Giriş

Kibriya, benim ridâm; azamet ise, benim izârımdır.


Açıklama: Kibriya ve azamet, her ikisi de ululuk, yücelik manalarına gelmektedir. Rida (vücudun üst tarafına), izar (vücudun alt tarafına) giyilen elbisedir. Allah Teala'nın teşbih ile giysiler üzerinden verdiği mesaj dikkat çekicidir. Esasında giysiler yoluyla insanlar arasında üstünlük, kibir gibi durumların olmayacağını, yüceliğin esas sahibi kendisi olduğunu bildiren bir teşbihtir.

    Öneri Formu

O, rahmândır ve rahîmdir


    Öneri Formu
52963 KK1/3 Fatiha, 1, 3

Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin. Allah asla sözünden dönmez.


    Öneri Formu
53016 KK3/9 Âl-i İmrân, 3, 9

Bize İsâm b. Hâlid rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Harîz b. Osman, Sa’d b. Mersed er-Rahabî’den rivayet etti. Sa’d b. Mersed şöyle dedi: Abdurrahman b. Havşeb’den, onun da Sevbân b. Şehr el-Eş‘arî’den rivayet ettiğini işittim: Abdülmelik ile birlikte Deyrü’l-Merran’da tahtında otururken Küreyb b. Ebrehe’den şunları duydum: Abdülmelik kibirden bahsetti. Küreyb bunun üzerine şöyle dedi: Ebu Reyhâne’yi şöyle derken işittim: Rasullah’ın (sav) şu söylediğini duydum: "Kibir asla cennete giremez." Oradaki birisi şöyle dedi: 'Ey Allah’ın resulü! Kırbacımın kayışı ve terliğimin tokasının güzel olması hoşuma gider.' Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bu kibir değildir. Yüce Allah güzeldir ve güzeli sever. Kibir hak yoldan şaşmak ve başkalarını hor görmektir. Bu hadisteki 'hablân' kelimesiyle 'kırbaç bağı kastedilmektedir."


    Öneri Formu
64848 HM017339 İbn Hanbel, IV, 133

Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî imlâ yoluyla, ona Ebû Saîd Ahmed b. Muhammed b. Ziyâd el-Basrî hicrî 340 yılında Mekke’de Mescid-i Haram’da, ona el-Abbas b. Abdullah et-Terkufî, ona Ebû Müshir Abdul’a’lâ b. Müshir, ona Saîd b. Abdülaziz, ona Rabîa b. Yezîd, ona Ebû İdris el-Havlânî, ona Ebû Zerr el-Ğifârî (ra), ona da Rasûlullah (sav) Cenâb-ı Hakk’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Ben zulmü kendime haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Dolayısıyla birbirinize zulmetmeyin! Ey kullarım! Sizler gece ve gündüz hatâ edersiniz, ben de bütün günahları bağışlarım; ve aldırmam. Dolayısıylal benden mağfiret isteyin ki, sizi bağışlayayım. Ey kullarım! Benim doyurduklarım dışında hepiniz açsınız; benden rızık isteyin ki, size rızık vereyim. Ey kullarım! Benim giydirdiklerim dışında hepiniz çıplaksınız; benden sizi giydirmemi isteyin ki, giyecek vereyim. Ey kullarım! Şayet sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insiniz ve cinniniz, sizden en müttakî olan birinin kalbi gibi olsanız bile, bu benim mülkümde hiçbir şeyi ziyadeleştirmez. Ey kullarım! Şayet sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insiniz ve cinniniz, sizden en günahkâr olan birinin kalbi gibi olsanız bile, bu benim mülkümden hiçbir şeyi eksiltmez. Ey kullarım! Şayet sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insiniz ve cinniniz, bir meydanda toplanıp benden istekte bulunsanız ve ben de herkese istediği her şeyi tek tek versem, bu, benim mülkümden ancak bir iğnenin denize batırılıp (çıkarıldığı) zaman o denizde meydana getirdiği eksiklik kadar bir noksanlık doğurur. Ey kullarım! Şu sizin amellerinizi ben sizin için saklıyorum, dolayısıyla kim hayır bulursa, Allah’a hamd etsin! Hayırdan başka bir şeyle karşılaşan da, kendi nefsinden başka kimseyi kınamasın!" [Bunu Müslimes-Sahîh’de Ebû Bekir b. İshak es-Sağânî vasıtasıyla Ebû Müshir’den rivâyet etmiştir.]


    Öneri Formu
148438 BS011614 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 148

Allah Teala şöyle buyurur: Ben, kulumun hakkımdaki zannı üzereyim.


    Öneri Formu


    Öneri Formu
165553 EM000859 Buhari, Edebü'l-Müfred, 381


    Öneri Formu
78605 MA009089 Musannef- i Abdurrezzak, V, 90


    Öneri Formu
79600 MA009413 Musannef-i Abdurrezzak, V, 213


    Öneri Formu
87961 MA019982 Musannef-i Abdurrezzak, XI, 82