98 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Kamil ve Affan, onlara Hammad, ona Sabit el-Bünânî -Affan rivayette Ahberanâ Sabit dedi-, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etti: Yatsı namazı için kamet getirildi. (Affan, 'bir gece yatsı namazı geciktirildi' diye aktardı.) Bir kişi Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelip, 'Ey Allah'ın Rasulü! Yardımına ihtiyacım var (sana söyleyeceklerim var)' dedi. Rasulullah özel konuşmak için onunla beraber kalktı. Ve [görüşme uzayınca mescitteki] kişiler ya da bir kısmı uyukladı. (Hz. Peygamber geri gelince) onlara namaz kıldırdı, ancak abdest almalarını söylemedi.
Açıklama: إِنَّ لِي إِلَيْكَ حَاجَةً - 'bir ihtiyacım/derdim var', 'konuşmam gereken şeyler var' gibi anlamlar verilebilir.
Bana Malik (b. Enes), ona da (İbn Ömer'in azatlısı) Nafi’in şöyle rivayet etmiştir: (Abdullah) İbn Ömer oturarak uyur, sonra da abdest almadan namaz kılardı.
Bize Yahya b. Said el-Ümevî, ona İbn Ebu Leyla, ona İsbehanî, ona ninesi -Hz. Ali'nin cariyesi idi, ona da Ali (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ben çok uykucu bir kişiydim. Akşam namazını kıldıktan sonra üzerimde elbisem olduğu halde uyuklardım. Yahya b. Said, 'Yatsıdan önce uyurdum' diye rivayet etti. Rasulullah'a (sav) bu durumu sorunca bana ruhsat verdi (böyle uyuklamanın abdesti bozmadığını belirtti).
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdullah b. Ahmed rivayet etti. Ayrıca biz Abdullah b. Muhammed’den de işittik. Ona Abdusselam b. Harb, ona Yezîd b. Abdurrahman, ona Katâde, ona Ebu’l-Âliye, ona da İbn Abbâs (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Secde halinde uyuyan kişinin uzanmadıkça abdesti bozulmaz. Çünkü uzanıp yattığı zaman mafsalları gevşer de (farkına varmadan abdestine bozabilir.)"
Bize Mu'temir b. Süleyman et-Teymî, ona Humeyd, ona Abdullah b. Ubeyd, ona da Peygamber'in (sav) ashabından biri şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'i (sav) horlayıncaya kadar uyuduğunu, sonra kalkıp abdest almadan namaz kıldığını gördüm.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ve Ebû Abdurrahman es-Sülemî, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ebû Utbe, ona Bakıyye b. el-Velîd, ona el-Vadîn b. Ata, ona Mahfuz b. Alkame, ona Abdurrahman b. Âiz el-Ezdî, ona da Ali b Ebî Talib (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Göz (uyanıklık) makadın bağıdır, dolayısıyla uyuyan abdest alsın!"
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ve Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Esîd b. Asım, ona el-Hüseyin b. Hafs, ona Süfyan, ona Yezîd b. Ebî Ziyâd, ona Miksem, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Her uyuyan kişinin abdest alması gerekir, yalnız oturduğu yerde başını sallayarak uyuyan müstesna." [ Bunu Yezîd b. Ebî Ziyâd'dan bir cemaat bu şekilde mevkûf olarak rivâyet ettiler. Bu hadis merfu olarak da rivayet edilmiştir, ancak merfu olduğu sabir değildir.]
Aynı isnadla bize el-Velîd, ona Ömer b. Muhammed, ona babası vasıtasıyla dedesi, ona da Abdullah b. Ömer'den haber verildiğine göre; "İbn Ömer gece ibadeti esnasında uykusu geldiği zaman döşeğine gidip uzanır, kuş uykusu gibi bir uyku yapar, sonra kalkıp abdest alır ve namazını iade ederdi."
Bize Abdurrahman, ona Süfyan, ona Seleme, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti: Ben bir gece (teyzem) Meymûne'nin yanında kalmıştım. Geceleyin Rasulullah (sav) kalktı, ihtiyacını giderdi, yüzünü ve ellerini yıkadı, [sonra uyudu]. Bir müddet sonra tekrar kalktı, su tulumunu aldı, tulumun ağzındaki bağı çözdü. Sonra orta yollu bir abdest aldı, yani suyu çok kullanmadan ve onu organlara da tam ulaştırarak bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ben de kalktım ve Hz. Peygamber'in (sav) benim kendisini takip ettiğimi bilmesini istemediğim için uykudan yeni uyanıyormuş gibi gerindim. Abdest aldım. Rasulullah (sav) namaza durdu, ben de onun sol tarafında namaza durdum. Rasulullah (sav) benim kulağımdan tuttu ve sağ tarafına geçirdi. Toplamda on üç rekât namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Kendisi uyuduğu zaman horlardı. Sonra Bilâl gelip namaz vaktini haber verdi. Hz. Peygamber (sav) bu sefer abdest almadan namaz kıldı. Duasında da şunları söylüyordu: "Allah’ım! Kalbimde bir nur kıl, gözümde de bir nur, kulağımda da bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, üstümde bir nur, altımda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur kıl ve benim nurumu büyüt!" Ravi Küreyb şöyle demiştir: Bu kelimelerden (veya nurlardan) yedisi tâbuttadır (yani kalbin tabutu gibi olan bedendedir). Sonra ben İbn Abbâs'ın oğullarından bir adamla karşılaştım. O bana bu duâ kelimelerini rivayet etti, ayrıca, "Sinirlerimde, etimde, kanımda, saçımda ve bedenime/cildimde" (nur ver) kelimelerini de zikretti, bunun dışında iki haslet daha (kemik ve ilik) söyledi.
Bize Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona Ali b. Abdullah b. el-Medînî, ona Süfyan, ona Amr, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Bir gece teyzem Meymûne’nin evinde kalmıştım. Gecenin ilerleyen vaktinde Hz. Peygamber (sav) kalktı, asılı duran bir kırbadan hafif bir abdest aldı –Amr onun hafif bir abdest olduğunu ve suyu cidden az kullandığını söyledi-. Sonra namaza durdu. Ben de Rasûlullah’ın (sav) aldığı gibi abdest aldım, sonra gidip O’nun sol tarafında namaza durdum. Hz. Peygamber beni tutup sağ tarafına geçirdi. Sonra Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Sonra müezzin gelip namaz vaktinin olduğunu haber verdi." [Süfyan başka bir seferinde şöyle dedi: “Sonra namaza durdu ve yeniden abdest almadan bize namaz kıldırdı.”] [Süfyan şöyle der: Biz Amr’a, “İnsanlar Rasûlullah’ın (sav) gözleri uyur, ama kalbi uyumaz diyorlar” dedik. Amr, Ubeyd b. Umeyr’in şöyle söylediğini işittim, dedi: “Peygamberlerin rüyaları da vahiydir.” Sonra da, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm” (Sâffât, 37/102) meâlindeki âyeti okudu.] [Bunu Buharî Sahîh’de Ali b. el-Medînî’den, Müslim de Muhammed b. Hâtim’den, o İbn Ebî Ömer’den, o Süfyan b. Uyeyne’den rivayet etti. Yalnız Muhammed b. Hâtim ve İbn Ebî Ömer, Süfyan’ın şöyle dediğini söylediler: Bu hâl, Peygamber aleyhisselama mahsustur, çünkü Hz. Peygamber’in (sav) gözlerinin uyuduğu, fakat kalbinin uyumadığı haberi bize ulaşmıştır.]