86 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikam etmemişse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) ona gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, ondan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Açıklama: Mamer b. Raşid ile müellif arasında inkita vardır.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Gassân, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) de bulunduğu bir gazvede, Müslümanlar için çok yararlılıklar gösteren bir adam vardı. Peygamber ona doğru baktı ve "Her kim cehennem ehlinden bir kimseye bakmak isterse, şu adama baksın!" buyurdu. Bu söz üzerine oradaki topluluktan bir kimse, o adamın arkasından gitti. Adam hâlâ müşriklere en ağır darbeleri indirmekteydi. Nihayet yaralandı ve ölümünü hızlandırmak istedi. Hemen kılıcının sivri tarafını göğsünün ortasına koydu ve üzerine yüklendi. Kılıcın ucu iki omzunun arasından dışarı çıktı. Onu takip edip gözetleyen adam süratle Hz. Peygamber'in (sav) yanına döndü ve "Şehâdet ederim ki, Sen Allah'ın resulüsün!" dedi. Rasûlullah: "Bu şehâdetin sebebi nedir?" diye sordu. Adam: Filan kimse için "Cehennem ehlinden olan bir kimseye bakmak isteyen, şu adama baksın" demiştiniz. Halbuki o kişi, aramızda bu savaşta müslümânlara en fazla fayda verenlerden biriydi. Bu sözünüzden, ben onun bu hal üzere (savaşıp cihad ederken) ölmeyeceğini anladım ve onu takip ettim. Yaralanınca ölümünü hızlandırmak istedi ve intihar etti' dedi. Hz. Peygamber (sav): "Şübhesiz bir kul, cehennem ehlinin amelini işler halbuki o cennet ehlindendir. Yine bir kul da cennet ehlinin amelini işler ama cehennemlik olur. Ameller ancak sonuçları ile değerlendirilir" buyurdu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikam etmemişse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) kendisine gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, Osman b. Mazûn'dan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.