653 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona el-A'meş, ona Mücahid, ona da (Abdullah) b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'ın adını vererek sığınma isterse onu koruyunuz, Kim sizden Allah'ın adını vererek istekte bulunursa istediğini veriniz. Kim Allah'ın adını vererek aman dilerse ona aman veriniz. Kim size bir iyilik yaparsa iyiliğinin karşılığını veriniz. Verecek bir şey bulamazsanız karşılığını verdiğinize kanaat getirinceye kadar onun için hayır dua ediniz."
Bize Kuteybe, ona Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Büreyd b. Ebu Meryem, ona da Enes b. Malik'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Kim Allah'tan üç defa cenneti dilerse, Cennet 'Allah'ım (cc), onu Cennet'e al' der. Her kim de Cehennemden üç defa Allah'a sığınırsa, Cehennem 'Allah'ım (cc), onu ateşten muhafaza eyle' der."
Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebu Şeybe, ona Mervan b. Muâviye, ona Avf, ona Abbas el-Ammî’nin şöyle demiştir: Bana ulaştığına göre peygamber Davud (as) duasında şöyle dermiş: "Allah’ım! Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim, sen benim Rabbimsin, sen Arşının üstünde pek yücesin. Göklerde ve yerde olanların gönlüne saygını ve korkunu koydun, mevki itibariyle yarattıkların arasında sana en yakın kişi, onlar arasında Sana en çok saygı duyan kişidir. Sana saygı duymayanın bilgisi ne olabilir ki, yahut senin emrine itaat etmeyenin ne hikmeti olacak ki?"
Bize Said b. Âmir, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah er-Rekâşî şöyle demiştir: Ebu Musa bize iki akşam namazından (akşam ve yatsı namazından) birini kıldırdı. (Namaz esnasında) cemaat arasından bir adam “Namaz, iyilik (birr) ve zekât ile birlikte mi emrolundu” diye konuştu. Ebu Musa namazı bitirince “bu kelimeleri hanginiz söyledi” dedi. Cemaat susunca, Ebu Musa “Bu sözü muhtemelen sen söyledin, ey Hittân” deyince, Hittân “Onu ben söylemedim ama bundan dolayı da beni azarlayacağından korkmuştum” dedi. Cemaat arasından bir adam “Onu ben söyledim ve bu sözümle hayırdan başka bir şey söyleme kastım yoktu” dedi. Bunun üzerine Ebu Musa şöyle dedi: Sizler namazınızda neler söyleyeceğinizi bilmiyor musunuz? Şüphesiz Rasulullah (sav) bize hutbe verdi, bize namazımızı öğretti, bize sünnetimizi de beyan etti ve şunları da söylediğini zannediyorum: "Namaz için kamet getirildiğinde içinizden biri imam olsun. İmam tekbir alınca sizde tekbir alın, imam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman siz 'Âmin' deyiniz. Allah duanızı kabul buyurur. İmam tekbir alıp rükûa varınca, siz de tekbir alarak rükûa varınız. İmam sizden önce rükûa varır ve sizden önce rükûdan kalkar." [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce rükua gitmesi ve önce rükudan kalkması) ötekine (sizin sonra rükû gitmeniz ve sonra rükudan kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) İmam 'Semiallahu limen hamideh' dediğinde, siz de 'Allahumme Rabbenâ leke’l hamd –ya da 'Rabbenâ ve leke’l hamd'- deyiniz. Şüphesiz Allah, Nebisinin dili üzere 'Allah kendisine hamd eden kulunu işitir' buyurmuştur. İmam tekbir alıp secdeye vardığı zaman siz de tekbir alıp secdeye varınız. İmam sizden önce secdeye varır ve sizden önce secdeden kalkar" [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce secdeye gitmesi ve önce secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra secdeye gitmeniz ve sonra secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) Tahiyyata (Oturuşa) gelince, sizden birinizin söyleyeceği ilk söz 'Et-tehiyyâtu, et-tayyibâtu, es-salavâtu lillahi, esselamu –ya da: selâmun- aleyke eyyuhe’n-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuh, es-selamu –ya da: selamun- aleynâ ve alâ ibadillahi’s-salihin, eşhedü en lâ İlâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasulüh' olsun."
Bize Amr b. Mansur, Ebu Müshir, ona Said b. Abdülaziz, ona Rabia b. Yezid, ona EBu İdris el-Havlânî, ona İbn Deylemî, ona da Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hz. Davud'un oğlu Hz. Süleyman (sav) Beyt-i Makdis’i inşa edince Allah’tan üç şey istedi: Allah'tan, hikmetine muvafık hükümler verebilme yeteneği istedi, bu kendisine verildi. Allah'tan, kendisinden sonra kimseye nasib olmayacak bir saltanat istedi, bu da kendisine verildi. (Son olarak da) Mescidin inşaatı bitince, oraya yalnızca namaz kılmak maksadıyla gelen bir kimseyi, annesinden yeni doğduğu günkü gibi (günahsız olarak) oradan çıkarmasını istedi."
Bize Kuteybe, ona Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Abdülcebbar b. Vail, ona babası (Vail b. Hucr) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) arkasında namaz kıldım. Namaza başlarken tekbir aldı ve ellerini kulaklarının hizasına kadar kaldırdı. Daha sonra Fatiha süresini okumaya başladı ve bitirince sesini yükselterek 'âmîn' dedi"
Bize Muemmel b. Hişam, ona İsmail b. Uleyye, ona Said, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ebu Musa bize namaz kıldırdı, tahiyyata oturduğunda ğı esnada cemaatten bir adam içeri girdi ve “Namaz birr (iyilik) ve zekât ile birlikte zikredildi” dedi. Ebu Musa selam verdikten sonra cemaate dönerek “Şu sözü hanginiz söyledi” dedi. Oradakiler ses çıkarmayıp sustu. Ebu Musa “Ey Hittân, bu sözü muhtemelen sen söylemiş olmalısın” dedi. Hittân “Hayır, ama bundan dolayı beni azarlayacağından da çekindim” dedi. Ebu Musa dedi ki: Rasulullah (sav) bizlere nasıl namaz kılacağımızı da, sünnetimizi de öğretti ve şöyle buyurdu: "İmam, kendisine uyulsun diye imamlık yapar. Bu sebeple o tekbir getirdiği vakit siz de tekbir getirin. İmam 'Ğayri’l mağdubi aleyhim veleddâllîn' dediği zaman siz de 'âmin' deyin, Allah da sizin duanıza karşılık verecektir. Rükûa vardığı zaman siz de rükûa varın, başını kaldırdığı ve 'Semiallahu limen hamideh' dediği vakit siz de 'Rabbenâ leke’l-hamd' deyin. Allah sizin dediğinizi duyacaktır. İmam secdeye vardığı vakit siz de secde edin. Kalktığı zaman siz de kalkın. Şüphesiz imam sizden önce secdeye varır ve sizden önce başını kaldırır." Ayrıca Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu: "İşte bu (imamın önce rüku ve secdeye gitmesi ve önce rüku ve secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra rükû ve secdeye gitmeniz ve sonra rüku ve secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.)"
Bize Abdülhamid b. Muhammed, ona Mahled, ona Yunus b. Ebu İshak, ona babası, ona Abdülcebbar b. Vâil, ona da babası (Vâil b. Hucr) şöyle demiştir: "Rasulullah’ın (sav) arkasında namaz kıldım, tekbir alınca ellerini kulaklarından biraz aşağıya kadar kaldırdı 'Gazaba uğrayanların ve yolunu sapıtanlarınkine değil' ayetini okuyunca da 'Âmin' dedi. Ben onun arkasında iken, onun bunu dediğini işittim. [(Devamla) der ki:] Rasulullah (sav) bir adamın 'Elhamdülillahi hamden kesîren tayyiben mübareken fîhi' dediğini işitti. Nebi (sav) namazını bitirip selam verince 'Namazda o sözü söyleyen kişi kimdi?' buyurdu. Adam 'Bendim, ey Allah’ın Rasulü, ben bunu kötü bir maksatla söylemedim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'On iki melek birden o söze yöneldi; o hamd, doğrudan Allah katına kadar ulaştı.' buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Ebu'l-Ahvas, ona Ebu İshak, ona Yezid, ona Ebu'l-Havra, ona da Hasan'dan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasulullah (sav), bana vitir namazında Kunut duası olarak okumam için şu duayı öğretti: "Allah'ım! Hidayet ettiğin kimselerle birlikte bana da hidayet et. Beni de afiyette kıldığın kimseler içerisine al. Beni de velisi olduğun kimselerden eyle. Verdiklerini bereketli kıl. Hüküm verdiğin şeylerin bazısının şerrinden beni koru. Sen hükmedersin, Sana hükmolunmaz. Senin velisi olduğun kimse zelil olmaz. Kutsalsın ve yüceler yücesisin Ey Rabbimiz."
Bize Ubeydullah b. Said Ebu Kudame es-Serahsî, ona Yahya b. Said, ona Hişam, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona Hittân b. Abdullah, ona da (Ebu Musa) el-Eşarî şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bize bir hutbe verip sünnetlerimizi öğretti, nasıl namaz kılacağımızı açıkladı ve şöyle buyurdu: "Saflarınızı doğru tutunuz. Sonra biriniz size imam olsun. İmam tekbir aldığında, siz de tekbir alın, imam 'veleddâllîn' deyince, siz 'âmin' deyiniz, Allah duanızı kabul edecektir. İmam tekbir alıp rükûa varınca, siz de tekbir alarak rükûa gidiniz. Şüphesiz imam sizden önce rükûa varır ve sizden önce kalkar." [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce rükua gitmesi ve önce rükudan kalkması) ötekine (sizin sonra rükû gitmeniz ve sonra rükudan kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) İmam 'Semiallahu limen hamideh' dediğinde, siz de 'Rabbenâ ve leke’l hamd'- deyiniz. Aziz ve Celil Allah sizi işitir ve Nebisinin dili üzere 'Allah kendisine hamd eden kulunu işitir' buyurur. İmam tekbir alıp secdeye vardığı zaman siz de tekbir alıp secdeye varınız. İmam sizden önce secdeye varır ve sizden önce secdeden kalkar" [Allah’ın Nebisi (sav) şöyle buyurdu:] "İşte bu (imamın önce secdeye gitmesi ve önce secdeden kalkması) ötekine (sizin sonra secdeye gitmeniz ve sonra secdeden kalkmanıza) denktir. (Yani aynı sevabı alırsınız.) Tahiyyata (Oturuşa) geldiğinde, sizden birinizin söyleyeceği ilk söz 'Et-tehiyyâtu, et-tayyibâtu, es-salavâtu lillahi, esselamu –ya da: selâmun- aleyke eyyuhe’n-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuh, es-selamu –ya da: selamun- aleynâ ve alâ ibadillahi’s-salihin, eşhedü en lâ İlâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasulüh' olsun."