56 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لاَ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّبًا
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Atâ b. Ebu Rabah, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Cabir b. Abdullah fetih yılında, Mekke'de Rasulullah'ın (sav); "şüphesiz Allah (ac) şarap, leş, domuz ve putların satışını haram kıldı" buyurduğunu işitmiştir. Kendisine ey Allah'ın Rasulü! Leş yağları konusunda ne dersin? "Onlarla gemiler boyanıyor, deriler yağlanıyor, insanlar aydınlanıyor" dediler. Rasulullah da (sav);"hayır, haramdır" buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) şöyle devam etti: "Allah, Yahudileri kahretsin! Allah onlara leşlerin iç yağlarını yasakladığı zaman, onu erittiler sonra satıp parasını yediler."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir ve Said b. Müseyyeb, onlara Hakem b. Hizam (ra) şöyle demiştir: Peygamber'den (dünyalık) istedim, verdi, Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra üçüncü defa yine istedim, yine verdi ve sonra şöyle buyurdu: "Ey Hakim! Şüphesiz bu dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Her kim bu malı tokgözlü olarak alırsa, o mal kendisi için bereketli ve hayırlı kılınır. Her kim de bunu açgözlülük ile alırsa bu mal, alan kimse için bereketli ve şerefli olmaz. O kimse bir yiyip de doymayan gibi doymaz. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm der ki: Ben “Ey Allah'ın Rasulü, Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar senden sonra hiçbir kimsenin malından bir şey almayacağım” dedim. Ebu Bekir, Beytü'l-mâl'deki hakkını vermek için Hakîm'i çağırırdı. Fakat Hakîm, Ebu Bekir'in bu ihsanını kabul etmezdi. Sonra Ömer de hakkını vermek için onu çağırmıştı fakat Hakîm ondan da bir şey kabul etmemiştir. Bunun üzerine Ömer “Ey Müslüman topluluğu! Ben sizleri Hakîm üzerine şahit tutuyorum. Ben ganimet malından onun hakkını kendisine veriyorum fakat o bu hakkını almaktan çekiniyor” dedi. Hakîm, Peygamber'den (sav) sonra vefat edinceye kadar hiçbir insanın malından almamıştır.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübey ve Said b. Müseyyeb, onlara Hakem b. Hizam (ra) şöyle demiştir: Peygamber'den (dünyalık mal) istedim, o verdi, sonra yine istedim, yine verdi. Sonra üçüncü defa yine istedim, yine verdi. Bundan sonra şöyle buyurdu: "Ey Hakim! Şüphesiz bu dünya malı, yeşil, yemesi tatlı bir meyvedir. Her kim bu malı gönül tokluğu ile alırsa, o mal kendisi için bereketli ve hayırlı kılınır. Her kim de bunu açgözlülükle ile alırsa bu mal, alan kimse için bereketli ve şerefli olmaz. O ihtiraslı kimse bir obur gibidir ki, daima yer, bir türlü doymaz. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm der k: Ben: “ey Allah'ın Rasulü! Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar senden sonra hiçbir kimsenin malından bir şey almayacağım' dedim. Ebu Bekir (ra), Beytü'l-mâl'deki hakkını vermek için Hakîm'i çağırırdı. Fakat Hakîm, Ebu Bekir'in bu ihsanını kabul etmezdi. Sonra Ömer (ra) de hakkını vermek için onu çağırmış, fakat Hakîm ondan da bir şey kabul etmemişti. Bundan sonra Ömer “Ey Müslüman topluluğu! Ben sizleri Hakîm üzerine şahit tutuyorum. Ben ganimet malından onun hakkını kendisine veriyorum fakat o bu hakkını kabul etmiyor” dedi. Hakîm, Peygamber'den (sav) sonra vefat edinceye kadar hiçbir insanın malından almamıştır.