140 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Medduyeh, ona Abdurrahman b. Hammad eş-Şuaysi, ona Abbad b. Mansur, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) 'Tedavi için kullandığınız şeylerin en hayırlısı, buruna çekilen ilaç, ağızdan içirilen ilaç, hacamat (kan aldırma) ve yürüyüştür' buyurmuştu. Daha sonra Hz. Peygamber (sav), hastalandığında sahabiler de ona (iradesi dışında) şurup içirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'onlara da (ceza olarak) ilaç içirin' buyurdu ve Hz. Abbas hariç, hepsine ilaç içirildi."
Açıklama: الْمَشِىُّ kelimesi yürüyüş ve yürüme anlamına gelmektedir, ama bazı Mişkât nüshalarında kelime “المُشِيّ” (mim dammeli) olarak geçtiği için "Karın boşaltmak için yenilen veya içilen şey, müshil" anlamına gelmiştir. Bakınız: el-Mutarrizî, el-Muğrib, Daru’l-kitâbi’l-arabî, ts, s. 443
Bize Muhammed b. Yahya, ona Yezid b. Harun, ona Abbad b. Mansur, ona İkrime, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Tedavi için kullandığınız şeylerin en hayırlısı, buruna çekilen ilaç, ağızdan içirilen ilaç, hacamat (kan aldırma) ve yürüyüştür Sürme olarak kullandığınız şeylerin en hayırlısı ise İsmid taşından elde edilendir. Zira o gözleri parlatır ve kirpikleri çoğaltır." İbn Abbas der ki: Hz. Peygamber'in (sav) bir sürme kabı vardı, uyuyacağı zaman gözlerini üçer kere sürmelerdi. [Ebu İsa (et-Tirmizî)der ki: Abbad b. Mansur'un bu rivayeti Hasen-Garib'tir.]
Açıklama: الْمَشِىُّ kelimesi yürüyüş ve yürüme anlamına gelmektedir, ama bazı Mişkât nüshalarında kelime “المُشِيّ” (mim dammeli) olarak geçtiği için "Karın boşaltmak için yenilen veya içilen şey, müshil" anlamına gelmiştir. Bakınız: el-Mutarrizî, el-Muğrib, Daru’l-kitâbi’l-arabî, ts, s. 443
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle nakletmiştir: "Ebu Taybe isimli bir köle Hz. Peygamber'i (sav) hacamat etti. Hz. Peygamber (sav) de Ebu Taybe'ye bir sâ miktarı (yaklaşık 3 kg) hurma verilmesini emretti. Sonra sahiplerine kölenin vergisini azaltmalarını emretti."
Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Safvan b. Hübeyra, ona Ebu Mekîn, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) bir adama hasta ziyaretine gitti ve ona 'Canın neyi çekiyor?' diye sordu. Adam da 'Buğday ekmeğini çok canım çekiyor' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) 'Kimin yanında buğday ekmeği varsa kardeşine göndersin' buyurdu. Daha sonra Peygamber (sav) 'Birinizin hastasının canı bir şey çektiğinde, ondan hastasına yedirsin' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Zeyd b. el-Hubab, ona Ubeydullah b. Ali b. Ebu Rafi'nin azatlısı Fâid, ona Efendisi Ubeydullah b. Ali, ona da Ninesi ve Rasulullah'ın (sav) âzadlısı Selmâ Ümmü Râfi şöyle demiştir: "Peygamber'in (sav) bir yeri yaralandığı veya bir yerine diken battığı zaman, o yerin üzerine kına koyardı."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yunus b. Muhammed, ona Fuleyh b. Süleyman, ona Eyyüb b. Abdurrahman b. Abdullah b. Sa'saa; (T) Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ebu Âmir ve Ebu Davud, o ikisine Fuleyh b. Süleyman, ona Eyyüb b. Abdurrahman, ona Yakub b. Ebu Yakub, ona da Ümmü'l-Münzir bt. Kays el-Ensâriyye şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), beraberinde Ali b. Ebu Tâlib (ra) olduğu halde bizim yanımıza girdi. Ali hastalıktan yeni iyileşmişti. Hz. Peygamber (sav), evin bir köşesinde asılı olan koruk hurma salkımlarımızdan yiyordu. Ali de yemek üzere eline üzüm aldı, ama Hz. Peygamber (sav) 'Sakın, ey Ali! Sen hastalıktan yeni iyileştin' buyurdu. Ümmü'l-Münzir der ki: Sonra ben Peygamber (sav) için şalgam yaprağı ve arpadan bir yemek yaptım. Peygamber (sav) 'ey Ali! Bu yemekten al. Çünkü bu yemek şüphesiz senin için daha yararlıdır' buyurdu."
Bize Ali b. Seleme, ona Zeyd b. Hubab, ona Süfyan, ona Ebu İshak, ona Ebu Ahvas, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Size iki şifayı (ilacı) tavsiye ediyorum: Bal ve Kur’ân."
Bize Muhammed b. Ubeydullah b. Utbe b. Abdurrahman b. el-Kindi, ona Ali b. Sabit, ona Muaz b. Süleyman, ona Ebu İshak, ona Hâris, ona da Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "En hayırlı deva (ilaç) Kur'an'dır."
Bize Nasr b. Asım el-Antâkî ve Muhammed b. Sabbah b. Süfyan, onlara Velid b. Müslim, ona İbn Cüreyc, ona da Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed), ona da (Abdullah b. Amr) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Hekimlik konusunda yeterli bilgi ve ehliyet sahibi olduğu bilinmeyen bir kimse doktorluk yapmaya kalkışırsa, hastaya bir zarar verdiğinde, zararı karşılamakla yükümlüdür." [Nasr der ki: Bu hadisi bana Velid b. Müslim rivayet etti. Ebu Davud da der ki: Bu hadisi Velid'den başka kimse rivayet etmedi. Onun sahih olup olmadığını bilmiyoruz.]
Bize Nasr b. Asım el-Antâkî ve Muhammed b. Sabbah b. Süfyan, onlara Velid b. Müslim, ona İbn Cüreyc, ona da Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed), ona da (Abdullah b. Amr) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Hekimlik konusunda yeterli bilgi ve ehliyet sahibi olduğu bilinmeyen bir kimse doktorluk yapmaya kalkışırsa, hastaya bir zarar verdiğinde, zararı karşılamakla yükümlüdür." [Nasr der ki: Bu hadisi bana Velid b. Müslim rivayet etti. Ebu Davud da der ki: Bu hadisi Velid'den başka kimse rivayet etmedi. Onun sahih olup olmadığını bilmiyoruz.]