2015 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Ammar, ona el-Fadl b. Musa, ona Muhammed b. Amr, Sa’d b. Muaz’ın oğlu Vakıd b. Amr’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Enes b. Mâlik bir yolculuktan dönünce ziyaret için yanına varmıştım. Bana “Sen kimsin?” diye sordu. Ben de; Sa’d b. Muâz’ın oğlu Vakîd b. Amr’ım dedim. Bunun üzerine ağladı ve şöyle dedi: Sen, deden Sa’d’e benziyorsun. Sa’d, insanların içinde mertebesi en yüksek ve boyu en uzun olanlarındandı. Hz. Peygamber’e (sav) (Ükeydir tarafından) atlastan (dibâc) dokunmuş altın işlemeli bir cübbe gönderilmişti. Hz. Peygamber (sav) onu giydi ve minbere çıktı, ayakta durdu veya oturmuştu. İnsanlar o cübbeye elleriyle dokunmaya başladılar ve “Bu güne kadar böylesi güzel ve kıymetli elbise hiç görmedik” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Bu elbiseye mi şaştınız! Sa’d’ın Cennet’teki bir mendili bu gördüğünüz elbiseden daha üstün ve hayırlıdır” dedi. [Tirmizî: Bu konuda Esma bint Ebu Bekir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis sahihtir.]
Açıklama: Hadiste geçen "Ercüvân", Erğuvân kelimesinden Arapçaya nakledilmiş bir kelime olup "kırmızı çiçekleri, güzel rengi ve güzel kokusu ile bilinen bir ağaç" şeklinde açıklanmıştır (İbnü'l-Esîr el-Cezerî, eş-Şâfî fî şerhı Müsnedi'ş-Şâfiî, 1. bsm. thk. Ahmed b. Süleyman, Mektebetü'r-Rüşd, Riyad, 2005, III, 365). BU kelimenin mecâz-ı mürsel yoluyla "kırmızı" renk anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır.