Giriş

Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.


    Öneri Formu
53703 KK2/184 Bakara, 2, 184


Açıklama: Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde Âşûrâ orucunu hem kendisi tutmuş hem de sahabeye tutmalarını emretmişti. Bu rivayet ve benzeri rivayetlerde de belirtildiği gibi Ramazan orucunu farz kılan Bakara, 2/185. ayetin inmesiyle birlikte, Âşûrâ orucu nafile oruç olarak müminlerin isteğine bırakıldı.

    Öneri Formu
63592 HM015556 İbn Hanbel, III, 422


Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.

    Öneri Formu
70795 HM021693 İbn Hanbel, V, 152


Açıklama: Allah Rasûlü Rabbimizin biz kullarına karşı rahmetini ve bağışlamasını pek çok hadislerinde dile getirmiştir. Burada da İslam’ın en önemli ibadetlerinden üçünü yapan müminin Allah katında farklı bir değeri olduğuna işaret ederek başka kusur ve hataları olsa da o müminin, bu ibadetleri yapmayan ve kendilerine Allah’ın bağış ve merhametinin olmadığı diğer kullara göre farklı muamele ederek bunlardan hoşnut olacağını ifade etmektedir. Allah’ın hoşnut olduğu müminler ise en büyük mükâfatla, yani cennetle ödüllendirilecekleri bilinen bir husustur. Hz. Peygamber’in ikinci sırada belirttiği kusur örtme meselesi diğer meşhur hadislerde biraz farklıdır. Burada olduğu gibi “dünyada Allah’ın hatalarını örttüğü kul” olarak değil, “Bir kulu gördüğü veya bildiği diğer kulun hatalarını örterse, Allah da okulun kıyamette hatalarını/günahlarını örter” şeklinde rivayet edilmiştir. Dördüncü hadisin de diğer meşhur rivayetleri şu şekildedir: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.

    Öneri Formu
74406 HM025634 İbn Hanbel, VI, 145