حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ مَالِكِ بْنِ أَبِى عَامِرٍ أَبُو سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « آيَةُ الْمُنَافِقِ ثَلاَثٌ ، إِذَا حَدَّثَ كَذَبَ ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ ، وَإِذَا وَعَدَ أَخْلَفَ » .
Bize Süleyman b. Davud Ebu Rabî, ona İsmail b. Cafer, ona Nâfi b. Mâlik b. Ebu Âmir Ebu Süheyl, ona babası, (Malik b. Ebu Âmir) ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, kendisine emanet verildiğinde emanete hainlik eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz"
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26444, B002749
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا نَافِعُ بْنُ مَالِكِ بْنِ أَبِى عَامِرٍ أَبُو سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « آيَةُ الْمُنَافِقِ ثَلاَثٌ ، إِذَا حَدَّثَ كَذَبَ ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ ، وَإِذَا وَعَدَ أَخْلَفَ » .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Davud Ebu Rabî, ona İsmail b. Cafer, ona Nâfi b. Mâlik b. Ebu Âmir Ebu Süheyl, ona babası, (Malik b. Ebu Âmir) ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
"Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, kendisine emanet verildiğinde emanete hainlik eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vesâyâ 8, 1/745
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Malik b. Ebu Amir el-Asbahî (Malik b. Amir b. Haris b. Gaymân)
3. Ebu Süheyl Nafi' b. Malik et-Teymî (Nafi' b. Malik b. Amr b. Haris)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
İHANET
Münafık, Münafığın Alametleri
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقَاشِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ ثَوْبَانَ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"مَنْ فَارَقَ الرُّوحُ الْجَسَدَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ ثَلاَثٍ دَخَلَ الْجَنَّةَ مِنَ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ."
Bize Muhammed b. Abdullah er-Rakâşî, ona Yezid b. Zürey, ona Said, ona Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha, ona da Hz. Peygamber’in azatlısı Sevbân, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İnsanın ruhu, bedeninden şu üç şeyden uzak olarak ayrılırsa, o kişi kişi cennete girer: Kibir, hainlik ve borç."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44991, DM002634
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقَاشِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ ثَوْبَانَ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"مَنْ فَارَقَ الرُّوحُ الْجَسَدَ وَهُوَ بَرِىءٌ مِنْ ثَلاَثٍ دَخَلَ الْجَنَّةَ مِنَ الْكِبْرِ وَالْغُلُولِ وَالدَّيْنِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah er-Rakâşî, ona Yezid b. Zürey, ona Said, ona Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha, ona da Hz. Peygamber’in azatlısı Sevbân, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İnsanın ruhu, bedeninden şu üç şeyden uzak olarak ayrılırsa, o kişi kişi cennete girer: Kibir, hainlik ve borç."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Buyû' 52, 3/1688
Senetler:
1. Ebu Abdullah Sevban Mevla Rasulullah (Sevban b. Bücdüd)
2. Ma'dan b. Ebu Talha el-Ya'merî (Ma'dan b. Ebu Talha)
3. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
6. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
7. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah er-Rakkaşi (Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Abdülmelik b. Müslim)
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hainlik, hiyanet, ihanet
İHANET
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, BORÇ, BORÇLANMA
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve'nin bildird,iğine göre Aişe (ra) şöyle anlatmıştır:
"Müslümanlardan birçok kişi Habeşistan'a muhacir olarak gittiler. Ebu Bekir de muhacir olmak üzere hazırlık yapmıştı. Bu sırada Peygamber (sav) ona 'Sabret, çünkü ben, bana da (hicret için) izin verileceğini ümit etmekteyim' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir 'Babam anam Sana feda olsun! Böyle bir izin gelmesini umuyor musunuz?' diye sordu. Rasulullah (sav) da 'Evet' diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebu Bekir de Hz. Peygamber'e (sav) hicrette yoldaşlık etmek üzere beklemeye koyuldu. Bu arada Ebu Bekir, evinde bulunan kuvvetli iki binek devesini, dört ay boyunca ağaç yapraklarıyla besledi."
Urve'nin rivayetine göre Âişe şöyle demiştir: "Bir gün biz güneşin en sıcak anında Ebu Bekir'in evinde oturuyorduk. Ev halkından biri Ebu Bekir'e 'İşte Rasulullah, bize gelmesine alışık olmadığımız bir saatte, başına bir sargı sarıp yüzünü örtmüş olarak geliyor' dedi. Ebu Bekir de 'Babam anam O'na feda olsun! Vallahi O'nu bu saatte buraya muhakkak mühim bir iş getirmiştir' dedi. Ardından Peygamber (sav) geldi, içeri girmeye izin istedi, Ebu Bekir içeriye buyur etti, Hz. Peygamber (sav) içeriye girdi de Ebu Bekir'e 'Yanında kim varsa dışarı çıkar' buyurdu, Ebu Bekir 'Babam Sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü! Onlar ancak Senin ehlin ve mahremindir (yabancı yoktur)' dedi. Rasulullah (sav) 'Bana Mekke'den çıkmak hususunda izin verilmiştir' buyurdu. Ebu Bekir de 'Ey Allah'ın Rasulü! Babam Sana feda olsun! Ben de sana refakat etmek, seninle birlikte bulunmak isterim' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet (sen de benimle birlikte olacaksın)' buyurdu. Ebu Bekir 'Babam sana feda olsun, ey Allah'ın Rasulü! Şu iki binitten birini al' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Ancak bedeliyle alırım' buyurdu."
Âişe der ki: "Biz Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in sefer malzemelerini çabucak hazırladık. Her ikisi için bir dağarcık içinde bir miktar azık hazırlayıp bir sofra olarak koyduk. Ağzı bağlanacağı sıra Ebu Bekir'in kızı, kardeşim Esma, belinin kuşağından bir parça kesip ayırdı ve onunla dağarcığın ağzını bağladı. İşte bundan dolayı Esmâ'ya "Zâtu'n-Nitâkayn (İki Kuşaklı)" diye isim verildi. Sonra Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir, Sevr denilen dağdaki bir mağaraya ulaştılar. Ve orada üç gece kaldılar. Her gece yanlarında Ebu Bekr'in oğlu Abdullah gecelerdi. Abdullah kıvrak zekâlı ve becerikli bir gençti. Seher vakti onların yanlarından ayrılır, Mekke'de Kureyş ile geceyi geçirmiş gibi sabaha uyanırdı. Abdullah, Rasulullah ile Ebu Bekir hakkında Kureyş müşriklerinin hilelerinden duyduğu şeyleri akılında tutar, sonunda karanlık basınca gelir, Rasulullah ile babası Ebu Bekir'e gelip olup bitenleri haber verirdi. Ebu Bekir'in kölesi Âmir b. Fuheyre (o civarda) bol sütlü sağmal koyun otlatır ve akşam bir süre geçince Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'e getirirdi. Onlar da taze süt içerek gecelerlerdi. Nihayet gecenin sonunda Âmir b. Fuheyre (mağaranın önüne gelir) sağmal koyuna seslenirdi (ve alır, otlatmaya götürürdü). Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in mağarada bulundukları üç gecenin hepsinde Âmir bu şekilde davranırdı."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18697, B005807
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا هِشَامٌ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ هَاجَرَ إِلَى الْحَبَشَةِ نَاسٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ ، وَتَجَهَّزَ أَبُو بَكْرٍ مُهَاجِرًا ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « عَلَى رِسْلِكَ ، فَإِنِّى أَرْجُو أَنْ يُؤْذَنَ لِى » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَوَ تَرْجُوهُ بِأَبِى أَنْتَ قَالَ « نَعَمْ » . فَحَبَسَ أَبُو بَكْرٍ نَفْسَهُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لِصُحْبَتِهِ ، وَعَلَفَ رَاحِلَتَيْنِ كَانَتَا عِنْدَهُ وَرَقَ السَّمُرِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ . قَالَ عُرْوَةُ قَالَتْ عَائِشَةُ فَبَيْنَا نَحْنُ يَوْمًا جُلُوسٌ فِى بَيْتِنَا فِى نَحْرِ الظَّهِيرَةِ فَقَالَ قَائِلٌ لأَبِى بَكْرٍ هَذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُقْبِلاً مُتَقَنِّعًا ، فِى سَاعَةٍ لَمْ يَكُنْ يَأْتِينَا فِيهَا . قَالَ أَبُو بَكْرٍ فِدًا لَهُ بِأَبِى وَأُمِّى ، وَاللَّهِ إِنْ جَاءَ بِهِ فِى هَذِهِ السَّاعَةِ إِلاَّ لأَمْرٍ . فَجَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَأْذَنَ ، فَأَذِنَ لَهُ فَدَخَلَ ، فَقَالَ حِينَ دَخَلَ لأَبِى بَكْرٍ « أَخْرِجْ مَنْ عِنْدَكَ » . قَالَ إِنَّمَا هُمْ أَهْلُكَ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنِّى قَدْ أُذِنَ لِى فِى الْخُرُوجِ » . قَالَ فَالصُّحْبَةُ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَخُذْ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِحْدَى رَاحِلَتَىَّ هَاتَيْنِ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « بِالثَّمَنِ » . قَالَتْ فَجَهَّزْنَاهُمَا أَحَثَّ الْجِهَازِ ، وَضَعْنَا لَهُمَا سُفْرَةً فِى جِرَابٍ ، فَقَطَعَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِى بَكْرٍ قِطْعَةً مِنْ نِطَاقِهَا ، فَأَوْكَتْ بِهِ الْجِرَابَ ، وَلِذَلِكَ كَانَتْ تُسَمَّى ذَاتَ النِّطَاقِ ، ثُمَّ لَحِقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ بِغَارٍ فِى جَبَلٍ يُقَالُ لَهُ ثَوْرٌ ، فَمَكُثَ فِيهِ ثَلاَثَ لَيَالٍ يَبِيتُ عِنْدَهُمَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى بَكْرٍ ، وَهْوَ غُلاَمٌ شَابٌّ لَقِنٌ ثَقِفٌ ، فَيَرْحَلُ مِنْ عِنْدِهِمَا سَحَرًا ، فَيُصْبِحُ مَعَ قُرَيْشٍ بِمَكَّةَ كَبَائِتٍ ، فَلاَ يَسْمَعُ أَمْرًا يُكَادَانِ بِهِ إِلاَّ وَعَاهُ ، حَتَّى يَأْتِيَهُمَا بِخَبَرِ ذَلِكَ حِينَ يَخْتَلِطُ الظَّلاَمُ ، وَيَرْعَى عَلَيْهِمَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ مِنْحَةً مِنْ غَنَمٍ ، فَيُرِيحُهَا عَلَيْهِمَا حِينَ تَذْهَبُ سَاعَةٌ مِنَ الْعِشَاءِ ، فَيَبِيتَانِ فِى رِسْلِهَا حَتَّى يَنْعِقَ بِهَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ بِغَلَسٍ ، يَفْعَلُ ذَلِكَ كُلَّ لَيْلَةٍ مِنْ تِلْكَ اللَّيَالِى الثَّلاَثِ .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve'nin bildird,iğine göre Aişe (ra) şöyle anlatmıştır:
"Müslümanlardan birçok kişi Habeşistan'a muhacir olarak gittiler. Ebu Bekir de muhacir olmak üzere hazırlık yapmıştı. Bu sırada Peygamber (sav) ona 'Sabret, çünkü ben, bana da (hicret için) izin verileceğini ümit etmekteyim' buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir 'Babam anam Sana feda olsun! Böyle bir izin gelmesini umuyor musunuz?' diye sordu. Rasulullah (sav) da 'Evet' diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebu Bekir de Hz. Peygamber'e (sav) hicrette yoldaşlık etmek üzere beklemeye koyuldu. Bu arada Ebu Bekir, evinde bulunan kuvvetli iki binek devesini, dört ay boyunca ağaç yapraklarıyla besledi."
Urve'nin rivayetine göre Âişe şöyle demiştir: "Bir gün biz güneşin en sıcak anında Ebu Bekir'in evinde oturuyorduk. Ev halkından biri Ebu Bekir'e 'İşte Rasulullah, bize gelmesine alışık olmadığımız bir saatte, başına bir sargı sarıp yüzünü örtmüş olarak geliyor' dedi. Ebu Bekir de 'Babam anam O'na feda olsun! Vallahi O'nu bu saatte buraya muhakkak mühim bir iş getirmiştir' dedi. Ardından Peygamber (sav) geldi, içeri girmeye izin istedi, Ebu Bekir içeriye buyur etti, Hz. Peygamber (sav) içeriye girdi de Ebu Bekir'e 'Yanında kim varsa dışarı çıkar' buyurdu, Ebu Bekir 'Babam Sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü! Onlar ancak Senin ehlin ve mahremindir (yabancı yoktur)' dedi. Rasulullah (sav) 'Bana Mekke'den çıkmak hususunda izin verilmiştir' buyurdu. Ebu Bekir de 'Ey Allah'ın Rasulü! Babam Sana feda olsun! Ben de sana refakat etmek, seninle birlikte bulunmak isterim' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet (sen de benimle birlikte olacaksın)' buyurdu. Ebu Bekir 'Babam sana feda olsun, ey Allah'ın Rasulü! Şu iki binitten birini al' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Ancak bedeliyle alırım' buyurdu."
Âişe der ki: "Biz Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in sefer malzemelerini çabucak hazırladık. Her ikisi için bir dağarcık içinde bir miktar azık hazırlayıp bir sofra olarak koyduk. Ağzı bağlanacağı sıra Ebu Bekir'in kızı, kardeşim Esma, belinin kuşağından bir parça kesip ayırdı ve onunla dağarcığın ağzını bağladı. İşte bundan dolayı Esmâ'ya "Zâtu'n-Nitâkayn (İki Kuşaklı)" diye isim verildi. Sonra Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir, Sevr denilen dağdaki bir mağaraya ulaştılar. Ve orada üç gece kaldılar. Her gece yanlarında Ebu Bekr'in oğlu Abdullah gecelerdi. Abdullah kıvrak zekâlı ve becerikli bir gençti. Seher vakti onların yanlarından ayrılır, Mekke'de Kureyş ile geceyi geçirmiş gibi sabaha uyanırdı. Abdullah, Rasulullah ile Ebu Bekir hakkında Kureyş müşriklerinin hilelerinden duyduğu şeyleri akılında tutar, sonunda karanlık basınca gelir, Rasulullah ile babası Ebu Bekir'e gelip olup bitenleri haber verirdi. Ebu Bekir'in kölesi Âmir b. Fuheyre (o civarda) bol sütlü sağmal koyun otlatır ve akşam bir süre geçince Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'e getirirdi. Onlar da taze süt içerek gecelerlerdi. Nihayet gecenin sonunda Âmir b. Fuheyre (mağaranın önüne gelir) sağmal koyuna seslenirdi (ve alır, otlatmaya götürürdü). Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in mağarada bulundukları üç gecenin hepsinde Âmir bu şekilde davranırdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 16, 2/463
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
İHANET
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Siyer, Hicret
Siyer, Hicret Medine'ye
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ قَالَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لَنَا لَمَّا رَجَعَ مِنَ الأَحْزَابِ « لاَ يُصَلِّيَنَّ أَحَدٌ الْعَصْرَ إِلاَّ فِى بَنِى قُرَيْظَةَ » . فَأَدْرَكَ بَعْضُهُمُ الْعَصْرَ فِى الطَّرِيقِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ نُصَلِّى حَتَّى نَأْتِيَهَا ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ بَلْ نُصَلِّى لَمْ يُرَدْ مِنَّا ذَلِكَ . فَذُكِرَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُعَنِّفْ وَاحِدًا مِنْهُمْ .
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona İbn Ömer şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Hendek gazvesinden dönünce bize 'Hiç kimse ikindi namazını, Kurayza oğulları yurduna ulaşmadan kılmasın' buyurdu. Sahabeden bir kısmı yolda iken ikindi namazının vakti girdi (Güneş batmak üzereydi. Bunun üzerine ashâb ikiye ayrıldı.) Bazısı 'biz oraya varmadan namazımızı kılmayız' dedi. Bir kısmı da 'hayır, Hz. Peygamber'in maksadı bu değildi. Biz namazımızı kılacağız' dediler. Durum Hz. Peygamber'e (sav) anlatılınca, onların hiçbirisini kınamadı."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5971, B000946
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ قَالَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لَنَا لَمَّا رَجَعَ مِنَ الأَحْزَابِ « لاَ يُصَلِّيَنَّ أَحَدٌ الْعَصْرَ إِلاَّ فِى بَنِى قُرَيْظَةَ » . فَأَدْرَكَ بَعْضُهُمُ الْعَصْرَ فِى الطَّرِيقِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ نُصَلِّى حَتَّى نَأْتِيَهَا ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ بَلْ نُصَلِّى لَمْ يُرَدْ مِنَّا ذَلِكَ . فَذُكِرَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُعَنِّفْ وَاحِدًا مِنْهُمْ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma, ona Cüveyriye, ona Nafi, ona İbn Ömer şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Hendek gazvesinden dönünce bize 'Hiç kimse ikindi namazını, Kurayza oğulları yurduna ulaşmadan kılmasın' buyurdu. Sahabeden bir kısmı yolda iken ikindi namazının vakti girdi (Güneş batmak üzereydi. Bunun üzerine ashâb ikiye ayrıldı.) Bazısı 'biz oraya varmadan namazımızı kılmayız' dedi. Bir kısmı da 'hayır, Hz. Peygamber'in maksadı bu değildi. Biz namazımızı kılacağız' dediler. Durum Hz. Peygamber'e (sav) anlatılınca, onların hiçbirisini kınamadı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 5, 1/375
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
4. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
İHANET
KTB, NAMAZ,
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona İbn Aclân, ona (Ebu Saîd) el-Makburî ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasullulah (sav) şöyle dua ederdi:
"Allah'ım, açlıktan sana sığınırım. Zira o pek fena bir dosttur. Hıyanetten de sana sığınırım, çünkü o pek fena bir sırdaştır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23492, N005470
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ عَنِ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُوعِ فَإِنَّهُ بِئْسَ الضَّجِيعُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخِيَانَةِ فَإِنَّهَا بِئْسَتِ الْبِطَانَةُ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona İbn Aclân, ona (Ebu Saîd) el-Makburî ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasullulah (sav) şöyle dua ederdi:
"Allah'ım, açlıktan sana sığınırım. Zira o pek fena bir dosttur. Hıyanetten de sana sığınırım, çünkü o pek fena bir sırdaştır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 19, /2438
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Hainlik, hiyanet, ihanet
HZ. PEYGAMBER'İN DUALARI
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
İHANET
KTB, İSTİAZE
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2402, M004743
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ عَنْ عَدِىِّ بْنِ عَمِيرَةَ الْكِنْدِىِّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
"مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَكَتَمَنَا مِخْيَطًا فَمَا فَوْقَهُ كَانَ غُلُولاً يَأْتِى بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ." قَالَ فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ أَسْوَدُ مِنَ الأَنْصَارِ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَيْهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اقْبَلْ عَنِّى عَمَلَكَ قَالَ:
"وَمَا لَكَ." قَالَ سَمِعْتُكَ تَقُولُ كَذَا وَكَذَا. قَالَ:
"وَأَنَا أَقُولُهُ الآنَ مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَلْيَجِئْ بِقَلِيلِهِ وَكَثِيرِهِ فَمَا أُوتِىَ مِنْهُ أَخَذَ وَمَا نُهِىَ عَنْهُ انْتَهَى."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki' b. Cerrah, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazim, ona da Adî b. Amîre el-Kindî şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav); "sizden birini göreve getirdiğimiz kişi bir iğneyi ya da daha fazlasını bizden gizlerse ihanet etmiş olur (ve) kıyamet günü onu getirir" buyurdu. Ensardan siyah (tenli) bir adam kalkıp Hz. Peygamber'e (sav) geldi. Sanki (şu an) ona bakar gibiyim. Ya Rasulullah! Bana verdiğin görevi geri al dedi. Nebî (sav); "ne oldu ki" buyurdu. Seni şöyle şöyle buyururken işittim dedi. Hz. Peygamber (sav); "ben onu şimdi söylüyorum. Sizden birine görev verdiğimiz kimse onun azını da çoğunu da (bize) getirsin. (Yönetici tarafından getirdiği maldan ya da hediyeden) kendisine verileni alır, verilmeyeni de almaz" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4743, /787
Senetler:
()
Konular:
İHANET
Yolsuzluk, Devlet malına hainlik yapmak
Yönetim, verilen göreve ihanet etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2404, M004744
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى وَمُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ ح
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ قَالُوا حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بِهَذَا الإِسْنَادِ
[عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ عَنْ عَدِىِّ بْنِ عَمِيرَةَ الْكِنْدِىِّ] بِمِثْلِهِ
[سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: "مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَكَتَمَنَا مِخْيَطًا فَمَا فَوْقَهُ كَانَ غُلُولاً يَأْتِى بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ." قَالَ فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ أَسْوَدُ مِنَ الأَنْصَارِ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَيْهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اقْبَلْ عَنِّى عَمَلَكَ قَالَ "وَمَا لَكَ." قَالَ سَمِعْتُكَ تَقُولُ كَذَا وَكَذَا. قَالَ: "وَأَنَا أَقُولُهُ الآنَ مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَلْيَجِئْ بِقَلِيلِهِ وَكَثِيرِهِ فَمَا أُوتِىَ مِنْهُ أَخَذَ وَمَا نُهِىَ عَنْهُ انْتَهَى."]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr) ve Muhammed b. Bişr; (T)
Bize Muhammed b. Râfi', ona Ebu Üsame, onlara da İsmail bu isnadla benzer şekilde nakilde bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4744, /787
Senetler:
()
Konular:
İHANET
Yönetim, verilen göreve ihanet etmek