رَجُلٌ لَقِىَ الْعَدُوَّ فَقَاتَلَ وَإِنَّكُمْ لَتَجِدُّونَ ذَلِكَ فِى الْكِتَابِ عِنْدَكُمْ {إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِى سَبِيلِهِ صَفًّا} قُلْتُ : وَمَنْ؟ قَالَ : رَجُلٌ لَهُ جَارُ سَوْءٍ فَهُوَ يُؤْذِيهِ فَيَصْبِرُ عَلَى أَذَاهُ فَيَكْفِيهِ اللَّهُ إِيَّاهُ بِحَيَاةٍ أَوْ مَوْتٍ. قَالَ : وَمَنْ؟ قَالَ : رَجُلٌ كَانَ مَعَ قَوْمٍ فِى سَفَرٍ فَنَزَلُوا فَعَرَّسُوا وَقَدْ شَقَّ عَلَيْهِمُ الْكَرَى وَالنُّعَاسُ وَوَضَعُوا رُءُوسَهُمْ فَنَامُوا وَقَامَ فَتَوَضَّأَ فَصَلَّى رَهْبَةً لِلَّهِ وَرَغْبَةً إِلَيْهِ. قُلْتُ : فَمَنِ الثَّلاَثَةُ الَّذِينَ يُبْغِضُ؟ قَالَ : الْبَخِيلُ الْمَنَّانُ وَالْمُخْتَالُ الْفَخُورُ وَإِنَّكُمْ لَتَجِدُونَ ذَلِكَ فِى كِتَابِ اللَّهِ {إِنَّ اللَّهَ لاَ يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ} قَالَ : فَمَنِ الثَّالِثُ؟ قَالَ : التَّاجِرُ الْحَلاَّفُ أَوِ الْبَائِعُ الْحَلاَّفُ.
Tercemesi:
Bize Ebû Bekir b. Fûrek (rh), ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona el-Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Abdullah b. eş-Şihhîr, ona Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şihhîr şöyle demiş:
“Bana Ebû Zer’den (ra) hadis ulaşıyordu, ben de onunla karşılaşmayı çok arzu ediyordum. Bir gün ona rastladım ve dedim ki:
“- Bana senden hadisler ulaşıyordu, ben de seninle karşılaşmayı çok istiyordum.” Bana,
“- Baban hakkı için Allah’a yemin olsun ki bana kavuştun, haydi söyle!” dedi.
“- Bana senin Rasûlullah’dan (sav) şu hadisi rivâyet ettiğin haber verildi” dedim:
“Muhakkak ki Allah Teâlâ üç kişiyi sever, üç kişiye de buğzeder.”
Ebû Zer, “Beni dostuma (sav) yalan isnad etmekle itham etme!” dedi. Ben de;
“- Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” dedim. Şu cevabı verdi:
“- Düşmanla karşılaştığında (kaçmayıp) onunla savaşan insan. Bunu siz elinizdeki Kitab’da da görmektesiniz: ‘Muhakkak ki Allah, kenetlenmiş saflar halinde kendi yolunda savaşanları sever.’ (Saff, 61/4).
“- Başka kim?” diye sordum.
“- Kendisine eziyet eden kötü bir komşusu olan, onun eziyetlerine sabreden kişiye,yaşarken de öldüğünde de Allah ona kâfidir” dedi.
“- Sonra kim?” dedim.
“- Bir gurup insanla birlikte sefere çıkan kişidir; gurup yolda mola verdi, sabaha karşı istirahate çekildiler. Yorgunluk ve uyku onları bastırmıştı, bu yüzden başlarını koyduklarında hemen uykuya daldılar. Gurupla beraber olan o kişi, hemen kalkıp abdest aldı, Allah’tan korkarak ve O’nun rahmetini umarak namaza durdu. (İşte üçüncüsü de bu adam)” dedi. Ben,
“- Peki, Cenâb-ı Hakk’ın buğzettiği üç kişi kimdir?” diye sordum.
“- Cimri olan ve yaptığı iyiliği başa kakan ile gurura kapılıp böbürlenen kişidir. Siz bunu Allah’ın kitabında da görürsünüz: ‘Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.’(Nisa, 3/36; Lokman, 31/18).
“- Peki üçüncüsü kimdir?” dedim.
“- Çok yemin eden tüccar –veya çok yemin eden satıcı-“ dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18541, 18/524
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Abdullah Mutarrif b. Abdullah el-Haraşî (Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhir b. Avf b. Ka'b b. Vakdân)
3. Ebu Ala Yezid b. Abdullah el-Amirî (Yezid b. Abdullah b. Şihhîr b. Avf b. Ka'b)
4. Ebu Şeyban Esved b. Şeyban es-Sedûsi (Esved b. Şeyban)
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Yunus b. Habib el-İclî (Yunus b. Habib b. Abdülkahir b. Abdülaziz b. Ömer b. Kays)
7. Abdullah b. Cafer el-İsbehânî (Abdullah b. Cafer b. Ahmed b. Faris)
8. Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Eşarî (Muhammed b. Hasan b. Fûrek)
Konular:
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Ahlak, ticaret ahlakı
Allah İnancı, Allah'ın sevdiği / buğz ettiği insan
Cimrilik, zemmedilişi
Hadis Rivayeti
Haklar, komşu hakları
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
İyilik, komşuya iyilik etmek
Kibir, Kibir ve gurur
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Nafile ibadet, yolculukta
Sabır, sabretmek
Ticaret, ticari ilişkiler
Ticaret, yasak olan şekilleri
Yemin, alış-verişte
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا أيوب عن أبي العالية قال سألت عبد الله بن الصامت قال سألت خليلي أبا ذر فقال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم بوضوء فحرك رأسه وعض على شفتيه قلت بأبي أنت وأمي آذيتك قال لا ولكنك تدرك أمراء أو أئمة يؤخرون الصلاة لوقتها قلت فما تأمرني قال صل الصلاة لوقتها فإن أدركت معهم فصله ولا تقولن صليت فلا أصلي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165653, EM000954
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا أيوب عن أبي العالية قال سألت عبد الله بن الصامت قال سألت خليلي أبا ذر فقال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم بوضوء فحرك رأسه وعض على شفتيه قلت بأبي أنت وأمي آذيتك قال لا ولكنك تدرك أمراء أو أئمة يؤخرون الصلاة لوقتها قلت فما تأمرني قال صل الصلاة لوقتها فإن أدركت معهم فصله ولا تقولن صليت فلا أصلي
Tercemesi:
Bize Musa (b. İsmail), ona Vüheyb (b. Halid), ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona Ebu Âliye, ona da Abdullah b. Samit şöyle haber vermiştir. Dostum Ebu Zer'e sorduğumda bana şöyle dedi: Hz. Peygamber'e (sav) abdest suyu getirdiğimde başını hareket ettirdi ve dudaklarını ısırdı. Ben de anam babam sana feda olsun sana eziyet mi verdim? diye sordum. Hz. Peygamber (sav) de; "Hayır, fakat yöneticilere veya imamlara yetişeceksin de onlar namazların vaktini geciktirecekler" dedi. O zaman bana ne emredersiniz? diye sorunca şöyle buyurdu: "Namazlarını vaktinde kıl. Onlara yetişirsen onlarla beraber de kıl. Sakın ben kıldım (sizinle) kılmayacağım deme."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 954, /749
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Nadr Abdullah b. Samit el-Ğifarî (Abdullah b. Samit)
3. Ebu Âliye el-Berrâ (Ziyad b. Feyruz)
4. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
5. Ebu Bekir Vüheyb b. Hâlid el-Bâhilî (Vüheyb b. Hâlid b. Aclân)
6. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Abdest, abdest alırken yardım alma
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Namaz, aynı vakti bir günde iki kere kılmak
Namaz, vaktinde eda etmek, geciktirmemek
حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا أبو زهير عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا الفضل يعنى بن مبشر قال سمعت جابرا يقول : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يستعديه على جاره فبينا هو قاعد بين الركن والمقام إذ أقبل النبي صلى الله عليه وسلم ورآه الرجل وهو مقاوم رجلا عليه ثياب بيض عند المقام حيث يصلون على الجنائز فأقبل النبي صلى الله عليه وسلم فقال بأبي أنت وأمى يا رسول الله من الرجل الذي رأيت معك مقاومك عليه ثياب بيض قال أقد رأيته قال نعم قال رأيت خيرا كثيرا ذاك جبريل صلى الله عليه وسلم رسول ربي ما زال يوصينى بالجار حتى ظننت أنه جاعل له ميراثا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163537, EM000126
Hadis:
حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا أبو زهير عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا الفضل يعنى بن مبشر قال سمعت جابرا يقول : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم يستعديه على جاره فبينا هو قاعد بين الركن والمقام إذ أقبل النبي صلى الله عليه وسلم ورآه الرجل وهو مقاوم رجلا عليه ثياب بيض عند المقام حيث يصلون على الجنائز فأقبل النبي صلى الله عليه وسلم فقال بأبي أنت وأمى يا رسول الله من الرجل الذي رأيت معك مقاومك عليه ثياب بيض قال أقد رأيته قال نعم قال رأيت خيرا كثيرا ذاك جبريل صلى الله عليه وسلم رسول ربي ما زال يوصينى بالجار حتى ظننت أنه جاعل له ميراثا
Tercemesi:
Bize Mahled b. Malik, ona Ebu Züheyr Abdurrahman b. Mağra, ona Fadl -yani- İbn Mübeşşir, ona da Cabir şöyle dedi:
Komşusunun yaptığı haksızlıkları şikayet etmek için bir adam Peygamber'e (sav) geldi. Bu adam bizimle Kabe'de Rüknü Yemânî ve Makâmı İbrahim arasında oturduğu sırada Peygamber'in(sav) gelmek için yöneldiğini gördü. Tam o sırada, Peygamber'i (sav) cenaze namazı kılınan yerde beyaz elbiseli bir adamla görüştüğünü fark etti. Peygamber (sav) geldiğinde şikayet için gelen adam şöyle dedi:
'Anam ve babam sana feda olsun, ya Rasulallah! Yanında gördüğüm, karşılıklı görüştüğünüz beyaz elbiseli adam kimdir?'
Peygamber (sav), "Gerçekten sen onu gördün mü?" dedi.
Adam,'Evet!', dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sen pek çok hayır gördün. O, Rabbimin elçisi Cibril (as) idi. Bana, komşuya iyilik etmeyi o kadar tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 126, /145
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Fadl b. Mübeşşir el-Ensarî (Fadl b. Mübeşşir)
3. Ebu Züheyr Abdurrahman b. Mağrâ ed-Devsi (Abdurrahman b. Mağrâ b. İyaz b. Haris)
4. Mahled b. Malik el-Cemmal (Mahled b. Malik b. Cabir)
Konular:
Haklar, komşu hakları
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Avf, ona Ebû'l-Muğîre, ona el-Evzâî, ona Harun b. Riâb şöyle haber verdi:
"el-Ahnef b. Kays Dımaşk Mescidine girdi. Bir adam çok fazla rukû ve secde yaptığını gördü. Vallahi bu adamın onları tek mi yoksa çift mi yaptığını görmeden buradan çıkmayacağım, dedi. Adam namazını bitirince kendisine dedi ki:
"- Ey Allah'ın kulu! Rukû ve secdelerini tek mi yoksa çift mi yaptığını biliyor musun?" Adam;
"- Ben bilmesem de hiç şüphesiz Allah biliyor. Ben, Allah'ın salât ve selamları üzerine olsun dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi, sonra ağladı. Ağlaması bitince, "Ben dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah için secde yapan bir kulu Allah mutlaka bir derece yükseltir ve onun bir günahını siler."
Bunun üzerine el-Ahnef b. Kays şöyle dedi:
"- Allah sana rahmetiyle muâmele etsin! Sen kimsin?"
"- Ben Ebû Zer'im."
Bunun üzerine içimde öyle duygular uyandı ki, kendimi küçük görmeye başladım.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
141414, BS004642
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : إِسْحَاقُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ السُّوسِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَوْفٍ حَدَّثَنَا أَبُو الْمُغِيرَةَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى هَارُونُ بْنُ رِئَابٍ قَالَ : دَخَلَ الأَحْنَفُ بْنُ قَيْسٍ مَسْجِدَ دِمَشْقَ فَإِذَا بِرَجُلٍ يُكْثِرُ الرُّكُوعَ وَالسُّجُودَ فَقَالَ : وَاللَّهِ لاَ أَبْرَحُ حَتَّى أَنْظُرَ عَلَى شَفْعٍ يَنْصَرِفُ أَمْ عَلَى وِتْرٍ ، قَالَ : فَلَمَّا انْصَرَفَ الرَّجُلُ قَالَ لَهُ : يَا عَبْدَ اللَّهِ هَلْ تَدْرِى أَعَلَى شَفَعٍ انْصَرَفْتَ أَمْ عَلَى وِتْرٍ؟ قَالَ : أَلاَّ أَكُونُ أَدْرِى ، فَإِنَّ اللَّهَ يَدْرِى ، إِنِّى سَمِعْتُ خَلِيلِى أَبَا الْقَاسِمِ صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِ وَسَلاَمُهُ يَقُولُ ، ثُمَّ بَكَى ، ثُمَّ قَالَ : إِنِّى سَمِعْتُ خَلِيلِى أَبَا الْقَاسِمِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« مَا مِنْ عَبْدٍ يَسْجُدُ لِلَّهِ سَجْدَةً إِلاَّ رَفَعَهُ اللَّهُ بِهَا دَرَجَةً ، وَحَطَّ عَنْهُ بِهَا خَطِيئَةً ». قَالَ فَقَالَ الأَحْنَفُ بْنُ قَيْسٍ : مَنْ أَنْتَ يَرْحَمُكَ اللَّهُ؟ قَالَ : أَبُو ذَرٍّ. قَالَ : فَتَقَاصَرَتْ إِلَىَّ نَفْسِى مِمَّا وَقَعَ فِى نَفْسِى عَلَيْهِ.
Tercemesi:
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Avf, ona Ebû'l-Muğîre, ona el-Evzâî, ona Harun b. Riâb şöyle haber verdi:
"el-Ahnef b. Kays Dımaşk Mescidine girdi. Bir adam çok fazla rukû ve secde yaptığını gördü. Vallahi bu adamın onları tek mi yoksa çift mi yaptığını görmeden buradan çıkmayacağım, dedi. Adam namazını bitirince kendisine dedi ki:
"- Ey Allah'ın kulu! Rukû ve secdelerini tek mi yoksa çift mi yaptığını biliyor musun?" Adam;
"- Ben bilmesem de hiç şüphesiz Allah biliyor. Ben, Allah'ın salât ve selamları üzerine olsun dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi, sonra ağladı. Ağlaması bitince, "Ben dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah için secde yapan bir kulu Allah mutlaka bir derece yükseltir ve onun bir günahını siler."
Bunun üzerine el-Ahnef b. Kays şöyle dedi:
"- Allah sana rahmetiyle muâmele etsin! Sen kimsin?"
"- Ben Ebû Zer'im."
Bunun üzerine içimde öyle duygular uyandı ki, kendimi küçük görmeye başladım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Salât 4642, 5/308
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Ebu Hasan Harun b. Riab et-Temimî (Harun b. Riab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Muğîra Abdülkuddüs b. Haccâc el-Havlânî (Abdulkuddüs b. Haccâc)
6. Muhammed b. Avf et-Tâî (Muhammed b. Avf b. Süfyan et-Tâî)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
8. Ebu Abdullah İshak b. Muhammed es-Sûsî (İshak b. Muhammed b. Yusuf b. Yakub)
Konular:
Abdest, abdest ve namaza teşvik
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Secde, secdenin fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150310, BS13416
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنِى أَبُو أَحْمَدَ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ الْحُسَيْنِ الْخَثْعَمِىُّ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ حَكِيمٍ الأَوْدِىُّ حَدَّثَنَا شُرَيْحُ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ يَعْنِى ابْنَ يُوسُفَ بْنِ أَبِى إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى الْبَرَاءُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَعْتَمِرَ أَرْسَلَ إِلَى أَهْلِ مَكَّةَ يَسْتَأْذِنُهُمْ لِيَدْخُلَ مَكَّةَ فَاشْتَرَطُوا عَلَيْهِ أَنْ لاَ يُقِيمَ بِهَا إِلاَّ ثَلاَثَ لَيَالٍ وَلاَ يَدْخُلَهَا إِلاَّ بِجُلُبَّانِ السِّلاَحِ وَلاَ يَدْعُوَ مِنْهُمْ أَحَدًا قَالَ فَأَخَذَ يَكْتُبُ الشَّرْطَ بَيْنَهُمْ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ كَتَبَ : هَذَا مَا قَاضَى عَلَيْهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ فَقَالُوا لَوْ عَلِمْنَا أَنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ لَمْ نَمْنَعْكَ وَلَبَايَعْنَاكَ وَلَكِنِ اكْتُبْ هَذَا مَا قَاضَى عَلَيْهِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ : :« أَنَا وَاللَّهِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَأَنَا وَاللَّهِ رَسُولُ اللَّهِ ». قَالَ : وَكَانَ لاَ يَكْتُبُ قَالَ فَقَالَ لِعَلِىٍّ :« امْحُ رَسُولَ اللَّهِ ». قَالَ عَلِىٌّ : وَاللَّهِ لاَ أَمْحَاهُ أَبَدًا. قَالَ :« فَأَرِنِيهِ ». فَأَرَاهُ إِيَّاهُ فَمَحَاهُ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- بِيَدِهِ فَلَمَّا دَخَلَ وَمَضَى الأَجَلُ أَتَوْا عَلِيًّا رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ فَقَالُوا : مُرْ صَاحِبَكَ فَلْيَرْتَحِلْ فَذَكَرَ ذَلِكَ عَلِىٌّ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« نَعَمْ أَرْتَحِلُ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ عُثْمَانَ الأَوْدِىُّ وَأَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ حَدِيثِ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِى زَائِدَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ بِمَعْنَاهُ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِىُّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ وَقَالَ فِى الْحَدِيثِ : فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- الْكِتَابَ وَلَيْسَ يُحْسِنُ يَكْتُبُ.
Tercemesi:
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu Ahmed el-Hâfız, ona Ebu Cafer Muhammed b. el-Hüseyin el-Has'amî, ona Ahmed b. Osman b. Hakîm el-Evdî, ona Şureyh b. Mesleme, ona İbrahim yani İbn Yusuf b. Ebu İshak, ona babası, ona Ebu İshak ona da el-Berâ (ra) rivayet etti:
Hz. Peygamber (sav) umre yapmak istediğinde Mekke'ye girmek için Mekke ehlinden izin istemek üzere elçi gönderdi. Mekkeliler, Peygamber'e Mekke'de ancak üç gece ikamet etmesini, Mekke'ye sadece silahları kınları içinde girmesini ve Mekkeliler'den hiçbir kimseyi davet etmemesini şart koştu. Râvî, bu şartları aralarından Ali b. Ebu Talib'in (ra) yazmaya başladığını söyledi. Ali b. Ebu Talib, 'Allah'ın elçisi Muhammed bu şartlar üzerine antlaşmıştır." yazdı. Müşrikler cevaben, 'Biz senin Allah'ın Rasulü olduğunu tasdik etmiş olaydık, seni [Ümre yapmaktan] engellemez ve elbette sana biat ederdik. Bu sebeple, 'Abdullah oğlu Muhammed bu şartlar üzerine antlaşmıştır' şeklinde yazmalısın', dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah'a yemin ederim ki! Ben Abdullah'ın oğlu Muhammed'im ve yine Allah'a yemin ederim ki Ben Allah'ın Resulüyüm." buyurdu. Râvî'nin dediğine göre Rasulullah bizzat yazmıyordu ve Hz. Peygamber Ali'ye "Rasulullah lafzını sil" buyurdu. Ali de 'Andolsun ki! Rasulullah lafzını asla silmem', dedi. Hz. Peygamber (sav), "Öyleyse onu bana göster!" buyurdu. Ali, o lafzı gösterince Hz. Peygamber (sav) de kendi eliyle Rasulullah lafzını sildi. [Ertesi yıl] Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye girip şart kıldıkları üç gün (ikamet süresi) geçince, Mekkeliler Ali'ye (ra) geldiler ve 'Arkadaşına hemen Mekke'den ayrılmasını söyle', dediler. Ali de bunu Rasulullah'a (sav) bildirince, Hz. Peygamber "Evet, ayrılıyorum", buyurdu. Buharî, bu hadisi Sahih adlı eserinde Ahmed b. Osman b. el-Evdî'den naklen rivayet etmiştir. Müslim, bu hadisi Zekeriyya b. Ebu Zâide'nin Ebu İshak'tan yaptığı manen rivayetle tahric etmiştir. Buharî de Abdullah b. Musa'nın İsrâîl'den onun da Ebu İshak'tan yaptığı rivayetle tahric etmiş ve hadis hakkında şöyle demiştir: Yazısı güzel olmadığı halde Rasulullah (sav) yazmaya başladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Nikah 13416, 13/478
Senetler:
()
Konular:
Ahit, Anlaşma, anlaşmalarda şartlara riayet,
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Biat, biat alımı
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, okuma, yazma bilmesi, ümmiliği
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
145944, BS009196
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ فُورَكَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مهْزَمٍ أَخْبَرْتِنِى كَرِيمَةُ بِنْتُ هَمَّامٍ الطَّائِيَّةُ قَالَتْ : كُنَّا فِى مَسْجِدِ الْحَرَامِ وَعَائِشَةُ فِيهِ فَجَلَسْنَا إِلَيْهَا فَقَالَتْ لَهَا امْرَأَةٌ : يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ مَا تَقُولِينَ فِى الْحِنَّاءِ وَالْخَضَابِ قَالَتْ : كَانَ خَلِيلِى لاَ يُحِبُّ رِيحَهُ. {ت} وَرَوَاهُ أَيْضًا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ كَرِيمَةَ بِمَعْنَاهُ فِى خِضَابِ الْحِنَّاءِ.
{ق} وَفِيهِ كَالدِّلاَلَةِ عَلَى أَنَّ الْحِنَّاءَ لَيْسَ بِطِيبٍ فَقَدْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يُحِبُّ الطِّيبَ وَلاَ يُحِبُّ رِيحَ الْحِنَّاءِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr Muhammed b. Hasan b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habib, ona Ebu Davud et-Tayâlisî, ona Muhammed b. Mihzem, ona da Kerime bt. Hemmam et-Tâniye'nin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Mescid-i Harâm'daydık. Aişe oradaydı. Onun yanına oturduk. Bir kadın ona 'ey Ümmülmüminin (Müminlerin annesi), kına ve boya hakkında ne dersin?'dedi. 'Eşim onun kokusunu sevmezdi' dedi."
(T) Aynı şekilde Yahya b. Ebu Kesir, ondan Kerime, kınanın boyası hakkında mana ile rivayette bulunmuştur.
(K) Burada kınanın, koku olmadığı manası var gibidir. (Çünkü) Rasulullah (sav) kokuyu severdi ancak kınanın kokusunu sevmezdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Hac 9196, 9/482
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Kerime bt. Hemmam el-Basriyye (Kerime bt. Hemmam)
3. Ebu Amr Muhammed b. Mihzem (Muhammed b. Mihzem)
4. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
5. Yunus b. Habib el-İclî (Yunus b. Habib b. Abdülkahir b. Abdülaziz b. Ömer b. Kays)
6. Abdullah b. Cafer el-İsbehânî (Abdullah b. Cafer b. Ahmed b. Faris)
7. Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Eşarî (Muhammed b. Hasan b. Fûrek)
Konular:
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, sevdiği-sevmediği şeyler
Süslenme, kına ile boyamak/sürünmek
Temizlik, Allah temizleri sever
عبد الرزاق عن معمر عن قتادة قال : وأخبرني عثمان الجزري عن مقسم عن ابن عباس قال : فادى النبي صلى الله عليه وسلم بأسارى بدر ، فكان فداء كل واحد منهم أربعة آلاف ، وقتل عقبة بن أبي معيط قبل الفداء ، فقام إليه علي بن أبي طالب فقتله صبرا ، قال : من للصبية يا محمد ! قال : النار.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
79549, MA009394
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر عن قتادة قال : وأخبرني عثمان الجزري عن مقسم عن ابن عباس قال : فادى النبي صلى الله عليه وسلم بأسارى بدر ، فكان فداء كل واحد منهم أربعة آلاف ، وقتل عقبة بن أبي معيط قبل الفداء ، فقام إليه علي بن أبي طالب فقتله صبرا ، قال : من للصبية يا محمد ! قال : النار.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cihâd 9394, 5/206
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Kasım Miksem b. Becere (Miksem b. Becere)
Konular:
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Savaş, Fidye, esiri kurtarmak için
Siyer, Bedir esirleri
عبد الرزاق عن معمر عن عثمان الجزري عن مقسم مولى ابن عباس قال معمر : وحدثني الزهري ببعضه قال : إن ابن أبي معيط وأبي [ بن ] خلف الجمحي التقيا ، فقال عقبة بن أبي معيط لابي بن خلف ، وكانا خليلين في الجاهلية ، وكان أبي بن خلف أتى النبي صلى الله عليه وسلم ، فعرض عليه السلام ، فلما سمع ذلك عقبة قال : لا أرضى عنك حتى تأتي محمدا فتتفل في وجهه ، وتشتمه وتكذبه ، قال : فلم يسلطه الله على ذلك ، فلما كان يوم بدر أُسِرَ عقبة بن أبي معيط في الاسارى ، فأمر النبي صلى الله عليه وسلم علي بن أبي طالب أن يقتله ، فقال عقبة : يا محمد ! من بين هؤلاء أقتل ؟ قال : نعم ، قال : لم ؟ قال : بكفرك ، وفجورك ، وعتوك على الله ورسوله ، قال معمر : وقال مقسم : فبلغنا - والله أعلم - أنه قال : فمن للصبية ؟ قال : النار ، قال : فقام إليه علي بن أبي طالب فضرب عنقه.
وأما أبي بن خلف فقال : والله لاقتلن محمدا ، فبلغ ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم ، فقال : بل أنا أقتله إن شاء الله ، قال : فانطلق رجل ممن سمع ذلك من النبي صلى الله عليه وسلم إلى أبي بن خلف ، فقيل : إنه لما قيل لمحمد صلى الله عليه وسلم ما قلت ، قال : بل أنا أقتله إن شاء الله ، فأفزعه ذلك ، وقال : أنشدك بالله أسمعته يقول ذلك ؟ قال : نعم ، فوقعت في نفسه ، لانهم لم يسمعوا رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول قولا إلا كان حقا ، فلما كان يوم أحد خرج أبي بن خلف مع المشركين ، فجعل يلتمس غفلة النبي صلى الله عليه وسلم ليحمل عليه ، فيحول رجل من المسلمين بينه وبين النبي صلى الله عليه وسلم ، فلما رأى ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لاصحابه : خلوا عنه ، فأخذ الحربة فجزله بها - يقول : رماه بها - فيقع في ترقوته ، تحت تسبغة البيضة ، وفوق الدرع ، فلم يخرج منه كبير دم ، واحتقن الدم في جوفه ، فجعل يخور كما يخور الثور ، فأقبل أصحابه ، حتى احتملوه وهو يخور ، وقالوا : ما هذا ؟ فوالله ما بك إلا خدش ، فقال : والله لو لم يصبني إلا بريقه لقتلني ، أليس قد قال : أنا أقتله إن شاء الله ، والله لو كان الذي بي بأهل [ ذي ] المجاز لقتلهم ، قال : فما لبث إلا يوما أو نحو ذلك حتى مات إلى النار فأنزل الله فيه (ويوم بعض الظالم على يديه) إلى قوله : (الشيطان للانسان خذولا) .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
80728, MA009731
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر عن عثمان الجزري عن مقسم مولى ابن عباس قال معمر : وحدثني الزهري ببعضه قال : إن ابن أبي معيط وأبي [ بن ] خلف الجمحي التقيا ، فقال عقبة بن أبي معيط لابي بن خلف ، وكانا خليلين في الجاهلية ، وكان أبي بن خلف أتى النبي صلى الله عليه وسلم ، فعرض عليه السلام ، فلما سمع ذلك عقبة قال : لا أرضى عنك حتى تأتي محمدا فتتفل في وجهه ، وتشتمه وتكذبه ، قال : فلم يسلطه الله على ذلك ، فلما كان يوم بدر أُسِرَ عقبة بن أبي معيط في الاسارى ، فأمر النبي صلى الله عليه وسلم علي بن أبي طالب أن يقتله ، فقال عقبة : يا محمد ! من بين هؤلاء أقتل ؟ قال : نعم ، قال : لم ؟ قال : بكفرك ، وفجورك ، وعتوك على الله ورسوله ، قال معمر : وقال مقسم : فبلغنا - والله أعلم - أنه قال : فمن للصبية ؟ قال : النار ، قال : فقام إليه علي بن أبي طالب فضرب عنقه.
وأما أبي بن خلف فقال : والله لاقتلن محمدا ، فبلغ ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم ، فقال : بل أنا أقتله إن شاء الله ، قال : فانطلق رجل ممن سمع ذلك من النبي صلى الله عليه وسلم إلى أبي بن خلف ، فقيل : إنه لما قيل لمحمد صلى الله عليه وسلم ما قلت ، قال : بل أنا أقتله إن شاء الله ، فأفزعه ذلك ، وقال : أنشدك بالله أسمعته يقول ذلك ؟ قال : نعم ، فوقعت في نفسه ، لانهم لم يسمعوا رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول قولا إلا كان حقا ، فلما كان يوم أحد خرج أبي بن خلف مع المشركين ، فجعل يلتمس غفلة النبي صلى الله عليه وسلم ليحمل عليه ، فيحول رجل من المسلمين بينه وبين النبي صلى الله عليه وسلم ، فلما رأى ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لاصحابه : خلوا عنه ، فأخذ الحربة فجزله بها - يقول : رماه بها - فيقع في ترقوته ، تحت تسبغة البيضة ، وفوق الدرع ، فلم يخرج منه كبير دم ، واحتقن الدم في جوفه ، فجعل يخور كما يخور الثور ، فأقبل أصحابه ، حتى احتملوه وهو يخور ، وقالوا : ما هذا ؟ فوالله ما بك إلا خدش ، فقال : والله لو لم يصبني إلا بريقه لقتلني ، أليس قد قال : أنا أقتله إن شاء الله ، والله لو كان الذي بي بأهل [ ذي ] المجاز لقتلهم ، قال : فما لبث إلا يوما أو نحو ذلك حتى مات إلى النار فأنزل الله فيه (ويوم بعض الظالم على يديه) إلى قوله : (الشيطان للانسان خذولا) .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Meğâzî 9731, 5/355
Senetler:
1. Ebu Kasım Miksem b. Becere (Miksem b. Becere)
Konular:
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kur'an, Nüzul sebebleri
Siyer, Bedir esirleri
Siyer, hicret, öncesinde Mekke ve hatıralar
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
Tarihsel Şahsiyetler, Ümeyye b. Halef