76 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona da Peygamber'in (sav) hanımı Âişe şöyle rivayet etmiştir: Âişe, Hz. Peygamber'e (sav), “Uhud gününden daha zor bir günün oldu mu?” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu: "Kavminin çok eziyeti ile karşılaştım. En kötüsü de Akabe günü idi. İbn Abduyâlîl b. Abdükülâl'dan himaye ve koruma istedim kabul etmedi. Ben de hüzünlü bir hâlde ayrıldım. Ne yapacağımı bilemeden Karn-i Se'âlib mevkiine geldim. Başımı kaldırdım, bir gördüm ki başımın üstünde bir bulut beni gölgeliyor, bulutun içinde Cebrail bana seslenerek “Allah (ac), kavminin sana cevabını ve seni reddedişini işitti. Onlara dair dilediğini kendisine emretmen için sana dağlar meleğini gönderdi” dedi. Dağlar meleği bana seslenip selam verdi ve “ey Muhammed, Allah, kavminin sana cevabını işitti. Ben dağlar meleğiyim. Dilediğin emri bana emretmen için beni sana Rabbin gönderdi. Dilersen iki Ahşeb dağını onların üstüne kapatayım” dedi." Hz. Peygamber (sav) de cevaben "aksine, ben Allah'ın, onların soyundan, bir olan Allah'a ibadet edip ona bir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkaracağını ümit ediyorum" buyurdu.
Bize Süfyan, ona Ebu’z-Zinad, ona A’rec, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Tufeyl b. Amr ed-Devsî, Rasulullah’a (sav) gelerek şöyle dedi: 'Devs kabilesi isyan etti ve (İslam’dan) yüz çevirdi. Onlar için Allah’a beddua etsen.' Bunun üzerine Rasulullah (sav) kıbleye döndü ve ellerini kaldırdı. İnsanlar (Rasulullah’ın (sav) beddua edeceğini düşünerek) 'İşte şimdi helak oldular' dediler. Fakat Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım Devs kabilesine hidayet ihsan eyle ve onları (İslam’a) getir. Allah'ım Devs kabilesine hidayet ihsan eyle ve onları (İslam’a) getir' buyurarak (dua etti)."
Bize Adem, ona Şu'be, ona Abdülmelik, ona da Musab şöyle demiştir: Sa'd beş şeyden (Allah'a sığınmayı) emreder ve bunları Peygamber'in (sav) emrettiğini söylerdi: Peygamber (sav) şöyle dua etmeyi emrederdi: "Allah'ım! Cimrilikten, korkaklıktan, yaşlanıp bunamaktan, dünya fitnesinden yani deccalin fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülmelik b. Sabbâh, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebu Mûsâ el-Eş'arî)'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle dua ederdi: "Rabbi'ğfir lî hatîetî ve cehli ve israfı fî emri kullihî ve mâ ente alemu bihi minni. Allâhumme'ğfir lî hatâyâye ve amdi ve cehli ve hezlî ve kullu zâlike indî. Allâhumme'ğfir lî mâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrartu ve mâ a'lentu. Ente'l-Mukaddim ve ente'l-Muahhır. Ve ente alâ külli şey'in kadîr. "Rabb'im, benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimdeki israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı bağışla. Allah'ım, benim hatalarımı, kasden ya da farkına varmadan işlediklerimi, şakalarımı, kısacası bende bulunan tüm günahlarımı bağışla. Allah'ım, önceden yaptığım ya da daha sonra yapacağım, gizlediğim ya da açığa vurduğum bütün günahlarımı Sen bağışla. Öne geçiren de Sensin, arkaya bırakan da. Sen her şeye gücü yetensin." Ubeydullah b. Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Ebu İshâk, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebû Musa), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize İmrân b. Meysere, ona İbn Fudayl, ona Husayn; (T) Bana Üseyd b. Zeyd, ona Hüşeym, ona Husayn, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bana ümmetler gösterildi. Bir de baktım ki bir Peygamberler, kiminin yanında bir ümmet, kiminin yanında küçük bir grup, kimisi on kişiyle, kimi de beş kişi ile geçiyor, hatta yanında hiç kimse bulunmayan, tek başına geçen Peygamber de gördüm. Birden uzaktan büyük bir kalabalık göründü. “Ey Cibrîl, bunlar benim ümmetim mi?” diye sordum. Cebrâil “Hayır, sen şu ufka bak” dedi. Ufka bakınca çok büyük bir karaltı gördüm. “Senin ümmetin işte onlardır. Onların öncüsü olan yetmiş bin kişi hesap ve azap yoktur” dedi. Ben, “Niçin onlara hesap ve azap yoktur?” diye sorunca “Onlar ateşle dağlama ve rukye yapmaz, uğursuzluk telakkisine inanmazlar. Onlar sadece Rablerine güvenip dayanırlar” dedi. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsan ayağa kalktı ve “Beni onlardan kılması için Allah'a dua et” dedi. Rasulullah (sav) de, “Allah'ım, Ukkaşe'yi onlardan kıl” diye dua etti. Ardından bir başka adam kalktı ve o da “Beni de onlardan kılması için Allah'a dua ediver” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Bu hususta Ukkâşe seni geçti” buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülmelik b. Sabbâh, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebu Mûsâ el-Eş'arî)'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle dua ederdi: "Rabbi'ğfir lî hatîetî ve cehli ve israfı fî emri kullihî ve mâ ente alemu bihi minni. Allâhumme'ğfir lî hatâyâye ve amdi ve cehli ve hezlî ve kullu zâlike indî. Allâhumme'ğfir lî mâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrartu ve mâ a'lentu. Ente'l-Mukaddim ve ente'l-Muahhır. Ve ente alâ külli şey'in kadîr. "Rabb'im, benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimdeki israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı bağışla. Allah'ım, benim hatalarımı, kasden ya da farkına varmadan işlediklerimi, şakalarımı, kısacası bende bulunan tüm günahlarımı bağışla. Allah'ım, önceden yaptığım ya da daha sonra yapacağım, gizlediğim ya da açığa vurduğum bütün günahlarımı Sen bağışla. Öne geçiren de Sensin, arkaya bırakan da. Sen her şeye gücü yetensin." Ubeydullah b. Muâz der ki: Bize Şu'be, ona Ebu İshâk, ona Ebu Burde, ona da babası (Ebû Musa), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.