135 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona da Humeyd şöyle nakletmiştir: Enes b. Malik'e hacamat yapanın elde ettiği kazançtan soruldu. Enes de şu cevabı verdi: Hz. Peygamber'i (sav) Ebu Taybe hacamat etti. Hz. Peygamber de ona iki (sa') ölçek yiyecek verilmesini emretti. Ayrıca Sahipleriyle konuştu, onlar da Ebu Taybe'nin vergisini azalttı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Tedavi olduğunuz şeylerin en faziletlisi hacamattır veya hacamat ilaçlarınızın en iyisidir."
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona da Humeyd şöyle demiştir: Enes’e hacamat yapan kimsenin ücreti soruldu, o da şöyle dedi: Rasulullah (sav) kan aldırdı ve hacamatı yapan Ebu Taybe'ye iki ölçek yiyecek verilmesini emretti. Bu kölenin sahipleriyle konuştu onlar da köleden aldıkları vergiyi biraz indirdiler. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Tedavi yollarınızın en değerlisi hacamattır." veya "hacamat sizin en iyi ilaçlarınızdandır." [Tirmîzî der ki: Bu konuda Ali, İbn Abbâs ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.] [Tirmîzî der ki: Enes hadisi hasen sahihtir. sahabe ve sahabe dışındaki bazı ilim adamları kan alan kimsenin ücret almasını cazi görmüşlerdir. Şâfii'nin görüşü de bu yöndedir.]
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Bekir b. Yunus b. Bükeyr, ona Musa b. Ali b. Rebâh, ona babası, ona da Ukbe b. Âmir el-Cühenî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Hastalarınızı yemeğe ve içmeğe zorlamayınız. Çünkü onları şüphesiz Allah yedirip içirmektedir.”
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb, o ikisine Veki, ona Misar, ona Amr b. Âmir el-Ensârî, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) hacamat olmuş ve hak ettiğini verme konusunda, kimseye haksızlık etmemiştir."
Bize Abdullah b. Muhammed er-Rûmî, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammâr, ona da Yahya şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Yezid'le birlikte Ebu Seleme'nin yanına gitmek üzere yola çıktık. Kendisine bir haberci yolladık. Çok geçmeden haberci yanımıza (yalnız) geldi. Baktık ki Ebu Seleme'nin evinin yanında bir mescid var. Biz mescitte iken, nihayet Ebu Seleme yanımıza geldi ve dedi ki 'Dilerseniz evime buyrun, dilerseniz burada oturun.' Biz 'Yok, biz burada otururuz, sen bize hadis rivayet et' dediğimizde o, Abdullah b. Amr b. Âs'tan şu hadisi rivayet etti: "Ben bütün günlerimi oruçlu geçiriyor, her gece de Kur'an'ı hatmediyordum. Ya bu durum Hz. Peygamber'e (sav) haber verildi veya kendisi bana (yanına gitmem için) birini yolladı. Huzuruna vardığımda, Nebî (sav) bana 'Senenin tamamında oruç tuttuğun ve her gece Kur'an'ı hatmettiğin haberini aldım' buyurdu. 'Doğrudur Allah'ın Nebî'si! Bununla sadece hayrı (sevap işlemeyi) istemekteyim' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Her aydan üç gün oruç tutman sana yeterlidir' buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Nebî'si! Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde, Rasulullah (sav) "Muhakkak ki hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır' dedi ve şöyle ekledi: 'Sen en iyisi Allah'ın Nebî'si Dâvûd'un (as) orucunu tut. Zira o insanların en âbidi (çok ibadet edeni) idi.' Ben 'Dâvûd orucu da nedir Ey Allah'ın Nebî'si?' diye sorduğumda, Hz. Peygamber (sav) 'O (as), bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı" diye cevap verdi. (İlaveten bana) 'Kur'an'ı da ayda bir hatmet' diye ekledi. 'Ey Allah'ın Nebî'si! Bundan daha fazlasını yapabilirim' dediğimde de 'O halde haftada bir hatmet. Bunu da aşma. Zira hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır' buyurdu. Abdullah b. Amr 'Ben ısrarcı davrandım, bana da böyle ağır bir yük yüklendi' dedi. Hz. Peygamber (sav) bana 'Bilemezsin, belki ömrün uzun olacak' buyurdu." Abdullah b. Amr sonradan şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber'in (sav) bana dediği senelere ulaştım. Yaşlandığımda da, Allah'ın Nebî'sinin (sav) verdiği ruhsatı kabul etmiş olmayı çok istedim.'
Bize Muhammed b. Vezîr ed-Dımeşkî, ona Yahya b. Hassan, ona Abdurrahman b. Ebu Mevali, ona Faid mevlası Ubeydullah b. Ali b. Ebu Rafi, ona Hz. Peygamber'in (sav) hizmetlisi olan ninesi Selma şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber (sav), ne zaman baş ağrısından şikâyet eden kimse olursa ona 'hacamat ol', yine ne zaman ayaklarında ağrı olan kimse olursa ona da 'kına yak' derdi."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْعَيْنُ حَقٌّ