134 Kayıt Bulundu.
Bize Hennâd, ona Ebu Ahvas, ona Leys, ona Şehr b. Havşeb, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona Ebu Zer, ona da Hz. Peygamber (sav), Allah teâlâ'nın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey kullarım! Benim kendisine hidayet bahşettiğim hariç hepiniz sapmışsınız. O halde Benden hidayet isteyin ki, sizlere hidayet edeyim. Benim zengin ettiğim hariç hepiniz fakirsiniz. O halde Benden isteyin ki sizleri rızıklandırayım. Benim kendisini bağışladığım hariç hepiniz günahkarsınız. Sizden kim, benim günahları bağışlamaya muktedir olduğumu bilir de affedilmeyi isterse (günahlarının çokluğuna) bakmadan onu bağışlarım. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız, kullarımdan en takvalı kulun kalbi üzere toplansanız, bu durum benim mülkümde sinek kanadı kadar artırma sağlamaz. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız kullarımdan en şerli kulun kalbi üzere toplansanız, bu durum benim mülkümde sinek kanadı kadar eksilme yapmaz. Şayet ilkiniz ve sonuncunuz, diriniz ve ölünüz, genciniz ve yaşlınız bir yerde toplansanız da her biriniz, hayalindeki her şeyi istese, sonra Ben de her birinize dilediğini versem; bu, benim mülkümden ancak birinizin bir denize iğne batırıp sonra çıkardığında denizden eksilen kadar eksiltir. Çünkü Ben, cömerdim ve kerem sahibiyim. Dilediğimi yaparım. Benim vermem sözle olur, azabım da sözle olur. Bir şeyi dilediğimde, ona yalnızca ‘Ol!’ derim; o da olur." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. Bazıları bu hadisi benzeri şekilde Şehr b. Havşeb'den, o Madîkerib'den, o Ebu Zer'den, o da Nebî (sav)'den rivayet etmiştir.]
Açıklama: "وَرَطْبَكُمْ وَيَابِسَكُمُ" ifadesinin, "gencinin ve yaşlınız" olarak tercüme edilebileceğine ve başka tercümelerin ("aliminiz ve cahiliniz," "itaatkarınız ve isyankarınız") de mümkün olabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 166.
Bize Kasım b. Zekeriyya, ona Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Mansur, ona İbrahim ve Müslim b. Subeyh, onlara Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Ebu Avane hadisinin [Rasulullah (sav), bir hastayı ziyaret ettiği zaman şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! ona şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."] Ve Cerir hadisinin [Rasulullah (sav) bir hastaya (ziyaret için) geldiği zaman ona şöyle diyerek dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın." Ebu Bekir'in rivayeti; ona dua etti (mazi ve başında 'fe' harfiyle) ve "ve ente’ş-şâfî" (başında vav harfiyle) şeklindedir. ] bir benzerini söylemiştir.
Bize Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Abbad, o ikisine Hatim -b. İsmail-, ona Ca'd b. Abdurrahman, ona Saib b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: Teyzem beni Rasulüllah'a (sav) götürüp ey Allah'ın Rasulü! Kız kardeşimin (şu) oğlunun çok ağrısı (rahatsızlığı) var dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, başımı sıvazladı ve benim için bereket diledi (bana hayır duada bulundu). Sonra abdest aldı. Ben de onun abdest suyundan (geri kalanını) içtim. Sonra arkasında durdum ve omuzlarının arasındaki çadır düğmesi (veya keklik yumurtası) gibi mührüne baktım."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be (b. Haccâc), ona Mansur (b. Mu'temir), ona Zer (b. Abdullah), ona Yüsey el-Hadramî, ona da Numan b. Beşir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Dua ibadetin kendisidir. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de (Rabbiniz 'Bana dua edin, duanıza cevap vereyim' buyurmuştur.) (Mü'min, 40/60)."
Bize Ahmed b. Amr b. Serh, ona İbn Vehb, ona Abdurrahman b. Ziyad, ona Ebu Abdurrahman, ona da Abdullah b. Amr b. Âs, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "En çabuk icabet edilen dua, bir kişinin diğerine gıyabında yaptığı duadır."
Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar.
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe “Rasulullah devamlı şöyle dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, kabir fitnesinden ve kabir azabından, Mesih Deccal'in fitnesinin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden, zenginliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır. Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, günahtan ve borçtan Sana sığınırım."
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir (b. Abdullah), ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe “Rasulullah (sav) şu kelimelerde dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Kabir azabından, ateşin (cehennemin) fitnesinden, kabrin fitnesinden, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinin şerrinden, zenginliğin fitnesinin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirinden temizlediğin gibi kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, borçtan ve günahtan sana sığınırım."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Veki', ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Âişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şu cümlelerle dua ederdi: "Allah’ım! Cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, kabir fitnesinden ve kabir azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden ve fakirlik fitnesinin şerrinden, Mesih Deccal’in fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah’ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Kalbimi, beyaz elbisenin kirden arındırıldığı gibi günahlardan arındır. Benimle günahlarım arasını, doğu ile batı arasını ayırdığın gibi uzaklaştır. Allah’ım! Tembellikten, yaşlılığın gevşekliğinden, günaha düşmekten ve borca batmaktan sana sığınırım."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Veki', ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Âişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şu cümlelerle dua ederdi: "Allah’ım! Cehennem fitnesinden ve cehennem azabından, kabir fitnesinden ve kabir azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden ve fakirlik fitnesinin şerrinden, Mesih Deccal’in fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah’ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Kalbimi, beyaz elbisenin kirden arındırıldığı gibi günahlardan arındır. Benimle günahlarım arasını, doğu ile batı arasını ayırdığın gibi uzaklaştır. Allah’ım! Tembellikten, yaşlılığın gevşekliğinden, günaha düşmekten ve borca batmaktan sana sığınırım."