Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Atâ b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Hüreyre şöyle söylemiştir: (Bir gün) insanlar, 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"On dördünde ayı görmekte bir zorlukla karşılaşıyor musunuz?" Ashab, 'hayır, ey Allah'ın Rasulü' dediler. Rasulullah (sav) "Peki, ya önünde bulut yokken güneşi görmekte bir sıkıntı çeker misiniz." buyurdu. Ashab, 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü' deyince, o da şöyle buyurdu: "İşte sizler onu böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde Allah insanları toplayacak ve '(Dünyada iken) her kim neye ibadet ediyorsa onun arkasından gitsin' buyuracak. Güneşe ibadet eden güneşin arkasından gidecek, aya ibadet eden ayın arkasından gidecek, tâğûtlara (bâtıl ve uydurma ilâhlara) ibadet eden kimse de tâğûtların arkasından gidecek. Geriye aralarında şefaatçileri –ya da münafıkları, ki şüphe eden ravi İbrahim'dir- olduğu halde bu ümmet kalacak. Allah onlara gelerek, 'Ben sizin Rabbinizim' diyecek. Onlar,'Rabbimiz yanımıza gelinceye kadar biz burada duracağız, Rabbimiz yanımıza gelirse biz onu tanırız' diyecekler. Allah da onlara onu tanıyacakları suretinde gelecek, 'ben sizin Rabbinizim' diyecek. Onlar 'Sen Rabbimizsin diyecekler' ve onun izinden gidecekler. Sırat cehennemin iki yakası arasında kurulacak. Ben ve ümmetim onu ilk aşanlar olacağız. O gün yalnızca rasuller konuşacak, o gün yapacakları dua 'Allah'ım esenlik ver, esenlik ver, duası olacak. Cehennemde sa'dân dikeni gibi kancalar vardır. Sizler hiç sa'dânı gördünüz mü?" Ashab, 'Evet, ey Allah'ın Rasulü' dediler. Allah Rasulü şöyle devam etti: "İşte o kancalar sa'dân dikeni gibidir. Şöyle ki bunların ne kadar büyük olduklarını Allah'tan başkası bilemez. İnsanları amellerine göre yakalayacaklardır. Kimileri ameli sebebiyle kalacak helak edileceklerden yahut da ameli sebebiyle bağlanmış olacaklardan olacak, kimileri lime lime edilecek yahut cezalandırılacaktır –ya da buna yakın bir ifade kullandı.- Sonra (Allah) tecelli edecek. Allah kullar arasında hüküm vermeyi bitirip de rahmeti ile cehennemliklerden dilediği kimseleri çıkarmak isteyeceğinde, meleklere, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik edenler arasından, rahmet ihsan etmeyi dilediği kimseler arasından, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayanları cehennemden çıkarmalarını emredecektir. Melekler onları cehennemde secde izlerinden tanıyacaklardır. Çünkü ateş, secdenin bıraktığı izler hariç Âdemoğlunun uzuvlarını yakar. Allah da cehennem ateşine secde izlerini yakmayı yasaklamıştır. Bunlar cehennemden kavurulmuş olarak çıkacaklar, üzerlerine hayat suyu dökülecek ve o suyun altında selin sürükledikleri arasındaki tohumun yetiştiği gibi yetişecekler. Daha sonra Allah kullar arasındaki hükmünü bitirecek, geriye yüzü cehenneme dönük bir adam kalacak. Bu kişi ise cehennemlikler arasından cennete en son girecek kişi olacaktır. Bu kişi, 'Rabbim, yüzümü ateşten başka bir tarafa çevir, çünkü cehennemin kokusu beni perişan etti, alevi beni yaktı' diyecektir. Sonra Allah'a kendisine dua etmeyi dilediği gibi dua edecek, sonra da Allah: 'Bu istediğini sana verdikten sonra benden başka bir şey istemeyecek misin?' buyuracak. O kişi, 'İzzetine yemin olsun ki hayır, bundan başka senden bir şey istemeyeceğim' diyecek. Rabbine dilediği ahitleri, sözleri verecek. Allah da yüzünü cehennem ateşinden başka tarafa çevirecek. Yüzünü cennete çevirip cenneti görecek. Allah'ın susmasını dilediği kadar bir süre susacak sonra da, 'Rabbim, beni cennetin kapısına yaklaştır' diyecek. Allah, 'sen sana bu verilenden başka ebediyen benden bir şey dilemeyeceğine dair ahitler ve sözler vermemiş miydin? Yazık sana ey Âdemoğlu, sen ne kadar da sözünde durmayan birisin' buyuracak. O kişi, 'Rabbim' diyecek ve Allah'a dua edecek. Sonunda yüce Allah: 'Peki, sana bu isteklerin verilecek olursa, acaba başka bir şey istemeyecek misin?' buyuracak. O kişi, 'hayır, izzetine yemin ederim, senden bundan başka bir şey istemeyeceğim' diyecek. (Allah) dilediği kadar (Allah'a) ahitler ve sözler verecek. Bunun üzerine onu cennetin kapısına yaklaştıracak, cennetin kapısında dikileceği vakit cennetin genişliği ona görünecek, içindeki mutlulukları, sevinçleri görecek. Allah'ın dilediği kadar susacak sonra da: 'Rabbim beni cennete koy' diyecek. Yüce Allah: 'Sen sana verilenden başka bir şey istemeyeceğine dair ahitlerini, sözlerini vermemiş miydin?' buyuracak. 'Yazıklar olsun sana ey Âdemoğlu, ne kadar da antlarını bozan birisisin' buyuracak. Kul Allah (cc) gülünceye kadar ona dua edecek ve Rabbim bari yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım, diye yalvaracak. Allah, onun bu haline gülecek ve ona, 'haydi cennete gir', buyuracak. Cennete girdikten sonra, Allah ona, 'Haydi iste', buyuracak. O da Rabbine dileklerde bulunacak, temennilerini yapacak hatta Allah ona hatırlatarak şunları şunları da dile, buyuracak. Nihayet artık istekleri bitip tükeneceği zaman, Allah, 'İşte sana bu temenni ettiklerinle birlikte, bir o kadar daha verilecektir ve bunlar senindir' buyuracak."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29799, B007437
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّاسَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ نَرَى رَبَّنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " هَلْ تُضَارُّونَ فِى الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ " . قَالُوا لاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ: " فَهَلْ تُضَارُّونَ فِى الشَّمْسِ لَيْسَ دُونَهَا سَحَابٌ " . قَالُوا لاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ: " فَإِنَّكُمْ تَرَوْنَهُ كَذَلِكَ ، يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَقُولُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ شَيْئًا فَلْيَتَّبِعْهُ . فَيَتْبَعُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ الشَّمْسَ الشَّمْسَ ، وَيَتْبَعُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ الْقَمَرَ الْقَمَرَ ، وَيَتْبَعُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ الطَّوَاغِيتَ الطَّوَاغِيتَ ، وَتَبْقَى هَذِهِ الأُمَّةُ فِيهَا شَافِعُوهَا - أَوْ مُنَافِقُوهَا شَكَّ إِبْرَاهِيمُ - فَيَأْتِيهِمُ اللَّهُ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ . فَيَقُولُونَ هَذَا مَكَانُنَا حَتَّى يَأْتِيَنَا رَبُّنَا فَإِذَا جَاءَنَا رَبُّنَا عَرَفْنَاهُ فَيَأْتِيهِمُ اللَّهُ فِى صُورَتِهِ الَّتِى يَعْرِفُونَ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ . فَيَقُولُونَ أَنْتَ رَبُّنَا . فَيَتْبَعُونَهُ وَيُضْرَبُ الصِّرَاطُ بَيْنَ ظَهْرَىْ جَهَنَّمَ ، فَأَكُونُ أَنَا وَأُمَّتِى أَوَّلَ مَنْ يُجِيزُهَا ، وَلاَ يَتَكَلَّمُ يَوْمَئِذٍ إِلاَّ الرُّسُلُ ، وَدَعْوَى الرُّسُلِ يَوْمَئِذٍ اللَّهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ . وَفِى جَهَنَّمَ كَلاَلِيبُ مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ ، هَلْ رَأَيْتُمُ السَّعْدَانَ " . قَالُوا نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ: " فَإِنَّهَا مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ ، غَيْرَ أَنَّهُ لاَ يَعْلَمُ مَا قَدْرُ عِظَمِهَا إِلاَّ اللَّهُ ، تَخْطَفُ النَّاسَ بِأَعْمَالِهِمْ ، فَمِنْهُمُ الْمُوبَقُ بَقِىَ بِعَمَلِهِ ، أَوِ الْمُوثَقُ بِعَمَلِهِ ، وَمِنْهُمُ الْمُخَرْدَلُ أَوِ الْمُجَازَى أَوْ نَحْوُهُ ، ثُمَّ يَتَجَلَّى حَتَّى إِذَا فَرَغَ اللَّهُ مِنَ الْقَضَاءِ بَيْنَ الْعِبَادِ وَأَرَادَ أَنْ يُخْرِجَ بِرَحْمَتِهِ مَنْ أَرَادَ مِنْ أَهْلِ النَّارِ أَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ أَنْ يُخْرِجُوا مِنَ النَّارِ مَنْ كَانَ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا ، مِمَّنْ أَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَرْحَمَهُ مِمَّنْ يَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، فَيَعْرِفُونَهُمْ فِى النَّارِ بِأَثَرِ السُّجُودِ ، تَأْكُلُ النَّارُ ابْنَ آدَمَ إِلاَّ أَثَرَ السُّجُودِ ، حَرَّمَ اللَّهُ عَلَى النَّارِ أَنْ تَأْكُلَ أَثَرَ السُّجُودِ ، فَيَخْرُجُونَ مِنَ النَّارِ قَدِ امْتُحِشُوا ، فَيُصَبُّ عَلَيْهِمْ مَاءُ الْحَيَاةِ فَيَنْبُتُونَ تَحْتَهُ كَمَا تَنْبُتُ الْحِبَّةُ فِى حَمِيلِ السَّيْلِ ، ثُمَّ يَفْرُغُ اللَّهُ مِنَ الْقَضَاءِ بَيْنَ الْعِبَادِ ، وَيَبْقَى رَجُلٌ مُقْبِلٌ بِوَجْهِهِ عَلَى النَّارِ هُوَ آخِرُ أَهْلِ النَّارِ دُخُولاً الْجَنَّةَ فَيَقُولُ أَىْ رَبِّ اصْرِفْ وَجْهِى عَنِ النَّارِ ، فَإِنَّهُ قَدْ قَشَبَنِى رِيحُهَا وَأَحْرَقَنِى ذَكَاؤُهَا . فَيَدْعُو اللَّهَ بِمَا شَاءَ أَنْ يَدْعُوَهُ ثُمَّ يَقُولُ اللَّهُ هَلْ عَسَيْتَ إِنْ أُعْطِيتَ ذَلِكَ أَنْ تَسْأَلَنِى غَيْرَهُ . فَيَقُولُ لاَ وَعِزَّتِكَ لاَ أَسْأَلُكَ غَيْرَهُ ، وَيُعْطِى رَبَّهُ مِنْ عُهُودٍ وَمَوَاثِيقَ مَا شَاءَ ، فَيَصْرِفُ اللَّهُ وَجْهَهُ عَنِ النَّارِ ، فَإِذَا أَقْبَلَ عَلَى الْجَنَّةِ وَرَآهَا سَكَتَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ ثُمَّ يَقُولُ أَىْ رَبِّ قَدِّمْنِى إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ . فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ أَلَسْتَ قَدْ أَعْطَيْتَ عُهُودَكَ وَمَوَاثِيقَكَ أَنْ لاَ تَسْأَلَنِى غَيْرَ الَّذِى أُعْطِيتَ أَبَدًا ، وَيْلَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مَا أَغْدَرَكَ . فَيَقُولُ أَىْ رَبِّ . وَيَدْعُو اللَّهَ حَتَّى يَقُولَ هَلْ عَسَيْتَ إِنْ أُعْطِيتَ ذَلِكَ أَنْ تَسْأَلَ غَيْرَهُ . فَيَقُولُ لاَ وَعِزَّتِكَ لاَ أَسْأَلُكَ غَيْرَهُ ، وَيُعْطِى مَا شَاءَ مِنْ عُهُودٍ وَمَوَاثِيقَ ، فَيُقَدِّمُهُ إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ ، فَإِذَا قَامَ إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ انْفَهَقَتْ لَهُ الْجَنَّةُ فَرَأَى مَا فِيهَا مِنَ الْحَبْرَةِ وَالسُّرُورِ ، فَيَسْكُتُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ ثُمَّ يَقُولُ أَىْ رَبِّ أَدْخِلْنِى الْجَنَّةَ . فَيَقُولُ اللَّهُ أَلَسْتَ قَدْ أَعْطَيْتَ عُهُودَكَ وَمَوَاثِيقَكَ أَنْ لاَ تَسْأَلَ غَيْرَ مَا أُعْطِيتَ - فَيَقُولُ - وَيْلَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مَا أَغْدَرَكَ . فَيَقُولُ أَىْ رَبِّ لاَ أَكُونَنَّ أَشْقَى خَلْقِكَ فَلاَ يَزَالُ يَدْعُو حَتَّى يَضْحَكَ اللَّهُ مِنْهُ فَإِذَا ضَحِكَ مِنْهُ قَالَ لَهُ ادْخُلِ الْجَنَّةَ . فَإِذَا دَخَلَهَا قَالَ اللَّهُ لَهُ تَمَنَّهْ . فَسَأَلَ رَبَّهُ وَتَمَنَّى حَتَّى إِنَّ اللَّهَ لَيُذَكِّرُهُ يَقُولُ كَذَا وَكَذَا ، حَتَّى انْقَطَعَتْ بِهِ الأَمَانِىُّ قَالَ اللَّهُ ذَلِكَ لَكَ وَمِثْلُهُ مَعَهُ " .
Tercemesi:
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Atâ b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Hüreyre şöyle söylemiştir: (Bir gün) insanlar, 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"On dördünde ayı görmekte bir zorlukla karşılaşıyor musunuz?" Ashab, 'hayır, ey Allah'ın Rasulü' dediler. Rasulullah (sav) "Peki, ya önünde bulut yokken güneşi görmekte bir sıkıntı çeker misiniz." buyurdu. Ashab, 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü' deyince, o da şöyle buyurdu: "İşte sizler onu böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde Allah insanları toplayacak ve '(Dünyada iken) her kim neye ibadet ediyorsa onun arkasından gitsin' buyuracak. Güneşe ibadet eden güneşin arkasından gidecek, aya ibadet eden ayın arkasından gidecek, tâğûtlara (bâtıl ve uydurma ilâhlara) ibadet eden kimse de tâğûtların arkasından gidecek. Geriye aralarında şefaatçileri –ya da münafıkları, ki şüphe eden ravi İbrahim'dir- olduğu halde bu ümmet kalacak. Allah onlara gelerek, 'Ben sizin Rabbinizim' diyecek. Onlar,'Rabbimiz yanımıza gelinceye kadar biz burada duracağız, Rabbimiz yanımıza gelirse biz onu tanırız' diyecekler. Allah da onlara onu tanıyacakları suretinde gelecek, 'ben sizin Rabbinizim' diyecek. Onlar 'Sen Rabbimizsin diyecekler' ve onun izinden gidecekler. Sırat cehennemin iki yakası arasında kurulacak. Ben ve ümmetim onu ilk aşanlar olacağız. O gün yalnızca rasuller konuşacak, o gün yapacakları dua 'Allah'ım esenlik ver, esenlik ver, duası olacak. Cehennemde sa'dân dikeni gibi kancalar vardır. Sizler hiç sa'dânı gördünüz mü?" Ashab, 'Evet, ey Allah'ın Rasulü' dediler. Allah Rasulü şöyle devam etti: "İşte o kancalar sa'dân dikeni gibidir. Şöyle ki bunların ne kadar büyük olduklarını Allah'tan başkası bilemez. İnsanları amellerine göre yakalayacaklardır. Kimileri ameli sebebiyle kalacak helak edileceklerden yahut da ameli sebebiyle bağlanmış olacaklardan olacak, kimileri lime lime edilecek yahut cezalandırılacaktır –ya da buna yakın bir ifade kullandı.- Sonra (Allah) tecelli edecek. Allah kullar arasında hüküm vermeyi bitirip de rahmeti ile cehennemliklerden dilediği kimseleri çıkarmak isteyeceğinde, meleklere, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik edenler arasından, rahmet ihsan etmeyi dilediği kimseler arasından, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayanları cehennemden çıkarmalarını emredecektir. Melekler onları cehennemde secde izlerinden tanıyacaklardır. Çünkü ateş, secdenin bıraktığı izler hariç Âdemoğlunun uzuvlarını yakar. Allah da cehennem ateşine secde izlerini yakmayı yasaklamıştır. Bunlar cehennemden kavurulmuş olarak çıkacaklar, üzerlerine hayat suyu dökülecek ve o suyun altında selin sürükledikleri arasındaki tohumun yetiştiği gibi yetişecekler. Daha sonra Allah kullar arasındaki hükmünü bitirecek, geriye yüzü cehenneme dönük bir adam kalacak. Bu kişi ise cehennemlikler arasından cennete en son girecek kişi olacaktır. Bu kişi, 'Rabbim, yüzümü ateşten başka bir tarafa çevir, çünkü cehennemin kokusu beni perişan etti, alevi beni yaktı' diyecektir. Sonra Allah'a kendisine dua etmeyi dilediği gibi dua edecek, sonra da Allah: 'Bu istediğini sana verdikten sonra benden başka bir şey istemeyecek misin?' buyuracak. O kişi, 'İzzetine yemin olsun ki hayır, bundan başka senden bir şey istemeyeceğim' diyecek. Rabbine dilediği ahitleri, sözleri verecek. Allah da yüzünü cehennem ateşinden başka tarafa çevirecek. Yüzünü cennete çevirip cenneti görecek. Allah'ın susmasını dilediği kadar bir süre susacak sonra da, 'Rabbim, beni cennetin kapısına yaklaştır' diyecek. Allah, 'sen sana bu verilenden başka ebediyen benden bir şey dilemeyeceğine dair ahitler ve sözler vermemiş miydin? Yazık sana ey Âdemoğlu, sen ne kadar da sözünde durmayan birisin' buyuracak. O kişi, 'Rabbim' diyecek ve Allah'a dua edecek. Sonunda yüce Allah: 'Peki, sana bu isteklerin verilecek olursa, acaba başka bir şey istemeyecek misin?' buyuracak. O kişi, 'hayır, izzetine yemin ederim, senden bundan başka bir şey istemeyeceğim' diyecek. (Allah) dilediği kadar (Allah'a) ahitler ve sözler verecek. Bunun üzerine onu cennetin kapısına yaklaştıracak, cennetin kapısında dikileceği vakit cennetin genişliği ona görünecek, içindeki mutlulukları, sevinçleri görecek. Allah'ın dilediği kadar susacak sonra da: 'Rabbim beni cennete koy' diyecek. Yüce Allah: 'Sen sana verilenden başka bir şey istemeyeceğine dair ahitlerini, sözlerini vermemiş miydin?' buyuracak. 'Yazıklar olsun sana ey Âdemoğlu, ne kadar da antlarını bozan birisisin' buyuracak. Kul Allah (cc) gülünceye kadar ona dua edecek ve Rabbim bari yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım, diye yalvaracak. Allah, onun bu haline gülecek ve ona, 'haydi cennete gir', buyuracak. Cennete girdikten sonra, Allah ona, 'Haydi iste', buyuracak. O da Rabbine dileklerde bulunacak, temennilerini yapacak hatta Allah ona hatırlatarak şunları şunları da dile, buyuracak. Nihayet artık istekleri bitip tükeneceği zaman, Allah, 'İşte sana bu temenni ettiklerinle birlikte, bir o kadar daha verilecektir ve bunlar senindir' buyuracak."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 24, 2/754
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yezid el-Cünde'î (Ata b. Yezid el-Leysî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
CEHENNEM TASVİRLERİ
Secde
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيُصِيبَنَّ أَقْوَامًا سَفْعٌ مِنَ النَّارِ بِذُنُوبٍ أَصَابُوهَا عُقُوبَةً ، ثُمَّ يُدْخِلُهُمُ اللَّهُ الْجَنَّةَ بِفَضْلِ رَحْمَتِهِ يُقَالُ لَهُمُ الْجَهَنَّمِيُّونَ » . وَقَالَ هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةٌ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Bize Hafs b. Ömer, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir takım topluluklara, işlemiş oldukları günahların cezası olarak, ateşin yakmasından dolayı bir karalık bulaşacak. Daha sonra Allah, rahmeti ve lütfu ile onları cennete koyacak ve onlara Cehennemiyyûn (cehennemlikler) denilecektir."
[Hemmâm der ki: Bu hadisi bize Katâde, ona da Enes Hz. Peygamber'den (sav) tahdis (حَدَّثَنَا) sığasıyla rivayet etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29877, B007450
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيُصِيبَنَّ أَقْوَامًا سَفْعٌ مِنَ النَّارِ بِذُنُوبٍ أَصَابُوهَا عُقُوبَةً ، ثُمَّ يُدْخِلُهُمُ اللَّهُ الْجَنَّةَ بِفَضْلِ رَحْمَتِهِ يُقَالُ لَهُمُ الْجَهَنَّمِيُّونَ » . وَقَالَ هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةٌ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir takım topluluklara, işlemiş oldukları günahların cezası olarak, ateşin yakmasından dolayı bir karalık bulaşacak. Daha sonra Allah, rahmeti ve lütfu ile onları cennete koyacak ve onlara Cehennemiyyûn (cehennemlikler) denilecektir."
[Hemmâm der ki: Bu hadisi bize Katâde, ona da Enes Hz. Peygamber'den (sav) tahdis (حَدَّثَنَا) sığasıyla rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 25, 2/759
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
CEHENNEM TASVİRLERİ
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيُصِيبَنَّ أَقْوَامًا سَفْعٌ مِنَ النَّارِ بِذُنُوبٍ أَصَابُوهَا عُقُوبَةً ، ثُمَّ يُدْخِلُهُمُ اللَّهُ الْجَنَّةَ بِفَضْلِ رَحْمَتِهِ يُقَالُ لَهُمُ الْجَهَنَّمِيُّونَ » . وَقَالَ هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةٌ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Bize Hafs b. Ömer, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir takım topluluklara, işlemiş oldukları günahların cezası olarak, ateşin yakmasından dolayı bir karalık bulaşacak. Daha sonra Allah, rahmeti ve lütfu ile onları cennete koyacak ve onlara Cehennemiyyûn (cehennemlikler) denilecektir."
[Hemmâm der ki: Bu hadisi bize Katâde, ona da Enes Hz. Peygamber'den (sav) tahdis (حَدَّثَنَا) sığasıyla rivayet etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287445, B007450-2
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لَيُصِيبَنَّ أَقْوَامًا سَفْعٌ مِنَ النَّارِ بِذُنُوبٍ أَصَابُوهَا عُقُوبَةً ، ثُمَّ يُدْخِلُهُمُ اللَّهُ الْجَنَّةَ بِفَضْلِ رَحْمَتِهِ يُقَالُ لَهُمُ الْجَهَنَّمِيُّونَ » . وَقَالَ هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةٌ حَدَّثَنَا أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Hişâm, ona Katâde, ona da Enes (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir takım topluluklara, işlemiş oldukları günahların cezası olarak, ateşin yakmasından dolayı bir karalık bulaşacak. Daha sonra Allah, rahmeti ve lütfu ile onları cennete koyacak ve onlara Cehennemiyyûn (cehennemlikler) denilecektir."
[Hemmâm der ki: Bu hadisi bize Katâde, ona da Enes Hz. Peygamber'den (sav) tahdis (حَدَّثَنَا) sığasıyla rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 25, 2/759
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
CEHENNEM TASVİRLERİ
O zaman boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sürüklenecekler,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57948, KK40/71
Hadis:
إِذِ الْأَغْلَالُ فِي أَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُ يُسْحَبُونَ
Tercemesi:
O zaman boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde, sürüklenecekler,
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Gâfir 40/71, /
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Küfür, Kafir, Allah'ı inkar etmek
Şirk, Şirk- Müşrik
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57898, KK40/47
Hadis:
وَإِذْ يَتَحَاجُّونَ فِي النَّارِ فَيَقُولُ الضُّعَفَاء لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا نَصِيبًا مِّنَ النَّارِ
Tercemesi:
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Gâfir 40/47, /
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Kafir, müşrik âhirette
Kıyamet, ahvali
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
Öneri Formu
Hadis Id, No:
59230, KK58/8
Hadis:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاؤُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Tercemesi:
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Mücâdele 58/8, /
Senetler:
()
Konular:
Amel, amellerin dünyada veya ahirette karşılığı
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Hz. Peygamber, müşriklerle ilişkileri
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ هَذِهِ الآيَةَ ( اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ ) قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : "لَوْ أَنَّ قَطْرَةً مِنَ الزَّقُّومِ قُطِرَتْ فِى دَارِ الدُّنْيَا لأَفْسَدَتْ عَلَى أَهْلِ الدُّنْيَا مَعَايِشَهُمْ فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ " . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Açıklama: فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ "Yiyeceği zakkum olan kişi ne yapacak" şeklinde de çevrilebilir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14908, T002585
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَرَأَ هَذِهِ الآيَةَ ( اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ ) قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : "لَوْ أَنَّ قَطْرَةً مِنَ الزَّقُّومِ قُطِرَتْ فِى دَارِ الدُّنْيَا لأَفْسَدَتْ عَلَى أَهْلِ الدُّنْيَا مَعَايِشَهُمْ فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ " . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Gaylan, ona Ebu Davud, ona Şu'be, ona el-'Ameş, ona Mücahid, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav), 'Ey iman edenler Allah'tan sakınılması gerektiği gibi sakının ve herhalde müslüman olarak can veriniz' (Âli İmrân, 3/102) ayetini okuyup şöyle buyurdu: "Eğer zakkumdan bir damla yere damlatılmış olsaydı, o damla dünyadaki canlıların geçim vesilesi (olan tüm gıda maddeleri)ni bozardı. Yiyeceği zakkum olan (cehennem halkının) hali nasıl (elem verici)dir?"
Ebu İsa (et-Tirmizî): 'Bu, hasen sahih bir hadistir', dedi.
Açıklama:
فَكَيْفَ بِمَنْ يَكُونُ طَعَامَهُ "Yiyeceği zakkum olan kişi ne yapacak" şeklinde de çevrilebilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü cehennem 4, 4/707
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32579, B003265
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى أُوَيْسٍ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « نَارُكُمْ جُزْءٌ مِنْ سَبْعِينَ جُزْءًا مِنْ نَارِ جَهَنَّمَ » . قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنْ كَانَتْ لَكَافِيَةً . قَالَ « فُضِّلَتْ عَلَيْهِنَّ بِتِسْعَةٍ وَسِتِّينَ جُزْءًا ، كُلُّهُنَّ مِثْلُ حَرِّهَا » .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Ebu Üveys, ona Mâlik, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Sizin ateşiniz cehennem ateşinin yetmişte biri kadardır.' Sahabiler tarafından: 'Ey Allah'ın Rasulü! Dünyâ ateşi azâb için yeterlidir, denildi. Rasulullah: 'Cehennem ateşi dünya ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunlardan her birinin sıcaklığı bütün dünya ateşinin sıcaklığı gibidir.' Buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Halk 10, 1/850
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Cehennem, Dereceleri
Cehennem, sıfatları