165 Kayıt Bulundu.
Bana İshak, ona Ebu Âmir el-Akadî, ona Kurre, ona da Ebu Cemre şöyle rivâyet etmiştir: "Abdullah b. Abbas’a 'Benim, içinde şıra yapılan bir testim var, onu tatlı olarak içiyorum. Eğer onu çokça içer, sonra da gidip bir cemaatin arasında uzun süre oturursam, (sarhoşlar gibi) rezil duruma düşmekten korkarım' dedim. İbn Abbas da şöyle dedi: Rasulullah'a (sav.) Abdülkays heyeti geldi. Hz. Peygamber (sav.) gelenleri 'Hoş geldiniz. Allah utandırmasın ve pişman etmesin!' diyerek karşıladı. Gelenler 'Ey Allah’ın Rasulü; sizinle bizim aramızda Mudar kabilesinin müşrikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla sana ancak haram aylarda gelebiliyoruz. Bu bakımdan bize açık ve kesin şeyler emret ki, onları yaptığımızda cennete girelim ve geride bıraktıklarımıza onları haber verelim' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.) şöyle buyurdu:" "Ben size dört şeyi emrediyor ve dört şeyi de yasaklıyorum. Size önce Allah’a imanı emrediyorum. biliyor musunuz, Allah'a iman nedir? Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir. Sonra size namaz kılmayı, zekât vermeyi, Ramazan'da oruç tutmayı ve bir de ganimetin beşte birini vermenizi emrediyorum. Ayrıca size dübbâ (kurumuş kabaktan yapılan şarap testisi), nakîr (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan şarap fıçısı), hantem (şarap küpü) ve müzeffet (içi ziftle kaplanmış şarap kabı) denilen kapları kullanmanızı da yasaklıyorum."
Açıklama: Burada zikredilen kapların hepsi de içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, bu kapların daha önce şarap için kullanılmış olmasıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, bilahare içine konulan sıvı bir maddeye kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak bu yasak, bilâhare Büreyde hadîsi ile kaldırılmıştır.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona da Ebu Cemre şöyle rivayet etmiştir: Ben, İbn Abbas ile insanlar arasında tercümanlık yapıyordum. İbn Abbas şöyle anlattı: Abdülkays oğulları heyeti Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna gelmişlerdi. Hz. Peygamber (sav), "Kim bu heyet -ya da kim bu insanlar-?" diye sordu. Onlar da, 'Rabîa'yız' dediler. Hz. Peygamber (sav), "Cemâate -veya heyete- merhaba, hoş geldiniz. Allah utandırmasın ve pişman etmesin" dedi. Onlar, 'Biz uzak yerden geliyoruz. Bizimle senin aranda Mudar kafilerinin şu kabilesi var. Bu yüzden ancak haram aylarda sana gelebiliyoruz. Bize öyle şeyler söyle ki, geride bıraktıklarımıza onları haber verelim ve o sayede cennete girelim' dediler. Hz. Peygamber (sav) de, onlara dört şeyi emretti, dört şeyi de yasakladı. Onlara, aziz ve celil olan Allah'ın birliğine iman etmelerini emretti. Sonra da, "Allah'ın birliğine iman etmek ne demek, bilir misiniz?" diye sordu. Onlar, 'En doğrusunu Allah ve rasulü bilir' dediler. Hz. Peygamber (sav) şöyle devam etti: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın rasulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan (orucunu) tutmak ve ganimetin beşte birini vermektir." Ayrıca Rasûlullah (sav) onlara dübbâı (kuru kabağın içi oyularak yapılan su kabı), hantemi (topraktan yapılan su testisi), müzeffeti (içi ziftle kaplanmış kap) ve nakîri (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan su kabı) yasakladı. Râvi Şube, nakîr kelimesini bazen mukayyer diye telaffuz ederdi. Sonra şöyle buyurdu: "Bunları aklınızda tutun ve geride bıraktıklarınıza haber verin."
Bize Kuteybe b. Said, ona Abbad b. Abbad, ona Ebu Cemra, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: Abdulkays heyeti Rasulullah’ın (sav) huzuruna gelerek: 'Bizler Rabia’nın filan kolundanız, sana ancak haram ayda ulaşıp gelebiliyoruz. Bu sebeple bize, senden öğrenip geride bıraktıklarımızı da kendisine davet edeceğimiz bir şey(ler) emir buyur' dediler. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Size dört hususu emrediyor ve dört hususu yasaklıyorum. Allah’a iman –sonra Allah’a imanı, onlara Allah’tan başka ilah olmadığına, şüphesiz benim Allah’ın Rasulü olduğuma şehadet getirmektir diye açıkladı-, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek ve aldığınız ganimetlerin beşte birini bana tam olarak ödemenizi emrediyorum. Buna karşılık sizlere kabağı sırlı testileri, içleri ziftle sıvanmış ve oyulmuş kapları (içki içmek için vaktiyle kullanıldıklarından) yasaklıyorum."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona İsmail b. Uleyye, ona Ebu Hayyân, ona da Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Bir gün Rasulullah (sav) insanların arasında iken Bir adam O’na gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İman, Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Allah’a kavuşmaya inanman, bir de son dirilmeye inanmandır' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İslam nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İslam; Allah’a ibadet etmen, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaman, farz namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İhsan nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İhsan; Allah’a onu görüyorsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmesen de şüphesiz O, seni görür' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır' diye sordu. Rasulullah (sav) 'Bu hususta sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Lakin ben sana kıyametin alametlerinden haber vereyim: Cariye, kendi efendisini doğurduğu zaman işte kıyametin alametlerinden birisi budur. Koyun çobanları yüksek bina yapmakta birbirleri ile yarıştığı zaman, işte bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyametin kopma zamanı Allah’tan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir' buyurdu, sonra 'Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.' [Lokman, 31/34] ayetini okudu"
Bize İshak, ona Cerir, ona Ebu Hayyân, ona da Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Bir gün Rasulullah (sav), meydanda, insanlar içinde oturuyordu. Derken yürüyerek bir adam geldi 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'İman Allah'a, meleklerine, peygamberlerine ve Allah'a kavuşmaya inanman ve yine öldükten sonra son dirilmeye inanmandır' diye cevap verdi. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İslam nedir?' diye sordu. Rasulullah (sav) 'İslâm Allah'a kulluk etmen ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazı kılman, farz kılınan zekâtı vermen ve ramazanda oruç tutmandır' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! İhsan nedir?' diye sordu. Rasulallah (sav) 'İhsan, Allah'ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen Allah'ı görmesen de şüphesiz O seni görür' buyurdu. Adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet ne zaman?' dedi. Rasulullah (sav) 'Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Lâkin ben sana onun alametlerini haber vereceğim. Kadın kendi efendisini doğurduğu zaman, işte bu, kıyametin alametlerindendir. Yalın ayaklı, çıplak kimseler, insanların başına yönetici olduklarında, işte bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyametin vakti, Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği beş gaip (bilinmez) içindedir' buyurdu ve 'Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.' [Lokman, 31/34] ayetini okudu. Sonra adam ayrılıp gitti. Rasulullah (sav) 'Onu bana geri getirin' buyurdu. Sahâbîler onu geri çevirmek için aradılar, fakat hiçbir şey göremediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Bu Cibril'di, insanlara dinlerini öğretmek için geldi' buyurdu"