Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53705, KK2/185
Hadis:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Tercemesi:
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Bakara 2/185, /
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, takdiri
HAMD VE ŞÜKÜR
Hasta, Oruç, hastanın orucu
İslam, İslamın Şartları
İslam, kolaylık dinidir
Kavramlar, furkan
KTB, ORUÇ
Kur'an, hidayet ve kurtuluş rehberi
Oruç,
Oruç, farziyeti
Oruç, orucun kazası
Oruç, Ramazan ayı, yirmidokuz gün
Oruç, seferde
ÖZÜRLÜLÜK VE İBADETLER
Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
54768, KK7/156
Hadis:
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَـذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَـا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَـاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Tercemesi:
Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, A'râf 7/156, /
Senetler:
()
Konular:
Ahiret
Allah İnancı, azabı çetindir
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Allah İnancı, mülk Allah'a aittir / mülkünde tasarrufu
Dua
Dua ayetleri
Dua, Allah'ı yardıma çağırmak
Dua, Kur'an'da geçen dualar
İbadet, Zekat
İman
İman, Esasları, Kitaplara iman
İman, Esasları: Kader, Allah'ın dilemesi/meşîet
İslam, İslamın Şartları
KTB, İMAN
KTB, KADER
Kulluk, Allah'ın Azabından Sakınmak (Takvâ)
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Zekat, farziyeti
O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57207, KK30/38
Hadis:
فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Tercemesi:
O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Rûm 30/38, /
Senetler:
()
Konular:
Akraba, akrabalık bağları
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Haklar, haklara saygı
Haklar, İnsan hakları
İbadet, Zekat
İslam, İslamın Şartları
Kulluk, Allah'ın rızasını istemek
Kurtuluş, Mutluluk, ahirette ve dünyada büyük kurtuluş
Salih Amel, Allah'ın razı olacağı ameller
Zekat, farziyeti
Zekat, Sadaka, Fitre
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
Bize Bağdat’ta Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişrân el-Adl, ona Ebû Ca’fer Muhammed b. Amr b. el-Bahterî er-Razzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah b. Yezîd, ona Yûnus b. Muhammed, ona Mu’temir b. Süleyman, ona babası, ona da Yahyâ b. Ya’mer şöyle haber vermiştir: Ben ibn Ömer’e,
“- Ya Ebâ Abdurrahman, bazıları ‘kader yoktur’ diye iddia ediyorlar” dedim. O,
“- Şu anda aramızda onlardan biri var mı?” diye sordu. Ben,
“– Yok” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi:
“- Onlarla karşılaştığında benim şu sözlerimi kendilerine ilet: İbn Ömer sizden uzaktır, bu fikirden Allah’a sığınmaktadır. Bu düşüncenizle siz de ondan uzaksınız. Zira ben Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediğini duydum:
“Biz Allah Rasûlü’nün (sav) yanında otururken ansızın üzerinde yolculuk görünümü bulunmayan bir adam çıkageldi. Üstelik o kişi Medine halkından da değildi. Safları geçip öne doğru ilerledi ve her birimizin namazda diz çöküp oturduğu gibi Rasûlullah’ın (sav) önüne diz çöktü. Sonra da elini Rasûlullah’ın (sav) dizleri üzerine koydu. Hemen söze başladı:
“- Ey Muhammed, İslam nedir?” diye sordu. Allah Rasûlu (sav), “- İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Beyt’i (Kâbe’yi) haccetmen, umre yapman, cünüp olduğunda gusletmen, abdesti tam olarak alman ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam tekrar;
“– Ben bunu söylersem Müslüman olur muyum?” deyince, Rasûlullah (sav),
“– Evet” buyurdu. Bunun üzerine adam,
“– Doğru söyledin” dedi.
Sonra İbn Ömer (Cibril hadisi diye bilinen) hadisin devamını da zikretti. Müslim Sahih’inde bu rivayetin tamamını Hacâc b. eş-Şâir, Yûnus b. Muhammed tarîkıyla rivayet etmiştir. Ancak hadisi bu metniyle rivayet etmemiştir.
Açıklama: Cibril hadisi olarak bilinen hadisin devamında hadiste sözü edilen kişi, “İslam nedir?” sorusundan sonra “iman nedir? ihsan nedir?” sorularını sorar. Hz. Peygamber ilgili rivayetlerde geçen cevapları verir. Arkasından da o şahıs “kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar ve Hz. Peygamber “Sorulan sorandan (ben senden) daha bilgili değilim” cevabını verir ve bazı kıyamet alametlerini ona haber verir. Adam kalkıp gidince Rasûlüllah (s.) o gelenin Cibrîl olduğunu ve dini öğretmek için geldiğini haber verir. Tercümesini verdiğimiz ihtisar edilmiş rivayet o uzunca rivayete işaret etmektedir. Özellikle Müslim’in belirtilen tarikle gelen rivayetinde “İman nedir?” sorusunun cevaplarını zikrederken Hz. Peygamber “kadare imanı” da söylemiştir. İşte İbn Ömer kaderi inkâr edenlere babasından naklettiği bu meşhur hadisi delil getirerek cevap vermiştir. Dolayısıyla selef alimlerinin ve sonraki dönemde Ehl-i Sünnet imamlarının da iman esasları arasında saydığı kadere iman konusunu kabul etmeyenleri sert bir dille eleştirmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
145577, BS008826
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بِشْرَانَ الْعَدْلُ بِبَغْدَادَ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ الْبَخْتَرِىِّ الرَّزَّازُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ هُوَ ابْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ قَالَ قُلْتُ لاِبْنِ عُمَرَ : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّ قَوْمًا يَزْعُمُونَ أَنْ لَيْسَ قَدَرٌ.
قَالَ : فَهَلْ عِنْدَنَا مِنْهُمْ أَحَدٌ قَالَ قُلْتُ : لاَ. قَالَ : فَأَبْلِغْهُمْ عَنِّى إِذَا لَقِيتَهُمْ أَنَّ ابْنَ عُمَرَ بَرِىءٌ إِلَى اللَّهِ مِنْكُمْ ، وَأَنْتُمْ بُرَءَاءُ مِنْهُ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُولُ : بَيْنَمَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- إِذْ جَاءَ رَجُلٌ عَلَيْهِ سِحْنَاءُ سَفَرٍ وَلَيْسَ مِنْ أَهْلِ الْبَلَدِ يَتَخَطَّى حَتَّى وَرَكَ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- كَمَا يَجْلِسُ أَحَدُنَا فِى الصَّلاَةِ ، ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ مَا الإِسْلاَمُ؟ قَالَ :« أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ، وَأَنْ تُقِيمَ الصَّلاَةَ ، وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ ، وَتَحُجَّ الْبَيْتَ ، وَتَعْتَمِرَ ، وَتَغْتَسِلَ مِنَ الْجَنَابَةِ ، وَتُتِمَّ الْوُضُوءَ ، وَتَصُومَ رَمَضَانَ ». قَالَ : فَإِنْ قُلْتُ هَذَا فَأَنَا مُسْلِمٌ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : صَدَقْتَ وَذَكَرَ الْحَدِيثَ. رَوَاهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ عَنْ حَجَّاجِ بْنِ الشَّاعِرِ عَنْ يُونُسَ بْنِ مُحَمَّدٍ إِلاَّ أَنَّهُ لَمْ يَسُقْ مَتْنَهُ.
Tercemesi:
Bize Bağdat’ta Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişrân el-Adl, ona Ebû Ca’fer Muhammed b. Amr b. el-Bahterî er-Razzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah b. Yezîd, ona Yûnus b. Muhammed, ona Mu’temir b. Süleyman, ona babası, ona da Yahyâ b. Ya’mer şöyle haber vermiştir: Ben ibn Ömer’e,
“- Ya Ebâ Abdurrahman, bazıları ‘kader yoktur’ diye iddia ediyorlar” dedim. O,
“- Şu anda aramızda onlardan biri var mı?” diye sordu. Ben,
“– Yok” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi:
“- Onlarla karşılaştığında benim şu sözlerimi kendilerine ilet: İbn Ömer sizden uzaktır, bu fikirden Allah’a sığınmaktadır. Bu düşüncenizle siz de ondan uzaksınız. Zira ben Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediğini duydum:
“Biz Allah Rasûlü’nün (sav) yanında otururken ansızın üzerinde yolculuk görünümü bulunmayan bir adam çıkageldi. Üstelik o kişi Medine halkından da değildi. Safları geçip öne doğru ilerledi ve her birimizin namazda diz çöküp oturduğu gibi Rasûlullah’ın (sav) önüne diz çöktü. Sonra da elini Rasûlullah’ın (sav) dizleri üzerine koydu. Hemen söze başladı:
“- Ey Muhammed, İslam nedir?” diye sordu. Allah Rasûlu (sav), “- İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şehâdet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Beyt’i (Kâbe’yi) haccetmen, umre yapman, cünüp olduğunda gusletmen, abdesti tam olarak alman ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam tekrar;
“– Ben bunu söylersem Müslüman olur muyum?” deyince, Rasûlullah (sav),
“– Evet” buyurdu. Bunun üzerine adam,
“– Doğru söyledin” dedi.
Sonra İbn Ömer (Cibril hadisi diye bilinen) hadisin devamını da zikretti. Müslim Sahih’inde bu rivayetin tamamını Hacâc b. eş-Şâir, Yûnus b. Muhammed tarîkıyla rivayet etmiştir. Ancak hadisi bu metniyle rivayet etmemiştir.
Açıklama:
Cibril hadisi olarak bilinen hadisin devamında hadiste sözü edilen kişi, “İslam nedir?” sorusundan sonra “iman nedir? ihsan nedir?” sorularını sorar. Hz. Peygamber ilgili rivayetlerde geçen cevapları verir. Arkasından da o şahıs “kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorar ve Hz. Peygamber “Sorulan sorandan (ben senden) daha bilgili değilim” cevabını verir ve bazı kıyamet alametlerini ona haber verir. Adam kalkıp gidince Rasûlüllah (s.) o gelenin Cibrîl olduğunu ve dini öğretmek için geldiğini haber verir. Tercümesini verdiğimiz ihtisar edilmiş rivayet o uzunca rivayete işaret etmektedir. Özellikle Müslim’in belirtilen tarikle gelen rivayetinde “İman nedir?” sorusunun cevaplarını zikrederken Hz. Peygamber “kadare imanı” da söylemiştir. İşte İbn Ömer kaderi inkâr edenlere babasından naklettiği bu meşhur hadisi delil getirerek cevap vermiştir. Dolayısıyla selef alimlerinin ve sonraki dönemde Ehl-i Sünnet imamlarının da iman esasları arasında saydığı kadere iman konusunu kabul etmeyenleri sert bir dille eleştirmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Hac 8826, 9/276
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
3. Ebu Mu'temir Süleyman b. Tarhân et-Teymî (Süleyman b. Tarhân)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Ebu Muhammed Yunus b. Muhammed el-Müeddib (Yunus b. Muhammed b. Müslim)
6. Muhammed b. Ebu Davud el-Münadi (Muhammed b. Ubeydullah b. Yezid)
7. İsmail b. Muhammed es-Saffar (İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Salih b. Abdurrahman)
8. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Gusül, cünüplük
Gusül, gerektiren haller
Hac, farziyyeti
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, islam nedir?
İslam, İslamın Şartları
Namaz, Farziyeti
Oruç, farziyeti
Tevhid, İslam inancı
Umre
Zekat, farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7807, İM000070
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّازِىُّ عَنِ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ فَارَقَ الدُّنْيَا عَلَى الإِخْلاَصِ لِلَّهِ وَحْدَهُ وَعِبَادَتِهِ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَإِقَامِ الصَّلاَةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ مَاتَ وَاللَّهُ عَنْهُ رَاضٍ » . قَالَ أَنَسٌ وَهُوَ دِينُ اللَّهِ الَّذِى جَاءَتْ بِهِ الرُّسُلُ وَبَلَّغُوهُ عَنْ رَبِّهِمْ قَبْلَ هَرْجِ الأَحَادِيثِ وَاخْتِلاَفِ الأَهْوَاءِ وَتَصْدِيقُ ذَلِكَ فِى كِتَابِ اللَّهِ فِى آخِرِ مَا نَزَلَ يَقُولُ اللَّهُ ( فَإِنْ تَابُوا ) قَالَ خَلَعُوا الأَوْثَانَ وَعِبَادَتَهَا ( وَأَقَامُوا الصَّلاَةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ ) وَقَالَ فِى آيَةٍ أُخْرَى ( فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلاَةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِى الدِّينِ ) (حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى الْعَبْسِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّازِيُّ، عَنِ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ، مِثْلَهُ)
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî, ona Ebu Ahmed, ona Ebu Cafer er-Râzî, ona Rabî' b. Enes, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), "Bir olan Allah'a karşı ihlas üzere, ibadetinde ona bir şeyi şirk koşmayarak, namazı kılarak ve zekatı vererek dünyadan ayrılan, Allah'ın ondan razı olmuş iken ölmüştür" buyurdu.
Bu, batıl dinlerin ve çeşitli sapık görüşlerin ortaya çıkmasından önce peygamberlerin getirdikleri ve rablerinden tebliğ ettikleri dindir. Bunun Allah'ın Kitâb'ından delili, Cenâb-ı Hakk'ın indirdiği son ayetlerden olan "Eğer tevbe ederlerse" ayetidir. Onların putları ve onlara ibadeti terk etmelerini murad etmiştir. "Namazı kılar ve zekatı verirlerse" ayeti de bu konu ile alakalıdır. Ayetin sonunda "Eğer tövbe eder, namazı kılar ve zekatı verirlerse dinde kardeşlerinizdirler" buyurmuştur.
Bize Ebu Hâtim, ona Ubeydullah b. Musa el-Absî, ona Ebu Cafer er-Râzî, ona da Rabî' b. Enes benzeri bir hadis rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 9, /26
Senetler:
()
Konular:
Din, din eksikliği
İHLAS VE SAMİMİYET
İhlas, ihlas ve samimiyet
İslam, İslamın Şartları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25568, N003978
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ عَنْ شُعَيْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ لَمَّا تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ بَعْدَهُ وَكَفَرَ مَنْ كَفَرَ مِنَ الْعَرَبِ قَالَ عُمَرُ يَا أَبَا بَكْرٍ كَيْفَ تُقَاتِلُ النَّاسَ وَقَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فَمَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فَقَدْ عَصَمَ مِنِّى مَالَهُ وَنَفْسَهُ إِلاَّ بِحَقِّهِ وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ » . قَالَ أَبُو بَكْرٍ لأُقَاتِلَنَّ مَنْ فَرَّقَ بَيْنَ الصَّلاَةِ وَالزَّكَاةِ فَإِنَّ الزَّكَاةَ حَقُّ الْمَالِ فَوَاللَّهِ لَوْ مَنَعُونِى عَنَاقًا كَانُوا يُؤَدُّونَهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَقَاتَلْتُهُمْ عَلَى مَنْعِهَا . قَالَ عُمَرُ فَوَاللَّهِ مَا هُوَ إِلاَّ أَنْ رَأَيْتُ اللَّهَ شَرَحَ صَدْرَ أَبِى بَكْرٍ لِلْقِتَالِ فَعَرَفْتُ أَنَّهُ الْحَقُّ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Muhammed b. Muğire, ona Osman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) vefat ettiğinde ve ondan sonra Ebu Bekir halife olduğundan Araplar'dan bazıları dinden döndüler. Ömer, "Rasulullah’ın (sav), 'Allah'tan başka ilah yoktur demelerine dek insanlarla savaşmakla emrolundum. Allah'tan başka ilah yoktur diyen malını ve canını benden korumuş olur. Allah'ın hakkı ise hariçtir. Onun hesabı Allah’a kalmıştır' buyurmuşken insanlarla nasıl savaşırsın?" dedi. Ebu Bekir de "Namaz ile zekâtı birbirinden ayıranlara karşı muhakkak savaşacağım. Zira zekât malın hakkıdır. Vallahi! Rasulullah'a (sav) verdikleri bir deve yularını bana vermeseler bunun verilmemesinden dolayı onlara karşı savaşırım" dedi. (Bunun üzerine) Ömer, "Vallahi! Allah'ın, Ebu Bekir'in gönlüne savaş için ilham verdiğini görünce onun hak üzere olduğunu anladım" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Muhârebe 1, /2348
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
3. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
6. Ebu Amr Osman b. Kesir el-Kuraşî (Osman b. Said b. Kesir b. Dinar)
7. Ahmed b. Muhammed el-Ezdi (Ahmed b. Muhammed b. Muğira b. Sinan)
Konular:
Cihad, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
İrtidat, Hz. Ebu Bekir'in uygulaması
İslam, İslamın Şartları
KTB, TEVHİD
Tevhid, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38761, DM000676
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : لَمَّا نُهِينَا أَنْ نَبْتَدِئَ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- كَانَ يُعْجِبُنَا أَنْ يَقْدُمَ الْبَدَوِىُّ وَالأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- وَنَحْنُ عِنْدَهُ ، فَبَيْنَا نَحْنُ كَذَلِكَ إِذْ جَاءَ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« صَدَقَ ». قَالَ : فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« نَعَمْ ». قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« صَدَقَ ». قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« نَعَمْ ». قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« صَدَقَ ». قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« صَدَقَ ». قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« نَعَمْ ». قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« صَدَقَ ». قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« نَعَمْ ». قَالَ : فَوَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئاً وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ. قَالَ : ثُمَّ وَثَبَ الأَعْرَابِىُّ ، فَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ »
Tercemesi:
Bize Ali b. Abülhamîd, ona Süleyman b. el-Mugîre, ona Sâbit, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) soru sorarak bir söz açmamızı yasaklanmıştı. Bu nedenle bedevilerden akıllı birinin gelip biz yanındayken Hz. Peygamber'e (sav) soru sorması bizim hoşumuza gidiyordu. Biz yine Hz. Peygamber'in (sav) yanında otururken bir bedevi gelip Hz. Peygamber'in (sav) önünde diz çöktü. "Ey Muhammed! Senin elçin bize geldi. Bize Allah'ın seni gönderdiğini iddia etti." dedi. Hz. Peygamber (sav) "Evet, doğru söylemiş" buyurdu. Bedevî "Gökyüzünü yükselten, yeryüzünü yayan, dağları diken kimse hakkı için söyle! Seni Allah mı gönderdi?" deyince Hz. Peygamber "Evet" buyurdu. Bedevî "Senin elçin bize gelip bir günde beş vakit namaz olduğunu söyledi" deyince Hz. Peygamber "Doğru söylemiş" buyurdu. Bedevî "Seni gönderen hakkı için söyle bunu sana Allah mı emretti?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet" buyurdu. Bundan sonra bedevî "Senin elçin bize yıl içinde bir ay oruç tutmamız gerektiğini söyledi" deyince Hz. Peygamber (sav) "Doğru söylemiş" buyurdu. Bedevî "Seni gönderen hakkı için söyle! Sana bunu Allah mı emretti?" deyince Hz. Peygamber (sav) "Evet" buyurdu. Bedevî "Senin elçin mallarımızdan zekat vermemiz gerektiğini söyledi" deyince Hz. Peygamber (sav) "Doğru söylemiş" buyurdu. Bedevî "Seni gönderen Allah hakkı için söyle bunu sana Allah mı emretti?" diye sordu. Hz. Peygamber de "Evet" diye cevap verdi. Bedevî "Senin elçin gücü yetenlerin haccetmeleri gerektiğini söyledi" deyince Hz. Peygamber (sav) "Doğru söylemiş" dedi. Bedevî "Seni gönderen Allah hakkı için söyle! Bunu sana Allah mı emretti?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet" diye cevap verdi. Bedevî "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, bu söylediklerini terk etmem, onlardan fazlasını da yapmam" dedi. Sonra yoluna gitti. Hz. Peygamber (sav) onun arkasından "Eğer bu bedevî doğru söylüyorsa cennete girer" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Tahâret 1, 1/513
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Said Süleyman b. Muğîra el-Kaysî (Süleyman b. Muğîra)
4. Ebu Hasan Ali b. Abdülhamid el-Ezdî (Ali b. Abdülhamid b. Musab b. Yezid)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
İslam, İslamın Şartları
KTB, ADAB
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَمِّهِ أَبِى سُهَيْلِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ طَلْحَةَ بْنَ عُبَيْدِ اللَّهِ يَقُولُ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ أَهْلِ نَجْدٍ ثَائِرُ الرَّأْسِ يُسْمَعُ دَوِىُّ صَوْتِهِ وَلاَ نَفْقَهُ مَا يَقُولُ حَتَّى دَنَا فَإِذَا هُوَ يَسْأَلُ عَنِ الإِسْلاَمِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَمْسُ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ. قَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُنَّ قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَصِيَامُ شَهْرِ رَمَضَانَ. قَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُ قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ . قَالَ وَذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الزَّكَاةَ . فَقَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهَا قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ. قَالَ فَأَدْبَرَ الرَّجُلُ وَهُوَ يَقُولُ وَاللَّهِ لاَ أَزِيدُ عَلَى هَذَا وَلاَ أَنْقُصُ مِنْهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَفْلَحَ الرَّجُلُ إِنْ صَدَقَ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35286, MU000429
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَمِّهِ أَبِى سُهَيْلِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ طَلْحَةَ بْنَ عُبَيْدِ اللَّهِ يَقُولُ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ أَهْلِ نَجْدٍ ثَائِرُ الرَّأْسِ يُسْمَعُ دَوِىُّ صَوْتِهِ وَلاَ نَفْقَهُ مَا يَقُولُ حَتَّى دَنَا فَإِذَا هُوَ يَسْأَلُ عَنِ الإِسْلاَمِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَمْسُ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ. قَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُنَّ قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَصِيَامُ شَهْرِ رَمَضَانَ. قَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُ قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ . قَالَ وَذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الزَّكَاةَ . فَقَالَ هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهَا قَالَ لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَّوَّعَ. قَالَ فَأَدْبَرَ الرَّجُلُ وَهُوَ يَقُولُ وَاللَّهِ لاَ أَزِيدُ عَلَى هَذَا وَلاَ أَنْقُصُ مِنْهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَفْلَحَ الرَّجُلُ إِنْ صَدَقَ.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona amcası Ebu Süheyl b. Malik, ona babasının rivayet ettiğine göre o, Talha b. Ubeydullah’ı şöyle derken dinlemiştir: Saçı sakalı birbirine karışmış, sesinin yankısı işitilmekle birlikte ne söylediğini anlamadığımız Necid ahalisinden bir adam Rasulullah’a (sav) geldi. Nihayet yaklaşınca onun İslam hakkında soru sorduğunu gördük. Rasulullah (sav) ona: “Bir gün ve gecede beş vakit namaz var” buyurdu. Adam: Onlardan başkası ile yükümlü müyüm dedi. Allah Rasulü: “Nafile kılma halin müstesna, hayır” buyurdu. Rasulullah (sav): “Bir de ramazan ayı orucu var” buyurdu. Adam: Üzerime ondan başka bir yükümlülük var mı, dedi. Allah Rasulü: “Nafile kılmak halin müstesna, hayır” buyurdu. (Talha b. Ubeydullah) dedi ki: Rasulullah (sav) zekâtı da söz konusu edince, adam: Onun dışında üzerime bir yükümlülük var mı, dedi. Allah Rasulü: “Nafile sadaka vermen dışında hayır” buyurdu. Adam: Vallahi, ne bunlara bir şey eklerim, ne de bunlardan bir şey eksiltirim diyerek arkasını dönüp gitti. Rasulullah (sav) da: “Eğer söylediğine sadakatle bağlı kalırsa, bu adam gerçekten kurtulmuştur” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât fi's-sefer 429, 1/59
Senetler:
()
Konular:
İslam, İslamın Şartları
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38762, DM000677
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : جَاءَ أَعْرَابِىٌّ إِلَى النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا غُلاَمَ بَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ. فَقَالَ :« وَعَلَيْكَ ». قَالَ : إِنِّى رَجُلٌ مِنْ أَخْوَالِكَ مِنْ بَنِى سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ ، وَأَنَا رَسُولُ قَوْمِى إِلَيْكَ وَوَافِدُهُمْ ، وَإِنِّى سَائِلُكَ فَمُشَدِّدٌ مَسْأَلَتِى إِلَيْكَ ، وَمُنَاشِدُكَ فَمُشَدِّدٌ مُنَاشَدَتِى إِيَّاكَ. قَالَ :« خُذْ عَنْكَ يَا أَخَا بَنِى سَعْدٍ ». قَالَ : مَنْ خَلَقَكَ وَخَلَقَ مَنْ قَبْلَكَ؟ وَمَنْ هُوَ خَالِقُ مَنْ بَعْدَكَ؟ قَالَ :« اللَّهُ ». قَالَ : فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَرْسَلَكَ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : مَنْ خَلَقَ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرَضِينَ السَّبْعَ وَأَجْرَى بَيْنَهُنَّ الرِّزْقَ؟ قَالَ :« اللَّهُ ». قَالَ : فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَرْسَلَكَ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : إِنَّا وَجَدْنَا فِى كِتَابِكَ وَأَمَرَتْنَا رُسُلُكَ أَنْ نُصَلِّىَ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ خَمْسَ صَلَوَاتٍ لِمَوَاقِيتِهَا ، فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَمَرَكَ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». قَالَ : فَإِنَّا وَجَدْنَا فِى كِتَابِكَ وَأَمَرَتْنَا رُسُلُكَ أَنْ نَأْخُذَ مِنْ حَوَاشِى أَمْوَالِنَا فَتُرَدَّ عَلَى فُقَرَائِنَا ، فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَمَرَكَ بِذَلِكَ؟ قَالَ :« نَعَمْ ». ثُمَّ قَالَ : أَمَّا الْخَامِسَةُ فَلَسْتُ بِسَائِلِكَ عَنْهَا وَلاَ أَرَبَ لِى فِيهَا . ثُمَّ قَالَ : أَمَا وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لأَعْمَلَنَّ بِهَا وَمَنْ أَطَاعَنِى مِنْ قَوْمِى. ثُمَّ رَجَعَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ ، ثُمَّ قَالَ :« وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَئِنْ صَدَقَ لَيَدْخُلَنَّ الْجَنَّةَ ».
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yezîd, ona İbn Fudayl, ona Atâ b. es-Sâib, ona Sâlim b. Ebü'l-Ca'd rivayet ettiğine göre İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: Bir bedevi Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna gelip "Ey Abdülmuttalip oğullarının çocuğu sana selam olsun" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Sana da selam olsun" diye karşılık verdi. Adam "Ben dayıların Sa'd b. Bekir oğullarındandım. Kavmimin elçisiyim. Sana sorular socağım, sorularımı sıkı tutacağım. Senden ısrarla cevaplarını isteyeceğim." dedi. Hz. Peygamber "Ey Sa'doğullarının adamı! İstediğini sor" buyurdu. Adam "Seni kim yarattı? Senden öncekileri kim yarattı? Senden sonrakileri kim yaratacak?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Allah" diye cevap verdi. Adam "Allah aşkına söyle. O mu seni gönderdi?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet" diye cevap verdi. Adam "Yedi kat göğü, yedi kat yeri kim yarattı ve o ikisinin arasında rızkı kim yaydı?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Allah!" buyurdu. "Allah aşkına söyle. Seni o mu gönderdi?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet" buyurdu. Adam "Senin kitabında gördüğümüze ve elçilerinin bize bildirdiğine göre bir günde beş vakit namaz kılmamız gerekiyor. Allah aşkına söyle, sana bunu Allah mı emretti?" Hz. Peygamber (sav) "Evet" buyurdu. Adam "Senin kitabında gördüğümüze ve elçilerinin bize bildirdiğine göre mallarımızdan alıp fakirlerimize vermemiz gerekiyor. Allah aşkına söyle, sana bunu Allah mı emretti?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet" diye cevap verdi. Adam "Beşinci soruya gelince onu sana sormaya ihtiyacım kalmadı" dedi ve "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki bu söylediklerinle kavmimden bana itaat edenlerle birlikte amel edeceğiz." dedi. Hz. Peygamber (sav) o kadar güldü ki, arka dişleri göründü ve "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki eğer doğru söylüyorsa cennete girecektir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Tahâret 1, 1/514
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Zeyd Ata b. Saib es-Sekafî (Ata b. Saib b. Malik)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. Ebu Hişam Muhammed b. Yezid er-Rifâi (Muhammed b. Yezid b. Muhammed b. Kesir)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
İslam, İslamın Şartları
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
138448, BS001712
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ الأَصْبَهَانِىُّ مِنْ أَصْلِ كِتَابِهِ أَخْبَرَنَا أَبُو سَعِيدِ بْنُ الأَعْرَابِىِّ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدٍ الزَّعْفَرَانِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نَافِعٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ إِدْرِيسَ الشَّافِعِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَمِّهِ أَبِى سُهَيْلِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ طَلْحَةَ بْنَ عُبَيْدِ اللَّهِ يَقُولُ : جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مِنْ أَهْلِ نَجْدٍ ثَائِرَ الرَّأْسِ نَسْمَعُ دَوِىَّ صَوْتِهِ وَلاَ نَفْقَهُ مَا يَقُولُ حَتَّى دَنَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَإِذَا هُوَ يَسْأَلُ عَنِ الإِسْلاَمِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« خَمْسُ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ ». فَقَالَ : هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُنَّ؟ قَالَ :« لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَوَّعَ ». قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« وَصِيَامُ شَهْرِ رَمَضَانَ ». قَالَ : هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهُ؟ قَالَ :« لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَوَّعَ ». قَالَ : وَذَكَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- الزَّكَاةَ قَالَ : هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهَا؟ قَالَ :« لاَ إِلاَّ أَنْ تَطَوَّعَ ». فَأَدْبَرَ الرَّجُلُ وَهُوَ يَقُولُ : وَاللَّهِ لاَ أَزِيدُ عَلَى هَذَا وَلاَ أَنْقُصُ مِنْهُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أَفْلَحَ إِنْ صَدَقَ ». قَالَ الشَّافِعِىُّ فِى حَدِيثِهِ وَذَكَرَ الصَّدَقَةَ فَقَالَ : هَلْ عَلَىَّ غَيْرُهَا. مُخَرَّجُ فِى الصَّحِيحِينِ مِنْ حَدِيثِ مَالِكٍ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Salât 1712, 3/13
Senetler:
1. Ebu Muhammed Talha b. Ubeydullah el-Kuraşî (Talha b. Ubeydullah b. Osman b. Amr b. Ka'b)
2. Malik b. Ebu Amir el-Asbahî (Malik b. Amir b. Haris b. Gaymân)
3. Ebu Süheyl Nafi' b. Malik et-Teymî (Nafi' b. Malik b. Amr b. Haris)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
6. Ebu Muhammed Serî b. Huzeyme el-Ebiyverdî (Serî b. Huzeyme b. Muaviye)
6. Ebu Abbas Hasan b. Süfyan eş-Şeybanî (Hasan b. Süfyan b. Amir b. Abdulaziz)
7. Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî (Muhammed b. Yakub b. Muhammed b. Yusuf)
7. Ebu Bekir Muhammed b. Abdullah er-Rîvencî (Muhammed b. Abdullah b. Kureyş)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
İslam, İslamın Şartları
Namaz, beş vakit