137 Kayıt Bulundu.
Bize Eyyüp b. Muhammed er-Rakiy, ona Ma'mer b. Süleyman, ona Abdullah b. Bişr, ona A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Yahya b. Cezzâr, ona Abdullah'ın hanımı Zeynep'in kardeşinin oğlu, ona da Zeynep şöyle rivayet etmiştir: Yaşlı bir kadın yanımıza girip humra (bir nevi veba) hastalığına okurdu. Ayakları uzun bir divanımız vardı. (Eşim) Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp seslenirdi. Günün birinde Abdullah eve girdi. (Okuyucu yaşlı kadın) onun sesini duyunca ondan saklandı. Abdullah da gelip yanıma oturdu ve eli bana dokununca bir ipliğe değdi. Sonra: 'Bu nedir?' dedi. Ben de 'humra hastalığından dolayı benim için bu ipliğe okundu', dedim. Bunun üzerine Abdullah, ipliği çekip keserek attı ve: 'Abdullah'ın ev halkının şirk sayılan bir şeyi kullanmaya ihtiyaçları yoktur. Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle söylerken işittim: "(İçerisinde sihre ya da küfre ihtimali bulunan anlaşılmaz sözleri) Okuyarak (hasta) tedavi etmek, muska takmak ve (kadının kocası için yaptırdığı) sihre benzer şeyler yapmak şirktir." Bunun üzerine ben (Zeynep) şöyle söyledim: 'Bir gün dışarı çıktım, falan adam beni gördü. Bunun üzerine onun tarafındaki gözüm yaşardı. O günden beri gözüme okutturduğum zaman gözümün yaşı durur ve okutmayı bıraktığım zaman gözüm yaşarır.' Abdullah (buna) şöyle cevap verdi: 'O, şeytandır. Sen ona itaat ettiğin zaman seni bırakır ve ona isyan ettiğin zaman parmağı ile senin gözüne dürter. Eğer sen, Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi gözüne su serpip şöyle söyleseydin senin için daha hayırlı ve şifaya kavuşman için daha münasip olurdu: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Açıklama: Abdullah b. Bişr ile Süleyman b. Mihran arasında inkıta' vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الرُّقَى وَالتَّمَائِمَ وَالتِّوَلَةَ شِرْكٌ
Bize Yahya b. Eyyüb, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona da Humeyd şöyle nakletmiştir: Enes b. Malik'e hacamat yapanın elde ettiği kazançtan soruldu. Enes de, Hz. Peygamber'i (sav) Ebu Taybe hacamat etti. Hz. Peygamber de ona iki (sa') ölçek yiyecek verilmesini emretti. Sahipleriyle konuştu, onlar da Ebu Taybe'nin vergisini azalttı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu demiştir: "Tedavi olduğunuz şeylerin en faziletlisi hacamattır veya hacamat ilaçlarınızın en iyisidir."
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) ölüm hastalığı sırasında kendisine Muavvizat (felak ve Nas) Surelerini okuyup üflerdi. Hastalığı ağırlaşınca, O'na bu Sureleri ben okuyup üflüyor ve bereketi sebebiyle, kendi elleriyle onu mesh ediyordum. Ma'mer der ki: Ben Zuhrî'ye “Rasulullah (sav) nasıl nasıl okuyup üflerdi?” diye sordum. o da “ellerine okur, üfler sonra elleriyle yüzünü mesh ederdi” dedi.
Bize Ebu Tevbe Rabî b. Nâfi, ona Said b. Abdurrahman el-Cumahî, ona Süheyl, ona babası (Ebu Salih es-Semmân), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim (kamerî ayların) on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günlerinde hacamat yaptırırsa bu onun için her hastalığa şifadır."