Öneri Formu
Hadis Id, No:
8434, İM000184
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِى الشَّوَارِبِ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ الْعَبَّادَانِىُّ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ الرَّقَاشِىُّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « بَيْنَا أَهْلُ الْجَنَّةِ فِى نَعِيمِهِمْ إِذْ سَطَعَ لَهُمْ نُورٌ فَرَفَعُوا رُءُوسَهُمْ فَإِذَا الرَّبُّ قَدْ أَشْرَفَ عَلَيْهِمْ مِنْ فَوْقِهِمْ فَقَالَ السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ يَا أَهْلَ الْجَنَّةِ . قَالَ وَذَلِكَ قَوْلُ اللَّهِ ( سَلاَمٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ ) قَالَ فَيَنْظُرُ إِلَيْهِمْ وَيَنْظُرُونَ إِلَيْهِ فَلاَ يَلْتَفِتُونَ إِلَى شَىْءٍ مِنَ النَّعِيمِ مَا دَامُوا يَنْظُرُونَ إِلَيْهِ حَتَّى يَحْتَجِبَ عَنْهُمْ وَيَبْقَى نُورُهُ وَبَرَكَتُهُ عَلَيْهِمْ فِى دِيَارِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu’ş-Şevârib, ona Ebu Âsım el-Abbâdânî, ona el-Fadl er-Rakaşî, ona Muhammed b. el- Munkedir, ona da Câbir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Cennet ehli, nimetleri içerisinde iken ansızın bir nurun her tarafı aydınlattığını görecekler. Başlarını kaldıracakları vakit yüce Rabbin yukarılarından onlara baktığını görüverecekler. Esselamu aleyküm, ey cennet ehli, buyuracak. (Rasulullah) İşte yüce Allah’ın: “Çok merhametli bir Rab’den: Selâm! denir (onlara)” (Yasin, 36/58) buyruğu bunu anlatmaktadır. (Devamla) buyurdu ki: Rableri onlara, onlar da Rablerine bakacak ve ona baktıkları sürece, içinde bulundukları bol nimetlere dönüp bakmayacaklar bile. Ta ki gözlerinden hicablanıncaya kadar. Nuru ve bereketi de evlerinde kalmaya devam edecektir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /43
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Fadl b. İsa er-Rakkaşi (Fadl b. İsa b. Eban)
4. Ubeydullah b. Abdullah el-Abbadanî (Abdullah b. Ubeydullah)
5. Muhammed b. Abdülmelik el-Basri (Muhammed b. Abdülmelik b. Muhammed b. Abdullah b. Halid b. Üseyd)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8442, İM000192
Hadis:
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ كَانَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَقْبِضُ اللَّهُ الأَرْضَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَطْوِى السَّمَاءَ بِيَمِينِهِ ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَيْنَ مُلُوكُ الأَرْضِ » .
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya ve Yunus b. Abdüla‘lâ, onlara Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb’in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle derdi: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah, Kıyamet gününde, yeri avucunun içine alır, sağ tarafına da semayı dürüp katlar, sonra da: Ben el-Melik’im (mutlak egemen ve tasarruf sahibi olanım), nerede yeryüzünün hükümdarları, buyuracaktır.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /44
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
6. Ebu Hafs Harmele b. Yahya et-Tücibi (Harmele b. Yahya b. Abdullah)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8437, İM000187
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْقُدُّوسِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ صُهَيْبٍ قَالَ تَلاَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَذِهِ الآيَةَ ( لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ ) وَقَالَ « إِذَا دَخَلَ أَهْلُ الْجَنَّةِ الْجَنَّةَ وَأَهْلُ النَّارِ النَّارَ نَادَى مُنَادٍ يَا أَهْلَ الْجَنَّةِ إِنَّ لَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ مَوْعِدًا يُرِيدُ أَنْ يُنْجِزَكُمُوهُ . فَيَقُولُونَ وَمَا هُوَ أَلَمْ يُثَقِّلِ اللَّهُ مَوَازِينَنَا وَيُبَيِّضْ وُجُوهَنَا وَيُدْخِلْنَا الْجَنَّةَ وَيُنْجِنَا مِنَ النَّارِ قَالَ فَيَكْشِفُ الْحِجَابَ فَيَنْظُرُونَ إِلَيْهِ فَوَاللَّهِ مَا أَعْطَاهُمُ اللَّهُ شَيْئًا أَحَبَّ إِلَيْهِمْ مِنَ النَّظَرِ إِلَيْهِ وَلاَ أَقَرَّ لأَعْيُنِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Abdülkuddus b. Muhammed, ona Haccac, ona Hammâd, ona Sâbit el-Bunânî, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, ona da Suhayb’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şu: “İhsanda bulunanlara el-Hüsnâ ve fazlası da vardır” (Yunus, 10/26) âyetini okuduktan sonra şöyle buyurdu: “Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten sonra bir münadi şöyle seslenecek: Ey Cennetlikler! Allah’ın size gerçekleştireceğini vaad ettiği bir sözü vardır. İşte O size verdiği sözünü gerçekleştirmek istiyor, diyecek. Onlar: O ne olabilir ki? Allah bizim terazilerimizin (ağırlık kefelerini) ağırlaştırmadı mı? Yüzlerimizi ak çıkarmadı mı? Bizi cennete koyup, cehennemden kurtarmadı mı? diyecekler. (Allah Rasulü) buyurdu ki: (Yüce Allah) hicabı açacak, ona bakacaklar, vallahi, onlara kendisine bakmaktan daha çok sevecekleri ve gözlerini daha çok aydınlatacak hiçbir şey vermemiştir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /43
Senetler:
1. Ebu Yahya Suheyb er-Rumî (Suheyb b. Sinan b. Hâlid b. Amr)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Minhâl el-Enmâti (Haccac b. Minhâl)
6. Ebu Bekir Abdulkuddüs b. Muhammed el-Basri (Abdulkuddüs b. Muhammed b. Abdulkebir)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Cennet, Nimetleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8445, İM000195
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنَامُ وَلاَ يَنْبَغِى لَهُ أَنْ يَنَامَ يَخْفِضُ الْقِسْطَ وَيَرْفَعُهُ يُرْفَعُ إِلَيْهِ عَمَلُ اللَّيْلِ قَبْلَ عَمَلِ النَّهَارِ وَعَمَلُ النَّهَارِ قَبْلَ عَمَلِ اللَّيْلِ حِجَابُهُ النُّورُ لَوْ كَشَفَهُ لأَحْرَقَتْ سُبُحَاتُ وَجْهِهِ مَا انْتَهَى إِلَيْهِ بَصَرُهُ مِنْ خَلْقِهِ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Muhammed, ona Ebu Muâviye, ona el-A‘meş, ona Amr b. Murre, ona Ebu Ubeyde, ona da Ebu Musa’nın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bizlere, ayağa kalkıp verdiği hutbesinde beş kelime söyledi, şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah uyumaz, onun uyması da gerekmez. O, adalet terazisini alçaltır ve yükseltir. Geceleyin yapılan amel ona gündüzün amelinden önce, gündüzün ameli de gecenin amelinden önce ona yükseltilir. Onun hicabı nurdur, onu açacak olursa yüzünün parıltıları –şüphesiz- mahlûkatından gözlerinin değdiği her bir şeyi yakar.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /45
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8443, İM000193
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ أَبِى ثَوْرٍ الْهَمْدَانِىُّ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمِيرَةَ عَنِ الأَحْنَفِ بْنِ قَيْسٍ عَنِ الْعَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالَ كُنْتُ بِالْبَطْحَاءِ فِى عِصَابَةٍ وَفِيهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَرَّتْ بِهِ سَحَابَةٌ فَنَظَرَ إِلَيْهَا فَقَالَ « مَا تُسَمُّونَ هَذِهِ » . قَالُوا السَّحَابُ . قَالَ « وَالْمُزْنُ » . قَالُوا وَالْمُزْنُ . قَالَ « وَالْعَنَانُ » . قَالَ أَبُو بَكْرٍ قَالُوا وَالْعَنَانُ . قَالَ « كَمْ تَرَوْنَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ السَّمَاءِ » . قَالُوا لاَ نَدْرِى . قَالَ « فَإِنَّ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهَا إِمَّا وَاحِدًا أَوِ اثْنَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا وَسَبْعِينَ سَنَةً وَالسَّمَاءُ فَوْقَهَا كَذَلِكَ » . حَتَّى عَدَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ « ثُمَّ فَوْقَ السَّمَاءِ السَّابِعَةِ بَحْرٌ بَيْنَ أَعْلاَهُ وَأَسْفَلِهِ كَمَا بَيْنَ سَمَاءٍ إِلَى سَمَاءٍ ثُمَّ فَوْقَ ذَلِكَ ثَمَانِيَةُ أَوْعَالٍ بَيْنَ أَظْلاَفِهِنَّ وَرُكَبِهِنَّ كَمَا بَيْنَ سَمَاءٍ إِلَى سَمَاءٍ ثُمَّ عَلَى ظُهُورِهِنَّ الْعَرْشُ بَيْنَ أَعْلاَهُ وَأَسْفَلِهِ كَمَا بَيْنَ سَمَاءٍ إِلَى سَمَاءٍ ثُمَّ اللَّهُ فَوْقَ ذَلِكَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya, ona Muhammed b. es-Sabbâh, ona el-Velid b. Ebu Sevr el-Hemdânî, ona Simâk, ona Abdullah b. Amîra, ona el-Ahnef b. Kays, ona da el-Abbas b. Abdulmuttalib’in şöyle dediğini rivayet etti: “Aralarında Rasulullah’ın da (sav) bulunduğu bir topluluk ile birlikte el-Bathâ denilen yerde idim, önünden bir bulut geçti. Rasulullah (sav) ona bakarak: “Buna ne ad verirsiniz?” buyurdu. Onlar: Sehâb dediler. Allah Rasulü: “Bir de el-Muzn dersiniz” buyurdu. Onlar: el-Muzn de (deriz), dediler. Allah Rasulü: “El-Anân da (dersiniz)” buyurdu. Ebu Bekr dedi ki: el-Anan da (deriz), dediler. Rasulullah (sav): “Görüşünüze göre sizlerle sema arasında ne kadar (uzaklık) vardır” buyurdu. Onlar: Bilemiyoruz, dediler. Allah Rasulü: “Sizinle onun arasında ya yetmiş bir, ya yetmiş iki yahut yetmiş üç yıl var. Sema da bunun üzerinde işte böylece duruyor” buyurdu ve böylece yedi semaya kadar saydı. (Sonra şöyle devam etti): “Bundan sonra yedinci semanın üstünde bir deniz vardır, bunun en üst seviyesi ile dibi arasında ise bir sema ile diğer sema arasındaki (mesafe) gibi vardır. Bunun üstünde de sekiz dağ keçisi vardır. Bunların ayak tırnakları ile diz kapakları arasındaki mesafe bir sema ile diğer sema arasındaki kadardır. Sonra bunların üstünde Arş vardır, onun üstü ile altı arasında ise bir semadan diğerine kadar olan mesafe gibi mesafe vardır. Bundan sonra ise yüce ve mübarek Allah bunun da üstündedir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /44
Senetler:
1. Ebu Fadl Abbas b. Abdulmuttalib el-Haşimî (Abbas b. Abdulmuttalib b. Hişam b. Abdu Menaf)
2. Ebu Bahr Ahnef b. Kays et-Temîmî (Dahhak b. Kays b. Muaviye b. Husayn)
3. Abdullah b. Umeyra el-Kufi (Abdullah b. Umeyra)
4. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
5. ibn Ebu Sevr Velid b. Ebu Sevr el-Hemdani (Velid b. Abdullah b. Ebu Sevr)
6. Ebu Cafer Muhammed b. Sabbah ed-Dûlâbî (Muhammed b. Sabbah)
7. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8447, İM000197
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَمِينُ اللَّهِ مَلأَى لاَ يَغِيضُهَا شَىْءٌ سَحَّاءُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَبِيَدِهِ الأُخْرَى الْمِيزَانُ يَرْفَعُ الْقِسْطَ وَيَخْفِضُهُ قَالَ أَرَأَيْتَ مَا أَنْفَقَ مُنْذُ خَلَقَ اللَّهُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ فَإِنَّهُ لَمْ يَنْقُصْ مِمَّا فِى يَدَيْهِ شَيْئًا » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Hârun, ona Muhammed b. İshak, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Allah’ın sağı dopdoludur, hiçbir şey onu eksiltemez, o gece ve gündüz cömertçe verir, diğer elinde ise Mizan var, adalet terazisini yükseltir ve alçaltır.” Devamla şöyle buyurdu: “Gökleri ve yeri yarattığından beri harcadıklarını bir düşünsenize! Bu dahi onun ellerinde bulunandan hiçbir şey eksiltmiş değildir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /45
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8452, İM000202
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا الْوَزِيرُ بْنُ صَبِيحٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَلْبَسٍ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ تَعَالَى ( كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍ ) . قَالَ « مِنْ شَأْنِهِ أَنْ يَغْفِرَ ذَنْبًا وَيُفَرِّجَ كَرْبًا وَيَرْفَعَ قَوْمًا وَيَخْفِضَ آخَرِينَ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammâr, ona el-Vezir b. Sabîh, ona Yunus b. Halbes, ona Ümm ed-Derdâ, ona da Ebu’d-Derdâ, Nebi’nin (sav) yüce Allah’ın: “O her gün (her anda) bir iştedir” (Rahman, 55/29) buyruğu hakkında dedi ki: “Bir günahı bağışlaması, bir sıkıntıyı açıp gidermesi, bir kavmi yükseltip başkalarını alçaltması, onun işindendir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /46
Senetler:
1. Ebu Derdâ Uveymir b. Malik el-Ensârî (Uveymir b. Zeyd b. Malik b. Kays b. Aişe b. Ümeyye)
2. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
3. Yunus b. Meysere el-Himyeri (Yunus b. Meysere b. Halbes)
4. Vezir b. Sabih es-Sekafi (Vezir b. Sabih)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19318, T003280
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الأُمَوِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى قَوْلِ اللَّهِ ( وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً * أُخْرَى عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى ) ( فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى ) ( فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى ) . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ :قَدْ رَآهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ .
Tercemesi:
Bize Saîd b. Yahya b. Saîd el-Umevî, ona babası, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da İbn Abbas, yüce Allah’ın: “And olsun ki onu diğer bir inişinde görmüştü. Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında” (Necm, 53/13-14); “Kuluna vahyettiğini vahyetti” (Necm, 53/10) “Böylece iki yay (boyu) kadar veya daha da yaklaştı” (Necm, 53/9) ayetleri hakkında İbn Abbas dedi ki: Nebi (sav) onu görmüştür.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 53, 5/395
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Eyyüb Yahya b. Said el-Ümevî (Yahya b. Said b. Ebân b. Said b. Âs)
5. Ebu Osman Said b. Yahya el-Ümevî (Said b. Yahya b. Said b. Ebân b. Said)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ طَرِيفٍ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ نُوحٍ الْحِمَّانِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أتُضَامُّونَ فِى رُؤْيَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ وَتُضَامُّونَ فِى رُؤْيَةِ الشَّمْسِ ؟ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « فَإِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَمَا تَرَوْنَ الْقَمَرَ لَيْلَةَ الْبَدْرِ لاَ تُضَامُّونَ فِى رُؤْيَتِهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ . وَهَكَذَا رَوَى يَحْيَى بْنُ عِيسَى الرَّمْلِىُّ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَرَوَى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَحَدِيثُ ابْنِ إِدْرِيسَ عَنِ الأَعْمَشِ غَيْرُ مَحْفُوظٍ وَحَدِيثُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَصَحُّ وَهَكَذَا رَوَاهُ سُهَيْلُ بْنُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَدْ رُوِىَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ مِثْلُ هَذَا الْحَدِيثِ وَهُوَ حَدِيثٌ صَحِيحٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14835, T002554
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ طَرِيفٍ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ نُوحٍ الْحِمَّانِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أتُضَامُّونَ فِى رُؤْيَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ وَتُضَامُّونَ فِى رُؤْيَةِ الشَّمْسِ ؟ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « فَإِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَمَا تَرَوْنَ الْقَمَرَ لَيْلَةَ الْبَدْرِ لاَ تُضَامُّونَ فِى رُؤْيَتِهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ . وَهَكَذَا رَوَى يَحْيَى بْنُ عِيسَى الرَّمْلِىُّ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَرَوَى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَحَدِيثُ ابْنِ إِدْرِيسَ عَنِ الأَعْمَشِ غَيْرُ مَحْفُوظٍ وَحَدِيثُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَصَحُّ وَهَكَذَا رَوَاهُ سُهَيْلُ بْنُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَدْ رُوِىَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ مِثْلُ هَذَا الْحَدِيثِ وَهُوَ حَدِيثٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Tarif el-Kûfî, ona Câbir b. Nuh el-Hımmânî, ona el-A‘meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav): “On dördündeki ayı görmek için birbirinizi sıkıştırır mısınız? Güneşi görmek için birbirinizi sıkıştırır mısınız?” buyurdu. Ashab: Hayır, dedi. Rasulullah da (sav): “Sizler on dördündeki ayı görmek için birbirinizi sıkıştırmaya gerek görmediğiniz gibi Rabbinizi göreceksiniz” buyurdu.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih garib bir hadistir. Aynı şekilde Yahya b. İsa er-Ramlî’ye ve daha başkalarına el-A‘meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Hureyre, o da Nebi’den (sav) böylece rivayet etmiştir. Abdullah b. İdris’e el-A‘meş, ona Ebu Salih, ona Ebu Saîd, o da Nebi’den (sav) böyle rivayet etmiştir. İbn İdris’e, el-A‘meş’in rivayet ettiği hadis mahfuz değildir, Ebu Salih’e, Ebu Hureyre’nin, onun Nebi’den (sav) diye naklettiği rivayet daha sahihtir. Suheyl b. Ebu Salih’e de babası, ona Ebu Hureyre, o, Nebi’den de (sav) böylece rivayet ettiği gibi, Ebu Saîd de Nebi’den (sav) bundan başka yoldan bu hadisin aynısı rivayet edilmiş olup, o da sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-cennet 17, 4/688
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Beşir Cabir b. Nuh el-Himmanî (Cabir b. Nuh b. Cabir)
5. Ebu Cafer Muhammed b. Tarif b. Halife (Muhammed b. Tarif b. Halife)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18529, T003068
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ يُوسُفَ الأَزْرَقُ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِى هِنْدٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ كُنْتُ مُتَّكِئًا عِنْدَ عَائِشَةَ فَقَالَتْ يَا أَبَا عَائِشَةَ ثَلاَثٌ مَنْ تَكَلَّمَ بِوَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ فَقَدْ أَعْظَمَ عَلَى اللَّهِ الْفِرْيَةَ مَنْ زَعَمَ أَنَّ مُحَمَّدًا رَأَى رَبَّهُ فَقَدْ أَعْظَمَ الْفِرْيَةَ عَلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَقُولُ ( لاَ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ ) ( وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلاَّ وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ) وَكُنْتُ مُتَّكِئًا فَجَلَسْتُ فَقُلْتُ يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ أَنْظِرِينِى وَلاَ تُعْجِلِينِى أَلَيْسَ يَقُولُ اللَّهُ ( وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى ) ( وَلَقَدْ رَآهُ بِالأُفُقِ الْمُبِينِ ) قَالَتْ أَنَا وَاللَّهِ أَوَّلُ مَنْ سَأَلَ عَنْ هَذَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّمَا ذَاكَ جِبْرِيلُ مَا رَأَيْتُهُ فِى الصُّورَةِ الَّتِى خُلِقَ فِيهَا غَيْرَ هَاتَيْنِ الْمَرَّتَيْنِ رَأَيْتُهُ مُنْهَبِطًا مِنَ السَّمَاءِ سَادًّا عِظَمُ خَلْقِهِ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالأَرْضِ » . وَمَنْ زَعَمَ أَنَّ مُحَمَّدًا كَتَمَ شَيْئًا مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَيْهِ فَقَدْ أَعْظَمَ الْفِرْيَةَ عَلَى اللَّهِ يَقُولُ اللَّهُ ( يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ ) وَمَنْ زَعَمَ أَنَّهُ يَعْلَمُ مَا فِى غَدٍ فَقَدْ أَعْظَمَ الْفِرْيَةَ عَلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَقُولُ ( قُلْ لاَ يَعْلَمُ مَنْ فِى السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ الْغَيْبَ إِلاَّ اللَّهُ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ وَمَسْرُوقُ بْنُ الأَجْدَعِ يُكْنَى أَبَا عَائِشَةَ وَهُوَ مَسْرُوقُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَهَكَذَا كَانَ اسْمُهُ فِى الدِّيوَانِ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni‘, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, ona Davud b. Ebu Hind, ona eş-Şa‘bî, ona Mesruk’un şöyle dediğini rivayet etti: Âişe’nin yanında yaslanmış idim. O: Ey Âişe’nin babası, üç husus vardır ki bunların birisini kim söylerse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Muhammed’in Rabbini gördüğünü iddia eden bir kimse, Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Hâlbuki Allah: “Gözler ona erişemez, o ise bütün gözleri kuşatmıştır. O lütuf sahibidir, her şeyden haberdardır (En’am, 6/103); “Allah bir insanla ancak vahiy yolu ile konuşur ya da bir perde arkasından…”(Şûra, 42/51) buyurmaktadır. Bense bu sırada yaslanmış idim, hemen oturdum: Ey müminlerin annesi, bana mühlet ver ve benim için acele etme. Yüce Allah: “And olsun ki onu diğer bir inişinde görmüştü” (en-Necm, 53/13) ve: “And olsun ki o, kendisini apaçık ufukta görmüştür.” (Tekvir, 81/23) buyurmuyor mu? dedim. Âişe dedi ki: Ben buna dair soruyu Rasulullah’a soran ilk kişiyim. O bana şu cevabı vermişti: “O buyrukta kast edilen Cebrail’dir. Ben onu, o iki defa dışında, yaratılmış olduğu asıl suretinde görmedim, ben bu iki seferde onun semadan aşağıya sarkmış olduğunu, yaratılışının büyüklüğü ile gök ile yer arasını kapatmış olduğunu gördüm.”
Kim de Muhammed’in, Allah’ın kendisine indirdiklerinden bir şey gizlemiş olduğunu iddia ederse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. (Zira) Allah: “Ey Rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer böyle yapmazsan onun risaletini tebliğ etmemiş olursun” (Maide, 5/67) buyurmaktadır.
Yine her kim onun yarın ne olacağını bildiğini ileri sürerse, o da Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Hâlbuki yüce Allah: “De ki: Göklerde, yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez” (Neml, 27/65) buyurmaktadır.
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mesruk b. el-Ecda’ın künyesi ise Ebu Âişe’dir. O, Mesruk b. Abdurrahman’dır. Onun divandaki (hilafet kütüğündeki) adı da böyle idi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 6, 5/262
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
4. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
5. Ebu Muhammed İshak b. Yusuf el-Ezrak (İshak b. Yusuf b. Mirdas)
6. Ahmed b. Meni' el-Begavî (Ahmed b. Meni' b. Abdurrahman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Bilgi, gayb bilgisi
Din, dini gerçeği gizlemek,
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe