653 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Asım, ona Ebu Osman, ona da Ebu Musa el-Eş'arî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz Resulullah'la (sav) beraber (seferde) bulunduk. Bizler bir vadinin üzerine çıktığımızda tehlîl [Lâ ilahe illâllâh] ve tekbir [Allâhu Ekber] getirirdik de seslerimiz yükselirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Kendinize acıyın; siz sağır olan ve burada bulunmayan birisine seslenmiyorsunuz! Muhakkak sizinle beraber olan; sizi işiten size çok yakın, ismi ve zatı çok mübarek, celâl ve azameti çok yüce olan Allah’a dua ediyorsunuz."
Bize Müsedded, ona Abdulvaris, ona Abdulaziz, ona da Enes b. Mâlik, Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a dua ettiğinizde duanızda ısrar ediniz! Kimse Allah'ım, dilersen bana ver! demesin. Çünkü Allah'ı zorlayacak hiçbir şey yoktur."
Bize Ali b. Muhammed, ona İshak b. Süleyman, ona Malik b. Enes, ona ez-Zührî, ona Abdurrahman b. Avf'ın azatlı kölesi Ebu Ubeyd, ona da Ebu Hüreyre Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Acele etmedikçe her birinizin duası kabul olunur." Ey Allah'ın Rasulü dua eden kişi nasıl acele eder? denilince "Kişi 'Allah'a dua ettim de Allah benim duamı kabul etmedi', demek suretiyle acele etmiş olur." şeklinde cevap verdi.
Bize Süfyan, ona Ebu'z-Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, sözü Hz. Peygamber'e (sav) izafe ederek şöyle rivayet etmiştir: "Biriniz dua ettiği zaman 'Allah'ım dilersen beni affet!' demesin. Aksine duasında ısrarcı olsun. Çünkü Allah'ı zorlayacak hiçbir şey yoktur."
Bize Ali b. Muhammed, onaİbrahim b. Üyeyne, ona Velid b. Sa'lebe, ona Abdullah b. Büreyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Allah'ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar senin ahdin ve vaadin üzereyim. Yaptığım şeylerin şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahımı itiraf ederim. Beni affet, günahları senden başka affeden yoktur" buyurdu. Sonra da "Her kim bu duayı gündüz ya da gece okur da sonra o gün veya o gece ölürse inşallah o kimse cennete girer" buyurdu.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr, ona Velid b. Sa'lebe et-Tai, ona İbn Büreyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb)'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim sabaha ulaştığında veya akşama eriştiğinde şöyle der de sonra o gece veya gündüz ölürse cennete girer: Allah'ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar senin ahdin ve vaadin üzereyim. Yaptığım şeylerin şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahımı itiraf ederim. Beni affet, günahları senden başka affeden yoktur."
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Yusuf el-Mâcişûn, ona babası (Yakub b. Ebu Seleme el-Macişûn), ona Abdurrahman el-A'rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona Ali b. Ebu Talib şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza durduğu vakit şöyle derdi: "Veccehtu vechiye lillezî fetare’s-semavati ve’l-arda, hanifen ve mâ ene mine’l-müşrikîn. İnne salâtî ve nusukî mahyaye ve mematî lillahi rabbi’l-âlemîne lâ şerîke leh ve bizâlike umirtu ve ene evvelu’l-muslimîn. Allahumme ente’l-meliku lâ ilâhe illâ ent. Ente rabbî ve ene abduke, zalemtu nefsî ve‘teraftu bizenbî, feğfir lî zunûbî cemia, lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent. Vehdinî li ahseni’l-ahlâk, lâ yehdî li ahsenihâ illâ ent, vasrif annî seyyiehâ lâ yasrifu seyyiehâ illâ ent, lebbeyke ve sa‘deyk ve’l-hayru külluhû fî yedeyk, ve’ş-şerru leyse ileyk, ene bike ve ileyk, tebarekte ve taâleyt, estağfiruke ve etubu ileyk, (Ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim, Şüphesiz namazım, ibadetlerim, ölümüm ve dirimim âlemlerin Rabbi Allah içindir, onun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emr olundum ve ben müslümanların ilkiyim. Allah’ım, her şeyin mutlak maliki ve egemeni sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur, benim Rabbim sensin, ben de senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf ettim, bana bütün günahlarımı bağışla, şüphesiz senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni en güzel ahlâka yönelt. Şüphesiz ahlâkın en güzeline senden başka yönelten olmaz, köktü ahlâkı da benden uzaklaştır, kötü ahlâkı da senden başka kimse uzaklaştıramaz. Buyur Rabbim, emrini dinliyorum, sana itaat için huzurundayım, hayır bütünüyle yalnız senin elindedir, kötülük ise sana nispet edilemez. Ben sen var ettiğin için varım, benim varlığım sanadır. Şanın pek mübarek ve pek yücedir, senden mağfiret diliyorum, sana tövbe ediyorum." Rükûa gittiğinde "Allahumme leke raka'tu, ve-bike âmentü, ve-leke eslemtü, haşa'a leke sem'î ve basarî ve muhhî ve izâmî, ve asabî (Allah'ım, yalnızca senin için rükûa vardım, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. kulağım, gözüm, omurgam, kemiklerim, sinirlerim sana saygıyla eğildi)" derdi. Rükûdan kalktığında "Allahume Rabbenâ leke'l-hamd, mil'e's-semâvâti ve'l-ard, ve-mâ beynehümâ, ve-mil'e mâ şi'te min şey'in ba'd. (Ey Allah'ım, Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır)" derdi. Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halakahu ve savvarahu, ve-şakka sam'ahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Yüzüm, sadece, onu yaratan, ona şekil veren, kulağımı ve gözümü yerleştirene secde eder. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.)" derdi. Teşehhüd ile selam arasında (Namazını bitirip selam vereceği zaman) da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü ve ente a'lemu bihî minnî, ente'l-mukaddimu ve ente'lmuahhiru, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım önceden işlediğim, sonradan işleyeceğim, gizlice ve aşikar olarak işlediğim, çokça yaptığım ve senin benden daha iyi bildiğin tüm günahlarımı bağışla. Evvel de sensin Ahir de. Senden başka ilah yoktur.)" Secde ettiği zaman; "Allah'ım, yalnız sana secde ettim, yalnız sana iman ettim, yalnız sana teslim oldum, yüzüm onu yaratana, ona suret ve şekil verene, ona işitecek kulak, görecek göz verene secde etti. Yaratanların en güzeli Allah'ın şanı ne yüce ve mübarektir! Sonra da teşehhüd ile selam vermek arasında son duası da şu olurdu: "Allah'ım, önceden işlediklerimi, sonradan işleyeceklerimi, gizli yaptıklarımı, açıktan işlediklerimi, yaptığım aşırılıkları ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bana bağışla. Öne geçiren de ancak sensin, geri bırakan da yalnız sensin, senden başka hiçbir ilah yoktur."