26 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Adullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, Ebu Humeyd es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Esed oğulları’ndan İbnu'l-Utebiyye denilen bir adamı zekât toplamak üzere görevlendirdi. İbnu'l-Utebiyye (zekât malını toplayıp) geldiğinde 'Bu, sizindir, bu da bana hediye verilmiştir!' dedi. Bunun üzerine Rasul-i Ekrem (sav) minbere çıktı. –Süfyan, Hz. Peygamber minbere yükseldi ifadesini kullandı.- Sonra Allah'a hamd etti ve Onu övdü, bundan sonra şöyle devam etti: "(Görevlendirdiğimiz) memura ne oluyor ki, biz onu gönderiyoruz, sonunda gelip 'Şu, sizindir, şu da benimdir' diyor? Bu adam babasının ve anasının evinde otursaydı da kendisine hediye verilir miydi yoksa verilmez miydi bir görseydi! Canım (kudret) elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, bu kişi (haksız olarak) bir şey alırsa, kıyamet günü onu boynuna yüklenerek getirecektir. Aldığı mal bir deve ise inleyip bağırarak, sığır ise böğürerek, koyun ise meleyerek gelecektir." Sonra Rasûlullah (sav) ellerini, biz koltuk altlarının bozumtırak rengini görünceye kadar kaldırdı ve üç defa şöyle sordu: "(Yâ Rab!) Tebliğ ettim mi?" Sufyân 'Bu hadisi bize ez-Zührî anlattı' dedi. Ve Hişam da babasından Urve’nin şöyle anlattığını nakletti: 'Bunu kulaklarımla işittim, gözlerimle gördüm. Zeyd b. Sâbit’e de sorunuz. Çünkü o da benimle beraber bu konuşmayı işitmiştir.' ez-Zührî 'Kulaklarımla işittim' cümlesini nakletmemiştir. Buhârî; 'Huvâr', savt=ses demektir. 'el-Cuâru', tec’erûne=böğürüyorlar fiili ile aynı kökten olup, inek böğürmesi gibi böğürme manasındadır, demiştir.
Açıklama: Memurun hediye alması, ganimet malından aşırmak/ kamu malını zimmete geçirmek şeklinde kabul edilmektedir. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 10/233 [20474]) Diğer varyantlar: M004738; M004739; M004740; B002597; B006636; B006979; B007197;DM001711; DM002535; D002946.
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona Şube, ona Ebu Avn, ona Ebu Salih, Hz. Ali'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber'e (sav) ibrişimle karışık alaca kumaştan mamul (siyerâ) bir elbise hediye edildi. Hz. peygamber de bu elbiseyi bana gönderdi. Ben de onu giydim. Ama yüzünden kızdığını anladım. "Onu ben sana giyesin diye göndermedim. Ancak ve ancak parçalayıp da kadınlar arasında baş örtüsü yapasın diye gönderdim" buyurdu.
Açıklama: "Kendi elinin çalışması" ziraat, zanaat vb. her türlü geçim kaynaklarından bizzat kendi çalışmasını ifade için kullanılmıştır. Hadisin lafzındaki "elinin emeği" ile kast edilen sadece el ile bizzat yapılan değil, kişinin bizatihi çalışmasını ifade etttiği şekilde anlaşılması daha uygun olacağı için çeviride bu bakış göz önünde bulundurulmuştur.
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb, ona Süleyman b. Bilal, ona Amr b. Yahya, ona Abbas b. Sehl b. Sa'd es-Sâidî, ona da Ebu Humeyd şöyle demiştir: Biz, Peygamber'in (sav) beraberinde Tebük gazvesine çıktık ve Vâdî'l-Kurâ'da bir kadının bahçesine vardık. Hz. Peygamber (sav); "(bahçedeki) hurmanın miktarını tahmin edin" buyurdu. Biz tahminde bulunduk. Rasulullah da on vesk olduğuna dair tahminde bulundu va bahçe sahibi kadına; "inşallah bir sana geri dönünceye kadar buradan kaç kilo hurma çıkacağını say" buyurdu. Tebük'e geldiğimizde Peygamber (sav); "bu gece muhakkak şiddetli bir rüzgâr esecek. Sakın kimse bulunduğu yerden ayağa kalkmasın! Yanında devesi olan da devesini sıkı bağlasın" buyurdu. Ve gece şiddetli bir rüzgar esti. O sırada birisi ayağa kalkmıştı. Rüzgar onu Tay Dağı'na sürükledi. Bu sefer sırasında Eyle Meliki İbn Almâ'nın elçisi, Peygamber'e beyaz bir katır hediye ile bir mektup getirdi. Hz. Peygamber de bu Melik'e bir hırka hediye etti ve deniz kenarındaki belde halkının idaresini ona bırkatığına dair bir mektup yazdı. Sonra geri dönüp Vâdî'l-Kurâ'ya geldik. Hz. Peygamber (sav) kadına; "ürün ne kadar oldu" diye sordu. O da Allah Rasulü'nün tahmini doğrultusunda on vesk oldu dedi. Sonra Hz. Peygamber (sav); "ben Medine'ye (yetişmek için) acele edeceğim. Sizden her kim benim yanımda Medine'ye varmak isterse acele etsin" buyurdu. Hz. Peygamber (sav) ile birlikte yola çıktık. Medine'yi uzaktan görünce Hz. Peygamber; "bu Tâbe, bu da Uhud'dur. Bu dağ bizi sever, biz de onu severiz" buyurdu. Sonra da "ensar hanelerinin en hayırlısı Neccâroğulları, sonra Abduleşheloğoulları, sonra Haris b. Hazrecoğulları, sonra da Sâideoğullarıdır. Ensâr hanelerinin hepsinde hayır vardır" buyurdu. Biraz sonra Sa'd b. Ubade'nin yanına vardık. Ebu Üseyd (ona); görmedin mi Rasulullah (sav) Ensar hanelerinin hayırlılarını saydı da bizi en sona bıraktı dedi. Bunun üzerine Sa'd, Rasulullah'a (sav) ya yetişerek; ey Allah'ın Rasulü! Ensar hanelerinin hayırlılarını söylemiş, bizi de en sona bırakmışsın dedi. Hz. Peygamber (sav); "hayırlılardan olmanız size yetmez mi" buyurdu.