Öneri Formu
Hadis Id, No:
159666, TŞ000327
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ ،أَخْبَرَنَا أَبُو عَامِرٍ ،حَدَّثَنَا فُلَيْحٌ وَهُوَ ابْنُ سُلَيْمَانَ ، عَنْ هِلالِ بْنِ عَلِيٍّ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : شَهِدْنَا ابْنَةً لِرَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، وَرَسُولُ اللهِ جَالِسٌ عَلَى الْقَبْرِ ، فَرَأَيْتُ عَيْيَنْهِ تَدمَعَانِ ، فَقَالَ : أَفِيكُمْ رَجُلٌ لَمْ يُقَارِفِ اللَّيْلَةَ ؟ ، قَالَ أَبُو طَلْحَةَ : أَنَا ، قَالَ : انْزِلْ فَنَزَلَ فِي قَبْرِهَا
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a) anlatıyor:
Bizler, Peygamber Efendimiz'in kızlarından birisinin cenazesinde bulunmuştuk. Resûl-i Ekrem, kabrin bir kenarına oturmuşlardı. Bu sırada gözlerinden oluk oluk yaşlar aktığını gördüm. Cenazeyi defnetmek üzere gelen topluluğa:Bu kızının, Hz. Osman'ın hanımı Ümmü Gülsüm olduğu belirtilmiştir.
- "İçinizde, bu gece hanımına yaklaşmayan bir kimse var mı?" diye sordular. Ebû Talha:
- "Ben varım yâ Resûlallah" deyince; Ona:
"Öyle ise kabre in" buyurdular. Ebû Talha da kabre inerek cenazeyi yerine yerleştirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 327, /515
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. İbn Ebu Meymune Hilal b. Ebu Meymune el-Kuraşî (Hilal b. Ali b. Üsame)
3. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
4. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
5. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Cenaze, ardından ağlamak /musıbet karşısında
Cenaze, defni
Cenaze, kabre inme, indirme
Hz. Peygamber, ağlaması
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ،حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ الْحُدَّانِيُّ ، عَنْ حُسَامِ بْنِ مِصَكٍّ ، عَنْ قَتَادَةَ ، قَالَ : مَا بَعَثَ اللَّهُ نَبِيًّا إِلا حَسَنَ الْوَجْهِ ، حَسَنَ الصَّوْتِ ، وَكَانَ نَبِيُّكُمْ صلى الله عليه وسلم حَسَنَ الْوَجْهِ ، حَسَنَ الصَّوْتِ ، وَكَانَ لا يُرَجِّعُ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159659, TŞ000320
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ،حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ الْحُدَّانِيُّ ، عَنْ حُسَامِ بْنِ مِصَكٍّ ، عَنْ قَتَادَةَ ، قَالَ : مَا بَعَثَ اللَّهُ نَبِيًّا إِلا حَسَنَ الْوَجْهِ ، حَسَنَ الصَّوْتِ ، وَكَانَ نَبِيُّكُمْ صلى الله عليه وسلم حَسَنَ الْوَجْهِ ، حَسَنَ الصَّوْتِ ، وَكَانَ لا يُرَجِّعُ
Tercemesi:
Katâde der ki: "Allah, gönderdiği bütün peygamberleri güzel yüzlü ve güzel sesli yaratmıştır. Haliyle sizin Peygamberiniz de (Allah'ın salât
ve selâmı üzerine olsun) güzel yüzlü ve güzel sesli idi. Fakat O, nağmeli
okumazdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 320, /505
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159661, TŞ000322
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ الْمُبَارِكِ ، عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ ، عَنْ ثَابِتٍ ، عَنْ مُطَرِّفٍ وَهُوَ ابْنُ عَبْدِ اللهِ بْنِ الشِّخِّيرِ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : أَتَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يُصَلِّي ، وَلِجَوْفِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ الْمِرْجَلِ مِنَ الْبُكَاءِ
Tercemesi:
Abdullah b. Şihhîr (r.a) anlatıyor:
Bir gün Peygamber Efendimiz'i ziyarete gitmiştim. O sırada namaz kılıyordu. Namazda, tâ içlerinden galeyan hâlinde bir ağlama sesi geliyordu ki, aynen ateş üstünde kaynayan bir tencerenin fokurtusunu andırıyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 322, /507
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ağlaması
Hz. Peygamber, namazdaki okuyuşu
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159663, TŞ000324
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ ،حَدَّثَنَا جَرِيرٌ ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرٍو ، قَالَ : انْكسفَتِ الشَّمْسُ يَوْمًا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَامَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّي ، حَتَّى لَمْ يَكَدْ يَرْكَعُ ثُمَّ رَكَعَ ، فَلَمْ يَكَدْ يَرْفَعُ رَأْسَهُ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ ، فَلَمْ يَكَدْ أَنْ يَسْجُدَ ، ثُمَّ سَجَدَ فَلَمْ يَكَدْ أَنْ يَرْفَعَ رَأْسَهُ ، ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ ، فَلَمْ يَكَدْ أَنْ يَسْجُدَ ، ثُمَّ سَجَدَ فَلَمْ يَكَدْ أَنْ يَرْفَعَ رَأْسَهُ ، فَجَعَلَ يَنْفُخُ وَيَبْكِي ، وَيَقُولُ : رَبِّ أَلَمْ تَعِدْنِي أَنْ لا تُعَذِّبَهُمْ وَأَنَا فِيهِمْ ؟ رَبِّ أَلَمْ تَعِدْنِي أَنْ لا تُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ ؟ وَنَحْنُ نَسْتَغْفِرُكَ فَلَمَّا صَلَّى رَكْعَتَيْنِ انْجَلَتِ الشَّمْسُ ، فَقَامَ فَحَمِدَ اللَّهَ تَعَالَى ، وَأَثْنَى عَلَيْهِ ، ثُمَّ قَالَ : إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللهِ لا يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلا لِحَيَاتِهِ ، فَإِذَا انْكَسَفَا ، فَافْزَعُوا إِلَى ذِكْرِ اللهِ تَعَالَى
Tercemesi:
Abdullah b. Artır (r.a) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saadetlerinde güneş tutulmuştu. Zât-ı Risâletleri kalkıp namaza durdular. Kıyamda o kadar çok kaldılar ki, adetâ rükûa varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükûa vardılar ve uzun müddet başlarını kaldırmadılar. Arkasından doğruldular; fakat mûtadın üzerinde ayakta durdukları için secde etmeyecekleri intibaını verdi. Nihayet birinci secdeye vardılar. Vardılar amma başlarını yerden kaldıracak gibi değillerdi. Arkadan birinci secdeden doğrulup oturdular. İki secde arasındaki oturuşları da uzun sürdü. Mübarek başlarını bir daha kaldırmayacakmışçasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve göz yaşı dökerek ağlıyordu:
"Rabbî! elem te'ıdnî en lâ tü'azzibehüm ve ene fîhim. Rabbî! elem te'ıdnî en lâ tüazzibehüm ve hüm yestağfirûn. Ve nahnü nestağfiruke" .
(Yârabbi! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetimi azâb etmeyeceğini bana vâdetmedin mi?! Yârabbi! Onlar sana tövbe ve istiğfar edip yalvardıkları müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğin hususunda bana söz vermedin mi?! İşte, bizler kapına geldik; senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!." .
Bu minval üzere iki rek'at namaz kılıp bitirince, güneş bütün parlaklığı ile gözüktü. Arkasından Hazreti Peygamber minbere çıkarak topluluğa karşı vecîz bir konuşma yaptılar. Konuşmasında, Allah Teâlâ'ya hamd ü sena ettikten sonra şöyle buyurdular:
"Güneş ve ay, Allah'ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sâdece ikisidir.Kimsenin ölümü veya hayatı için tutulmazlar. Şayet bunlar tutulursa, namaza durup Allah'ı zikretmeye koyulun, Cenâb-ı Hakk'a yönelip ona iltica edin" .
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 324, /510
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Ehl-i Beyt, Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim
Hz. Peygamber, ağlaması
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Namaz, Kusûf namazı