2015 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. Mansur, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona İbn Ömer Hz. Ömer’in (ra) şöyle anlattığını rivayet etti: Mescidin kapısında ibrişimle karışık alaca bezden (siyerâ) dokunmuş bir elbise satıldığını gördüm. Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke bunu satın alsan da Cuma günleri ve yanına heyetler geldiğinde giysen” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Bunu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” buyurdu. Bir süre sonra Hz. Peygamber'e (sav) o elbiselerden getirilmişti. O da onlardan birini bana gönderdi. Ben de “Ey Allah’ın Rasûlü! Onu bana giydiriyorsun. Halbu ki sen o elbise hakkında neler söylemiştin!” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Onu sana giyesin diye vermedim, onu sana birilerine giydiresin veya satıp parasından istifade edesin diye verdim” dedi. Ben de onu annemiz bir (babamız ayrı) müşrik bir kardeşime verdim.
Açıklama: Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e giydirdi bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdullah b. el-Haris el-Mahzûmî, ona Hanzala b. Ebu Süfyan ona Salim b. Abdullah, İbn Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Ömer (ra) pazara çıktığında kalın ipekli kumaştan (atlas) yapılmış bir elbise satıldığını gördü. Hz. Peygamber'e (sav) gelerek “Ey Allah'ın Rasulü! Şu elbiseyi satın al, Cuma günleri ve heyetler geldiğinde giyersin” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Onu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” buyurdu. Daha sonra Hz. Peygamber'e (sav) o elbiselerden üç tane getirildi. Onlardan birini Ömer’e, birini Ali’ye birini de Üsâme’ye verdi. Ömer, Rasulullah’a gelip “Ey Allah'ın Rasûlü! Bunu bana göndermişsin ama onun hakkında daha önce neler söylemiştin! ” dedi. Bunun üzerine hz. Peygamber: “Onu sat ihtiyacını karşıla veya hanımlarına bölüştür başörtü yapsınlar” buyurdu.
Açıklama: Rivayet diğer kaynaklarda son önerinin Hz. Ali'ye tavsiye edildiği şeklindedir.
Bize el-Hasan b. Kaza’a, ona Halid İbnü’l-Haris, ona Muhammed b. Amr, Sa’d b. Muaz’ın oğlu Amr’ın oğlu Vâkıd’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Enes b. Malik, Medine’ye geldiğinde yanına varıp ona selam verdim. Bana “Sen kimlerdensin?” dedi. Ben de "Sa’d b. Muaz’ın oğlu Amr’ın oğlu Vâkıd’ım” dedim. Enes “Şüphesiz Sa’d, insanların içinde mertebesi en yüksek ve boyu en uzun olanlarındandı” dedikten sonra ağladı. Epey ağladıktan sonra şöyle dedi: “Hz. Peygamber (sav) Dûmetü'l-Cendel hükümdarı Ükeydir’e bir heyet göndermişti. O da Hz. Peygamber’e hediye olarak altın sırmalı atlastan (dibac) mamul bir cübbe göndermişti. Hz. Peygamber (sav) onu giydi ve minbere çıkıp oturdu, konuşmadan geri indi. Ashab elleriyle cübbeye dokunmaya başlayınca Hz. Peygamber (sav) “Cübbe hoşunuza mı gitti. Sa’d’ın Cennetteki mendilleri bu gördüğünüz cübbeden daha güzeldir” buyurdu.
Açıklama: Hadislerde geçen "Siyerâ" kelimesi, "Kaburgayı andıran tarzda kalın ipek çizgileri bulunan, haz ipekle dokunmuş bir elbise" şeklinde açıklanmıştır (Ebû Ubeyd Kasın b. Sellâm, Garîbü'l-hadîs, I, 228) Yol yol sarı çizgileri bulunan bu kumaşın dokumasında ipek oranı keten, pamuk ve yün gibi iplerden daha fazla olur (İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, II, 443).
Açıklama: Hadislerde adları geçen İstebrak ve Sündüs kelimeleri, Farsça'dan Arapça'ya geçmiş kelimeler olup bunlar, herhangi bir elbise model veya şeklini ifade etmezler. Hadiste de açıklandığı gibi, İstebrak, kalın ve sert ipek kumaşlar için kullanılırken; sündüs, ince dokunmuş ipek kumaşları ifade etmektedir.